Ara
07
2015
0

İstanbul’un Avâre Gençliği

avaregenclik

Fikret Adil’in “Avâre Gençlik” adlı romanı, 1950’li yıllardaki İstanbul kültürünü anlamak amacıyla okuduğum en güzel kurgulardan biri… Kitapta, 1950 ve 1960 arası dönemin gerçek İstanbul’u tüm motifleriyle birlikte ele alınmış ve aynı dönemin tezahürü olan “erdemli serserilik” diyalogları (hikâyeleri, çatışmaları, dostlukları, edebiyat-sanat olayları, deniz kültürü, aşk hayatı ve eğlenceleri) güzel bir kurguyla sunulmuş.

Örneğin, İstanbul’un “meşhur ve meyhaneli tarihi”nde vazgeçilmez bir yeri olan “Kör Agop” ve meyhanesi romandaki en önemli sahneleri barındırıyor. Fikret Adil’in romanında Sait Faik, “Çakır Adalı” karakteri olarak canlanmış, Yeditepe Dergisi ile yayınevindeki çalışmalarıyla tanınan grafiker Agop Arad ise “Hakop” karakteri olarak canlanmış… Ayrıca, kitapta yer alan diyaloglarda “İkinci Yeni” şiir akımından da bazen “alayla” bazen de “övgüyle” bahsediliyor.

Gerçek İstanbul’u anlamak ve hissetmek isteyenlerin bu romanı bir solukta okumasını öneriyorum. (Zy)

Ara
01
2015
0

Kadıköy’de; 1 alana, 1 bedava!

ts18_47894_7797395


Kasım’da Aşk Başkadır!
30 Kasım 2015

Fenerbahçe Spor Kulübü: 2
Trabizon: 0


b5_47894_8279725
(…)birgün girsek biz mezara/ gözümüz kalmaz arkada

evlâdıma miras bu sevda!  (…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayınlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” başlıklı ilgilerin tümüne  https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
19
2015
0

ANZİN #2 (yeni ân…)

IMG_20151204_081751


anzin‘in ikinci sayısı, Kadıköy sularındaki şu mekânlarda;

Karga Bar, 26A Cafe, Mephisto Kitabevi, Coffee&Shop Cafe, Masal Evi,
Sosyal Kitabevi-Sahaf, Naboo Cafe, Akademi Kitabevi, İkinci Yeni Cafe

Diğer iller için bkz: https://www.facebook.com/anzinfanzin/
ya da irtibat ediniz, twitter: @anzinfanzin


IMG_20151204_081611

Kas
17
2015
0

“Artab Resimleri” (M. Turgul Anday )

20151124_144228

“Artab Resimleri”
M. Turgul Anday
21 Kasım-13 Aralık 2015
Galeri Ark, Göztepe-Kadıköy

20151124_144548

“M. Turgul Anday’ın Artab’ları, Türkiye’deki resim sanatının modern çağdaş yapısını ilgilendiren ve ülkemizdeki modern çağdaş resim sanatı içinde bu denli yoğunlukta çeşitlemeci-varyasyon yanlısı başka bir sanatçının daha olup olmadığı konusu üzerinde de düşünmeye iter. Böyle bir durumda ülkemiz resmi içinde Nejad Melih Devrim’in sanat algısına yakın duran ve kimi zaman Anday’ın ondan daha etkili genleşmelerine tanık olduğumuzu da ifade etmemiz gerekir. Avni Lifij’in modern çağdaş resim sanatımıza kazandırdığı romantik boyut bağlamındaki halet-i ruhiye durumunun, hem de çoğul bir dil kazanarak hemen her Artab kompozisyonunda karşımıza çıktığını dile getirmek hiç de yanlış bir vurgulama olmaz. Buradan M. Turgul Anday’ın sanat algısının, bizi Wassily Kandinsky ve Rudolf Steiner’in tinsellikle ilgili tezlerine dek götürdüğünü bile rahatlıkla ifade edebiliriz.” (Özkan Eroğlu)

20151124_144406  20151124_144557

Kas
04
2015
0

ANZİN; ânında, Kadıköy’de…

anzin3


anzin‘in ilk sayısı, Kadıköy sularındaki şu mekânlarda;

