Tem
30
2009
0

Video: “Ben Etikçiyim!” (Ece Ayhan)

Ece Ayhan’ın -kendini anlattığı- bir video görüntüsüdür.

Videoyu https://zaferyalcinpinar.com/benetikciyim.avi adresinden indirebilirsiniz.

Hamiş: Daha önce Ece Ayhan’ın “Fayton” ve “Mor Külhani” adlı şiirlerini okuduğu başka videolar da gün ışığına çıkmıştı. Tüm bu videolar 1998 yılında yayımlanan “Yaşayan Türk Şiiri” adlı belgesel çalışmadan alıntılanmıştır. (Diğer videolara https://zaferyalcinpinar.com/fayton.avi ve https://zaferyalcinpinar.com/morkulhani.avi adreslerinden ulaşabilirsiniz.)

2. Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.
Sahicilikle / Zafer Yalçınpınar

Tem
26
2009
0

26 Temmuz: “Ulusal Başkaldırı Günü”

Küba’nın en önemli ulusal bayramı olarak kabul edilen 26 Temmuz, yüz binlerce Kübalı tarafından coşkuyla kutlandı. Törene liderlik eden geçici Devlet Başkanı Raul Castro, Küba’nın ABD ile eşit ve medeni bir diyaloga hazır olduğunu dile getirdi.

Küba Devrimi için bir dönüm noktası anlamına gelen 26 Temmuz Moncada ve Carlos Manuel Kışlaları baskınının 54. yıldönümü Küba’nın doğusundaki Camaguey kentinde kutlandı. Ulusal Başkaldırı Günü adı verilen 26 Temmuz bayramını kutlamak üzere 100 binden fazla Kübalı kent meydanında bir araya geldi.

Mitingin yapıldığı meydan Fidel’in önderliğindeki 26 Temmuz hareketinin renkleri olan kırmızı ve siyah bayraklarla donatılırken, alana coşkulu ve kararlı bir kalabalığın damga vurduğu belirtiliyor.

Törende söz alan Kübalı yöneticilerin birçoğunun Fidel’den ve Moncada Kışlası Baskınının Küba Devrimi için öneminden bahsettikleri ve Fidel’in pek yakında aralarında olacağı temennisini ilettikleri belirtilirken katılanların sık sık “Yaşasın Fidel, yaşasın Raul” sloganları attıkları ifade ediliyor.

Bkz: https://www.kubadostluk.org/cms/index.php?option=com_content&task=view&id=84&Itemid=82

Tem
22
2009
0

we must remain… perfect strangers…

“And if you hear me talking on the wind
You’ve got to understand
We must remain
Perfect strangers”
 
20 Temmuz 2009 Deep Purple İstanbul Konseri’nden çeşitli görüntülere https://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=24889&p=1&rid=2368 adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Tem
21
2009
0

Düşün Yayınevi

 *

 

Düşün Yayınevi’nden okuyucuya mektup…

Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/dusunyayinevi.jpg

 

Tem
19
2009
0

Livar…

2007’de yayımlanan şiir kitabım “Livar” ile Bayram Balcı’nın bugünlerde yayımlanan kitabı arasındaki isim benzerliği üzerine çeşitli platformlarda çeşitli geyikler dön(dürül)üyormuş… Bu konuda Nisan 2007’de yaptığımız tartışmaları ve söylemleri tekrar etmeye gerek yok. Haziran 2007’de “Monokl” adlı derginin 3. sayısında yayımlanan, “Livar” hakkındaki bir şöyleşimden alıntıladığım şu metin de açıklayıcı olacaktır:

“Kitabın isminin kısa hikâyesi şöyle: Çocukluğumda, babamla balığa çıktığım
günlerden birinde kaşık oltasıyla bir Kofana yakalamıştık. Balığı oltadan
kurtarıp teknemizin Livar’ının içine koyduk. Ben de elime bir ıskarmoz alıp
livardaki kofanayla oynamaya başladım. Lüfer soylu balıklar çok vahşi
olurlar. Balık gelip elimdeki ıskarmoza kafa atıyor, bazen de gövdesini yarı
yarıya suyun üzerine çıkarıyordu. Vahşi, dinamik, canlı ve muhteşemdi… İşte
benim Livar’ımdaki şiirler de böylesine dinamik olanlar; anlattığım
hikâyedekine benzer bir canlılık ihtiva eden ve belki de debelenip duran
şiirleri aldım LİVAR adlı dosyama… ” (Monokl, Sayı:3, Haziran 2007)

