Bir Pazartesi günü idi. Günler, şu garip günler! Uykumuzun içinde saatleri başlayan günler! Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün, kaldı mı üçte ikisi… Yap bakalım hesabını!.. Hey gidi pazartesi hey! Kaldı onaltı saatin. Bir saat kavgaya say, bir saat konuşmaya, iki saat yürümeye, yarım saat düşünmeye koy, yemeye içmeye de bir saat, yarım saat el yıkama, abdest bozmaya, yarım saat olduğun yerde kestirmeğe, çeyrek saat bilet almağa, tünele, tramvaya, vapura binmeye… Say sayabildiğin kadar. Koy bu on saatin içine boşlukları doldur bakalım. (…)
Ulan pazartesi! Sen bir tarafta Pazar, bir tarafta salısın; serseri herif! Ne diye İstanbul’da bize “pazartesiyim” diye kafa tutarsın.
Sait Faik, Kayıp Aranıyor, 1953, Varlık Yayınları, s.81-82