Eyl
13
2011
0

“Nerde kalmıştık?”

Fazla söze gerek yok: Dün gece Düdük Blues Band, Kadıköy-Woodstock’ta sahne alarak Kadıköy’e blues getirdi. Sanki, sıkı gitarist Yavuz Çetin geri döndü, sahnede belirdi ve Sunburst Stratocaster’ıyla “Nerde kalmıştık?” dedi. Yaklaşık on yıldır Kadıköy’de (repertuar ve gitar bağlamındaki denge düşünüldüğünde) bu kadar sıkı blues çalan birileri yoktu. Sonuçta, iyi oldu. Şimdi, Kadıköy taifesinden herkes, eski günlerden gelen “cool” bir tavırla, kendi kendilerine, şu soruyu sorabilir artık;

“Nerde kalmıştık?”

Z. Yalçınpınar
13 Eylül 2011

Ağu
29
2011
0

5. Beyoğlu Sahaf Festivali (6-18 Eylül 2011)

Beyoğlu Sahaf Festivali’nin beşincisi, 6-18 Eylül 2011 tarihleri arasında Tepebaşı TRT binasının önündeki alanda gerçekleştirilecekmiş. Doğan Hızlan’a “tanıtım ve tutundurma çabaları nedeniyle teşekkür plaketi vermek” filan gibi gereksiz, anlamsız ya da aptalca atraksiyonlar olmasaydı, bu seneki festivale ben de başından sonuna kadar ziyaretçi olarak katılacak ve koleksiyonumu genişletecektim. Ama nasip olmadı. (Gerçi, çok da önemli değil, bir acelemiz yok nasıl olsa…)
Sadede gelirsek; Kadıköy’ün sıkı sahaflarından Korhan Akman, sahaf festivaline ve sahaflık ruhuna ilişkin bir söyleşi gerçekleştirmiş. Söyleşinin tam metnine https://www.demokrathaber.net/roportajlar/haydi-istanbul-sahaf-festivaline-h3400.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Tüm kitapseverlere ve koleksiyonculara 5. Beyoğlu Sahaf Festivali‘nde “iyi avlar!” diliyorum.

Sahicilikle
Zy

Festivale katılan sahafların stand numaralarıyla birlikte listesi:

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı kitap” ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
25
2011
0

“Asla Pes Etme!”

Çünkü:-
“KARA DERYALARDA BİR FENERSİN!”

“dar ağacında olsak bile
son sözümüz; Fenerbahçe!”

Tem
13
2011
2

Santrfor Yaşar Yalçınpınar (1914-1998)

Fenerbahçe formasıyla santrfor Yaşar Yalçınpınar.
Hava topuna çıkarken… (1938)
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)

Aslında, büyükamcam (babamın amcası) Yaşar Yalçınpınar’ın futbolculuk geçmişine ilişkin fazla bilgi sahibi değiliz. Büyükamcam, garip bir şekilde, 1933-1945 yılları arasında futbol oynadığı döneme ilişkin hiç konuşmazdı. Mizacı böyleydi. Televizyonda bir futbol maçı izlerken kendini kaybedip futbolcuların davranışları, skor ya da oyunun gidişatı üzerine bir şey söylediğini de hatırlamıyorum. Her zaman sessiz sessiz oturur, dikkatlice maçı izlerdi. Ben okuduğum lisenin basketbol takımı ile D.S.İ.’nin basketbol takımında oynarken, birkaç kez beni yanına çekerek “Antrenmanlar nasıl gidiyor?” diye sorması ve arada bir “İyi antrenman yapmalısın. Çünkü basketbol yorucu oyundur, futbol gibi değildir. Futbolda top sende değilken dinlenebilirsin ama basketbolda hiçbir zaman dinlenemezsin!” demesinin dışında spor ya da futbol hakkında bana bir şey söylediğini hatırlamıyorum. Bununla birlikte, 50’li yılların sonuna doğru futbolun endüstrileşerek değişmesini, büyükamcamın futbol geçmişini kayıt altına alacak (buna merak duyacak) bir evlâdının olmaması ile ailemin benden önceki kuşağının futbola ve tarihine yeterince ilgi duymamasını da büyükamcamın -özellikle futbol konusunda- takındığı içe dönük mizacın nedenleri olarak görebiliriz. Sonuçta, babamın büyükamcam hakkında aktardıkları dışında tutarlı bir bilgiye sahip değiliz.