Hamiş:  Son iki sene içinde “Livar” adlı şiir kitabım hakkında yazılan yazıların ve yaptığım söyleşilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/livarhakkinda.pdf adresinden ulaşılabiliyor.
Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

Tem
17
2009
0

Umutsuzluğun dile getirilişi…

(…)

“Biliyor musunuz?” dedi Kapperbrunn. “Matematik insan ruhunun, bir tür umutsuzluğunun dile gelişidir… Aslında hiç gerekmez bize, oysa bir ahlâk adası gibidir, matematiği bu nedenle severim.”

Heieck’ın yanıtlayabileceği pek bir şey yoktu. Kapperbrunn, umursamaz görünüyordu, Kapperbrunn bir şeye ihanet ediyordu, fakat neye pek belli değildi.

(…)

Hermann Broch

“Bilinmeyen Değer”, Çev: Gertrude Durusoy, Ada Yayınları, s.10, 1988

 

Tem
16
2009
0

Dunning-Kruger Etkisi

Dunning-Kruger Etkisi; Cornell Üniversitesinde iki psikolog olan Justin Kruger ve David Dunning’in tanımladığı çok ilginç bir idrak eğilimidir. Kısaca özetlemek gerekirse: Yetkin olmayan insanlar, vardıkları yanlış sonuçlar ve talihsiz seçimlerin yanlışlığını anlayabilecek kapasiteye sahip değillerdir. Bunu biraz açalım :

İnsanların az ya da çok beceri sahibi olabilecekleri herhangi bir şey söz konusu olduğunda (satranç oynamak, bir alet kullanmak, okuduğunu anlamak gibi):

  1. Yetkin olmayan insanlar becerilerine aşırı değer biçme eğilimindedirler.
  2. Yetkin olmayan insanlar diğer insanlardaki sahici beceriyi farkedememektedirler.
  3. Yetkin olmayan insanlar kendilerindeki yetersizliğin boyutunu görememektedirler.
  4. Eğer bu yetkin olmayan insanlar becerilerini geliştirmek üzere eğitilirlerse, geçmişteki eksikliklerini farkedip kabul etmektedirler.

Bu etkinin sonucunda Charles Darwin’in de belirttiği üzere “cehalet, genellikle bilgi sahibi olmaktan daha çok özgüvene sebep olur”. Yani bir konu hakkında ne kadar az biliyorsak o konu hakkındaki az olan bilgimiz bizim aslında ne kadar az bilgi sahibi olduğumuzu farketmemizi engellediği gibi, bu durum bize sanki konuyla ilgili her şeyi biliyormuşuzcasına bir özgüven kazandırmaktadır.

(…)

Bkz: https://suphecimelek.wordpress.com/2009/07/05/dunning-kruger-etkisi/

Bkz: https://www.haberveriyorum.net/icerik/dunning-kruger-etkisi-ya-da-kifayetsiz-muhterisler

Tem
14
2009
0

Ece Ayhan, Çanakkale’de…

11-12 Temmuz 2009 tarihlerinde, Çanakkale’de, Ece Ayhan’ın anısına gerçekleştirilen etkinliğe ilişkin birtakım haberlere https://www.canakkaleicinde.com/ece-ayhan-canakkalede-anildi.html ve  https://www.canakkaleolay.com/haber_detay.asp?id=50850 adreslerinden ulaşabilirsiniz.

