May
07
2012
0

Buluntu Şiir: “Bir Zamanlar…” (Sait Faik)

Yelken Dergisi’nin 1964 tarihli 79. sayısında Sait Faik’in kendi elyazısı ile (Osmanlıca) kaleme aldığı “Bir Zamanlar…” adlı şiire rastladım. Sait Faik’in yayımlanan kitaplarında yer almayan bu şiir, Resih İleri’nin arşivinden gün ışığına çıkmış.

“Bir zamanlar…” adlı şiirin tam metnine, Resih İleri’nin işbu şiire ilişkin notuna ve Sait Faik’in “İnsanlığın haline doğru…” başlıklı bir “iç-konuşmalı, tuhaf röportaj”ına  https://zaferyalcinpinar.com/saitfaikbirzamanlar.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

Hamiş: Dergiyi E V V E L ‘e  ulaştıran Soyut Sahaf‘a (Can Bahar ile Derya Aydedim’e) çok teşekkür ederiz.

Nis
28
2012
0

Sabahattin Ali Nasıl Öldürüldü?

“Sabahattin Ali Olayı”
Kemal Bayram
Tanyeri Kitap

Cumhuriyet Kitap Eki’nin 26 Nisan 2012 tarihli 1158. sayısında Hüseyin Özalp, “Sabahattin Ali Nasıl Öldürüldü?” başlıklı bir yazı kaleme almış. Kemal Bayram’ın “Sabahattin Ali Olayı” adlı kitabını tanıtan/anlatan yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/nasil.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
23
2012
0

Evvel Fanzin İndeksi

Mantıklı olanı yapıp indeksleri birleştirdik
ve bütünleşik Evvel Fanzin İndeksi‘ne ulaştık:

https://bit.ly/evvelindeksi

*

Evvel Fanzin’in takipçilerinden bazıları, zaman zaman, Evvel Fanzin’in odaklarındaki (ilgilerindeki) içeriğe erişmekte -aradığını bulmakta- zorlandıklarını ifade ediyorlar… Haklılar da. 2006′dan bu yana Özellikle “Ece Ayhan”, “İlhan Berk”, “Nâzım Hikmet”, “Sait Faik”,  “Kuzgun Acar”, “Oruç Aruoba”, “Ludwig Wittgenstein” gibi bazı evvel fanzin ilgilerinde birçok paylaşım gerçekleştirdik: Evvel Fanzin, bazı ilgilerde/konularda internetteki -ve hatta bazı açılardan matbu/basılı platformları da geçercesine- en birikimli ve kalabalık edebiyat/sanat/felsefe efemerası arşivi haline dönüştü. Bu nedenle Evvel Fanzin kapsamındaki ilgilerin indekslerini oluşturmak efemera meraklıları ve edebiyat/sanat/felsefe araştırıcılarına büyük bir kolaylık olacak…

2007-2012 tarihleri arasında , E V V E L fanzin ilgileri kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan”, “İlhan Berk”, “Kuzgun Acar”, “Sait Faik”, “Nâzım Hikmet”, “Oruç Aruoba”, “Ludwig Wittgenstein” başlıklarındaki paylaşımların (ilgilerin, efemeraların, buluntuların, haberlerin ve diğer gayretlerin) indeksine https://bit.ly/evvelindeksi adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Zy

Nis
22
2012
0

“Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken” (Theodor W. Adorno)

(…)

Kültür endüstrisinin en azimli savunucuları bugün bu endüstrinin (bizim kuşkusuz ideoloji olarak adlandırabileceğimiz) tutumunu, düzenleyici bir etken olarak gösteriyorlar. Kaos içinde olduğu söylenen bir dünyada insanlara bir nevi konumlanma ölçütü vermesi bile tek başına takdire değer sayılıyor. Oysa savunucularının kültür endüstrisinin koruduğunu hayal ettiği şey, aslında onun tarafından tamamıyla yok ediliyor. İnsanların birbirine yakınlaştığı meyhaneler ve kahvehaneler renkli film tarafından bombalardan daha kesin bir biçimde yerle bir ediliyor, film imago’sunu yok ediyor. Filmlerin konu edinip işlediği hiçbir yurt, üzerinde yetişen emsalsiz karakteri birbirinin yerine geçebilir bir aynılığa dönüştüren filmler karşısında, yurt olarak kalmaya devam edemez.

Kültür tanımını meşru bir biçimde elde eden şey, acı ve çelişkinin ifadesi olarak, iyi yaşam fikri konusunda bir kavrayışı korumaya çalışmıştır. Kültür endüstrisinin varolan gerçekliği iyi yaşamın ta kendisi gibi göstererek iyi yaşam fikrinin üstünü örtmek için kullandığı, sanki iyi yaşamın gerçek ölçütüymüş gibi sunduğu, törel ve artık bağlayıcılığı olmayan düzen kategorilerinin, ya da salt varolanın; kültür tarafından temsili mümkün değildir. Kültür endüstrisi temsilcilerinin sanatla uğraşmadıkları yönünde bir tepki vermeleri bile bir ideolojidir ki, sektörün yaşam kaynağını sağlayanlar konusundaki sorumluluktan kaçmalarına yarar. Hiçbir kötülük, kötülük olarak tarif edilmekle düzeltilememiştir.