Büyükamcam 1914’te Kadıköy’ün Kuşdili semtinde doğuyor. Santrfor Yaşar Yalçınpınar, 30’lu yılların ortasında genç bir delikanlıyken Kuşdili semtindeki arkadaşlarıyla futbol oynamaya başlamış. Kuşdili’nde, sokakta, bir duvarın önünde sürekli olarak duvara topu göndererek sağ ayak sol ayak paslaşma çalışması yaparmış. Arkadaşlarının arasında çok azimli, hırslı, içine kapanık, ters ve inatçı biri olarak tanınırmış gençliğinde… 1936 öncesinde semt takımları arasında oynanan birçok özel maça katılmış. Büyükamcamın Moda, Üsküdar ve Kuşdili’nin yanı sıra Büyükada, Heybeliada, Kınalıada semti takımları için forma giydiğini ve birçok kez İstanbul Karması’nda yer aldığını da ancak eski fotoğraflardan öğrenebiliyoruz.


1937’de İzmir Fuarı münasebetiyle oluşturulan İstanbul Karması.

(Soldan beşinci; Yaşar Yalçınpınar)
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)

Santrfor Yaşar, 1934-35’te büyükteyzem Meral ile tanışıyor ve evlenmeye karar veriyorlar. Büyükamcamın evlilikten önce askerlik ödevini tamamlaması gerekiyor. Askerliği Ankara’ya çıkıyor ve İmalat-ı Harbiye fabrikasında kasatura kalıp ustası olarak çalışıyor. Orada büyükamcamın futbola olan ilgisini, kabiliyetini farkediyorlar ve Ankaragücü takımına alıyorlar. Santrfor Yaşar, Ankaragücü’nde çok başarılı maçlar çıkarıyor; 1935-36 sezonunda Ankaragücü formasıyla Ankara Ligi şampiyonluğu yaşıyor. 3 Mayıs 1936’da Ankaragücü’nün Galatasaray’ı 3-2 mağlup ettiği maçta Ankaragücü’nün gollerinden birini büyükamcam atıyor.


Galatasaray’ı 3-2 mağlup eden Ankaragücü kadrosu (1936)

(Oturanlarda soldan ikinci; Yaşar Yalçınpınar)


Ankaragücü formasıyla santrfor Yaşar Yalçınpınar.
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)


“Fenerbahçe Tarihi” adlı kapsamlı ve sıkı kitabın yazarı Dr. Rüştü Dağlaroğlu, büyükamcamın Fenerbahçe Spor Kulübü’ne Üsküdar’daki “Anadolu” kulübünden 1938 yılında transfer olduğunu not düşmüş. Ancak bizim bu konuda -ailece- bildiğimiz ise büyükamcamın  Ankaragücü’nde oynarken, dönemin Fenerbahçe Başkanı Sn. Ali Muhittin Hacı Bekir tarafından kulübe transfer edildiğidir. Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Sn. Faruk Ilgaz Bey ise büyükamcamın Kuşdili’nde tanınan ve kabiliyetli bir futbolcu olduğunu, Ankaragücü’nden önce de Fenerbahçe tarafından bilindiğini ve takip edildiğini ifade ediyor.