Liman Dükkân, Karga Bar, 26A Cafe, Mephisto Kitabevi, Coffee&Shop Cafe,
Hera Bar, Sosyal Kitabevi-Sahaf, ‘Gemide’ Meyhanesi, Naboo Cafe
İkinci Yeni Cafe, Aram Cafe, Kitap Rafı

Diğer iller için bkz: https://www.facebook.com/anzinfanzin/
ya da irtibat ediniz, twitter: @anzinfanzin


anzin1

Kas
03
2015
0

Haber: ‘Don Kişot Sosyal Merkezi’ yıkılacak…

Don Kişot Sosyal Merkezi’nin duvarlarından sanatsal bir görüntü… (Fotoğraf: Zy)
Diğer görüntüler için bkz: https://evvel.org/don-kisotun-duvarlari


Bkz: https://kulturservisi.com/p/don-kisot-sosyal-merkezinin-ardindan-yeni-isgal-evlerinde-gorusmek-uzere

“Türkiye’nin ilk kamusal işgal evi Yeldeğirmeni Don Kişot Sosyal Merkezi, önceki  gün akşam saatlerinde zabıtanın yaptığı baskınla sessiz sedasız boşaltıldı, evin önündeki heykel de yıkıldı ve götürüldü. Zabıta, binanın mülkiyet sorunlarının çözüldüğünü ve yeni bir bina yapımı için yıkılacağını söyledi.

Don Kişot’un 2.5 yıl önce yerleştiği bina, Gezi Direnişi’nden etkilenen aktivistler onu temizleyip halka açmadan önce tam 20 yıl boyunca hem fiziki hem hukuki olarak bir çöplüktü. Binanın yapım aşamasında her daireyi beş farklı kişiye satan müteahhit kaçınca, inşaat durdurulmuş; 1999’da yönetmeliğin değişmesi üzerine de bir daha dokunan olmamıştı. Gezi sonrası toplanan forumlara katılan bir grup mahalleli, binayla ilgili araştırma yaptı ve bu atıl duran yapıyı canlandırmaya karar verdi. Hep birlikte temizlediler ve güzelleştirdiler. Aktivistlerin mahalle sakinlerini süregelen faaliyetlere dahil etme çabası ve her adımda onların da fikrini sorması üzerine, Yeldeğirmeni’nde yaşayan herkes evi sahiplendi ve gözü gibi baktı. (…)”

Kaynak: Haziran Düzkan, https://kulturservisi.com

Haberin tam metni için: https://kulturservisi.com/p/don-kisot-sosyal-merkezinin-ardindan-yeni-isgal-evlerinde-gorusmek-uzere

Eki
30
2015
0

“anzin” #1

anzin

anzin#1 / Kasım 2015


Rindistan‘dan Kerem Bereketoğlu‘yla beraber,
ânlara ilmekler atıyoruz, yükleniyoruz:
Beklemeyin; âlemlerdeyiz, geleceğiz!
Bkz: https://www.facebook.com/anzinfanzin


anzin2

Çizim: Nihan Şişli

Eki
26
2015
0

Sergi İzlenimleri: “SESSİZLİĞİN TADINI ÇIKAR”

20151017_170556

 

Hakan Kamışoğlu, Recep Batuk ve Yiğit Yazıcı‘nın “Sessizliğin Tadını Çıkar” başlıklı karma resim sergisinin açılışı 17 Ekim 2015 tarihinde Göztepe-GaleriArk‘ta gerçekleşti.

Günümüzün siyasal karmaşasına maruz kalan sanatsal izleklerin, kendi varoluşlarını gizlediği/sakladığı özel bir “sessizlik alanı” sergideki tüm eserlerde vurgulanıyor. “Sualtı’nda kalmak, yaşamak” diyebileceğimiz sessiz, yoğun, tekil, bulanık ve kontrast bir duygudurumun serginin açılışına katılan tüm ziyaretçileri etkilediğini, sardığını fark ediyoruz. Bu güçlü imgeleme tanık olmak isteyenlerin,  “Sessizliğin Tadını Çıkar” başlıklı sergiyi ziyaret etmelerini öneriyorum. (Zy)

 

20151017_170000

20151017_171549

20151017_170438

20151017_172639

20151017_170543

sergiafis

Eki
14
2015
0

Kadıköy Duvarları’nda…

20151003_145638

 

20151003_145654
20151003_145858


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
10
2015
0

HAKLIYDIK, KAZANDIK: ADALETE FENER YAKTIK!