Şair Ece Ayhan’ın 7. ölüm yıldönümü anma etkinlikleri Saat Kulesi arkasında
bulunan Ece Ayhan Sokakta yapılan yürüyüş ile başlarken, Ece Ayhan
portresinin açılışı Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan tarafından
yapıldı. Ayhan, aramızdan ayrılışından sonra ilk kez böylesi büyük bir
etkinlikle anıldı.
Ece Ayhan buluşmaları 2009, 11-12 Temmuz tarihlerinde çeşitli etkinliklerle
gerçekleştirildi. Ece Ayhan dün de kabri başında anıldı. Şair Ece Ayhan’ın
7. ölüm yıldönümü anma etkinlikleri Saat Kulesi arkasında bulunan Ece Ayhan
Sokakta yapılan yürüyüş ile başlarken , Ece Ayhan portresinin açılışı
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan tarafından yapıldı. Ece Ayhan’ı
ölümünün yedinci yılında unutmadıklarını  ifade eden Ece Ayhan Sivil
İnisiyatifi Sözcüsü Ulaş Önder, “Bu yıl daha geniş kapsamlı etkinliklerle
Ece Ayhan’ı anıyoruz. İlerleyen yıllarda bu etkinliklerimiz artarak daha
nitelikli devam edecektir” dedi. Sonrasında ise Ece Ayhan Yürüyüşü yapıldı.
Morabbin Park’ta ise ilk olarak sokak tiyatrosu ile şiir dinletisi yapıldı.
Ardından ise düzenlenen Bandista konseri ile katılımcılar büyük coşku ile
eğlendiler. Dün ise Ece Ayhan’ın Eceabat Yalova Köyü’nde bulunan mezarı
ziyaret edilerek yeni mezarının açılışı yapıldı.

 

Tem
10
2009
1

Ece Ayhan’ın Mezarı Yenilendi…

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan ve asıl adı Ece Ayhan Çağlar olan şairin mezarındaki yenileme çalışmaları, Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nin organizasyonu, Yalova köyü muhtarlığı ve oğlu Ege Çağlar‘ın destekleriyle gerçekleştirildi.

İzmir’de, 12 Temmuz 2002’de 71 yaşında vefat eden ve annesi Ayşe Deniz‘in yanına defnedilen şairin mezarının yeni tasarımını heykeltraş Fergül Yücel yaptı ve heykeltraş Mustafa Toygar tarafından bu tasarım hayata geçirildi.

Şair ve annesinin mezarları birlikte yenilenirken, mezarın yan bölümleri traverten taş, alın ve üst bölümü granit taştan yapılırken, bu taş üzerine şaire ait ”Meçhul Öğrenci Anıtı” şiirinin ilk ve son kıtaları yazıldı. Şiirin son mısrasında yer alan ”Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek” mısrasından yola çıkılarak mezarın üst bölümüne soyut bronz güvercin figürü konuldu.

(…)
Ayrıntılar için Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=12&hn=67874

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Tem
08
2009
0

Wittgenstein ve Dil ve Godard (Robert MacLean)

Nisan Dergisi’in 1986 yılında yayımlanan 7. sayısında (sinema özel sayısı’nda) yer alan “Wittgenstein ve Dil ve Godard” adlı yazıya https://zaferyalcinpinar.com/wittgensteindilvegodard.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Robert MacLean’in yazısını Oruç Aruoba çevirmiş…

Tem
06
2009
0

Buluntu: Bir Resim Olarak Orhan… (Ece Ayhan)

***
***

Papirüs Dergisi’nin Ocak 1967 tarihli 8. sayısında (Orhan Veli Özel Sayısı’nda) bulunan “Bir Resim Olarak Orhan” adlı Ece Ayhan yazısına https://zaferyalcinpinar.com/birresimolarakorhan.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Ece Ayhan için hazırlanan “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı web sitesine https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle/ Zafer Yalçınpınar

Tem
04
2009
0

Şiir: “Taşkın”

“Taşkın” adlı şiirime https://zaferyalcinpinar.com/s72.html

adresinden ulaşılabilir…

Sahicilikle / Zafer Yalçınpınar

Tem
03
2009
0

İstanbul Günlükleri-1985- Ece Ayhan

10 Ocak Perşembe 1985

Dün Bilsak’a gittim. Mustafa kemal Ağaoğlu, Nejat Yardımcı, Cazcı Emin Fındıkoğlu. Heybeli. Ali evdeydi. Sınavı pek iyi geçmemiş. Ben çok ıslanmışım, hep yağmur yağmıştı.

