Ağu
28
2011
0

İstanbul’un Halk Dansları (Metin And)

Halkbilim profesörü ve sıkı koleksiyoner Metin And, Milliyet Sanat Dergisi’nin 20 Mart 1978 tarihli 269. sayısında İstanbul ahalisinin danslarına ilişkin bir arayışa çıkmış… “Bir zamanlar İstanbul’un da halk dansları vardı” başlıklı yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/istanbuldanslari.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
28
2011
0

İLHANBERKİĞNE… tüm zamanlarda…

28 Ağustos 2008’de vefat eden sıkı şair İlhan Berk’i saygı ve özlemle anıyoruz…

1. İlhan Berk’in vefatının ardından 4 Eylül 2008′de kaleme aldığım “ilhanberkiğne” adlı yazının tam metnine  https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkigne.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

 

2. İlhan Berk’in 1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan inceleme yazılarını Mart 2011’de “Bakmak” adlı e-kitapta topladım. Bu bütünü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz. Kitabın tamamına https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf adresinden PDF biçeminde ulaşabilirsiniz. (60 Mb.)

3. Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

4. İlhan Berk’in 1935-1978 yılları arasında yayımlanan şiir kitaplarının kapak görüntülerine https://zaferyalcinpinar.com/1935nilhanberk1978.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Zafer Yalçınpınar

Ağu
06
2011
0

Anlam Dünyasında Bilim ve Teknoloji (Nusret Hızır)

Tan Dergisi’nin Ekim 1982’de yayımlanan 6. sayısında, Nusret Hızır‘ın “Anlam Dünyasında Bilim ve Teknoloji” başlıklı yazısıyla karşılaştım. “Bilim-Teknoloji” ilişkisi gibi endüstriyel bir konuya dilbilim felsefesi açısından -mihenk noktasından-  yakınsayan bu sıkı yazı, Füsün Akatlı’nın sunuşuyla birlikte dergide yer almış. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/anlamteknoloji.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
02
2011
0

İngilizce’de Ece Ayhan…

Ece Ayhan şiirlerini çevirmenin zorluğu ve “imkânsızın dili”, edebiyat dergilerimizde de kendini göstermiş… Yazko Çeviri’nin Kasım-Aralık 1982 tarihli 9. sayısında Fatih Özgüven’in gerçekleştirdiği bazı çevirilere rastladım. Çevirileri bütünsel olarak da imgesel olarak da “yeterince” başarılı bulmuyorum. Bu çevirileri, Murat-Nemet Nejat’ın “The Blind Cat Black and Orthodoxies”  (Los Angeles, Sun & Moon Press, 1997) çevirileri hakkında düşündüğüm gibi, birer “çeviri deneyi, salınımı” olarak niteleyebiliriz.

Fatih Özgüven’in Ece Ayhan çevirilerine https://zaferyalcinpinar.com/eceayhanpoems.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

1. Hamiş: “İngilizce’de Ece Ayhan” başlığı üzerine düşünürken aşağıdakilere de göz atmanız faydalı olacaktır:

Murat-Nemet Nejat ile… – Temmuz 12, 2010
Chris King’le “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı zombi filmi üzerine: “Solgun ve öksüren nalsız atlarıyla…” – Mayıs 12, 2010
Okuduğum En Kederli Kitap: “Bakışsız Bir Kedi Kara ve Ortodoksluklar” – Ekim 26, 2009
Ece Ayhan, ABD sokaklarında: “Blind Cat Black – Poetry Scores” – Aralık 30, 2008

 2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Ağu
01
2011
0

(yeni) IV: “Modernizme ne oldu?”

Tanıtım Metni:

Modernizme ne oldu? Dergimizin bu sayısında dosya konusunu oluşturan soruyu, İngiliz yazar ve eleştirmen Gabriel Josipovici‟nin 2010 yılında yayımlanan, aynı başlıklı kitabından ödünç aldık. Josipovici, günümüz İngiliz edebiyatının, Martin Amis, Ian McEwan ve Julian Barnes gibi ünlü isimlerinin derinlikli, dişe dokunur yapıtlar veremeyen; modernist edebiyatın insan bilimleri, felsefe, müzik, resim, uygarlık tarihi gibi alanlara olan ilgisinden kaynaklanan düşünsel zenginlikten yoksun yazarlar olduğunu savlıyor. Josipovici, genelde günümüz dünya edebiyatında da önemli işler çıkmadığı, çok satanlara endeksli bir edebiyat piyasasının iyi işleri piyasadan kovduğu görüşünde. Josipovici‟yi, dosya konusu üzerine yapılan yuvarlak masa toplantısında, kendisiyle e-mektup yoluyla (yeni) için söyleşi yapan Kaya Genç‟in dediği gibi bir altın kase arayışı içinde görmek olası. Modernizm sonrası edebiyat ve sanatın, genelde, dünyanın 20. Yüzyılın son çeyreğinde yakaladığı küresel, kültürel ve toplumsal hızı; bireyin kendisi, çevresi ve tarihle olan ilişkisindeki dönüşüm derinliğini yakalayamadığını söylemek yanlış değil sanırım. Post-modernizmin, paradoksal bir biçimde, Avrupa‟da, Almanya Şansolyesi Merkel‟in bağıra bağıra duyurduğu, Hollanda ve İngiltere siyasetçilerinin de kuyruğa girdiği gibi, “çok-kültürlülük” görüşünün resmi olarak terk edilmesi sonucuna katkıda bulunduğu bile savlanabilir. Bu sorular yumağı çerçevesinde ve modernizmin Türkiye yansımalarını da göz önüne alarak, yuvarlak masa toplantısında, Emre Ayvaz, İsmail Ertürk, Selim Eyüpoğlu, Kaya Genç ve Murat Gülsoy, “modernizme ne oldu” sorusunu tartışıyorlar. Bu soruya koşut olarak, dosyada, Avrupa dışında, özellikle kentleşme ve sanayileşmede kendi modernizmini, küresel boyutta bir ilginin merceği altında yaşayan Çin‟i ele alıyoruz. Gündüz Vassaf‟ın girişimi sonucu Ceren Ergenç‟in organize ettiği bir dizi yazıyla, A. Mert Aydoğdu, Maïwenn Pirastru, Sanem Gemici ve Rajath Suri çağdaş Çin sanatı, tiyatrosu, sineması ve düşünce hayatını inceliyorlar. (yeni)ye mektuplarda, Orson Welles‟in Yurttaş Kane‟inin, 2011 yılında, 70 yaşına geldiğini bize anımsatan bir yazı var. Araştıran sinemanın, öncü sanatın bu önemli ör-neği 70 yıl sonra da güncelliğini koruyor. (yeni)den bölümünde de 33 yıl önce, 38 yaşında öldürülen Türkiye‟nin önemli sanat tarihi uzmanı ve eleştirmeni Bedrettin Cömert‟i anıyoruz. Türkiye‟nin geçmişiyle büyük gürültülerle hesaplaştığı bu günlerde, anımsama ve unutmanın siyaseti bu bağlamda insana pek umut vermiyor. (yeni)lerde, Emre Dündar‟ın Debussy, Erdal Uzak‟ın Kreutzer sonatı, Mustafa Yılmazer‟in Pink Floyd üzerine yazılarıyla müzikle olan eleştirel ilgimizi sürdürüyoruz. Bu bölümde ayrıca Nazlı Ökten‟in, hem Türkiye‟deki kasetler hem de IMF başkanı Strauss-Kahn‟ın New York‟ta tutuklanmasından yola çıkarak, Foucault‟un cinsellik kuramı çerçevesinde seks skandallarını tartıştığı yazısı da var. Yekta Kopan‟ın deneysel metni, Argun Okumuşoğlu‟nun deneysel resimleri, Su Polat‟ın „Vesaire‟ başlıklı yapıtı bu sayıdaki (yeni)lerde yer alan yaratıcı ürünler. Dosya konusu “şehir” olan gelecek sayımızda buluşmak üzere.

Bkz:  https://www.idefix.com/kitap/yeni-dergi-sayi-4-kolektif/tanim.asp?sid=MOZ8EO2S1D3DTKA48HUF

Ayrıca bkz: Yeni, sıkı ve sağlam…

Ağu
01
2011
0

Söyleşi: “Evvel Üzerine…” (29 Temmuz 2011)

Geçtiğimiz Haziran’da sekizinci yılını tamamlayan, şu an okuduğunuz, göz gezdirdiğiniz ya da incelediğiniz, fakat amacının, kapsamının, tarihçesinin, biçemsel tercihlerinin ve birincil ilgilerinin ne/neler/kim/kimler olduğu, varoluşunun nedensel ve kavramsal arkaplanı pek de bilinmeyen, belirgin olmayan  “Evvel” hakkında, Emin Karabal çeşitli sorular sordu. Ben de cevapladım… (Söyleşinin tam metni aşağıdadır.) Yıllar boyunca Evvel’in içeriğinin oluşmasında harcadığım emeğe duyduğu ilgi, gösterdiği özen ve verdiği omuz/destek için Emin Karabal’a çok teşekkür ediyorum. (Zy)

Emin Karabal: Öncelikle Evvel Fanzin kendini ilk bakışta nasıl tanımlar? Bir şeylerin platformu mudur; öyleyse “neyin” veya “kimin” platformudur? Evvel Fanzin’in eklem noktaları nelerdir?