“Haklıyız, kazanacağız!” diyerek 9 Ekim 2015 tarihine geldik;
HAKLIYDIK, KAZANDIK! ve adalete FENER yaktık!
Bkz: https://www.fenerbahce.org/detay.asp?ContentID=47051


(…)birgün girsek biz mezara/ gözümüz kalmaz arkada
evlâdıma miras bu sevda!  (…)

1906_532858510102746_1026319023_n


Hamiş: EVV3L kapsamında yayınlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” başlıklı ilgilerin tümüne  https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
06
2015
0

SERGİ: “ENJOY THE SILENCE” // 17 Ekim-15 Kasım 2015 // GALERİ ARK (H. Kamışoğlu, R. Batuk, Y. Yazıcı)

sergiafis

17 Ekim- 15 Kasım 2015
“Enjoy The Silence”
Hakan Kamışoğlu, Recep Batuk, Yiğit Yazıcı

Galeri Ark
Bkz: https://galeriark.com/

Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/727163787415904/


kamisoglu

Hakan Kamışoğlu


batuk
Recep Batuk


yazici

Yiğit Yazıcı


Haz
21
2015
0

Duyguların güçlü oluşu…

duyguguclu


 “Duyguların güçlü oluşunu delilik zannediyorsunuz.”

(Kadıköy’de görülmüş bir duvar yazısı… Haziran 2015)


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
20
2015
0

Mural İstanbul 2015

muralist2015

Büyük duygu… Eylül ayına kadar sürecek…
Takip etmek için: https://www.facebook.com/muralistanbul


mistanbul

by QBIC
(Haziran 2015, Moda)


Viva la Mural İstanbul! (2012-2014)
Bkz: https://line.do/mural-istanbul/5lt/vertical


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
08
2015
0

Caferağa duvarlarından önemli bir mesaj…

ymayiz

“Kadıköy-Caferağa’da görülmüş politik bir ‘stencil’ çalışması”

by KULP
(8 Haziran 2015)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
05
2015
0

“İstanbul vapurları, su üstü balıklarıdır!” #vapurumugeriver

vapurzy

“İstanbul vapurları, su üstü balıklarıdır!” (Zy)
#vapurumugeriver


İmza Kampanyası:
https://www.change.org/p/istanbullular-a-sorulmadan-getirilen-
boğucu-vapurlar-kaldırılsın-ibbbeyazmasa-vapurumugeriver

vapurzy2

Fotoğraflar, Zafer Yalçınpınar tarafından 2000 yılında görüntülenmiştir.


Z. Yalçınpınar’ın “kendini anlatan” fotoğraflarına
https://zaferyalcinpinar.tumblr.com adresinden ulaşabilirsiniz.


May
15
2015
0

“SAYIKLAYANLAR” (Kitap Tanıtım Etkinliği, 26/5/2015, 20.00, KARGA, Kadıköy)

