Genç yaşta kaybettiğimiz sanatçı Rakun’un (Burak Metin Yurdakul’un) arkadaşları, sanatçının eserlerini koruma, arşivleme ve geleceğe aktarma konusunda büyük bir özveriyle çalışmalarına devam ediyorlar. Rakun’un eserleri 12 Ekim – 10 Kasım 2024 tarihleri arasında Kadıköy Karikatür Evi‘nin sergi salonunda…
Marmaray olmadan önce Erenköy Tren İstasyonu’nun alt geçidinde… Bir Rakun eseri… (Ayrıca bkz: http://instagram.com/rakunart)
Rakun’un EVV3L kapsamında yer alan bazı eserlerine https://evvel.org/?s=Rakun adresinden ulaşabilirsiniz.
Başta Kadıköy’ün Suadiye, Caddebostan, Yeldeğirmeni, Hasanpaşa ve Erenköy semtleri olmak üzere İstanbul’un birçok sokağında duvar resimleri yaparak “Rakun” mahlasını (http://instagram.com/rakunart) kullanan 27 yaşındaki Burak Yurdakul vefat etti. Vefat haberini “Somon” mahlasıyla yine duvar resimleri yapan sanatçı arkadaşı sosyal medya aracılığıyla duyurdu. Doğma büyüme Kadıköylü sokak sanatçısı 2017 yılında Gazete Kadıköy‘e verdiği röportajda yaptığının grafitti olmadığını sadece duvarlara resim yaptığını, yaptığı resimlerin bazılarının hikâyesi olduğunu bazılarını ise o an doğaçlama yaptığını söylemişti. (https://artdogistanbul.com/rakun-1997-2024/) (4 Nisan 20224)
Eylemsel sanatın en güçlü temsilcilerinden Esat Cavit Başak, 5 Ağustos 2023’te İzmir-Menemen’de vefat etti…
Esat Cavit Başak, 26 Ağustos 1965’de Kuşadası’nda doğdu. 1981’de Devlet Tatbiki Sanatlar Yüksek Okulu-İç Mimarlık bölümünü kazandı. Aynı fakülte içerisinde İç Mimarlık’dan Endüstri Ürünleri Tasarımı’na yatay geçiş yaparak oradan mezun oldu. Sanat eleştirmeni ve kuratör Beral Madra’nın galerisi BM’de Madra’nın sergi asistanlığını ve grafik sanatçısı Mengü Ertel’in çıraklığını yaptı.
Tayfun Polat‘ın kaleme aldığı ve Karga Mecmua’nın Mayıs 2010 tarihli 38. sayısında yayımlanan “Endüstri devrimi bitti, Esat Başak kazandı” adlı yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/esatbasak.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Sub-Yayın (Şenol Erdoğan) tarafından yayıma hazırlanarak arşivlenen Mondo Trasho’nun tüm orjinal sayılarına https://archive.org/details/mondo-trasho adresinden pdf dosyası biçeminde ulaşabilirsiniz.
20 Eylül 2022’de Kadıköy-Müze Gazhane‘deki Meçhul Sanatçı Anıtı‘nı ziyaret ederek mesajımızı İstanbul Bienali’ne ilettik! Bugüne dek sanat için emek vermiş, çabalamış ama hak ettikleri ilgiyi tam görememiş tüm gerçek sanatçılara selam olsun! Müze Gazhane’de Bienali gezen tüm sanatçı ve izleyicileri, eski baca bölümünde bizim gibi poz vermeye, isimleri ile #MechulSanatciAniti hashtagini kullanmaya ve yer bildiriminde bulunmaya çağırıyoruz!