Zafer Yalçınpınar: “Bakış” dedin ya, aslında çok güzel bir yerden yaklaştın… Evvel’i, geçmişin sıkı değerlerine yani geleceğe uzanan, uzanmakta olan değerlere doğru yaşamsal bir bakış olarak tasavvur etmek gerekiyor. Bu bakışı bir “anlamlandırıcı”, “sezinleyici” ya da “değerleyici” olarak ifade edebiliriz. Evvel’in bakışı ve süzülümü boşluğu rahatsız ediyor. Paul Valéry’nin çok sevdiğim bir dizesi vardır; “Boşluk, bakışlarımın biçimini taşıyor.” (Sessizlik…) Neyse… Sorduğun soruya fazlaca mistik yaklaştığımı fark ettim. Sonuçta Evvel -birincil olarak- edebiyat, yazar, şiir, şair ve sanat efemeraları ile belgelerini derleyerek insanlarla paylaşan, insanların edebiyat-sanat buluntularına erişebilecekleri bir platformdur. Kısacası Evvel, bazı konuların ve insanların “fan”ıdır. Edebiyat ile şiir konusunda son derece ilkeli, derli toplu, kendine güvenen, yerinde ağır ve poetik bir mekândır. Farklı sanat disiplinlerinde kendilerini kanıtlamış, ancak yaşantılarına bakıldığında içsel açıdan kardeş olan Ece Ayhan, Kerim Çaplı ve Kuzgun Acar ilk aklıma gelen isimler… Sait Faik, Bilge Karasu, Oruç Aruoba, İlhan Berk de Evvel’in önem verdiği isimler arasında… Bu insanlara ait her türlü efemerayı, şiiri, buluntuyu, dergilerde kalmış yazıları, kaynakları paylaşıyoruz. Evvel’e “fanzin” dememiz de bu noktadan kaynaklanıyor. Bununla birlikte, Evvel’in özellikle ilgilendiği birçok konu başlığı da var; dilbilim felsefesi, caz, sokak sanatı, fanzinler, bağımsız sinema, sahaflar, imzalı kitaplar, özgür neşriyatlar, adalar kültürü ve Marmara(Mermer) Adası, İstanbul-Kadıköy Kültürü, Fenerbahçe Spor Kulübü tarihi, koleksiyonerlik kültürü, eski ve yeni edebiyat dergileri, edebiyat ve sanat oligarşisine karşı verilen mücadeleler, ikinci yeni şiir akımı… Peki, tüm bu konular ve ilgiler kimin için… Duvar saatleri gibi ahmak ve kibirli olmayan, eşyadan çok insana benzeyen herkes için.

E. K.: “Evvel”, “Sonrasızlık” ve “P.A.T.”, daha da geriye gidersek “Kuzey Yıldızı” ile nasıl bir ilişki içinde? Bu dönüşüm süreçlerine, en çok da Evvel dönüşümüne etkeyenler nelerdir?

Z.Y.: Bu oluşumların ortak yanı şiir ve hakikat arayışıdır. Bu yolda çaba göstermek, inanç ve inattır. Kafamda sürekli çınlayan iki imge var. İlki kimin dizeleriydi şimdi hatırlamıyorum; “yıldızlara yakın olmak isteyenler, kasabalarını uçurumlara kurarlar.” İkincisi ise Nâzım Hikmet’in  dizelerinden… Demin de atıfta bulundum; “duvar saatleri gibi ahmak ve kibirli olmamak / eşyadan çok insana benzemek”. Bu iki imgelem ve duruş çok önemli… Bu duruş bir evrilme gerektiriyorsa, Evvel de evrilir.

E.K.: Evvel sadece internet tabanlı bir yapıya mı sahip yoksa bir baskı uzantısı var mı?

Z.Y.: Evvel, bilinçli olarak interneti kendine medya olarak seçmiştir. Edebiyat, şiir araştırmaları, arama, atıf, takip imkânları, arşivleme, tasarım ve maliyet avantajları, söylem-bağlam analizi kolaylığı, pdf paylaşımı ve özgür neşriyat düşüncesi, tenkit-cevap hızı açısından ve tüm editöryal enstrümanlarıyla internet çok verimli ve kuvvetli bir zemindir. Ben internet yayıncılığı için yaftalanan olumsuz düşüncelere katılmıyorum. İnternet yayıncılığının olumlu gelişmelere vesile olacağını düşünüyorum. Bakın, internette yazılanlar Marsça yazılmıyor! Yazanlar da Marslı değil! Tıpkı diğer medyalarda, matbu dergilerde olduğu gibi internette de kötü yazarlar, kötü eleştirmenler, üleştirmenler, kötü şiirler, cukkacılar, statükocular, sahici olmayan şairler filan var. Ama bunun tersi de yani iyileri ve sıkı olanları da var. Ve bence Evvel gibi platformlar arttıkça sahici edebiyat ve sıkı şiir, imgelemin özgürleşmesi adına çok önemli birer mihenk taşı haline gelecektir.

E.K.: Evvel’in deyimiyle “Aksak Kolaj”ı iskeletlendiren, tam dağınık bir cisim bırakmayan öğeler tam olarak nitelendirilebilir mi? Blog üzerinden yayın yapan Evvel’in biçimini bu “Aksak”lık mı oluşturuyor?

Z.Y.: Bu biçimi ve türevlerini benimsedim, göze aldım. Tıpkı müzikte, caz davulcularında ve caz cümlelerinde olduğu gibi… “Anlam”ın coşkusuzluğunu böylesi bir biçimle ve “aksak”lıkla azaltabilirsiniz ancak… Post-endüstriyel dönemin en önemli karakteristiğidir bu fragmante biçim… Evvel’de yer alan kılavuzda söz konusu fragmante yapının gerekçelerini uzun uzun yazdım, oradan okunabilir. Fakat şunu da ilave edeyim hemen; Evvel’in karakterini “standartlaşma, azamileşme, senkronizasyon, uzmanlaşma, yoğunlaşma ve merkezileşme” gibi endüstriyel aksiyonlardan kaçınması hatta bunlara karşı durması belirliyor… Belirleyecek de.

E.K.: Eski platformlardan bu yana gelen okuyucuları dışarıda bırakırsak Evvel, yeni okuyucuyu nasıl görüyor, kendisini nasıl göstermek istiyor? Önceki soruda sorduğum öğelerle yeni okuyucunun geneliyle arasında bir ilişki kurmak mümkün mü?