sayiklayanlar

“Sayıklayanlar”, M.Ş.Ş.
Esen Kitap, Mayıs 2015


26 Mayıs 2015, 20.00
KARGA, Kadıköy

Kitap Tanıtım Etkinliği
Bkz: https://www.facebook.com/events/1643655549188010/


M.Ş.Ş’nin Esen Kitap’tan yayınlanan ikinci kitabı Sayıklayanlar, şairin ilk kitabı Şua’nın açılış bölümü olarak geçse de, esasen bir Radyo piyesidir. Aynı zamanda tek kişilik bir oyun ve monolog olarak da düşünülebilir. MŞŞ, Anıl Çifter ile birlikte on yıldır bu uzun söylenceye müzik yapmaktadır. Kişilik bölünmesiyle yedi ayrı karakter olarak yaşamaya çalışan bireyin şizofreni uçurumuna sürüklenmesini aktaran metne müzikal örgü eşlik etmektedir. Arkası yarın piyeslerinden, modern zaman insanının izolasyonuna giden süreçte bir anlamda ’70’ li yıllardan günümüze kadar geniş bir zaman diliminde akışını sürdürür. Rastgele bir dizeden kesip bambaşka bir akışa geçmek mümkündür, bu da anlatıcıya her performansta doğaçlama imkanı sağlar. Belirli bir yön ve son yoktur, anlatıcı aynı zamanda izleyici ve dinleyicidir, kimi zaman konuşmadan, inlemeye, kimi zaman rap’ten brutal’e ve fısıltıya kadar giden anlatım teknikleri kullanılmıştır. Desenleriyle kitaba ve albüme derinlik katan Eren Küçükerdem’in oluşturduğu zamansız ve mekânsız ortamda sizleri beklemektedir… (Tanıtım Metni’nden…)

Nis
20
2015
0

kara deryalarda güzel bir gün; 20 Nisan 2015

guzelgun1

Fenerbahçe Spor Kulübü: 1
Bursazon: 0


20 Nisan 2015


guzelgun2

Maccabi Electra Tel Aviv: 74
Fenerbahçe Ülker: 75

Fenerbahçe, Euroleague’de Final Four’a Yükseldi
https://fenerbahce.org/detay.asp?ContentID=44573


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Fenerbahçe Spor Kulübü başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
09
2015
0
Nis
03
2015
0

Taziye

Kadıköy’ün sıkı insanlarından Kerem Kamil Koç’un vefat ettiğini öğrendim. Ailesine, dostlarına ve çevresine baş sağlığı diliyorum.  (Zy)

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Mar
21
2015
0

“Ağaca Ağıt” ve Öyküsü

agacaagit

İskender Giray’ın Moda Caddesi’ndeki “Ağaca Ağıt” başlıklı heykeli…
ve heykelin öyküsü: https://www.youtube.com/watch?v=QkGX6Fs7pEA

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Mar
13
2015
0

Alex de Souza’nın Jübilesi Hakkında…

Bkz: https://www.mackolik.com/Haber/169630/Ve-Alex-resmen-acikladi


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
10
2015
0

(M)ehmet (Ş)enol (Ş)işli’nin Yolu

mtgysy

“Masa Tenisçisinin Güncesi
ya da Savaşçının Yolu”

Mehmet Şenol Şişli, Esen Kitap, 2014

https://www.oyunyayinevi.com/urun/
masa-teniscisinin-guncesi-yada-savascinin-yolu-2/

