Mar
11
2012
0

Buluntu: “Olağanüstü” Ece Ayhan… (1960)

2009 yılında Milliyet Gazetesi Arşivi’ni “Ece Ayhan” ismi doğrultusunda inceleyip çeşitli buluntuları Evvel Fanzin kapsamında paylaşmıştım. (Bkz: https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar)
Geçen haftalarda Cumhuriyet Gazetesi’nin arşivini internet üzerinden kullanıma açmasının ardından işbu arşivi de “Ece Ayhan” başlığı kapsamında (1955-1985 dönemine yönelik olarak) süzdüm. Arşivi inceledikçe Ece Ayhan’ın gizemli “insanlığı” üzerine çok ilginç efemeralarla karşılaştım. Genelde şöyle olur; bir araştırmacı bir konu üzerine derinleştikçe elde ettiği bulgular konuyu aydınlatır, çözüm ve analiz imkânları çoğalır, konu hakkındaki karmaşa azalır. Ancak araştırdığınız isim “Ece Ayhan” olunca elde ettiğiniz buluntular Ece ayhan’ın yaşamını, poetikasını ve kişiliğini çözümlemek yolunda aydınlatıcı olacağına konuyu daha da karmaşık hale getiriyor. Özellikle de 1955-1985 dönemini inceliyorsanız, her seferinde başka bir “yönelim” çıkıyor ortaya… Bu “hakikat” hiç değişmedi.

“Ece Ayhan” ismine yönelik olarak Cumhuriyet gazetesi arşivinde bulduğum efemeraların içerisinde en önem verdiğim kupür 24 Temmuz 1960 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin 5. sayfasında yer alıyor. 27 Mayıs askeri müdahalesinin hemen sonrasında “olağanüstü” sıfatıyla gerçekleştirilen “Türk Edebiyatçılar Birliği” kongresinin aldığı kararları içeren bu  önemli kupür yukarıdadır. Kupürdeki habere baktığımızda 27 Mayıs sonrasında Türk Edebiyatçılar Birliği’nden ihraç edilen bazı isimler (örneğin Peyami Safa vb.) ya da soruşturulmak üzere çeşitli kurullara sevk edilenler filan aslında pek de şaşırtıcı veya “olağanüstü” değil. Bu durumlar “bilindik, anlaşılabilir, ezberlenebilir” ve dönemin siyasal aurası doğrultusunda “olağan” şeyler… Ancak, o dönemde oluşan Türk Edebiyatçılar Birliği Yeni Yönetim Kurulu’nda Ece Ayhan isminin yer alması son derece şaşırtıcı bir durum ve hiç de “anlaşılabilir” gibi değil… Kısacası, Ece Ayhan günümüzde olduğu gibi geçmişte de ezberimizi bozuyor!

Başlarken söyledim; incelediğiniz isim “Ece Ayhan” ise bulduğunuz her içerik daha da ağırlaşmıştır, yüklenmiştir… Gelecekte de -20 yıl sonrasında da- bu “ağırlık” sürekli artacak, hiç hafiflemeyecek gibi görünüyor.

Hamiş: Ece Ayhan’a ilişkin olarak 1955-1985 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan bazı önemli efemeraları önümüzdeki birkaç gün boyunca Evvel Fanzin kapsamında paylaşmaya devam edeceğim.

Sahicilikle

Zafer Yalçınpınar
10 Mart 2012

Bakınızlar:

-Ece Ayhan Web Sitesi; Bakışsız Bir Kedi Kara

-Milliyet Gazetesi Arşivi’nden (2009 taraması):
https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar

-Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
10
2012
0

İKİ SERGİ: “Ozanın Yaşaması için; 1975” ve “Ece Ayhan için; 1976” (Ece Ayhan’ın tedavisi için açılan destek sergilerine ilişkin buluntular)