Z.Y.: Evvel, okuyucusunu ciddiye alan, önemseyen özenli bir platformdur. Okuyucusu da Evvel’i ciddiye alır, önemser, Evvel’e özen gösterir… (Sessizlik…) Tekrar edeyim; Evvel’in takipçileri ile destekçileri “kültür endüstrileri” karşıtı bir mizaçla sahici edebiyatı ve şiiri arayacak,  yeni sinsiyet tipolojisine ve kifayetsiz muhterislere karşı duracak, bazı değerleri “gözleri gibi” koruyacak özenli ve sahici insanlar olacaktır.

E.K.: Evvel’in statik olmaktan çok, eleştirileri ve bildirileriyle yeni bir arayış içinde olduğunu varsayıyoruz… Evvel, kendisinin ileride el vereceği teşkilin nasıl olduğunu sezinleyebiliyor mu?

Z.Y.: Evvel ve çevresi -senin de  ifade ettiğin gibi- durağan ya da etrafı çitlerle çevrilmiş bir oluşum değil. Evvel, kendini sürekli yenilemeye ve geliştirmeye çalışan, imgelemin özgürleşmesi için mücadele eden, korkusuz, ilgilendiği konulara ya da insanlara karşı sorumluluğunun ve yükünün bilincinde olan, yayımladığı poetik bildirilerde ve tenkitlerde hakikati arayan, mutat zevatların muhteris tipolojisi ile yeni sinsiyet’in retorik arsızlığına karşı olan, en önemlisi de sahici edebiyatın, sıkı şiirin, poetikanın ve sanatın haysiyetine -o “kalb ve vicdan” boyutuna- yerden göğe kadar inanan bir platformdur. Gelecekte de bu değerlerini, özelliklerini ve ilkelerini koruyacaktır. Söz konusu ilkeler kimde, nasıl tezahür olur, orasını bilemem. Kimse de bilemez. Ama tahminim, gene, yani gelecekte de “eşyadan çok insan olanların, insana benzeyenlerin” Evvel’i takip edeceğidir.

29 Temmuz 2011

Hamiş: Zafer Yalçınpınar’ın 2006-2011 yılları arasındaki tüm söyleşilerine https://zaferyalcinpinar.com/dilinkemigiyoktur.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
01
2011
0

Bir kez daha, yüksek sesle, ayağa kalkarak, insanlık adına bağırıyorum: “ÖDÜLLER İNSANSIZDIR!”

“(…)Şairlere ödüller verileceğini duyunca, şunları düşündüm: Demek yasalar da yetmemiş, ölüm şairlerle toplu fotoğraf çektirmek istiyor. ” Ece Ayhan

Toplu Fotoğraftakiler;

Mikrofoncu/Yemleyen: Enver Ercan (sağdan birinci)
Plaketçi/Yemlenen: Taner Cindoruk (sağdan beşinci)
Yardımcı Oyuncu/Pozcu: Feridun Andaç (sağdan ikinci)

Ayrıca bkz: https://oguzcanonver.blogspot.com/2011/07/sairlere-oduller-verilecegini-duyunca.html

Şiir-edebiyat ödüllerine, jüriciliğe, üleştirmenliğe ve genel olarak da “ödüllendirme sistematiği”ne karşı olarak  binbir türlü yazı yazdık, sıkı duruş sergiledik. Gerek Evvel Fanzin’de gerekse de diğer platformlarda yıllardır dile getirdiğimiz bu hakikatler, yeni sinsiyetin nemalanıcıları tarafından özel bir haysiyetsizlikle ve yüzsüzlükle anlamazlıktan geliniyor her defasında… Bu nedenle -aşağıda yazılanlarda olduğu gibi- bazı şeyleri sürekli tekrar etmek zorunda kalıyorum. Ve ne yazıktır ki tüm edebiyat kâhyalarına, kifayetsiz muhterislere, üleştirmenlere, haysiyetsizlere ve üçkâğıtçılara aşağıdaki sözleri tekrar etmek, hatırlatmak gibi bir haysiyete/göreve sahibim… Böylesi bir yükü yüklendim, istemeden:

Hande Edremit:“Denizaltı Edebiyatı” adlı bildirinizde “Ödüller insansızdır.” diyorsunuz. Ece Ayhan da “Şairlere ödüller verileceğini duyunca, şunları düşündüm: Demek yasalar da yetmemiş, ölüm şairlerle toplu fotoğraf çektirmek istiyor.” demişti. Günlük hayatta da biraz bu şekilde var olmaya çalışıyoruz sanki. Fotoğraflarla önceden belirlenmiş bir sahneyi yaratmaya daha kötüsü yaşamaya çalışarak…