Fenerbahçe formasıyla santrfor Yaşar Yalçınpınar. (Fenerbahçe Stadı, 1939)
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)

Fenerbahçe Spor Kulübü müze müdürü Sn. Alp Bacıoğlu’yla birlikte kulübün kayıtlarına baktığımızda, büyükamcamın 1938-1941 yılları arasında toplamda 75 resmi ve özel maçta Fenerbahçe forması giydiği,  toplamda da 60 golün sahibi olduğunu öğreniyoruz.  29 Ocak 1939 tarihinde Fenerbahçe Futbol Takımı, İstanbul Ligi maçında Fenerbahçe Stadı’nda Galatasaray’ı  3-2  mağlup ederken gollerin ikisini Yaşar Yalçınpınar  ve birini de Esat Kaner atıyor. 30 Ekim 1939′da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan Cumhuriyet Bayramı Kupası maçında, Fenerbahçe 1-0 gerideyken santrfor Yaşar Yalçınpınar üst üste iki gol atıyor ve skoru 2-1′e getiriyor. Bunun üzerine maçın 65. dakikasında olaylar ve arbede çıkıyor.  Maç tatil ediliyor, Fenerbahçe kupayı hükmen kazanıyor!* 30 Ekim 1940’ta, Fenerbahçe Futbol takımı, Fenerbahçe Stadı’nda oynanan Vatan Kupası maçında Galatasaray ile  3-3  berabere kalırken Fenerbahçe’nin gollerini Esat Kaner, Melih Kotanca ve Yaşar Yalçınpınar atıyor. 1940 yılında Fenerbahçe formasıyla milli küme şampiyonluğu yaşıyor. Büyükamcam, en ünlü golünü Romanya’yla oynadığımız özel bir milli maçta atıyor: Milli takımımız 1-0 gerideyken 30-35 metreden çok sert bir şut, gol oluyor. Kaleci yerinden kıpırdayamıyor bile.

Sn. Faruk Ilgaz Bey, 11 Şubat 2011 tarihli Fenerbahçe Gazetesi’nde dönemin futbolcularına ve futbol ruhuna ilişkin olarak şu satırları kaleme almış:

“(…)Eski günlerde Fenerbahçe Stadı ilkel olduğu zamanda Kadıköy’deki futbola meraklı gençler mahalleler asındaki çeşitli arsalarda maçlar yapıyorlardı. O tarihlerde Kadıköy’ün muhtelif semtlerinden: Moda, Kuşdili, Bakla tarlası, Kızıltoprak, Erenköy, Bostancı, Hasanpaşa, İbrahimağa mahallelerindeki çayır ve arsalarda yetişen gençler çoğunlukla Fenerbahçe kulübüne giriyorlardı.
Bu anlamda zaman içinde, Moda’dan; Esat Kaner, Kuşdili’nden; Yaşar Yalçınpınar, Bakla tarlası’ndan; Fikret ile Semih Arıcan ve Bülent Büyükyüksel, Erenköy’den; Fikret Kırcan, Erol Keskin ile Naim Şukal ve Hasanpaşa’dan; Halit Deringör, Müjdat Yetkiner, Sabri Kiraz ve Zeynel Üner temayüz ederek Fenerbahçe’ye gelmişler ve onun şampiyonluklarında emek vermişlerdi. (…)”


Fenerbahçe formasıylaYaşar Yalçınpınar futbolcu kartı… (1940)

(Fenerbahçe Spor Kulübü Müzesi Arşivi’nden…)

Santrfor Yaşar Yalçınpınar’ın 1938’de ve sonrasındaki senelerde Fenerbahçe takımındaki en yakın arkadaşları şöyle: Esat Kaner, Taka Naci, Fikret Kırcan, (Çingene) Lebib Elmas, Zeynel Üner ve Müjdat Yetkiner… Esat Kaner’le, Zeynel Üner’le ve Lebib Elmas’la dostluğu çok daha derin, çok daha sıkı dostlar… Büyükamcam, Zeynel Üner’e “Zogo” diye hitap edermiş, arkadaşları arasında Zeynel Üner’in lakabı “Zogo”ymuş. Zogo Zeynel ava çıkmayı çok severmiş, birkaç kez amcamla birlikte ava çıkmışlar. Böylesi dostlukları ve yaşantıları incelediğimizde, günümüzdeki endüstrileşmiş futbol ile o dönemdeki semt futbolu ruhunun çok önemli bir karşıtlık oluşturduğunun farkına varmaktayız.