Ece Ayhan’ın İsviçre’de gerçekleştirilen beyin ameliyatı masraflarını karşılamak amacıyla dönemin en ünlü sanatçılarının birleşip “Ozanın Yaşaması için” başlıklı bir sergiyi, Melda Kaptana Sanat Galerisi‘nde 1975 yılında icra ettiğini biliyoruz. Herkes bu konuyu ve sonrasında olan “olayları” biliyor… Zaten, bu konudaki bazı ayrıntılara 2009’da Milliyet Gazetesi arşivini süzdüğüm sırada ulaşmış ve sergiyle ilgili kupürü, sergiye katılan sanatçıların isimlerini filan Evvel Fanzin kapsamında paylaşmıştım. (Bkz: https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar)

Ancak, bugünlerde Cumhuriyet Gazetesi Arşivi’ni süzerken hiç bilmediğim ve hiç duymadığım başka bir “gerçek”le karşılaştım, beynimden vurulmuşa döndüm: 1976 yılında “Ece Ayhan için” başlıklı bir sergi daha düzenlenmiş! Bu sergi 22 Aralık 1976 tarihinde Kadıköy-Moda’da bulunan Aydın Cumalı Sanat Galerisi‘nde “Ece Ayhan için” başlığıyla açılmış ve 3 Ocak 1977’ye kadar sürmüş. Hatta, Sennur Sezer’in kaleme aldığı ve “Ece Ayhan için” adlı serginin ayrıntılarını tanıtan/içeren bir yazı, 2 Ocak 1977 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmış. (Her iki sergiye ilişkin buluntular ve kupürlar aşağıdadır.)

Şimdi, Ece Ayhan’ın ameliyat masraflarını karşılamak için iki serginin icra edildiğini fark edince şunları düşünmemek elimde değil:

“Acaba 1975-76 yıllarında Ece Ayhan’ı kurtarmak için bu iki serginin dışında  başka sergiler de açıldı mı? Bu sergiler bir “turne” şeklinde mi düzenlendi? Bu sergilerdeki satış gelirleriyle, hesaplarıyla filan kimler uğraştı? Ece Ayhan bazı kızgınlıklarında haklı olabilir mi?”

Kim bilir, belki de… olabilir!

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

22 Aralık 1976, Cumhuriyet Gazetesi

*

2 Ocak 1977 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde
Sennur Sezer’in kaleme aldığı yazı…

Kupürün büyük haline ulaşmak ve yazıyı okumak için kupüre tıklayınız.

*

16 Ekim 1976, Cumhuriyet Gazetesi

*

21 Mart 1975 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde
Oktay Akbal’ın yazısından bir bölüm

*

21 Mart 1975, Milliyet Gazetesi

*

 

Bakınızlar:

-Ece Ayhan Web Sitesi; Bakışsız Bir Kedi Kara

-Milliyet Gazetesi Arşivi’nden (2009 taraması):
https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar

-Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
07
2012
0

Yorgan (Sait Faik)

Daha önce Mehmed Kemal’in “Acılı Kuşak” adlı anı kitabında gördüğüm (Bkz: https://evvel.org/satiyorum), Sait Faik’e ilişkin bir hikâyenin -daha ayrıntılı- bir aktarımına Cahit Irgat’ın anıları arasında -tekrardan-rastladım. Her iki anı metninden çıkardığım yegâne sonuç şu; Sait Faik, “Yorgan” adlı piyes fikrinin gerçekleşmesini çok istiyormuş… Aşağıda ayrıntılarını paylaştığım tek cümlelik bu piyes sahnelense, sahnelenebilse keşke… Öyle ya, günümüzde tüm sanat dallarında “deneysellik” üzerine atıp tutan, racon kesen çok… Hadi bakalım sinemacılar ve tiyatrocular; bu piyesi kim, nasıl sahneleyecek, görelim.