Zafer Yalçınpınar: Ödül konusu son derece karışık bir konu… Şimdi, her şeyi bir kenara bırakalım ve meseleye dil açısından bakalım: Bugün, “Ödül” dediğimiz anda imgesel olarak ödülü alan kişiyi ya da eseri değil “ödül sistematiği”nin kendisini ya da ödülün metasını işaret ediyoruz, yüceltiyoruz, ayrıcalıklandırıyoruz. Eskiden böyle değildi. Şimdilerde, rekabet, kazanmak, yarışmak, hırs, farklılık, üstünlük filan gibi şeyler doğrudan aklımıza geliyor. Ödüllendirme denen şey, Yeni Kapitalizm’in yönetim süreçlerinin içerisinde düşünüldüğünde bir “isteklendirme” türüdür ve iktidar heveslileriyle iktidar sahiplerinin buluştuğu bir podyumdur. Ödül, iktidarın, kendi iktidarını kuvvetlendirdiği bir araçtır. Ödüller sahici değildir. “Ödül Sistematiği” denen şeyden podyumu, ışıkları, jüriyi, ödülü takdim edeni, alkış seslerini, o kırıtışları, gazetelerdeki haberleri, duyuruları filan kaldırın, geriye ne kalır? Şiltler, plaketler filan kalır. Zaten, bu şiltler, plaketler filan birer “simge” değil midir? İmgelemi kuvvetli bir şair için “ödül” denen şeyin karşılığı böylesi bir “sıradan simge” olamaz. Çünkü ödül sistematiğinin demin saydığım bileşenlerinin hiçbiri de imgelemin özgürleşmesiyle bağlantılı değildir. Şairin ödülü sıkı şiir yazmak, yazabilmektir. Şairin ödülü; tüm baskılara rağmen özgür bakışını, imgeselliğinin biricikliğini kaybetmemektir. Derdi şudur şairin; töze nüfuz edebilmek, tözü imlemek… Şair, şiirinin sıkılığını, dizelerinin gücünü yarışmalarla, ödüllerle filan teyit ettiremez. Bakın, bugünün edebiyat ortalığını birazcık araştırdığınızda “ödülsüz” bir şair bulmakta zorlanırsınız. Herkesin bir yığın ödülü var yahu… Nerede kaldı bu adamların ayrıcalığı filan? Ama benim dediğim anlamda, yani imgelemin özgürleşmesi ve töze nüfuz edebilmek yönünde ödüllendirilmiş şair sayısı bir elimin parmaklarının sayısını geçmez. Bu nedenle “Ödüller insansızdır” dedim.

Ayrıca bkz: Damperli Ödül Furyası ve Saygınlık Cukkalamak

Evvel Fanzin, edebiyat ve sanat oligarşisine karşıdır:
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?page_id=2683

Tem
31
2011
0

Pazar Postası 1958: Ece Ayhan ve Ceyhun Atuf Kansu, yanyana, bir tersimlemeyi oluştururken…



2 Kasım 1958 tarihli “Pazar Postası” Dergisi’nin ilk sayfası…

*

2 Kasım 1958 tarihli Pazar Postası’nda
Ceyhun Atuf Kansu’nun şiiriyle Ece Ayhan’ın şiiri yanyana…

Geçenlerde Şükret Gökay’la birlikte Kadıköy’ün sıkı mekânlarından İmge Sahaf’a kısa bir ziyaret gerçekleştirdik. Şiir kitapları konusunda raflarına, arşivine hayran kaldığımız İmge Sahaf’ın, edebiyat dergisi bağlamında da çok güçlü olduğunu fark ettik… İmge Sahaf’ın edebiyat dergisi arşivinin içinde bir “Pazar Postası” gözümüze ilişti. 2 Kasım 1958 tarihli bu “Pazar Postası”nı incelediğimizde Ece Ayhan’ın “Neyyire Hanım” adlı şiirine rastladık. Kınar Hanım’ın Denizleri’nde yer alan bu şiirle beraber Ceyhun Atuf Kansu’nun bir şiirinin de yanyana yayımlandığını fark ettik. Bu yanyanalık bize çok ironik geldi. Çünkü 1966’da -yani söz konusu yanyanalığın üzerinden sekiz sene geçtikten sonra- Ece Ayhan, “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı sıkı şiir kitabıyla, C.A. Kansu ise “Bağımsızlık Gülü” adlı kitabıyla Yeditepe Şiir Armağanı’na katılacak, sonuçta da C. A. Kansu şiir armağanını kazanacaktı. Ece Ayhan da -büyük ihtimal, zorda kalmadıkça- hayatı boyunca hiçbir şiir armağanına ya da yarışmasına katılmama kararı alacaktı.
Kısacası, “Şiiri yaşamak ve yazmak, kendisini oluşturan binlerce insanın, kavramın, tarihin, hikâyenin ve imgelemin tersimlemesiyle dolup taşıyor.” diye düşündük… Şükret’le…

Zy

 
27.01.1966 tarihli Milliyet Gazetesi’nden..

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden, “Bakışsız Bir Kedi kara” adlı Ece Ayhan web sitesi’ne ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
23
2011
0

“Niye Gitsin ki Felsefe Sinemaya” (Oruç Aruoba)

“…ve sinema” adlı derginin Nisan 1987’de yayımlanan 5. sayısında sıkı bir yazıyla karşılaştım: Ustam, Oruç Aruoba, “Niye Gitsin ki Felsefe Sinemaya” başlıklı bu yazısında felsefe ve sinema ilişkisini izleyici ile okuyucunun alan derinliği çerçevesinde ele almış… Sözkonusu yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/felsefesinema.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Oruç Aruoba ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
13
2011
0

Bir merhale…

Nâzım Hikmet: (…)”Kafatası” adlı eserimde ele aldığım birinci tez şu: Kapitalizm, ekonominin gelişmesinde öyle bir aşamaya varır ki, bu son aşamasında yalnız cansız eşya değil, fakat aşk, sanat, ilim ve benzeri gibi şeyler de tıpkı kundura, diş macunu, kumaş ve traktör gibi piyasaya bağlı, üzerinde ticari işlemler yapılan birer meta, mal haline gelirler. Bu aşama ekonominin, tröstler, hava ve deniz yollarının, borsaların uluslararası olmaya başladığı bir merhaledir.(…) Bu piyeste yer alan kahramanlarım, ulusal özellikleri soyutlanmış, bireysel psikolojilerinin ayrıntıları üçüncü plana alınmış, tarihin gelişimindeki belirli bir uluslararası dönemin, aşağı yukarı  bugün her kapitalist memlekette yaşayan tiplerdir. Bunlar arasındaki ilişkiler de böyledir.(…)