11 Ocak Cuma 1985

Bostancı yoluyla Kızıltoprak. Ahmet Necdet’le buluşma. Aydın Ülken ve Emin Fındıkoğlu’yla telefon. Vagon’a gittik. Dük dö Cebeci-Ercüment Gençer de vardı.(Şişmatra ölmüş, dün cenazesi varmış.) Necdet Bey gitti, Cemal Süreya geldi, Vecihi Timuroğlu gelmiş Ankara’dan. Vecihi’yi, Fügen’i ve o tapucuyu gördüm Hatay’da.

19.50 vapuruyla ada. kadıköy’de kar vardı. Adada yok. Bir ekmekle arkadaşlık ediyorum bu akşam.

Ece Ayhan

Öküz Dergisi, Sayı: 43, 1997

Tem
02
2009
0

KRAVATSIZ

27 Aralık 1984

Yarın 10.20 vapuruyla Bostancı’ya geçiyorum. Nilgün Marmara’ya nikâh tanıklığı edeceğim, kravatsız.

Ece Ayhan

(Öküz Dergisi, Sayı: 43, 1997)

Tem
01
2009
0

Kuşları Örtünmek-2

30 Nisan 1974

Dün korkuyla düşündüm: Artık kimseler şiir üzerine bir şeyler yazmıyor. Bir zamanlar Orhan Veli, Melih Cevdet, Sabahattin Kudret, Oktay Rifat’ın şiir üzerine yazıları vardı. Başkalarının da vardır. Ama şimdiler, Cemal Süreya bir yana, görüyorum ki hiçbir ozan kafasını şiir üzerinde yormuyor.
Bu korkunç bir çağın eşiğinde olduğumuzun belirtileri midir?
Bir de şu var: şiir artık kendi dışındaki ölçülerle değerlendiriliyor.

(…)

Denilebilir ki, şiirden anlayan da kalmamıştır.
Genç ozanlar beğenilmek, pehpehlenmek için boşuna bekliyorlar.

(…)

29 Mayıs 1974

Dergi yönetenlerin çoğu Salazar’dır.
İpi kopmuş bir sandalla açıklara düşmüş bir Salazar.

(…)

Salâh Birsel

Kuşları Örtünmek’ten…

Haz
25
2009
0

İstanbul Günlükleri -1984- ECE AYHAN

23 Aralık Pazar 1984

Nilgün Marmara taksiye kadar bana yardım etti. Bostancı-Kızıltoprak 750 lira tuttu, (ama iskeleye yürümek zorunda kaldım) Filancadan 10, falancadan 15 almıştım. Nilgün bana masa örtüsü de verdi. Ali de çaydanlık getirirse, çay yaparız. Ali bana dün telefon ettiğinde akşam o kahvede 19.45’te buluşalım demişti. Vapur, Sirkeci’den 18.35’te kalkıyormuş. Ali şezlongu ve yorganı dün akşam getirecekti. Bakalım getirmiş mi?
Ne eksik; çay, şeker, ekmek, tencere, tava, yağ, tuz, süzgeç, diş macunu, sünger.

***

25 Aralık Salı 1984

Sabah baktım Ali kalkıp gitmiş okuluna. Çalarsaat çocuk. sena uğradı bir tava ve sahan bıraktı. Bütün gün (dün de öyleydi) çalıştı durdu bir çırak banyoda.Koyulhisarlı’ymış. soba aldım, kurdurdum, yakmak için iki kasa aldım, muz kasası dedi manav. Park Restaurant’ın yanındaki berbere gittim, saç traşı için 300 lira aldı benden. Denizatı Kahvesi’ne baktım şöyle bir, beğenmedim. Masaları yeşil örtülü bir kahve.
“Otoriteye sığınmak alışkanlığı”
Nilgün Marmara üst kattaki ev sahibine telefon etti, iki mektup gelmiş bana. Postaya verecekler.
“Bu coğrafyada halk tümüyle birlikte ayaklanmaz. Bu coğrafyada halkın boynu merkezi otoriteye sürgit eğiktir.”
Bunları yazarken kapı çalındı, bir kız Cihat’ı sordu, “vallahi görmedim” dedim. Cihat’ı soran komşu sarışın genç.
Sena dün akşam onunla konuşmuştu.Ali’nin parasını bu akşam verecekmiş. Sokaktan sesler geliyor. Eksikler; orta boy kapaklı çöp kutusu, faraş, süpürge, peynirlik, naylon kapaklı kutu, alüminyum tencere, çukur tabak.
Pan “bütün”
“Herşeyi yapabilir bir tanrı.”