Zy

(…)Tiyatronun bir tatil günüydü, pazartesi. “Sait Faik seni aradı,” dediler. Sait’i bulmak kolaydı Beyoğlu’nda ya Çiçek Pasajı’ndadır veya sinema girişlerinin birinde. Nitekim pasajda bulmuştum o gün. Kulplu kalın bardakla birasını içiyordu.
-Hayrola, dedim, beni aramışsın?
-Otur, dedi, bir piyes yazdım, onu anlatacağım sana.
-Piyes anlatılmaz okunur, dedim.
-Dinle hele sen, dedi, anlattı: Dekor bitpazarı veya bir eskici pazarı. Bir adam var işsiz güçsüz. Evde çoluk çocuk aç. Satacak bir şeyi kalmamış adamın. Bir yorganı kalmış sadece. Yorgan omuzunda pazara gelir adam. Önce fiyat veren çıkmaz yorgana. Sonra biri acır haline, bir fiyat biçer.
Adam,
-Satıyorum haraç mezat satıyorum, sattım! der, parasını alır omuzları düşük avucuna baka baka pazardan uzaklaşırken perde iner. Piyesin adı “Yorgan”.(…)

10.7.1968

Cahit Irgat
“Çok Yaşasın Ölüler”
Haz: Turgut Çeviker, Notos Kitap,2011, ss.45-46

 

(…)
Orhan Veli aktarıyor:
«— Sait (Faik)’in piyesinde hareket var, lâf yok. Bir kelimelik konuşmayla da bitiyor. Böyle yağmurlu bir günde kalabalık bir caddede insanlar koşuşuyor. Beyoğlu olacak… Taksiler, hususiler, bağıran, çığıran, kadınlar, kızlar… deme gitsin… büyük bir kalabalık… İşte bu kalabalık arasından bir adam çıkıyor. Omuzunda bir tek yorganı… Ondan başka göze batar bir şeyi yok. Vitrinlere baka baka, sahnenin önüne doğru geliyor, sırtındaki yorganı indirip seyircilere doğru uzatıyor, hüzünlü bir sesle:
—Satıyorum… diyor.
Piyes de bitiyor.»

Mehmed Kemal
Acılı Kuşak, Toplum Yayınevi, 1967, s.26

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
06
2012
0

TARİHİNSANCISI SÖYLEDİ

(…)

2/
Tozkoparan İskender
solakmış
sol kolunun üzerine yatmazmış

(…)

4/
Joseph Glidden
adlı bir çiftçi
evinin mutfağında karısı için
dikenli teli icat etti

5/
eğer dikenli tel olmasaydı
Graham Bell
telefonu bulamazdı

6/
İşçi George Parker’ın icadı dolmakalem değildi
akıtmamasıdır dolmakalemlerin mürekkep
sahici bir şiir gibi

(…)

8/
Baba Hakkı
bir etikçidir.


Z. Yalçınpınar
6 Mart 2012

Şiirin tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/s98.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
06
2012
0

Ağırlaşma

Henri Michaux’nun efsanevi metnidir.  Said Maden çevirmiş…
Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/agirlasma.jpg

Mar
06
2012
0

“Yalnızdım tüm ilgilerle.” (Cahit Irgat)

Orhan Veli için…

(…) Ama söz konusu şiir olunca, dil olunca, biraz da fikir olunca tıkır tıkır dizerdi konuşmasını, o kısık çatlak sesiyle usul usul. Güzel konuşmazdı, daha çok güzel susardı. Gençliğimden bu güne, gözlerim kadar dost bildiklerim vardı. Açlık yalnızlık gibi bir şeymiş bırakılmak. Şu meyhaneler de olmasa, nerede yazacaktım yazdıklarımı?.. Yalnızdım tüm ilgilerle. Kutsal şeffaf yalnızlık. Tüm çıkmazları aydınlığa vardırmak için. Anılar, kül rengi akşamlarda duman… Pırıl pırıl, parlak, zaman zaman… Ve gitmişlerin peşinden yazılmış yazılar ve söylenmiş şarkılar. Hepsi o kadar. O kadar.
Dostluk öylesine dostluktu ki bende, türkülerim türküleriyle iç içeydi sanırdım. Hepimizin hepimizde ter muhabbeti, ömür hakkı, ölüm hakkı, dostluk canı vardı sanırdım. Dostsuz yaşanılmaz bu şehirde sanırdım. (…) Ve bir gün dost sandığım dostlar gölgemi süpürmeyi düşündüler şehrin caddelerinden… Gölgemi çamur gibi fırlattılar peşimden. Sanmıştım ki bana öyle geliyor. Sanmıştım ki sen gidersen, ben gidersem, o giderse şehrin başı döner hasretten.
Her gidenin ardından üç beş anı, üç beş yazı. Ve sonra bir laf, “Ölenle ölünmez, başın sağ olsun”; ne kaba laf.
Şaşırır kalırım arada bir, apışır kalırım arada bir. Ölüm zaten “eşiğim” derim. Seni ararım, onu ararım, gidenleri ararım. Cesedimi ararım eşiklerimde. Vururum kendimi içkiye, şiire. Tüm çocuklar gülmeli derim, tüm insanlar gülmeli derim, tüm ocaklar tütmeli derim. Bütün acılar doymalı derim…. Tüm gözler aydınlıkta olsun isterim. Ve seni düşünürüm. Sait’i düşünürüm, adaşım Cahit Sıtkı’yı düşünürüm.(…)