*


Mehmet Şenol Şişli’nin Yolu

Kargo ve Kesmeşeker adlı rock topluluklarından “sıkı müzisyen ve şarkı yazarı” olarak tanıdığımız Mehmet Şenol Şişli’nin 2014 yılında Esen Kitap tarafından yayımlanan “Masa Tenisçisinin Güncesi ya da Savaşçının Yolu”(MTGYSY) adlı kitabını okumayı bugün tamamladım. Tüm hatlarıyla ciddi ve sağlam bir “erdemler kitabı”yla karşılaştığımı ifade etmeliyim. Mehmet Şenol Şişli bu eserinde şiir, günlük, aforizma, mesel ve klasik öykülemeci anlatım gibi birçok yazım tekniğini birlikte kullanarak etkileyici bir fragmante yapı oluşturmuş. Kitaptaki sahneleri bir arada tutan temel özellik, bir masa tenisçisinin yaşantı parçalarını içtenlikli bir şekilde dile getirmesi olarak belirginleşiyor. Mehmet Şenol Şişli, varoluşun ânları üzerinde ikinci, üçüncü ve hatta sonsuz sayıda düşünme alanı yaratmak amacıyla erdem, sezgi ve çile dolu bir çıkarım sürecini zihnimizde canlandırıyor. Hakikî bir şey, sahici bir gayret bu… Kitapta anlatılan veya not edilen olaylar ile imgelenen duygudurumlar, Kadıköy jargonu diyebileceğimiz bir “bilge serserilik” tipolojisi ekseninde gelişiyor. Kadıköy’ün rock kafası, çocukluk anıları, müzikal yaratım deneyimleri, stüdyo günleri, felsefi arayışlar, buluşlar, kaybedişler, kitaplar, şiirler, kahvehaneler, masa tenisi antrenmanları, masa tenisi teknikleri, rekabet duygusu, düşünsel derinlikler, düşmanlar, kişilik hezeyanları, düşler, delilikler… Herkes, her şey… MTGYSY’nu doğru okuduğunuzda Kadıköy yaşamının özütünü ve bu özütten sağaltılan kutsal bilgeliği sezebilirsiniz. Tüm Kadıköy insanlarının bu kitabı dikkatlice okuması ve irdelemesi gerektiğini düşünüyorum: Mehmet Şenol Şişli’nin MTGYSY’nda okuyucuya sunduğu imgelem; Körler Ülkesi’nin meşhur lodoslu havalarından, yeniyetme öğrencilerin oryantasyonundan, beatnik çıkartmalı “süper-satar” kahve fincanlarından, kitsch giyimden, tuhaf bir markalaşma ve dükkânlaşma yarışından, itiş kakış bir darlıktan, park kavgalarından, fahiş fiyatlı içkiden, ayrılıkçı mafyalaşmadan, değişik kahve aromalarından ya da bakır yatakları üzerine kurulan tarihî çarşı ekonomisinden çok daha Kadıköy’lü, eski, hakikî ve önemli bir “giz-yol” ihtiva ediyor.

Sahicilikle
Z. Yalçınpınar

Mar
10
2015
0

Söyleşi: Uluer Oksal Tiryaki ile ‘gerçeğin sağlamlığı’ üzerine… (10 Mart 2015)

ulueroksal

“Arabesk veyahut Death Metal”
Uluer Oksal Tiryaki
Oyun Yayınevi, Kasım 2014

*


Kasım 2014’te ‘Oyun Yayınevi’ tarafından yayımlanan “Arabesk veyahut Death Metal” adlı şiir kitabı ve Kadıköy aurası ekseninde gerçeğin mihengini aradık… Uluer Oksal Tiryaki ile söyleştik/yazıştık...


 

Zafer Yalçınpınar: “Arabesk veyahut Death Metal” adlı ilk kitabındaki şiirlere birçok açıdan yaklaşılabilir. İlk önemli açı, bu şiirlerin duygusal bakımdan çok sert ve sınırları zorlayan, keskin bir açık dille yazılmış olması… Bazı şiirlerinde kullandığın özel kipleri ve bu kiplerin şiirlerindeki yerlemini birer “aparkat” olarak okuyorum. Şiirinin ihtiva ettiği öfke, gene, “bilge serserilik” olarak tanımladığım tuhaf bir izlenimi uyandırıyor bende… Bu durumun yaşamındaki karşılığını, yaşamsallığını çok merak ediyorum.

Uluer Oksal Tiryaki: Evet tanı doğru, ancak bulgulara bazı ilavelerle devam etmek mümkün; bana kalırsa, “Arabesk veyahut Death Metal” günümüz şiirinin sınırlarını, duvarlarını zorlayan bir kitap, duru bir dille yazılmış olması, sertliği bir yana her şeyden önce içinde yılların emeği var. Yazınsal olarak baktığımızda bana göre en mühim ayrım noktası, gerçekliğidir. Kitap bir zaman aralığını kapsıyor, böylelikle kişisel tarihten yola çıkarak yaşadığı çağı da anlatıyor. İkincisi; sert şiirden hareketle sert hayata varmak olası, şöyle ki şiirlerdeki sertlik günlük yaşamın asgari alanlarını da içinde barındırıyor. Bu kitabın özelliği, çağdaş metinleri bir araya getirip onlardan şiirler devşirmek değil, yaşadığımız zaman dilimine dair bariz gerçeklikleri barındırması ve bu gerçekliğe dair ip uçları vermesi, yine bu ip uçlarını verirken de şiirselliğinden ve ritminden asla taviz vermemesidir. Bu, kitabın köşe taşlarından birisi. Yaşamsal tarafına gelirsek; kitabın şairi ve kendisiyle çelişmemesi bana göre edebiyatın altın kuralıdır, ortaya bir ürün çıkarıyorsanız yalan söyleme, kendini gizleme, bazı şeyleri görmezden gelme gibi fiilere sahip olma lüksünüz yoktur. Yaşamın, sert ve binbir türlü zorlukla geçtiği bu ülkede/dünyada şiirin dili elbette sert veyahut daha da sert olmalıdır… Özetle; aparkatlar devam edecek.