Fenerbahçe’de 50 maçın üzerinde forma giyen futbolcular listesinden bir görüntü.
(Fenerbahçe Spor Kulübü Müzesi Arşivi’nden…)

1970’li yıllarda eşi Meral’in parkinson hastalığına yakalanmasının ardından büyükamcamın suskunluğunun arttığı ve yaşama sevincinin azaldığı da ailemiz arasında bilinmektedir. Büyükamcam santrfor Yaşar Yalçınpınar, hayatının son yıllarını Marmara Adası’ndaki yazlığımızda büyükteyzem Meral’le birlikte geçirdi. Büyükteyzem Meral  8 Aralık 1987’de,  santrfor Yaşar ise 18 Ağustos 1998’de vefat etti. (Büyükamacam vefat ettiğinde Sn. Faruk Ilgaz Bey, Erenköy’deki evimize taziye ziyaretine gelmişti. 2009 yılında -Lefter heykelinin açılışında- Sn. Faruk Ilgaz Bey’le karşılaştık ve babamla birlikte elini öptük. Sn. Faruk Ilgaz Bey, bize, amcamı ve futbolculuğunu çok sevdiğini ifade etti.)


Yaşar Yalçınpınar’ın Fenerbahçe Spor Kulübü Üye Kimliği

(Fenerbahçe Spor Kulübü Müzesi Arşivi’nden…)

Sonuçta, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1/1/1933 giriş tarihli ve 582 numaralı üyesi olan büyükamacam santrfor Yaşar Yalçınpınar hakkında bildiklerimiz -şimdilik- bu yazıda aktarmaya çalıştıklarımızdan ibarettir. Eminim ki Sn. Faruk Ilgaz  ve Sn. Zeynel Üner, büyükamcamın futbol yaşantısı hakkında birçok şey biliyorlardır; çeşitli ayrıntılara, anılara, hikâyelere vâkıflardır.

Bu kısa yazıyı Sn. Zeynel Üner Bey’in Sn. Faruk Ilgaz Bey’e aktardığı ilginç bir anıyla bitirmek yerinde olacaktır:

“Futbolcu arkadaşım Yaşar Yalçınpınar ve kız arkadaşlarımızla Belvü Gazinosu’nda oturuyorduk. Bir de baktık ki, o tarihte kulübümüz yönetim kurulunda vazife görmekte olan, sonradan Fenerbahçe Kulübü başkanı olacak  Hacı Bekir Bey orada idi. Biz utanç ve şaşkınlık içinde iken, nur içinde yatsın, Hacı Bekir Bey bize bir garson ile zarf içinde 40 lira göndermişti.. Hesabı ödememiz için!..”

Zafer Yalçınpınar (Zy)
23 Mayıs 2011

Hamişler ve Güncellemeler:

* 30 Ekim 1939’da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan Cumhuriyet Bayramı Kupası maçına ilişkin ayrıntı 12 Temmuz 2011 tarihinde yazıya eklenmiştir.

İşbu yazının PDF biçemine https://zaferyalcinpinar.com/yasaryalcinpinar.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

“Fenerbahçe Tarihi” adlı web sitesinde yer alan “Fenerbahçe’nin Santrforu Yaşar Yalçınpınar” başlıklı incelemeye (pdf olarak) https://evvel.org/yasaryalcinpinarfbtarihi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. (Güncelleme: Mayıs 2020)

EVV3L kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” başlıklı ilgilere https://evvel.org/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden, “Yaşar Yalçınpınar” arşivine ise https://evvel.org/ilgi/yasar-yalcinpinar adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
10
2011
0

Hatırlatıyoruz: “Ece Ayhan da Nâzım Hikmet de Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarıydı.”

Evvel Fanzin olarak bilgimizle, kalbimizle, vicdanımızla ve hakikat yolundaki inancımızla  10 Temmuz 2011 Pazar günü (bugün) gerçekleşecek yürüyüşe/buluşmaya katılan Büyük Fenerbahçe Taraftarı’nın yanındayız. Suçlamalara inanmıyoruz. Ve hatırlatıyoruz: “Ece Ayhan da Nâzım Hikmet de Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarıydı.”