11.7.1968

Cahit Irgat
“Çok Yaşasın Ölüler”
Haz: Turgut Çeviker, Notos Kitap,2011, ss.32-33

Mar
05
2012
0

Şair-şiir-okuyucu (Johannes Poethen)

Şair, şiir ve okuyucu tarafından oluşan karmaşık poetikaya “açıklık”, “benzetme”, “düşünme” ve “karşı koyma” kapsamlarıyla değinen ilginç ve önemli bir yazıya Türk Dili Dergisi’nin 1961 tarihli  “Şiir Özel Sayısı”nda rastladım. Johannes Poethen tarafından kaleme alınan yazıyı Melahat Özgü çevirmiş. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/sairsiirokuyucu.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Poetika Çalışmaları” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/poetika-calismalari adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
05
2012
0

Duvarda: “SokakGöz”

“SokakGöz”

Foto: Zy

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
04
2012
0

Usun yarattığı her şeyde “önce” şiir vardır. (S. John Perse)

(…)

S. John Perse
“İsveç Söylevi”, Çev: Tahsin Saraç

Mar
04
2012
0

Babasının Ölümü

(…) O gün Hikmet Bey’in evine gittik. Cenazeyi içerde bir odaya yatırmışlardı. Nâzım üvey annesi ve kardeşleriyle başka bir odada oturuyordu. Çok mahzun ve üzüntülüydü. Bir ara ölüyü bekleyen kadın heyecanla koşarak geldi:
“Nâzım Bey, babanızın yüzü terliyor, galiba ölmemiş,” dedi. Nâzım hemen heyecanla yerinden fırladı. Fakat odadakilerden biri kolundan çekti:
“Şiir yazmasını bilirsin de, ölüm teri nedir bilmezsin galiba,” dedi. (…)

Sabiha Sertel
“Nâzım Hikmet ve Babıâli”, Adam Yay., 1993, s.24

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
02
2012
0

Rainer Werner Fassbinder

(…) Yorgunluk tanımayan etkinliğinin asıl nedeni burada yatar herhalde. Politik bilinci ve alanına özgü üretim biçimleri nedeniyle ve tabii bir yuva gereksiniminin de sonucu olarak, ortak üretkenliğe, bir çalışmanın ortak kavranışına, ortak yaşanan süreç ve sonucuna ihtiyaç duyuyordu; yani, bir film yönetmeni olarak (…) az-çok kolektif bir yaratım sürecine. Diğer taraftansa, kendi içindeki dipsiz uçurumların, karanlık bölgelerin hep yeniden dehşetle bilincine varan, romantik dönemin sallantılı sanatçı tipini andırıyordu daha çok. Kişiliğindeki bu çelişkinin üstesinden ancak kısmen gelebilmiş olmak: Filmlerinin hepsi bunu anlatır işte. (…)

Rainer Werner Fassbinder: “Her insanın kendi şarkısı vardır bir biçimde. Benim de, ne olduğumu en iyi biçimde ifade ettiğini söyleyebileceğim bir müziğim var. Gustav Mahler’in 8. Senfoni’si bu. Bunu ben de ancak zamanla buldum. Ama bu müzik işte; beni ben kılıyor diye düşündüğüm şeyler, en çok orada var”

Hans Gunter Pflaum
“Rainer Werner Fassbinder”, Çev: Cemal Ener, Hil Yay.,1993, s.63

Mar
02
2012
0

İmgelemin Özgürleşmesi “salt görsel” bir mesele değildir!