Somut özgüllük olmadan tek başına düzene başvurmak boşa kürek çekmektir; öte yandan gerçeklikte ya da bilinç karşısında kendini hiçbir zaman kanıtlayamayan normların yayılmasına başvurmak da aynı derecede boştur. Nesnel ve bağlayıcı bir düzen düşüncesi insanlara dayatılmaktadır, çünkü onlara göre çok eksiklidir, içsel olarak ve insanlar karşısında kendini kanıtlamadıkça hiçbir iddiası yoktur. Fakat kültür endüstrisinin hiçbir ürünü böyle bir işe girişmez. İnsanların beynine çakmaya çabaladığı düzen kavramları daima statükonun kavramları olmuştur. Onları kabul edenlerin gözünde hiçbir anlamları kalmasa bile, sorgulanmaz, çözümlenmez, diyalektik olmayan bir şekilde varsayılmış olarak kalırlar. Kantçı buyruğun aksine, kültür endüstrisinin kategorik buyruğu artık özgürlükle hiçbir ortak yana sahip değildir. Şöyle der: Neye uyacağınız belirtilmemiş olsa dahi uyacaksınız; gücüne ve her an her yerdeliğine bir refleks olarak, herkesin, öyle ya da böyle düşündüğü şeye, öyle ya da böyle varolana uyum sağlayacaksınız. Kültür endüstrisinin ideolojisi o kadar güçlüdür ki bilincin yerini uygitsincilik almıştır. Kültür endüstrisinden fışkıran düzen hiçbir zaman olduğunu iddia ettiği şeyle ya da insanların gerçek çıkarlarıyla karşı karşıya konmaz. Düzen kendi başına iyi değildir. Ancak iyi bir düzen iyi olabilir. Kültür endüstrisinin bunu bilmezden gelmesi ve düzeni kendi başına göklere çıkarması, aktardığı mesajların yetersizliğini ve yanlışlığını da beraberinde getirir. Kafası karışmışlara yol gösterme iddiasıyla onları aldatarak mevcut çatışmaların yerine sahte çatışmalar koyar. Onların çatışmalarını sadece görünüşte, gerçek yaşamlarında çok zor uygulanabilecek biçimlerde çözer. Kültür endüstrisinin ürünlerinde insanlar ancak zarar görmeden kurtulacaklarsa başları derde girer ve genelde onları kurtaran da hayırsever bir kolektifin temsilcileri olur; ondan sonra boş bir ahenk oluşur, daha başlangıçta çıkarıyla taleplerinin uzlaşmaz olduğu anlaşılan çoğunlukla uzlaştırılır. Kültür endüstrisi bu amaçla, kavramsal olmayan alanlarda bile formüller geliştirmiş ve örneğin hafif müziği ortaya çıkarmıştır. Burada da insan bir karmaşaya düşer, ritmik sorunlar yaşar ve bu sorunlar anında basit bir temponun zaferiyle çözülür gider.

(…)
Ne olursa olsun, damlayan suyun zamanla taşı deleceğini tereddüt etmeden söyleyebiliriz, özellikle de kitleleri saran kültür endüstrisi sisteminin, sapmalara giderek daha az hoşgörü gösterdiğini ve hiç durmadan aynı davranış kalıpları üzerinden hareket ettiğini düşünecek olursak. Ancak ve ancak bilinçaltının derinliklerindeki güvensizlik, sanatla görgül gerçeklik arasındaki farkın kitlelerin ruhsal doğasındaki son kalıntısı, neden uzun zamandır dünyayı kültür endüstrisi tarafından kurulduğu biçimiyle algılamadıklarını ve kabullenmediklerini açıklayabilir. Kültür endüstrisinin verdiği mesajlar iddia edildiği kadar zararsız olsa bile –ki pek çok durumda zararlı oldukları açıktır, örneğin aydınları tipik karakterlerle temsil ederek onlara yönelik antipropagandaya katkı sağlayan filmler– bu mesajlarla öne çıkardığı görüşlerin zararlı olduğu açıktır. Bir astrolog herhangi bir günde okuyucularına dikkatli araba kullanmalarını tavsiye ederse, bunun gerçekten de kimseye zararı olmaz, fakat bunun altında yatan, her gün geçerli olan ve tam da bu yüzden belli bir günde özellikle tekrarlanması aptalca görünen bir tavsiyenin doğrulanması için yıldızlara bakmak gerektiği gibi sersemletici bir fikir, alabildiğine zararlıdır.