Haz
23
2011
0

Bir Zamanlar Moda’da… (Ahmet Cemal)

İstanbul Dergisi’nin 3. sayısında yayımlanan “Bir Zamanlar Moda’da…” başlıklı yazıya https://zaferyalcinpinar.com/birzamanlarmoda.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. Yazı, Ahmet Cemal’in Kadıköy-Moda anılarından ve Moda’nın eski görüntülerinden oluşuyor.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Kadıköy” başlıklı ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
22
2011
0

“Moda Burnu, Fazıl Paşa Sokak, 14 Numara”nın Hikâyesi

Birkaç gün önce Kadıköy Moda Burnu, Fazıl Paşa sokak, 14 numarada yer alan metruk eve yapı iskeleleri kurulduğunu ve bir restorasyonun gerçekleşmeye başladığını gördük. Çok sevindim; o metruk ev, yeniyetmeliğimden beri yaşam taşımasını, yaşamasını, dirilmesini arzu ettiğim cansız bir heykel-iskelet gibi duruyordu. Şimdi yeniden “yaşamaya” başlayacak. Fazıl Paşa Sokak, 14 numaralı evin hikâyesini İstanbul Dergisi’nin Ekim 1992’de yayımlanan 3. sayısında buldum. Elif Erim, işbu evi konu alan kapsamlı bir yazı kaleme almış. Elif hanım eve ilişkin bir yazı-araştırma ortaya koymakla kalmamış, evi kurtarmak için bir de imza kampanyası düzenlemiş. Kampanyaya katılan isimlerin arasında Can Yücel ve ailesi, İdil Biret, Ara Güler, Latife Tekin, Doğan Kuban, Leyla Pamir, Berna Moran gibi isimler de bulunmakta…

Moda, Fazıl Paşa Sokak, 14 numara’nın hikâyesine https://zaferyalcinpinar.com/fazilpasa14.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Zy

1. Hamiş: Fark ediyoruz ki bir evin hikâyesinin değişmesi/anlaşılması 19 sene kadar sürebiliyor.

2. Hamiş: Kadıköy konulu odak çalışmalar yayımlamaya/hatırlatmaya önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz.

3.Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Kadıköy” başlıklı ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
22
2011
0

Belgesel: “Khalkedon Manzaraları”

Kadıköy ve Tarihi Üzerine Bir Belgesel… (İZ TV’den..)

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler:
Haz
20
2011
0

exdergi /no.2

exdergi‘nin tüm sayılarına https://exdergi.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Bloglardan ve diğer özgür platformlardan derlenerek projelendirilen exdergi, gerek taifesiyle gerekse de içeriğiyle geleceğin dergiciliğini ve özgür neşriyat kimliğini imliyor. Uzgörü açısından inanılmaz derecede özgün bulduğum bu dergicilik fikrini sonuna kadar desteklediğimi bildiririm. (Zy)

Haz
20
2011
0

Sergi: Kalbur Saman İçinde (Neslihan Öztürk)

“KALBUR SAMAN İÇİNDE”
Neslihan Öztürk

21 Haziran- 12 Temmuz 2011

PİHA KOLLEKTİF SANATLAR- KADIKÖY
Caferağa Mh./ Bademaltı Sk. 17/B

Bkz: https://www.facebook.com/event.php?eid=130603673685451

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Haz
18
2011
0

Sıkı sahaf Barış Bingöl’le “kitap mezatı” üzerine laflamak…

Zafer Yalçınpınar: Kadıköy’de üçüncü kez kitap mezatı gerçekleştirdin. Kitap ve bilgi heveskârları bu mübadeleden çok memnun görünüyor. Mübadelenin amacından biraz bahsedebilir misin?