“İmgelemin Özgürleşmesi” dediğimizin sadece “görsel” bir alanda devinmediğini, “işitsel” alanı da kapsadığını veya bizzat işitsel alandan da yol açabileceğini hatırlatmakta yarar var. Örneğin Manu Katché’nin -ki davulcudur- çıkıp “Song For Her” gibi bir melodiyi “yazabileceğini” ve bu melodiyle -caz cümlesiyle- insanoğlunun imgeleminin “genişleyebileceğini” kabullenmek gerekiyor: İmgelemin özgürleşmesinin işitsel alandaki yükünün farkına varmak… “Song For Her” adlı şarkının insan zihninde yarattığı imgelem, 2:05 saniyesinden başlayıp 3:36’daki melodiyle birlikte -o noktada- üssel olarak özgürleşmektedir. Kafası “endüstriyel” bir işleyişle çalışmayan herkes şarkının 3.36 saniyesindeki o noktayı, imgelemin özgürleşmesini işitecektir. Sonuçta, imgelemin özgürleşmesi “salt görsel” bir mesele değildir. (Zy)

Buyrunuz:

Mar
01
2012
0

Şiir Üstüne Notlar… (Jean Wahl)

Bir yüz geçer hayalimizden ardında ışıklı bir yol bırakır, bir de iççekişi. Bu yolun oyuğundan sözcükler, uyumlu sözcükler dökülür. Şiir işte bu “yol açma”dan doğar. Olağanüstü bir görünüşün olağanüstü bir konuşmaya, uyumu -olağan uyumu- bazan bir görüntünün o görüntüyü anlatmayı deneyen bir uyumluluğa yol açmasından. Daha doğrusu bu, yalnızca birincinin ikinciye yol açması değil, karşılıklı bir çağırıştır. (…)
Ve arkasından sessizlik gelir. Belki de şiir, ardınca gelen ya da zamandışı olan bu sessizliği renklendiriş, titretiş tarzımızdır.(…)

Jean  Wahl
“Şiir Üstüne Notlar”, Çev: Onat Kutlar
Türk Dili Dergisi, Sayı: 113 (Şiir Özel Sayısı), 1961 

Hamiş: Onat Kutlar’ın çevirisini gerçekleştirdiği işbu yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/wahlsiir.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: Önümüzdeki günlerde Türk Dili Dergisi’nin 1961’de yayımlanan “Şiir Özel Sayısı”ndan birçok poetik yazıyı Evvel Fanzin kapsamında paylaşacağız.

Şub
29
2012
0

“İlerleme” üzerine… (Paul Valéry)

(…)

(…)

Paul Valéry
“Bugünkü Dünyaya Bakış”, Çev: S. Eyuboğlu-V. Günyol, 1972, Çan Yay., ss. 55-56

Ayrıca bkz: Tarih Üzerine (P. Valéry)

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan 3. Dalga ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/3-dalga adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Şub
27
2012
0

Acı

Muzaffer Buyrukçu’nun 1957 baskısı “Acı” adlı hikâye kitabının
Metin Eloğlu tarafından çizilen kapak görüntüsü…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
27
2012
0

Bütün Ölümler (Hermann Hesse)


Çev: Zeria Karadeniz
Türk Dili Dergisi Şiir Özel Sayısı, No: 113, 1961, s.267

Şub
27
2012
0

İlhan Berk Bodrum’da…

Yeni Edebiyat Dergisi’nin Ekim 1970 tarihli 12. sayısında, İlhan Berk’in 1970 yılında Bodrum’a yerleşmesine ve Bodrum’da sürdüğü 38 yıllık yaşayışın ilk izlerine rastladım. Ahmet Köksal’ın kaleme aldığı “İlhan Berk Bodrum’da” başlıklı “şöyleşivari” yazıya https://zaferyalcinpinar.com/iberkbodrumda.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
26
2012
0