İnsanın bağımlılaşması ve köleleşmesi, yani kültür endüstrisinin yok edici etkisi, ABD’de yapılan bir programda halktan bir kişinin, insanlar ünlü karakterleri taklit ederlerse çağımız sorunlarının yok olacağı yönündeki görüşünden daha iyi bir biçimde tarif edilemezdi. Kültür endüstrisi, ikiyüzlüce önüne geçtiği mutluluktan insanları uzaklaştırmak için aldatıcı bir memnuniyet duygusunu devreye sokmakta, dünyanın tam da kültür endüstrisinin istediği gibi olduğu fikriyle bir refah havası yaratmaktadır. Kültür endüstrisinin asıl etkisi aydınlanma karşıtlığında kendini göstermektedir ve doğaüstündeki gittikçe artan teknik egemenlik olarak aydınlanma, Horkheimer’la benim daha önce de yazdığımız gibi, kitleleri aldatma haline gelmekte, bilinci zincire vurma yöntemine dönüşmektedir. Kendi başlarına bilinçli olarak yargılayan ve karar veren özerk, bağımsız bireylerin gelişimi önünde bir engel olarak durmaktadır. Böyle bireyler, güçlenmek ve gelişmek için olgun insanlara ihtiyaç duyan demokratik toplumun olmazsa olmaz önkoşuludur. Eğer kitleler sırf kitlelere dönüştükleri için hakir görülüyorsa, şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki, onları kitlelere dönüştürüp küçük düşürme, devrin üretim güçleri ne kadarına izin veriyorsa o kadar olgunlaşmalarını sağlamak için, özgürleşmelerini engelleme konusunda kültür endüstrisinin rolü çok büyüktür.

Theodor W. Adorno

Çeviren: Bülent O. Doğan, “COGİTO” Dergisi, Yaz -2003

Hamiş: Makalenin tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/kulturendustrisiyenidenadorno.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
20
2012
0

“Şiirden” Dergi’nin 10. Sayısı Yayımlandı.

ŞİİRDEN Dergi’nin 10. Sayısı Yayımlandı…
“Çağdaş Şiirde İmgenin İşlevi”…

https://www.siirden.net

Nis
15
2012
0

Sanat Bağımsız mı? /2/ (Fırat Arapoğlu, İnsel İnal, Rafet Arslan)

“Bağımsız ve Birlikte” mottosuyla ilki gerçekleşen “İkametgâh Kadıköy” etkinlikleri kapsamındaki -3 Şubat 2012, Kadıköy Dunia’daki-  “Sanat Bağımsız mı?” başlıklı panelde Fırat Arapoğlu, Rafet Arslan ve İnsel İnal’ın cesaretle dile getirdiği bazı konuları çok önemsiyorum. Karga Mecmua, Nisan 2012 sayısında konuşmanın ikinci bölümünü yayımlamış; https://zaferyalcinpinar.com/sanatbagimsizmi2.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Ayrıca bkz: https://evvel.org/sanat-bagimsiz-mi-1-firat-arapoglu-insel-inal-rafet-arslan

Nis
12
2012
0

Ece Ayhan’dan… bir mektup…

Ece Ayhan’dan Ahmet Necdet’e yazılmış bir mektup; 80’lerin sonunda, 90’ların başında kaleme alınmış olsa gerek… Eski Dergisi’nin Mart 2003 tarihli 17. sayısında gün ışığına çıkmış. Mektubun tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/eceayhananecdet.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

1. Hamiş: Mektubu Evvel Fanzin’e ulaştıran Evin Okçuoğlu hanıma çok teşekkür ederim.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yaymlanan “Ece Ayhan” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

3. Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
03
2012
0

Nisan’da; “Nisan” Dergisi ve Yayınevi

1980 sonrası döneme ve içerdiği keşmekeşe genel olarak baktığımızda, çoğu dergi ve yayınevi oluşumunun sıkı, sağlam, derli toplu, ne yaptığını, ne istediğini bilen -yani “sahici”- bir tavırla yola çıktığını söyleyemeyiz. Bu dönemde, uzgörüleri ve özgörüleri doğrultusundaki bir devinimle geleceğe uzanan yayınevi sayısı bir elimin parmaklarının sayısını geçmez. 80’li yıllarda gündemin başköşesine ithal edilen kalkınma ya da endüstrileşme retoriğinin “çözüm” gibi uygulanan neo-liberal hileleri, kültürel yaşamda -telafisi mümkün görünmeyen- bir “bağlamlar kopukluğu”nu (içerik-biçem dengesizliğini) her yere yaymıştır. Yatırım, büyüme, satış ve girişimcilik gibi kavramların yönettiği “Pazar/sürüm hedefleri” hemen hemen tüm yayınevlerinin varoluşunu etkilemiştir: Neo-kapitalizmin tüm fırsatları, tüm editörlerin ve imtiyaz sahiplerinin önündedir artık… Üretilen sahte ihtiyaçlar (altın suyuyla boyanarak abartılmış, göz kamaştırmış küçük farklar) tüketimin “karaktersizleşmesini”, nihayetinde de reklamcılığın yaygınlaştırdığı kültürel emperyalizmin “baskınlaşmasını” gerçekleşmiştir. Sonuçta, edebiyat-sanat heveskârları ve her türden okuyucunun kafasının “bütünüyle” karışması, bilişsel olarak “anlam arayışlar”ın sıfırlanması da bu “yapıcı yıkıcılık” dönemine denk gelir…