Sanat aktivisti Fatih Balcı, 17. İstanbul Bienali mekânlarından Müze Gazhane’de (Kadıköy) görülür en yüksek yapı olan eski baca bölümünü kendi işi olarak ilan ediyor! Fatih Balcı ele aldığı yapıyı “bugüne dek sanat için emek vermiş, çabalamış ama hak ettikleri ilgiyi tam görememiş tüm sanatçılar adına bir anıt”a dönüştürüyor. Sanatçı, postmodern sanat stratejilerinden temellük yöntemini kullanırken hem bir duyguyu görünür hale getiriyor hem de bir kez daha Bienal’in çevresinde kurulmuş statüko sınırlarını ve yüksek duvarları geçiyor. Fatih Balcı, Bienali gezen tüm sanatçı ve izleyicileri, eski baca bölümünde kendisi gibi poz vermeye, isimleri ile #MechulSanatciAniti hashtagini kullanmaya ve yer bildiriminde bulunmaya çağırdı!
“Ünlü bilimkurgu yazarı James Graham Ballard, ‘Giorgio de Chirico’vari, kasvetli, uğultulu, yokyerlerin insanda oluşturduğu psikopatik durumları hikâyelerinde ve romanlarında işlediği için “Balardian” diye anılacak bir tarz oluşturur. Unutulmuş uçak pistlerine, araba mezarlarının zarafetine, harabe benzin istasyonlarına, çiçeklerin deliliğine, çok katlı araba parklarının gizemine; kaygıya, psikoza ve umutsuzluğa inanan bir isim. Birbirinden önemli eserlerle yakın geleceği görmüş birkahin. Öyle ki, içinde bulunduğumuz dönemi Balardian olarak adlandıran yazarlar var. Hemen her Ballard okuru -ya da bilim kurgu üzerinden Ballard’la temas edenler- Balardian yazının ayrıntılarına vakıflardır. Fakat sanatçı, küratör, şair ve yazar Rafet Arslan, Simurg Art Yayınları tarafından yayınlanan Ballard Kitabı’nda yazarı birçok yönden ele alıyor. Öncelikle onu bir “Avangard” isim olarak değerlendiriyor. Her Avangard gibi onun çoklu yönünü ortaya koyuyor. Sinema, müzik, mimari, tasarım alanlarındaki etkilerine değiniyor. Son 60 yılı Ballard üzerinden ve onun yarattığı kopuşla anlama gayreti içerisinde. Sadece onunla mı, bilimkurgunun iki önemli ismi P. K. Dick, W. Burroughs’u anmadan geçmiyor. Popüler Kültür, şöhret kültü üzerinden Dali, Andy Warhol, David Bowie ve Lady Gaga okumaları yapıyor. Rafet Arslan, dopdolu ve yoğun bir kitapla karşımızda!” (Hüseyin Gökçe)
Hüseyin Gökçe: Ballard Kitabı, yirmi yıla yayılmış bir çalışmanın ve emeğin ürünü. Artık makalelerin bir kitap olması gerektiğine ne zaman karar verdin? Sadece Ballard’ı değil, onun sanatın farklı dallardaki etkisini de kitaba taşıyorsun.
Rafet Arslan: Böyle hacimli bir kitabı basabilecek, emek verecek ve anlayacak bir yayıncı olması lazımdı. Öncelikle bu işe soyunan Simurg Art Yayınları’na teşekkür ederim. Bu tuhaf bir bütün; benim yazar, araştırmacı, editör olduğum bir kitap oldu. Ballard aslında bir çok konuşulmayan başlığı imge cennetinde toplamış bir isim. Misal; II. Dünya Savaşı sonrasında avangard var mıydı, yok muydu, ne hareketler vardı? Anlamında kaynak eksikliğine de bir çözüm alternatifi olduğunu düşünüyorum. Vereceğim seminerler için baktığımda kaynak bulamadım. Bari ben yazayım dedim. Bana mı kalmalıydı ihale. Bilmiyorum. Duchamp ve Dalì, Pop sanatının ilk fişekleri bunların ikisi. Daha sonra Warhol ve David Bowie. Bu isimleri kitaba dahil ettim. Müzik, sinema, mimari ve tasarım girdi. İlk defa beni ifade eden bir kitap ortaya çıktı. (…)