Hakikat ve Şiir (Gerard Augustin)

(…)Günlük dil gerçeği ve sadece gerçeği temsil edebilir, fakat gerçeği aşanı yani akıl almazı ve sözle anlatılamazı, ifade edemez. (…)

Hakikat kendisine atfedilen hiçbir şeyle, dahası, hayat, Varlık vb. üzerine büyük sorulara cevap verme iddiasında olan felsefi doktrinlerle ilgili değildir. Ve bunlara daha çok yeni sorularla cevap verir. Şiirin özgün doğası, görünürde çürütülemez mantıksal bir oluşum bağlamında hakikati bulmayı iddia eden felsefi sistemden olduğu kadar bilimsel deneyden de uzakta bulunur. Şiir, imge ve metafor ile günlük dilde anlatılabilenin ötesine geçer. İmge ve şiirsel cümle aksine bunların ötesine geçer: bir deneyimi betimlemek, iletmekle kalmaz, gerçek ve yanlış arasındaki ayrımla ilgili bu tanımlama ve bu iletideki farkı yansıtır. (…)

Gerard Augustin
“Hakikat ve Şiir”, Çev: M. Cengiz, Şiirden Dergi, Ocak-Şubat 2012,  Sayı: 9, s.10

Şub
26
2012
0

Duvarda: “Karşılıklı”

“Karşılıklı” by Wide
Foto: Zy

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
23
2012
0

Menfi Gaddarlığın Sonu/cu

Yapı Kredi Yayınları’nın her sene Şubat ayında Kitap-Lık dergisiyle birlikte dağıttığı “Şiir Yıllığı”nı önümüzdeki seneden (2013’ten) itibaren yayımlamayacağını ve “şiir yıllığı işi”nden çekildiğini bildirmesi, 2012 yılı içerisinde “sıkı edebiyat”ın lehine gerçekleşmiş en sevindirici olaydır. YKY’nin bu kararını ŞİİRDEN Dergi’nin 9. sayısında yayımlanan  haber metninden  öğrendim. Nihayetinde, YKY taifesi içerisinde bu kararın alınmasında etkisi olan (masaya yumruğunu vuran) kim/kimler varsa onu/onları gönülden tebrik ediyorum.

Zaten yıllardır gündemde olan şu beylik “Şiir Yıllığı” meselesini neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyordu; dökülüp duruyordu… Şiir yıllığı müessesesini binbir kez, binbir türlü eleştirdik… Biz eleştirdikçe yıllık hazırlayıcıları, kendilerini düzelteceklerine daha da umarsız ve gaddar davranmaya başladılar. Haksızlıklardan “yüksek sesle” bahsettik; bizi dinlemediler,  görmediler, okumadılar, yok saydılar; bizim eleştirilerimize karşı kör-sağır taklidi yaptılar. Ama sonunda şu “şiir yıllığı işi”nden kurtulduk çok şükür… Son 5-6 senedir YKY Şiir Yıllığı’nı hazırlayandan hazırlanış biçimine, yıllık oluşturmak amacıyla incelenen edebiyat ve şiir dergilerinin taranış biçiminden dağıtım-kapsam-içerik yönetimine, yıllıkta yer alan şiirlerden eleştiri yazılarına kadar her şey yanlış ve menfi bir şekilde icra edildi. Son 5-6 senedir, yıllığı hazırlayan mutat zevat son derece hakkaniyetsiz seçimlerle ve keyfilikle tüm şiir dünyasını bunalttı. Güzelliklerin bir bütünü olması gereken “Şiir Yıllığı”, önce bir çirkinliğe sonra da menfaat enstrümanına dönüştü. Yıllığı hazırlayan mutat zevat bazı şairleri ve şiirleri bile isteye, alay edercesine ve keyfi bir biçimde yıllığa almadı; sıkı ve sahici şiiri -büyük ve güçlü bir poetikayı yok saydı- tasfiye etmeye çalıştı. Şiir Yıllığı, okuyucunun gözüne bir iktidar organı, bir statüko cukkalama mecrası ve “şairlik tescil merkezi” gibi göründü; Şiir Yıllığı, yeni sinsiyet tipolojisinin maniple ettiği ve genç şairleri “yemleyen” bir enstrümana -hızla- dönüştü. “Şiir Yıllığı” gibi bütünsel/bütünleyici çalışmalarda “hakkaniyet”in şirazesini kaybedip “menfaat”in muhterisliğine -o günaha- boyun eğerseniz, bir oligarşinin “büyük çirkinliği”nden başka bir şeye/yere ulaşamazsınız.