Ahmet Rıdvan’ın Nâzım Hikmet’le gerçekleştirdiği söyleşiden…
Darülbedayi Dergisi, Mart 1932

Tem
11
2011
0

bakışsız bir kedi kara / geçti saatlerin denizinden

12 Temmuz 2002’de aramızdan ayrılan
sıkı şair Ece Ayhan Çağlar’ı saygıyla anıyoruz.

(…) Yaptıklarımı, ettiklerimi savunmuyorum burada; düşüncemin “iktidar”a geçmesini istemedim hiçbir zaman çünkü. Yalnızca, “şiir”in öyle kitaplarda, kitaplarınızda yazıldığı gibi olmadığı, doğrusu olamayacağıdır (…) “Son biçim”ini alıp almadığını anlamak sorununa gelince, şiirin, buna neden “son öz” denmemiş olduğunu da düşünüyorum, izin verin de bir kömürün bir elmasa dönüşmüş olduğunu artık anlayalım! Bir şiir kıpırdanıyorsa, deviniyorsa sonra ermiş demektir; sözgelimi herhangi bir şey eksikse kıpırdanmaz! Ustalar şunu çok iyi anlayacaklardır; şiir tam bir avadanlıktır, tarihsel bir avadanlıktır! (…)
Tekin değildir şiir pek, iyi gözle bakılmaz ona, taş atar durup durduğu yerde çok dalgalara; çünkü şiir, bir yerde, gerçeğin de yedilmesidir; yani, ortaya konuşuyorum, şiir gerçeği yeder.
İşte böylesi bir olumsuz yeri vardır şiirin toplumlarda. Sonuçlayarak diyebilirim ki, bir toplumda yeri olmayışı onun yeridir. (…)

ECE AYHAN

 Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
11
2011
0

Yarım Ağızlı Bir Eceoğrafya

 

“Beni yaşatan insan sıcaklığı, dostlarımın ilgisi, gençlerin ve Öküz okurlarının sevgisi. TÜYAP Kitap Fuarı’nda bana gösterdikleri ilgi ve o büyük alkışı hâlâ unutamıyorum. İçim doluyor. İnsanım ben.

Birlikte yenilik yaptığımız arkadaşlarımı çok arıyorum. Çoğu çok genç öldü. Mesela, Sait Faik’i çok severim. (…) Çok yalnız bırakıldı ve sirozdan öldü. Oktay Rıfat’ı da çok seviyorum. Ondan da çok şey öğrendik. (…)”

Ece Ayhan
Nisan 2000 Çapa Hastanesi

Öküz Dergisi, Mayıs 2000,  Sayı: 72, S.7 

“Poetika evreninin kilit dehlizlerini ve işbu dehlizlerin akkorlaşmış anahtarlarının ilkini YKY’den yayımlanan “Dipyazılar” adlı kitabında sunmuştur Ece Ayhan… İkincisi ise 2000 yılında Öküz Dergisi’nde yayımlanan yazılarında bulunmaktadır.” (Zy)

Bir “12 Temmuz” anması olarak boş durmadık (çalıştık) ve Ece Ayhan’ın 2000 yılında Öküz Dergisi’nde yayımlanan yazılarını aşağıda listeledik;

“YARIM AĞIZLI BİR ECEOĞRAFYA”
(2000 yılında Öküz Dergisi’nde Yayımlanan Ece Ayhan Yazıları)

“Günce/ Yarım Aralık 99”
Öküz Dergisi, Ocak 2000, sayı:2000/1,  s.2

“Günce/Ocak 2000”

Öküz Dergisi, Şubat 2000, sayı: 2000/2,  s.2

“Günce/ Mart 2000”

Öküz Dergisi, Mart 2000, sayı:2000/3,  s.2

“Yeni Sesler, Çatlak”

Öküz Dergisi, Nisan 2000, sayı:2000/4,  s.2

“İçim Doluyor. İnsanım Ben.”

Öküz Dergisi, Mayıs 2000, sayı:72,  s.7

“Bir Yıl Daha Yaşamak İstiyorum.”

Öküz Dergisi, Temmuz 2000, sayı:74,  s.2

“Demek ki İnsanın  Hallerinde, Daha Binlerce Olasılık Varmış”

Öküz Dergisi, Ekim 2000, sayı: 77,  s.2

“Acıbadem Günceleri/1 – 23 Kasım 2000 Perşembe”

Öküz Dergisi, Arallık 2000, sayı: 79,  s.2

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
11
2011
0

“bir koloratur inceltmesidir.” (Ece Ayhan)