Yukarıda bahsettiğim 1980 sonrası oluşan keşmekeş atmosfere kendisini bırakmayıp, açtığı “niche” alanda kültürel yaşamını sürdürebilen “Nisan” Dergisi ile yayınevini son derece “sıkı, sağlam ve sahici” buluyorum.*

2010 yılının Nisan ayından bu yana, efsanevi Nisan Dergisi ve yayınevinin kitaplarında yer alan birçok metni/odağı (özellikle sinema, felsefe ve caz müziği üzerine) EVV3L ilgileri kapsamında paylaşıyoruz. (Bu ilgilere https://evvel.org/ilgi/nisan-dergisi adresinden ulaşabilirsiniz.)

2012’nin Nisan ayına geldiğimizde ise “Nisan” Yayınevi’nin yayımladığı eserlerden bazılarının kapak görüntülerinden oluşan bir görsel derlemeyi paylaşmak, EVV3L ile takipçileri açısından zamanında bir atraksiyon olacaktır. Derlemeye https://zaferyalcinpinar.com/nisankapaklari.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Z. Yalçınpınar
1 Nisan 2012

* Nisan Dergisi’nin “yalnız” kalmadığını da ifade etmekte fayda var… 80’li yıllarda oluşmuş, içerik-biçim dengesini, özgörüsünü ve uzgörüsünü yitirmemiş, savunduğu bağlamlar, yayımladığı kitaplar, çeviriler ve yazar-editör kadrosu açısından geleceğe uzanan (geleceği mümkün kılan) başka yayınevleri ile dergiler de var(dı) elbet; “Ada” Yayınları, “Hil” Yayın, “İyi Şeyler” Yayıncılık, “Tan” Yayınları, “Beyaz” Dergisi, “Sokak” Dergisi böylesine “sahici” oluşumlardır. 2010’ları düşündüğümüzde ise şu yayınevlerini benzer bir varoluş içerisinde görüyorum; “6:45”, “Norgunk”, “MonoKL”…

Nis
02
2012
0

exdergi 6

exdergi
yolunu
yürüyor
insanca.

6. sayı…
Bkz: https://exdergi.com/nesriyat/exdergi-6/

Nis
01
2012
0

Suçlamalar, beyaz atletler filan…

Bugünlerde yaşanan “zulüm/melanet ortamı”nı anlamak için “Papazın Çayırı”nda yer alan şu iki yazıyı okumakta fayda var:

Linç Kültürü ve Beyaz Atlet:
Bkz: https://papazincayiri.blogspot.com/2012/04/linc-kulturu-ve-beyaz-atlet.html

Şike, Ergenekon, Darbe, Challenger’ın Patlaması Hepsi Aziz Yıldırım’ın Suçu!
Bkz: https://papazincayiri.blogspot.com/2012/04/sike-ergenekon-darbe-challengern.html

Mar
20
2012
0

Ece Ayhan Karikatürü (Mümtaz Arıkan)

4 Ekim 1987 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Ece Ayhan karikatürü. Mümtaz Arıkan çizmiş…

4 Ekim 1987 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde
Ece Ayhan’ın Ressam Komet’le gerçekleştirdiği söyleşinin kupürü…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Mar
18
2012
0

İlhan Berk’e ilişkin yeni buluntular…

1930 ve 40’lı yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmış, İlhan Berk kupürlarından bazıları…

3 Aralık 1939, Cumhuriyet Gazetesi

*

28 Haziran 1942, Cumhuriyet Gazetesi

*

18 Eylül 1947, Cumhuriyet Gazetesi

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
17
2012
0

Sanat Bağımsız mı? /1/ (Fırat Arapoğlu, İnsel İnal, Rafet Arslan)

“Bağımsız ve Birlikte” mottosuyla ilki gerçekleşen “İkametgâh Kadıköy” etkinlikleri kapsamındaki -3 Şubat 2012, Kadıköy Dunia’daki-  “Sanat Bağımsız mı?” başlıklı panelde Fırat Arapoğlu, Rafet Arslan ve İnsel İnal’ın cesaretle dile getirdiği bazı konuları çok önemsiyorum. Karga Mecmua, Mart 2012 sayısında konuşmanın ilk bölümünü yayımlamış; https://zaferyalcinpinar.com/sanatbagimsizmi1.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
12
2012
0

İki Sıkı Dost: İlhan Berk ve Ece Ayhan

Yapı Kredi Yayınları’nın
İlhan Berk ve Ece Ayhan için bastığı tanıtım kartviziti…
(Z. Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)

*

12 Mayıs 1983, Cumhuriyet Gazetesi
Celal Üster’in hazırladığı haber…

*

20 Nisan 1985, Cumhuriyet Gazetesi

*

Hamiş:

Evvel Fanzin’in  “İlhan Berk” İlgileri: https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk

Evvel Fanzin’in  “Ece Ayhan” İlgileri: https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan

Ece Ayhan Web Sitesi: https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Mar
11
2012
0

Buluntu: “Olağanüstü” Ece Ayhan… (1960)

2009 yılında Milliyet Gazetesi Arşivi’ni “Ece Ayhan” ismi doğrultusunda inceleyip çeşitli buluntuları Evvel Fanzin kapsamında paylaşmıştım. (Bkz: https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar)
Geçen haftalarda Cumhuriyet Gazetesi’nin arşivini internet üzerinden kullanıma açmasının ardından işbu arşivi de “Ece Ayhan” başlığı kapsamında (1955-1985 dönemine yönelik olarak) süzdüm. Arşivi inceledikçe Ece Ayhan’ın gizemli “insanlığı” üzerine çok ilginç efemeralarla karşılaştım. Genelde şöyle olur; bir araştırmacı bir konu üzerine derinleştikçe elde ettiği bulgular konuyu aydınlatır, çözüm ve analiz imkânları çoğalır, konu hakkındaki karmaşa azalır. Ancak araştırdığınız isim “Ece Ayhan” olunca elde ettiğiniz buluntular Ece ayhan’ın yaşamını, poetikasını ve kişiliğini çözümlemek yolunda aydınlatıcı olacağına konuyu daha da karmaşık hale getiriyor. Özellikle de 1955-1985 dönemini inceliyorsanız, her seferinde başka bir “yönelim” çıkıyor ortaya… Bu “hakikat” hiç değişmedi.

“Ece Ayhan” ismine yönelik olarak Cumhuriyet gazetesi arşivinde bulduğum efemeraların içerisinde en önem verdiğim kupür 24 Temmuz 1960 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin 5. sayfasında yer alıyor. 27 Mayıs askeri müdahalesinin hemen sonrasında “olağanüstü” sıfatıyla gerçekleştirilen “Türk Edebiyatçılar Birliği” kongresinin aldığı kararları içeren bu  önemli kupür yukarıdadır. Kupürdeki habere baktığımızda 27 Mayıs sonrasında Türk Edebiyatçılar Birliği’nden ihraç edilen bazı isimler (örneğin Peyami Safa vb.) ya da soruşturulmak üzere çeşitli kurullara sevk edilenler filan aslında pek de şaşırtıcı veya “olağanüstü” değil. Bu durumlar “bilindik, anlaşılabilir, ezberlenebilir” ve dönemin siyasal aurası doğrultusunda “olağan” şeyler… Ancak, o dönemde oluşan Türk Edebiyatçılar Birliği Yeni Yönetim Kurulu’nda Ece Ayhan isminin yer alması son derece şaşırtıcı bir durum ve hiç de “anlaşılabilir” gibi değil… Kısacası, Ece Ayhan günümüzde olduğu gibi geçmişte de ezberimizi bozuyor!

Başlarken söyledim; incelediğiniz isim “Ece Ayhan” ise bulduğunuz her içerik daha da ağırlaşmıştır, yüklenmiştir… Gelecekte de -20 yıl sonrasında da- bu “ağırlık” sürekli artacak, hiç hafiflemeyecek gibi görünüyor.

Hamiş: Ece Ayhan’a ilişkin olarak 1955-1985 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan bazı önemli efemeraları önümüzdeki birkaç gün boyunca Evvel Fanzin kapsamında paylaşmaya devam edeceğim.

Sahicilikle

Zafer Yalçınpınar
10 Mart 2012

Bakınızlar:

-Ece Ayhan Web Sitesi; Bakışsız Bir Kedi Kara

-Milliyet Gazetesi Arşivi’nden (2009 taraması):
https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar

-Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
10
2012
0

İKİ SERGİ: “Ozanın Yaşaması için; 1975” ve “Ece Ayhan için; 1976” (Ece Ayhan’ın tedavisi için açılan destek sergilerine ilişkin buluntular)

Ece Ayhan’ın İsviçre’de gerçekleştirilen beyin ameliyatı masraflarını karşılamak amacıyla dönemin en ünlü sanatçılarının birleşip “Ozanın Yaşaması için” başlıklı bir sergiyi, Melda Kaptana Sanat Galerisi‘nde 1975 yılında icra ettiğini biliyoruz. Herkes bu konuyu ve sonrasında olan “olayları” biliyor… Zaten, bu konudaki bazı ayrıntılara 2009’da Milliyet Gazetesi arşivini süzdüğüm sırada ulaşmış ve sergiyle ilgili kupürü, sergiye katılan sanatçıların isimlerini filan Evvel Fanzin kapsamında paylaşmıştım. (Bkz: https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar)

Ancak, bugünlerde Cumhuriyet Gazetesi Arşivi’ni süzerken hiç bilmediğim ve hiç duymadığım başka bir “gerçek”le karşılaştım, beynimden vurulmuşa döndüm: 1976 yılında “Ece Ayhan için” başlıklı bir sergi daha düzenlenmiş! Bu sergi 22 Aralık 1976 tarihinde Kadıköy-Moda’da bulunan Aydın Cumalı Sanat Galerisi‘nde “Ece Ayhan için” başlığıyla açılmış ve 3 Ocak 1977’ye kadar sürmüş. Hatta, Sennur Sezer’in kaleme aldığı ve “Ece Ayhan için” adlı serginin ayrıntılarını tanıtan/içeren bir yazı, 2 Ocak 1977 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmış. (Her iki sergiye ilişkin buluntular ve kupürlar aşağıdadır.)