Z.Y.: Şiirlerindeki diğer önemli açının ise epigram benzeri dizelerle oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu tip dizelerini Kadıköy’ün mezar taşlarına yazılabilecek ve 1000 yıl sonrasında önemle okunacak epigramlar gibi görüyorum. Örneğin “Suskunluk icat edilmedi, suskunluk hep oradaydı” şeklindeki dizen beni çok etkilemiştir. Bu dizeler nasıl oluşuyor zihninde?

U.O.T.: Sanırım, kafa yormayla oluyor. Bununla birlikte elbette sezgi gücü ve deneyim… Yazı yazarken mükemmeliyetçi olduğumu söyleyebilirim, zamanı gelen cümle şiirdeki yerini bulup oturuyor, fonetik oluşuyor, duygu, ses, kavram, nitelik… Fakat bunların hiçbiri kendiliğinden olmuyor, örneğin: bir şiirde, şiirden bağımsız bir aforizma gibi duran cümle bir başka cümleyle destekleniyor, bu salt tek başına bir cümleyle olabilecek bir şey değil, bütünlüğün içinden sıyrılabilen tümce akılda kalıcı oluyor, doğaldır, bu koroda sırayla soloya çıkan vokallere benziyor, eğer elinizde güçlü vokalistleriniz varsa her biri zamanı geldiğinde soloya çıkar, şayet yoksa bir bütünden solo yaratmaya çalışırsınız. Her şey başlı başına yetenekle ilgili ve ben kendimi bu konuda açıkça başarılı buluyorum. Suskunluk icat edilmedi, suskunluk hep oradaydı. çünkü tercih edilmiş sessizlik -değildir sessizlik, gürültünün içinden sıyrılabildiğin kadar sensin, gürültünün içerisinden alıp koparabildiğin kadar senin, maruz kaldığın gürültüde sesin gür çıkmalı, çünkü gürültünün tezahürü yine gürültüdür. Suskunluk icat edilmez, suskunluk hep oradadır bir fare kapanı gibi suskunluk sahibini bekler. Kadıköy’ün mezar taşları umarım birgün plaza inşaatları arasında kaybolup gitmez, zira epigramlar falan kimsenin umrunda değil.

Z.Y.: Oyun Yayınevi tarafından yayımlanan diğer şiir kitaplarında olduğu gibi Kadıköy aurası ve kafası şiirlerinde çok baskın olarak görülüyor. İyi-kötü, olumlu-olumsuz tüm karşıtlıklarıyla birlikte, günümüz Kadıköy’ünün sende bıraktığı birincil izlenim nedir? Hangi şiir, nasıl yazılıyor Kadıköy’de?

U.O.T.: Kadıköy benim için gerçekten önemli, burada olmayı seviyorum, burada yaşayan insanlara saygı duyuyorum; yazar, çizer, ressam bir sürü sanatçıya ev sahipliği yapmış olan Khalkedon bir kale değil de ne? Oyun Yayınevi bizler için gerçekten önemli bir mevzi, değerli abim Mehmet Şenol Şişli çok iyi niyetli bir oluşum ortaya koydu, bunu geliştirip devam ettirmek için ben de elimden geleni yapıyorum, mevziyi kaybetmek gibi bir niyetimiz yok. Kadıköy’de bir sürü şiir yazılıyor, yine Kadıköy’de okunuyor Kadıköy’ün dili çok seslilikten yana ve bu önemli bir avantaj. Benim için önemli olan tek konu gerçek, bazı insanların kelimesine bile tahammül edemediği gerçek kıstası sadece edebiyatta değil sanatın ve hayatın her alanında geçerli, beni genellikle içtenlikli insanlar etkiler, bunun dışındakiler sadece zırvalar ve günün birinde yok olup giderler. Bu, arkadaşlarına ve çevrendeki soytarılara benzer. İyi şiir dostundur, gerisi kalabalık.