(…)
Yazdığım ya da yazmakta olduğum öyle ciddi bir roman da değil hani yani. (…) sankim bir koloratur inceltmesidir, e o kadar!
(…)
Anlayacağınız , bu da bir ‘logaritmalı roman’ işte.
(…)
“iştecik; Bizans, basma entarili İzmirli Roza Eskanazi, Denizkızı Eftalya, (…)Şeyh Bedrettin’in sakalsız dedesi Abdülaziz Paşa, Acı Ece Gölü, en güzel bestelerini yatağında yatarak besteleyen Bimen Şen,(…) Hafız Burhan, Mecidiyeköy dutlukları, (…) vs karılmışlardır. ‘Dissonance’ gibi bir şey. Türkçe ‘kakışma’ deniyor ya da ‘kakışım’. Ne yapalım bizim de kendimize göre bir ‘requiem’imiz olsun istedik. Başarır mıyız orasını bilemem?”
(…)

Ece Ayhan
Sombahar Dergisi, Sayı: 26, Kasım-Aralık 1994, s.5-6

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
11
2011
0

“…Ayrıca Adam Yayınevi’ne yüzüm ak çıkar. Bugüne kadar hiçbir kitabım satmamıştır çünkü; ki 1954’ten bu yana yazıyorum.” (Ece Ayhan)

“Sincan İstasyonu” adlı dergi Ece Ayhan’ın emekli vali Güngör Aydın’a yazdığı mektupları yayımlamayı sürdürüyor. Dergi, Haziran 2011 tarihli 46. sayısında Ece Ayhan’ın kaleme aldığı iki mektubu yayımlamıştı. Şimdi de Temmuz 2011 tarihli 47. sayısında Ece Ayhan’ın bir başka mektubunu yayımlamış. Bu mektupta Ece Ayhan, yazdığı şiir kitaplarına ilişkin düşüncelerini, beklentilerini ve yayıncılarıyla arasındaki ilişkileri açıkça ortaya koyuyor. Sincan İstasyonu’nun 47. sayısında yayımlanan -ve çok önemli olduğunu düşündüğüm- mektubun tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/eceayhangungoraydin2.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

1. Hamiş: İşbu mektupların yayımlanışını Evvel Fanzin’e haber veren Şükret Gökay’a çok teşekkür ederim.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
06
2011
0

Yazan Yöneten Oğuzcan Önver

Oğuzcan Önver adında genç bir dost var. Kişisel web sitesinden ilginç ve önemli lobutlar dağıtıyor hak edenlere… Oğuzcan’ın eleştirel yazılarına bir göz atmanızı şiddetle öneriyorum;

Bkz: https://oguzcanonver.blogspot.com/

Haz
29
2011
0

‘Umnibus Debutendum’dan vazgeçmem ben. (Ece Ayhan)

Hece Edebiyat Dergisi: Şiir-hayat ve şiir-etik ilişkileri bağlamında poetik görüşleriniz nelerdir?

Ece Ayhan: Türkçe’nin bütün zamanlarında, açıktan koyuya doğru, sıkı şairler de oldu olmuştur, kuru şairler de hep, ayrıca kurusıkı da.
(…) Ben tabiî tuzu kuru’yu ve kuru kalabalığı da ayrıca düşüneceğim. Ben böyle diyorum ya, yine de iyi ve büyük ve de cins şairlerin bunlardan çıkacağını biliyorum. Herkes kendi yörüngesinde ve nefesinde.
Evet, şiir, temelde her türlü belâya karşıdır.(…)
‘Umnibus Debutendum’dan kesinlikle vazgeçmem ben.(…) ‘Her şeyi’ kurcala anlamına geliyor Latince. Kurcala.
Hallac-ı Mansur da düşünceyi didik didik ettiği için ‘Hallac’ sıfatını aldı.(…)
Benim Eceabat’ta ece ovasında gizliden gizliye pamuk tarlalarım var. O ovada yetişen Maydos pamuğu çok sıkıdır. (…)
Geçenlerde “Çanakkaleli Melahat Troya Savaşlarında” diye bir yazı hazırlıyordum. Baktım Troya  Kralının oğlu Paris, Eleniyi Yunanistan’dan kaçırdığında kadın bir kocakarıymış. Samsat’lı latin yazarı Lukianos’a göre Troya’yı hiç görmemiş. Mısır’da ölüyor. Kuşatmanın on yıl sürdüğü söylenir Troya’da. Neden ise tamamiyle ekonomik. Çünkü boğazdan geçen zeytinyağı, şarap, kumaş, kürk, deri, ve baharat yüklü tüccar gemilerinden haraç (…) alınıyor. Altın Postu aramaya gidilirken bile. İsterse ufak bir yelkenli olsun.
Şimdi; diyebilirsiniz ki bütün bunların şiirle ne ilgisi var? Ama bizim anlayışımıza göre gerçek şiir budur işte. Etik budur.

Ece Ayhan
Hece Edebiyat Dergisi, Türk Şiiri Özel Sayısı (Sayı: 53-54-55)
Mayıs/Haziran/Temmuz 2001, s.470

1. Hamiş: Ece Ayhan, Hece Dergisi’nin soruşturmasına verdiği bu cevabı ölümünden bir sene önce kaleme almış…

2. Hamiş: 12 Temmuz 2011 tarihine yaklaşırken, Ece Ayhan’ın kitaplarına girmemiş başka yazılarını da Evvel Fanzin kapsamında yayımlayacağız.

3. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

4. Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise şurada; https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html


Haz
26
2011
0

İlhan Berk’ten Lanetlenmiş Bir Şaire (Ece Ayhan’a) Sorular

İlhan Berk, Yazko (Yazarlar Kooperatifi) Edebiyat Dergisi’nin Mayıs 1982’de yayımlanan 19. sayısında Ece Ayhan’la bir söyleşi gerçekleştirmiş. “Lanetlenmiş Bir Şaire Sorular” başlıklı bu söyleşi Ece Ayhan’ın YKY’den çıkan “Dipyazılar” (Ocak 1996) adlı derlemesinde farklı bir biçemde yayımlanmış. Dipyazılar’ın editörü Ceyda Akaş -bilerek ya da bilmeyerek- söyleşinin Yazko’daki biçeminden ve İlhan Berk’in söyleşi için yazdığı ön-yazıdan vazgeçmiş. Dipyazılar’ın içeriği Ece Ayhan’ın poetikası ve imgeselliği için en önemli derlemedir. Birçok Ece Ayhan şiirinin tarihsel arkaplanı Dipyazılar’da açıklanmıştır. Dipyazılar, Ece Ayhan’ın imgelemindeki şiir-tarih ilişkisi için bir kılavuz, bir logaritma cetveli olarak okunmalıdır. Bu yüzden Dipyazılar’ın içerdiği metinler sözkonusu olduğunda, bir şeylerin -tek bir satırın bile- atlanmış olması hiç hoşuma gitmedi, gitmiyor.

İlhan Berk’in Ece Ayhan’la gerçekleştirdiği “Lanetlanmiş Bir Şaire Sorular” başlıklı söyleşinin Yazko’daki biçemi ile İlhan Berk’in Ece ayhan’a ilişkin ön-yazısının tamamına https://zaferyalcinpinar.com/lanetlenmissair.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Ece Ayhan ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise şurada; https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Haz
23
2011
0

Bilge Karasu’dan Masallar

“Dost Dergisi”nin Ekim 1969 tarihli 60. sayısında Bilge Karasu tarafından kaleme alınmış iki masalla karşılaştım. “Yağmurlu Kentin Güneşçisi” ve “Korkusuz Kirpiye Övgü” başlıklı masallar, Nezih Danyal’ın karikatürvari çizimleriyle birlikte okuyucuya sunulmuş. Karasu’nun masallarına https://zaferyalcinpinar.com/karasumasallari.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Bilge Karasu ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=bilge-karasu adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: Dost Dergisi’nin birçok önemli sayısını bana ulaştıran Sahaf Barış Soysal’a çok teşekkür ederim.

Haz
23
2011
0

Bir Zamanlar Moda’da… (Ahmet Cemal)

İstanbul Dergisi’nin 3. sayısında yayımlanan “Bir Zamanlar Moda’da…” başlıklı yazıya https://zaferyalcinpinar.com/birzamanlarmoda.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. Yazı, Ahmet Cemal’in Kadıköy-Moda anılarından ve Moda’nın eski görüntülerinden oluşuyor.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Kadıköy” başlıklı ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
22
2011
0

“Moda Burnu, Fazıl Paşa Sokak, 14 Numara”nın Hikâyesi

Birkaç gün önce Kadıköy Moda Burnu, Fazıl Paşa sokak, 14 numarada yer alan metruk eve yapı iskeleleri kurulduğunu ve bir restorasyonun gerçekleşmeye başladığını gördük. Çok sevindim; o metruk ev, yeniyetmeliğimden beri yaşam taşımasını, yaşamasını, dirilmesini arzu ettiğim cansız bir heykel-iskelet gibi duruyordu. Şimdi yeniden “yaşamaya” başlayacak. Fazıl Paşa Sokak, 14 numaralı evin hikâyesini İstanbul Dergisi’nin Ekim 1992’de yayımlanan 3. sayısında buldum. Elif Erim, işbu evi konu alan kapsamlı bir yazı kaleme almış. Elif hanım eve ilişkin bir yazı-araştırma ortaya koymakla kalmamış, evi kurtarmak için bir de imza kampanyası düzenlemiş. Kampanyaya katılan isimlerin arasında Can Yücel ve ailesi, İdil Biret, Ara Güler, Latife Tekin, Doğan Kuban, Leyla Pamir, Berna Moran gibi isimler de bulunmakta…

Moda, Fazıl Paşa Sokak, 14 numara’nın hikâyesine https://zaferyalcinpinar.com/fazilpasa14.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Zy

1. Hamiş: Fark ediyoruz ki bir evin hikâyesinin değişmesi/anlaşılması 19 sene kadar sürebiliyor.

2. Hamiş: Kadıköy konulu odak çalışmalar yayımlamaya/hatırlatmaya önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz.

3.Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Kadıköy” başlıklı ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
21
2011
0

İmzalı: Oğuz Atay’dan Cahit Arf’a

Oğuz Atay’dan Cahit Arf’a imzalı “Tutunamayanlar”…
Prof. Dr. Haluk Oral Koleksiyonu’ndan…
(Collection Dergisi, Sayı:7, 2002)

Prof. Dr. Haluk Oral’ın kitaba ilişkin notu…
(Collection Dergisi, Sayı:7, 2002)

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan imzalı ilgilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
20
2011
0

exdergi /no.2

exdergi‘nin tüm sayılarına https://exdergi.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Bloglardan ve diğer özgür platformlardan derlenerek projelendirilen exdergi, gerek taifesiyle gerekse de içeriğiyle geleceğin dergiciliğini ve özgür neşriyat kimliğini imliyor. Uzgörü açısından inanılmaz derecede özgün bulduğum bu dergicilik fikrini sonuna kadar desteklediğimi bildiririm. (Zy)

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com