Şimdi, Ece Ayhan’ın ameliyat masraflarını karşılamak için iki serginin icra edildiğini fark edince şunları düşünmemek elimde değil:

“Acaba 1975-76 yıllarında Ece Ayhan’ı kurtarmak için bu iki serginin dışında  başka sergiler de açıldı mı? Bu sergiler bir “turne” şeklinde mi düzenlendi? Bu sergilerdeki satış gelirleriyle, hesaplarıyla filan kimler uğraştı? Ece Ayhan bazı kızgınlıklarında haklı olabilir mi?”

Kim bilir, belki de… olabilir!

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

22 Aralık 1976, Cumhuriyet Gazetesi

*

2 Ocak 1977 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde
Sennur Sezer’in kaleme aldığı yazı…

Kupürün büyük haline ulaşmak ve yazıyı okumak için kupüre tıklayınız.

*

16 Ekim 1976, Cumhuriyet Gazetesi

*

21 Mart 1975 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde
Oktay Akbal’ın yazısından bir bölüm

*

21 Mart 1975, Milliyet Gazetesi

*

 

Bakınızlar:

-Ece Ayhan Web Sitesi; Bakışsız Bir Kedi Kara

-Milliyet Gazetesi Arşivi’nden (2009 taraması):
https://evvel.org/ece-ayhan-hakkinda-onemli-buluntular-zafer-yalcinpinar

-Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
05
2012
0

Şair-şiir-okuyucu (Johannes Poethen)

Şair, şiir ve okuyucu tarafından oluşan karmaşık poetikaya “açıklık”, “benzetme”, “düşünme” ve “karşı koyma” kapsamlarıyla değinen ilginç ve önemli bir yazıya Türk Dili Dergisi’nin 1961 tarihli  “Şiir Özel Sayısı”nda rastladım. Johannes Poethen tarafından kaleme alınan yazıyı Melahat Özgü çevirmiş. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/sairsiirokuyucu.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Poetika Çalışmaları” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/poetika-calismalari adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
01
2012
0

Şiir Üstüne Notlar… (Jean Wahl)

Bir yüz geçer hayalimizden ardında ışıklı bir yol bırakır, bir de iççekişi. Bu yolun oyuğundan sözcükler, uyumlu sözcükler dökülür. Şiir işte bu “yol açma”dan doğar. Olağanüstü bir görünüşün olağanüstü bir konuşmaya, uyumu -olağan uyumu- bazan bir görüntünün o görüntüyü anlatmayı deneyen bir uyumluluğa yol açmasından. Daha doğrusu bu, yalnızca birincinin ikinciye yol açması değil, karşılıklı bir çağırıştır. (…)
Ve arkasından sessizlik gelir. Belki de şiir, ardınca gelen ya da zamandışı olan bu sessizliği renklendiriş, titretiş tarzımızdır.(…)

Jean  Wahl
“Şiir Üstüne Notlar”, Çev: Onat Kutlar
Türk Dili Dergisi, Sayı: 113 (Şiir Özel Sayısı), 1961 

Hamiş: Onat Kutlar’ın çevirisini gerçekleştirdiği işbu yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/wahlsiir.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: Önümüzdeki günlerde Türk Dili Dergisi’nin 1961’de yayımlanan “Şiir Özel Sayısı”ndan birçok poetik yazıyı Evvel Fanzin kapsamında paylaşacağız.

Şub
27
2012
0

Bütün Ölümler (Hermann Hesse)


Çev: Zeria Karadeniz
Türk Dili Dergisi Şiir Özel Sayısı, No: 113, 1961, s.267

Şub
27
2012
0

İlhan Berk Bodrum’da…

Yeni Edebiyat Dergisi’nin Ekim 1970 tarihli 12. sayısında, İlhan Berk’in 1970 yılında Bodrum’a yerleşmesine ve Bodrum’da sürdüğü 38 yıllık yaşayışın ilk izlerine rastladım. Ahmet Köksal’ın kaleme aldığı “İlhan Berk Bodrum’da” başlıklı “şöyleşivari” yazıya https://zaferyalcinpinar.com/iberkbodrumda.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
26
2012
0

Hakikat ve Şiir (Gerard Augustin)

(…)Günlük dil gerçeği ve sadece gerçeği temsil edebilir, fakat gerçeği aşanı yani akıl almazı ve sözle anlatılamazı, ifade edemez. (…)