Barış Bingöl: Mezat dediğimiz şey, kabaca, açık arttırma usülü ile kitapların alım-satımıdır. Mezat, çok öncelerden beri sahaflara entegre olmuş bir satış metodudur aynı zamanda. Şu anda çoğu insanın elinde bol olmayan tek şey zaman… Her sabah saat 5’te 6’da kalkıp işe giden, gecenin 1o’unda 11’inde eve dönen birçok insan yaşıyor bu memlekette… Hal böyle olunca, dükkâna gelip rafları kurcalayan kişi sayısı da oldukça azalıyor. Son birkaç yıldır da böyle malasef. Zamansızlığı yenmenin en iyi yolu da pratik çözümler, kısa yollar bulmaktır. Ben de bunu düşünerek bizim mesleğin olmazsa olmazını, mezatı Kadıköy’de yapmaya karar verdim. Daha önce Babil Sahaf da kitap mezatı yapmıştı, ama o da zamansızlığa yenildi ve bıraktı. Yaptığım mezat sayesinde bütün müşterilerim kitaplara daha kolay erişebildiğini söylüyor. Çünkü onların neler topladığını hangi konularla ilgilendiğini bildiğimizden listeye o kitapları eklemeye gayret gösteriyoruz. Böylece her ay eline geçen katalogda hem kendi kitaplarını buluyor, hem de başka konulardaki aykırı kitaplardan haberdar olup onlara da pey verebiliyorlar. Bu kataloğu hazırlarken teknolojinin velinimetlerinden de yararlanıyoruz. Her ne kadar sahaflarla teknoloji örtüşmüyor görünse de bence işin devamlılığı ve gelişmesi için belli argümanların mesleğimize entegresi şarttır. O sebeple yapmış olduğum sitede kataloğu resimli olarak yayınlıyoruz. Bu sayede İstanbul dışından birçok müşterim de mezata pey verip katılabiliyorlar. Onların bana teşekkürleri çok daha yoğun oluyor haliyle, çünkü İstanbul’a gidip gelemezken her ay İstanbul’dan kitap alabilir olmaları uzaktaki müşterilerimi çok mutlu ediyor. Tabiî, kitap mezatını Kadıköy’de yapıyor olmakla bu yakada oturanların bir kat daha beğenisini kazandığımı söyleyebilirim. Onların evlerinin olduğu yerde böyle bir etkinliğin var oluşu çok daha mühim bir hal alıyor. Kitap heveskârı evinden çıkıyor ve 30 dakikada ulaşabildiği bir yerde mezata katılıyor. İlk mezatı gerçekleştirdiğim zaman Avrupa yakası için bana ısrarda bulunan birçok kişi oldu. Ama onlara Kadıköy’de mezat yapmak istediğimi, kitap mezatının bu yakada gerekli bir şey olduğunu dile getirdim. Şimdi mezatı burada, Kadıköy’de yapmış olmanın ne kadar doğru bir hareket olduğunu anlıyorum.

 

Z.Y.: Üçüncü mezatın kapsamında ilginç bulduğun kitaplar hangileri?

B.B.: Hangi birini anlatsam bir an bilemedim. Ama bu mezatta ilk sıralarda yer alan Türk Futbol Tarihi kitabı oldukça zor bulunan bir kitaptı. İçerisinde amatör ve profesyonel lig ayırmaksızın o zaman var olan bütün takımların bir fotoğrafı ve tarihi yer almakta… Onu da sen aldın mezata katılıp… Bence, çok da iyi ettin. Mükâfat ciltli Osmanlıca kitaplar vardı. Mükâfat cildi mekteplerde başarılı olan öğrencilere kitaplarını içine koysun diye verilen ciltlere denir ve çok güzel süslemeleri olur. Eskiden kitap hülasa etme müsabakaları düzenlenirmiş… Düzenlenen her yarışma sonrasında yarışmanın kitabı çıkarmış… 1944 yılında yapılan yarışmaya Erdal İnönü daha Fen Lisesi’ndeyken katılmış. Bu mezatta katıldığı yılın kitabı da vardı.

Z.Y.: Genç ve sıkı bir sahaf olarak, kitap heveskârları hakkında ne düşünüyorsun? Misal, tarihçiler nasıl insanlardır, edebiyatçılar nasıl insanlardır? Belirgin bir fark var mıdır?