***

26 Aralık Çarşamba 1984

Denizatı kahvesi, çuha, örtü, sıcak, tül perdeler. Bize göre değil. Pazara gittim, Heybeli. Adada su olmadığı için (tankerlerle geliyor) su pahalıydı. Bu yüzden ıspanak almadım.
(…)

 

ECE AYHAN

(Öküz Dergisi, Sayı 42, Kasım 1997)

 

Haz
23
2009
0

Kuşları Örtünmek…

12 Aralık 1972

Ben palto tutan insanlardan çok korkarım. Paltocular, bir kez kızdılar mı –neden kızdıkları da belli olmaz- yıllarca palto tutmanın acısını başkalarından çıkarmaya çalışırlar.

***
23 Ocak 1973

Şimdilerde pehpehlenen yazarların çoğu edebiyatın dışında olanlardır. Edebiyat dışı yazarlar! Çoktur böyleleri. Bu gibilerin yazılarında sözcükler iğreti gibi durur. Askısı kopmuş pantolon. Ha düştü, ha düşecek. (…) İşin tuhafı, bu yazarların izleyip okudukları yazarlar da kendileri gibi edebiyat dışıdır.

***

29 Ocak 1973

Haşim, bir dostuna kızdı mı, fotoğrafını salondaki duvardan indirir, ayakyoluna asarmış. Resmin, yine eski yerini alması, ancak Haşim’in başına üşüşen cinlerin dağılmasıyla olurmuş. Ayakyoluna resmi asılmayan hemen hemen kimse kalmamış. Herkes sırasını savmış. Ne ki, buna Haşim’in kendini dizginlemek, dostlarına haksızlık yapmamak için bulduğu bir çözüm biçimi gözüyle bakmak yerinde olur.

Salâh Birsel

“Kuşları Örtünmek” adlı günlüğünden…

Haz
21
2009
0

Livar üzerine…

Livar hakkında yazılan yazılara ve yapılan söyleşilere https://zaferyalcinpinar.com/livarhakkinda.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler: ,
Haz
19
2009
0

“Saat Kulesine ve iskeleye çok yakın…”

***

***

Ece Ayhan’ın Nahit Hanım’a (Nahit Fıratlı Damar’a)
yazdığı mektuplardan…
(Öküz Dergisi, Sayı:40, 1997)

Haz
16
2009
0

Hacivat Günlüğü-2

5 Şubat 1953

(…)Güdümlü sanat, buyruklu sanat güzelliği unutmuş ya da güzellik ardından koşmayı küçük görmeye başlamış toplumların, kişilerin işidir.(…)

*

24 Nisan 1953

(…)Haşim’in şiirlerini, bir dikdörtgen, bir beşgen gibi hiçbir tarafından bozamazsınız. Hoş, divan ve hece şiiri de bu denli bir anlayışla meydana gelmiştir denilebilir. Hatta denilse daha da iyi olur. Yalnız, Haşim’in tek sözcüğünü oynatamamak karşılığında, gazellerin, mesnevilerin, koşma ve kasidelerin ikilik ya da dizelerini istediğiniz kadar çoğaltabilir ya da eksiltebilirsiniz.(…)

*
16 Şubat 1954

“Yeniyi yaratmak için eski olana değil, kötü olana arka çevirmek gerekir.”

Salâh Birsel

Hacivat Günlüğü’nden...

 

Haz
15
2009
0

Şiir şiirde kalmaz efendiler! Kalmamıştır da!