Hakikat kendisine atfedilen hiçbir şeyle, dahası, hayat, Varlık vb. üzerine büyük sorulara cevap verme iddiasında olan felsefi doktrinlerle ilgili değildir. Ve bunlara daha çok yeni sorularla cevap verir. Şiirin özgün doğası, görünürde çürütülemez mantıksal bir oluşum bağlamında hakikati bulmayı iddia eden felsefi sistemden olduğu kadar bilimsel deneyden de uzakta bulunur. Şiir, imge ve metafor ile günlük dilde anlatılabilenin ötesine geçer. İmge ve şiirsel cümle aksine bunların ötesine geçer: bir deneyimi betimlemek, iletmekle kalmaz, gerçek ve yanlış arasındaki ayrımla ilgili bu tanımlama ve bu iletideki farkı yansıtır. (…)

Gerard Augustin
“Hakikat ve Şiir”, Çev: M. Cengiz, Şiirden Dergi, Ocak-Şubat 2012,  Sayı: 9, s.10

Şub
23
2012
0

Menfi Gaddarlığın Sonu/cu

Yapı Kredi Yayınları’nın her sene Şubat ayında Kitap-Lık dergisiyle birlikte dağıttığı “Şiir Yıllığı”nı önümüzdeki seneden (2013’ten) itibaren yayımlamayacağını ve “şiir yıllığı işi”nden çekildiğini bildirmesi, 2012 yılı içerisinde “sıkı edebiyat”ın lehine gerçekleşmiş en sevindirici olaydır. YKY’nin bu kararını ŞİİRDEN Dergi’nin 9. sayısında yayımlanan  haber metninden  öğrendim. Nihayetinde, YKY taifesi içerisinde bu kararın alınmasında etkisi olan (masaya yumruğunu vuran) kim/kimler varsa onu/onları gönülden tebrik ediyorum.

Zaten yıllardır gündemde olan şu beylik “Şiir Yıllığı” meselesini neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyordu; dökülüp duruyordu… Şiir yıllığı müessesesini binbir kez, binbir türlü eleştirdik… Biz eleştirdikçe yıllık hazırlayıcıları, kendilerini düzelteceklerine daha da umarsız ve gaddar davranmaya başladılar. Haksızlıklardan “yüksek sesle” bahsettik; bizi dinlemediler,  görmediler, okumadılar, yok saydılar; bizim eleştirilerimize karşı kör-sağır taklidi yaptılar. Ama sonunda şu “şiir yıllığı işi”nden kurtulduk çok şükür… Son 5-6 senedir YKY Şiir Yıllığı’nı hazırlayandan hazırlanış biçimine, yıllık oluşturmak amacıyla incelenen edebiyat ve şiir dergilerinin taranış biçiminden dağıtım-kapsam-içerik yönetimine, yıllıkta yer alan şiirlerden eleştiri yazılarına kadar her şey yanlış ve menfi bir şekilde icra edildi. Son 5-6 senedir, yıllığı hazırlayan mutat zevat son derece hakkaniyetsiz seçimlerle ve keyfilikle tüm şiir dünyasını bunalttı. Güzelliklerin bir bütünü olması gereken “Şiir Yıllığı”, önce bir çirkinliğe sonra da menfaat enstrümanına dönüştü. Yıllığı hazırlayan mutat zevat bazı şairleri ve şiirleri bile isteye, alay edercesine ve keyfi bir biçimde yıllığa almadı; sıkı ve sahici şiiri -büyük ve güçlü bir poetikayı yok saydı- tasfiye etmeye çalıştı. Şiir Yıllığı, okuyucunun gözüne bir iktidar organı, bir statüko cukkalama mecrası ve “şairlik tescil merkezi” gibi göründü; Şiir Yıllığı, yeni sinsiyet tipolojisinin maniple ettiği ve genç şairleri “yemleyen” bir enstrümana -hızla- dönüştü. “Şiir Yıllığı” gibi bütünsel/bütünleyici çalışmalarda “hakkaniyet”in şirazesini kaybedip “menfaat”in muhterisliğine -o günaha- boyun eğerseniz, bir oligarşinin “büyük çirkinliği”nden başka bir şeye/yere ulaşamazsınız.

Şairler ve şiirleri imgelemin özgürleşmesinin emektarlarıdır. Buna karşın Şiir Yıllığı’nı hazırlayan oligarşi, “şair”i bir “hizmetkâr” olarak görmeye başlamıştı. Ben, YKY’nin Şiir Yıllığı yayımlamamak yönünde aldığı kararı “imgelemin özgürleşmesi” ile şiirsel alanın genişlemesi için çok önemli ve bir o kadar da sahici bir “devrim-adım” olarak görüyorum. Şiir, bir riya ya da yalan değildir. Şiir, “sahi”nin eşsiz bir parçasıdır. YKY taifesinin bunu fark etmesini, dahası, bu yolda olumlu adımlar atmasını çok hayırlı buluyorum.

Umudum ve beklentim, diğer haksız antoloji ve şiir yıllıklarının kendi fişlerini kendilerinin çekmesi ya da kesmesidir.