Şairler ve şiirleri imgelemin özgürleşmesinin emektarlarıdır. Buna karşın Şiir Yıllığı’nı hazırlayan oligarşi, “şair”i bir “hizmetkâr” olarak görmeye başlamıştı. Ben, YKY’nin Şiir Yıllığı yayımlamamak yönünde aldığı kararı “imgelemin özgürleşmesi” ile şiirsel alanın genişlemesi için çok önemli ve bir o kadar da sahici bir “devrim-adım” olarak görüyorum. Şiir, bir riya ya da yalan değildir. Şiir, “sahi”nin eşsiz bir parçasıdır. YKY taifesinin bunu fark etmesini, dahası, bu yolda olumlu adımlar atmasını çok hayırlı buluyorum.

Umudum ve beklentim, diğer haksız antoloji ve şiir yıllıklarının kendi fişlerini kendilerinin çekmesi ya da kesmesidir.

Zafer Yalçınpınar
23 Şubat 2012

 

ŞİİRDEN Dergi, Sayı: 9, Ocak-Şubat 2012, s. 76

Şub
21
2012
0

“Umut” Filmini Bir Kez Daha Açındırmak için 12 Noktada Söyleşme (Mustafa Irgat)

Mustafa Irgat sıkı ve sağlam görüyor:

“Umut” Filmini Bir Kez Daha Açındırmak için 12 Noktada Söyleşme
(Defter Dergisi, Sayı: 14, 1990)

Ayrıca bkz: https://mustafairgat.blogspot.com

Hamiş: İlgili metni Evvel Fanzin’e işaret eden Metin Kızıcalıoğlu‘na çok teşekkür ederim.

Şub
21
2012
0

Dr. Halil İbrahim Bahar ve Soyut Dergisi Arşivi’nden Kısa Bir İzlek… (Z. Yalçınpınar)

60’ların sonunda ve 70’li yıllarda, Türk şiirindeki modern salınımların değerlendirilmesi yolundaki eleştiri becerisine önemli bir imgesel açılım sağlayan  “Soyut” Dergisi’ni -12 yıl / 107 sayı- boyunca yayımlayan Dr. Halil İbrahim Bahar‘ın arşivinden bazı efemeraları, sağolsunlar Can Bahar ve Derya AydedimSoyut Sahaf‘ın iki gönüldaşı- Evvel Fanzin’le paylaştı. H.İ. Bahar’ın arşivinden edindiğim izlenimlerimi ve bazı efemeraları aşağıda iletiyorum:

Arşivde yer alan birçok mektup, defter ve el yazısını gözden geçirdiğimizde Halil İbrahim Bahar’ın -82 yıllık ömründe- kaleme aldığı ve çeşitli dergilerde yayımlanan şiirlerini bir kitaba dönüştürmediğini fark ediyoruz. Bu durum garip ve bir o kadar da değerli bir karşıtlığı işaret ediyor bize: Bugünün (2000’lerin) bazı edebiyat dergisi editörleri kendilerine şiir kitabı çıkartmak, boy boy fotoğraflarını afişlerle sergiletmek, her türlü mikrofonun ve masanın arkasından ahkâm kesmek, yarışmalarda jüri olmak, kısacası bir “edebiyat kâhyası”na dönüşmek için “yüksek bir iştahla” her türlü muhterisliği göze alırken,  Halil İbrahim Bahar’ın 70’li yıllarda kendi şiir kitabını yayımlamak konusundaki içe dönük tavrı, çok önemli bir haysiyetin kanıtıdır.