Cogito Dergisi’nin 2004’te yayımlanan “Şiir” konulu 38. sayısında yer alan “Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti: Ece Ayhan’ın Şiirini Okumak İçin Kavramsal Bir Arkaplan Taslağı” başlıklı makaleye aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz:

https://zaferyalcinpinar.com/bbkara/kotuluktoplumuvebiciminmuhalefeti.pdf
https://www.ykykultur.com.tr/dergi/?makale=164&id=27

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler: ,
Haz
14
2009
0

Nasıl yaşamışsın…

Nasıl yaşamışsın Remzi Bey
Nasıl yaşamışsın sen
Bugüne kadar böyle
İnsanlardan habersiz
Oturup bir masa başına
Kaydederek
Falanca evrakın
Nereden gelip
Nereye gittiğini
Hiç de mi canın sıkılmadı
Hiç de mi gözüne ilişmedi deniz
Bunca zamandan beri
(…)

Muzaffer Tayyip Uslu

 

Haz
13
2009
0

DURGUN

Durgun, 9 Mayıs 2009 tarihinde, Safranbolu’da, kendini yazmıştır. Fotoğraflar Zafer Yalçınpınar tarafından çekilmiştir.

Durgun’a https://zaferyalcinpinar.com/durgun.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
10
2009
0

Hacivat Günlüğü

6 Kasım 1949

Goethe’nin Şiir ve Gerçek adlı eserinden aldığım şu parça bugünkü Türk şairleri için de söylensin, gene de doğruluğundan bir şey yitirmez:
“Alman şairleri, bir birliğin üyeleri olarak dayanışma halinde bulunmadıklarından halk arasında en ufak bir ayrıcalığa bile eremiyorlardı. Ne koruyucuları, ne saygı görür bir yerleri ne de kendilerine azçok yararlı olabilecek kimselerle ilişkileri vardı. Bu yüzden de yeteneklerinin parlaması ya da sönüp gitmesi sadece rastlantıya bağlı kalıyordu. Zekâsına ve yeteneğine güvenen her yeryüzü çocuğu, yoksulluk içinde yaşamak ve ilham perilerinden edindiği güçleri, günlük gereksinmelerinin baskısı altında yitirmek zorundaydı.”

*

24 Kasım 1949

Bu günlüğü neden tutuyorum? Yatarken aklıma bu geldi. Evet bunu şimdiye kadar düşünmemiş olsam da beni bu işe iteleyen bir neden olmalı.
Doğrusu edebiyat alanında gerçek adına konuşanlar o kadar azaldı, gerçek dediğimiz ışık yalanla dolanla o kadar bezendi ki her aydının ya da aydın olmak düşüncesini güdenin ortaya atılıp bir şeyler yapması ya da yapmak üzere didinmesi kaçınılmaz bir hal aldı.
Karşıma bir soru çıkıyor: Benim bu atılışım ortalığı büsbütün karıştırmaktan başka bir işe yarar mı?
Bunu şimdiden kestiremem ama ortalık o denli karışık ki benim karıştırmam belki biraz durulmasına yol açabilir.

*

24 Ağustos 1950

Evet yaşayışım huyumcadır.
İçimden gelmiyorsa yazı yazmaya bile katlanamam.
Hoşlanmadığım bir insanla oturup çene yarıştırdığım pek yoktur.
Keyfime göre dost tutar ya da bozuşurum.
Birçokları beni bencillikle, kendini beğenmişlikle suçlandırır. Doğrudur. Kendini beğenmişlere, bencillere, kendini beğenmişlikle, bencillikle karşı korum.
Gerçekte, dikbaşlı görünüşüm, hak bellediğim ilkelere sıkı sıkıya bağlanışımdandır.
Bakın, gidişi gidişime uyan alçakgönüllü kişiler katında küçülmek, silinmek beni ürkütmez. Hele şiir lafı edenler önünde yerle bir olmaktan çekinmem. Benim terbiyesizleştiğim, kabalaştığım kimseler sanat düşmanı olanlar, şiire, resme, heykele, sinemaya arka çevirenlerdir. Ama sözde sanatçılara bunlardan da çok içerlerim. Yığınları sanattan soğutan, sanat alanındaki değerleri altüst eden bu gibilerdir, bu apikurya (apukurya) maskaralarıdır.

SALÂH BİRSEL
Hacivat Günlüğü’nden…

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com