B.B.: Kitap heveskârları için genel tabir “hafif çatlak” olduklarıdır. Yani, “çatlak” dediğimde hemen kötü düşünmeyin! Kendilerine özgü, zararsız, hatta güzel çatırtılardır bunlar. Herbirinin ayrı bir takıntısı mevcuttur. Bir müşterim matbaadan yeni çıkmış gibi 1935 basımı bir kitap ararken, bir diğeri “Bana içi lazım, kitabın kondisyonu önemli değil. Hem böylece fiyatı daha mâkul olur.” diyebiliyor. Bir müşterim, İstanbul Ansiklopedisi’nin 11. cildini beş sene boyunca arayıp, 11. cildi bulduğu vakit, “Rengi solgun, benim diğer ciltlere uymuyor, o yüzden kalsın.” diyebiliyor. Sahaf müşterisini tarihçi-edebiyatçı diye ayırmak pek de uygun düşmez. Çünkü hepsi selülozun o eski kokusuna hastadır. Dükkânımda karşılaştıkları zaman görüş farklılıkları dahi olsa çok güzel sohbet edip ortak konular bulabiliyorlar. Farkları kalmıyor haliyle, birbirlerinden…

11 Haziran 2011

Hamiş: Barış Sahaf’ın web sitesine https://www.bariskitabevi.com adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden, “Kadıköy” ilgilerine ise https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Haz
18
2011
0

Kara Deryalarda; “Viva Fenerista!”

2010-2011 sezonunda Fenerbahçe Spor Kulübü tüm profesyonel branşlarda (Futbol, Erkek Basketbol, Bayan Basketbol, Erkek Voleybol ve Bayan Voleybol’da) beşte beş yaparak şampiyon olmuştur. 2011 yılı itibariyle şunu bağırabiliriz: “NO PASARAN! VİVA FENERİSTA!”

Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kara-deryalarda-bir-fenersin

Haz
15
2011
0

Bir zamanlar Kadikeuy…

Haydarpaşa Limanı’nın Eski Görüntüsü
(Seyhun Binzet Koleksiyonu’ndan…)

Seyhun Binzet, Collection dergisinin Ocak-Mart 2002 tarihli 6. sayısında Kadıköy’ün eski görüntülerine ve yaşantısına ilişkin olarak “Eski Kartpostallarda Kadıköy” adında bir yazı kaleme almış. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/kadikeuy.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Kadıköy” başlıklı ilgilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
11
2011
0

Kartvizitler (Emin Nedret İşli)


“Rıza Tevfik’in kartviziti”
(E. Nedret İşli Koleksiyonu’ndan…)

Sıkı sahaf ve araştırmacı Emin Nedret İşli’nin kartvizit koleksiyonu üzerine kaleme aldığı “Kolay Bir Koleksiyon: Kartvizitler” başlıklı yazısına https://zaferyalcinpinar.com/kartvizitkoleksiyonu.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Nedret İşli’nin bu yazısında “Yunus Nadi’nin Peyami Safa’yı Başbakan Refik Saydam’a takdim edişi”nden tutun da “Rıza Tevfik’in filozofluğu ve Kadıköy’lülüğü”ne kadar çok ilginç ya da şaşırtıcı efemeraların görüntüleri yer alıyor.  Collection Dergisi‘nin Ekim 2000 tarihli ilk sayısında yayımlanan bu “sıkı” yazıyı okumanızı ve yazı kapsamındaki kartvizitleri dikkatle incelemenizi öneriyorum. (Zy)

Ayrıca bkz; Yaşar Nabi’nin Kartvizitleri ve Bir Tersimleme

May
23
2011
0

“Kara Deryalarda Bir Fenersin!” diye 18 kez bağırmak!


Fenerbahçe Spor Kulübü, 2010-2011 tutbol sezonunun şampiyonudur ve “kara deryalarda bir fenerdir!

Fenerbahçe Spor Kulübü Futbol Takımı, 18 kez şampiyon olarak Türkiye futbol tarihinin zirvesindedir.

Kaptan Alex de Souza, 28 gol atararak Fenerbahçe formasıyla Türkiye liglerinde  ikinci kez gol kralı olmuştur.