Z.Y.: “Sıkı şiir” konusu hakkında bir şeyler sormak istiyorum. Günümüzün vasatî edebiyatını düşündüğünde, “Arabesk veyahut Death Metal”in duruşu hakkında neler söylenebilir? Edebiyat ortalığı şiir kitabına nasıl bakıyor; hangi tipoloji neler fısıldıyor, sağda solda sinsice?

U.O.T.: ‘Sıkı şiir’, evet, sıkı. Fakat bu ülkede genellikle “sıkı” çevreyle dönüyor bu işler, çevren falan yoksa ortaya çıkardığın yapıtla ilgili bir beklentiye girmemen gerekiyor, “Arabesk veyahut Death Metal” çıktığı günden itibaren böyle bir beklentim olmadı, bundan sonra da olası değil. Cünkü ben bu zamana dek hiçbir zümreyle birlikte hareket etmedim, edebiyat dergilerine rica ile şiir göndermedim, ‘şairim’ diyerek ortalıkta dolaşmadım, edebiyat ödüllerine başvurmadım -dolayısıyla ödülüm yok- fakat hâlâ itibarım var, dolayısıyla ödülüm yok. Yine bugüne dek her ortama girip çıkmadığım için kitaba dair beklentilerim nitelikli okurla sınırlı, kitaba bir şekilde ulaşmış, okuyup beğenmiş arkadaşlarla iletişimim oluyor ve bu benim için daha kıymetli. SoL gazetesinden Ömer Turan “Arabesk veyahut Death Metal’ için önsöz” başlığı ile bir yazı yazdı. 13 Ocak 2015 tarihli bu yazı benim için kitapla ilgili gayet yerinde bir olumlama… Bunun dışında elbette orada burada lafı dönmüştür. Vasat şiir- vasat şair- vasat adam- vasat kadın- vasat arkadaş… Vasat olana tahammülüm hiçbir zaman olmadı, vasat olduğu halde ‘bir numarasın’ diyerek götü kaldırılan onlarca insan var, bunun için kendinizi zorlamanıza gerek yok, genel olarak kötü olan aşikâr. Demin sıraladığım vasat dizisi tersine de dönebiliyor bazı durumlarda: Edebiyat adına tümevarım, şiir adına tümdengelim. Ben, Beşiktaş’ın Club Brugge’ü eleyeceğini düşünüyorum, İngiltere deplasmanları ve Liverpool maçları bizleri yanıltmadı.

Z.Y.: Yeni bir edebî çalışman, projen var mı? “Kaburga” adlı fanzin nasıl gidiyor?

U.O.T.: Tabiî yazılar, şiirler bitmez. Yazmaya devam ettiğim bir dosya daha var, ama bir yere yetişmek gibi bir niyetim yok ayrıca sürekli dosyalarla uğraşacak kadar boş vaktim de yok, zamanı geldiğinde tabiî ki ortaya çıkacaktır. Kaburga Zine iyi gidiyor, yeni sayı yolda. Zaman aralıklarını iyi değerlendirdiğimi söyleyebilirim. Takip edenler için güzel bir sayı daha geliyor. Kaburga her şeyden önce nitelikli bir iş. Bir kuşak hareketi gibi, böyle bir şeyi gerçekleştirdiğim için mutluyum, insanlara ulaşmak güzel bir his.

Z.Y.: Bu içtenlikli söyleşi için çok teşekkür ederim.

10 Mart 2015, Kadıköy

Mar
09
2015
0

Kadıköy’de; “Her sene böyle…”

fbmac2_43994_7743805

Kadıköy’de 16. yıl…

8 Mart 2015

Fenerbahçe: 1
Galatasaray: 0

fbmac6_43994_7744158

(…)  sevdamız / büyüyor omuzlarımızda  (…)
birgün girsek biz mezara/ gözümüz kalmaz arkada
evlâdıma miras bu sevda!  (…)


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com