H.i.B.’ın şiirlerini bir kitapla bütünlemeyişinin nedenlerini kolay kolay bilemeyiz. Ancak  kütüphanesindeki “Carl Gustav Jung; Anılar, Düşler, Düşünceler” (Haz: Aniela Jaffé, Çev: İris Kantemir, Can Yay., 2001 ) adlı kitabın içerisine 2001 yılında H.İ.B.’ın kendi el yazısıyla aldığı şu not, belki bize bir fikir verebilir:

“beni anlayanlar değil ancak sesimi duyanlar çoğaldıkça yalnızlığım yabancılaşmam da daha hızlı artıyor. Bu ağırlığın taşıyıcısı benim. Kiminle paylaşabilirim? Çevrem uçuşan kınkanatlılarla dolu. Ayakları balçığa batmışken uçtuklarını sanıyorlar.” hib / 7 Kasım 2001

 

***

Arşivde yer alan iki mektup bizi birincil derecede ilgilendiriyor… Mektupların ilki Behçet Necatigil, diğeri ise İlhan Berk tarafından Halil İbrahim Bahar’a yazılmış… Behçet Necatigil’in mektubu ve Halil İbrahim Bahar’ın “Kalmayan” adlı bir şiiri ilk kez ŞİİRDEN Dergi’nin Ocak-Şubat 2012 tarihli 9. sayısında yayımlandı. İlhan Berk’in Halil İbrahim Bahar’a yazdığı 9 Mart 1969 tarihli mektup ise henüz gün ışığına çıkmadı. Önümüzdeki günlerde işbu mektuptan bazı bölümleri Evvel Fanzin kapsamında yayımlamayı düşünüyoruz. -H.İ.B., Soyut Dergisi kapsamında İlhan Berk’in birçok şiirine, poetika yazısına ve günlüklerine yer vermiş. Ayrıca İlhan Berk’le bir söyleşi de gerçekleştirmiştir. (Bkz: “İlhan Berk, “Kanatlı At”, YKY, 1992)-

Şimdilik, İlhan Berk’in H.İ.B.’a yazdığı mektubun son cümleleriyle yetinelim:

“…Önemsiz bir kişiyim ben. Bir birey o kadar.”

Z. Yalçınpınar

 

İlhan Berk’in H.İ.B.’a gönderdiği mektubun zarfı…

*

Halil İbrahim Bahar arşivinden İlhan Berk’in Bir Deseni (1965)

Desenin altına İlhan Berk tarafından şu not düşülmüş:
“Hamsi’yi yazarken yaptığım yüzlerce resimden biri.”
(İşbu desen, ŞİİRDEN Dergi’nin 9. sayısında yayımlanmıştır.)

*

Behçet Necatigil’in H.İ.B.’a gönderdiği mektubun zarfı… (1976)
(Necatigil’in mektubunun tam metni ŞİİRDEN Dergi’nin 9. sayısında yayımlanmıştır.)

*

60’lı yıllarda Nâzım Hikmet’in “İzlem Yayınları”ndan yayımlanan toplu şiirlerinin
ilk cildine Halil İbrahim Bahar’ın kendi el yazısıyla not aldığı dizeler… (27 Ağustos 1965)

*

1. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
21
2012
0

Bu sevda bitmez: “Tarihi Savunma Başladı!”

Fenerbahçe Spor Kulübü, tarihi savunmasına başladı!

Bkz: https://www.fenerbahce.org/pic_lib/Baskan-Savunma.pdf

Ayrıca her Fenerbahçeli’nin şu yazıyı mutlaka okuması gerek:

https://papazincayiri.blogspot.com/2012/02/tesekkurler-ve-tesekkurler.html

Herkes şunu aklına mıhlasın:

BU SEVDA BİTMEZ!
HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

***

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Fenerbahçe Spor Kulübü ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com