May
16
2011
0

Sesli Kütüphane’de; “Kelimenin Yüzü”

2007’de Çekirdek Sanat Yayınları tarafından yayımlanan “Kelimenin Yüzü” adlı poetik sözlüğümü Kadıköy Görme Engelliler Sesli Kütüphanesi kapsamında bir sesli kitaba dönüştürmenin coşkusunu yaşıyorum bugün… Böylesi şiirsel bir proje için Kelimenin Yüzü’nü -seve seve- seslendirdim. Yaşamın şiirselliğine ve “imgelemin özgürlüğü”ne inanan tüm Kadıköy taifesini bu projeye destek vermeye davet ediyorum: Sesli Kütüphane Projesi kapsamında gönüllü okuyucu olmak ya da kitabını seslendirmek isteyenler meyse.budakli@kadikoy.bel.tr e-posta adresinden Sn. Meyse Yılmaz Budaklı ile iletişime geçebilirler. (Zy)

Hamiş: Kadıköy Görme Engelliler Sesli Kütüphanesi’nin web sitesine https://www.gormeengelliler.kadikoy.bel.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
26
2011
0

491’e ON ÜÇ! (Ey vakitsizlik!)


491’e ON ÜÇ!

Ey vakitsizlik!

https://zaferyalcinpinar.com/491onuc.pdf

*

Yokoluşlarının ağıtını yazan o kifayetsiz muhterislerle senin ilgilenmeyişinin 2010’lardaki yüzüdür 491
DÖRTDOKUZBİR “Evvel Fanzin” cakasıdır ve Kadıköy kafasıdır.
491, seslidir… Ses ver!

491‘in tüm sayılarını https://zaferyalcinpinar.com/491.html adresinden indirebilirsiniz. (E-posta: dortdokuzbir@gmail.com)

Nis
19
2011
0

YIKIM 2011

23
GÜN
DÜZ
kaldı!

Bkz: https://destruction2011.com/

Hamiş: “YIKIM 2011” sanat projesine ilişkin olarak Janset Karavin, Z.R. Güvenç ile Rafet Arslan, Fırat Arapoğlu’nun  Açık Radyo’da(Açık Dergi’de) “Yer6Hafıza” programı kapsamında gerçekleştirdiği söyleşiyi https://ia600603.us.archive.org/16/items/YeraltiHafiza15Nisan2011/YeraltiHafiza20110415.mp3 adresinden dinleyebilirsiniz.

Nis
17
2011
0

Sergi: “Olasılıklar Arası Denge” (Hüma Birgül)

“OLASILIKLAR ARASI DENGE”
Hüma Birgül
6 Mayıs- 8 Haziran 2011 / HUSH GALLERY

“Sonsuz kombinasyon arasında düşünsel devinim! Yaşamsal yansımanın dengesi arayışıyla… Hayatı, şeyleri algılama biçimi üzerinden renk ve form dengesi.
Bir hikâye betimlemek değil, ötesinde de değil, kendisi! İçe doğru ve her yöne. İçeriden!
Durum ve durumlar karşısındaki yeni durumlar…
Kafamdaki denge gitgide netleşiyor… Ta ki istediğim olana kadar devam… Ve baştan… Her resim yaşam gibi, yaşamdan öte. Ve kala.”

Açılış: 6 Mayıs 2011, 19:00

Hush Gallery
Caferağa Mh. Miralay Nazım Sk. 20
Bahariye – Kadıköy / İstanbul
www.hushgallery.org

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Nis
13
2011
0

Herkes sessizliğini alıp gelecek… (Pippa Bacca için…)

DÜŞ YOLA taifesi, 16-17 Nisan 2011 tarihlerinde sırt çantasını alıp yollara düşen birçok insan için büyük önem ifade eden Pippa Bacca anısına İstanbul’dan Gebze’ye yürüyor. (…) Herkes kendi sessizliğini alıp gelecek ve sadece yürüyecek. (…)

Ayrıntılar ve program için bkz:
https://www.facebook.com/event.php?eid=116116271775066

Ayrıca bkz:
https://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=929534&Date=06

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com