Zafer Yalçınpınar
23 Şubat 2012

 

ŞİİRDEN Dergi, Sayı: 9, Ocak-Şubat 2012, s. 76

Şub
21
2012
0

“Umut” Filmini Bir Kez Daha Açındırmak için 12 Noktada Söyleşme (Mustafa Irgat)

Mustafa Irgat sıkı ve sağlam görüyor:

“Umut” Filmini Bir Kez Daha Açındırmak için 12 Noktada Söyleşme
(Defter Dergisi, Sayı: 14, 1990)

Ayrıca bkz: https://mustafairgat.blogspot.com

Hamiş: İlgili metni Evvel Fanzin’e işaret eden Metin Kızıcalıoğlu‘na çok teşekkür ederim.

Şub
21
2012
0

Dr. Halil İbrahim Bahar ve Soyut Dergisi Arşivi’nden Kısa Bir İzlek… (Z. Yalçınpınar)

60’ların sonunda ve 70’li yıllarda, Türk şiirindeki modern salınımların değerlendirilmesi yolundaki eleştiri becerisine önemli bir imgesel açılım sağlayan  “Soyut” Dergisi’ni -12 yıl / 107 sayı- boyunca yayımlayan Dr. Halil İbrahim Bahar‘ın arşivinden bazı efemeraları, sağolsunlar Can Bahar ve Derya AydedimSoyut Sahaf‘ın iki gönüldaşı- Evvel Fanzin’le paylaştı. H.İ. Bahar’ın arşivinden edindiğim izlenimlerimi ve bazı efemeraları aşağıda iletiyorum:

Arşivde yer alan birçok mektup, defter ve el yazısını gözden geçirdiğimizde Halil İbrahim Bahar’ın -82 yıllık ömründe- kaleme aldığı ve çeşitli dergilerde yayımlanan şiirlerini bir kitaba dönüştürmediğini fark ediyoruz. Bu durum garip ve bir o kadar da değerli bir karşıtlığı işaret ediyor bize: Bugünün (2000’lerin) bazı edebiyat dergisi editörleri kendilerine şiir kitabı çıkartmak, boy boy fotoğraflarını afişlerle sergiletmek, her türlü mikrofonun ve masanın arkasından ahkâm kesmek, yarışmalarda jüri olmak, kısacası bir “edebiyat kâhyası”na dönüşmek için “yüksek bir iştahla” her türlü muhterisliği göze alırken,  Halil İbrahim Bahar’ın 70’li yıllarda kendi şiir kitabını yayımlamak konusundaki içe dönük tavrı, çok önemli bir haysiyetin kanıtıdır.

H.i.B.’ın şiirlerini bir kitapla bütünlemeyişinin nedenlerini kolay kolay bilemeyiz. Ancak  kütüphanesindeki “Carl Gustav Jung; Anılar, Düşler, Düşünceler” (Haz: Aniela Jaffé, Çev: İris Kantemir, Can Yay., 2001 ) adlı kitabın içerisine 2001 yılında H.İ.B.’ın kendi el yazısıyla aldığı şu not, belki bize bir fikir verebilir:

“beni anlayanlar değil ancak sesimi duyanlar çoğaldıkça yalnızlığım yabancılaşmam da daha hızlı artıyor. Bu ağırlığın taşıyıcısı benim. Kiminle paylaşabilirim? Çevrem uçuşan kınkanatlılarla dolu. Ayakları balçığa batmışken uçtuklarını sanıyorlar.” hib / 7 Kasım 2001

 

***

Arşivde yer alan iki mektup bizi birincil derecede ilgilendiriyor… Mektupların ilki Behçet Necatigil, diğeri ise İlhan Berk tarafından Halil İbrahim Bahar’a yazılmış… Behçet Necatigil’in mektubu ve Halil İbrahim Bahar’ın “Kalmayan” adlı bir şiiri ilk kez ŞİİRDEN Dergi’nin Ocak-Şubat 2012 tarihli 9. sayısında yayımlandı. İlhan Berk’in Halil İbrahim Bahar’a yazdığı 9 Mart 1969 tarihli mektup ise henüz gün ışığına çıkmadı. Önümüzdeki günlerde işbu mektuptan bazı bölümleri Evvel Fanzin kapsamında yayımlamayı düşünüyoruz. -H.İ.B., Soyut Dergisi kapsamında İlhan Berk’in birçok şiirine, poetika yazısına ve günlüklerine yer vermiş. Ayrıca İlhan Berk’le bir söyleşi de gerçekleştirmiştir. (Bkz: “İlhan Berk, “Kanatlı At”, YKY, 1992)-

Şimdilik, İlhan Berk’in H.İ.B.’a yazdığı mektubun son cümleleriyle yetinelim:

“…Önemsiz bir kişiyim ben. Bir birey o kadar.”

Z. Yalçınpınar

 

İlhan Berk’in H.İ.B.’a gönderdiği mektubun zarfı…

*

Halil İbrahim Bahar arşivinden İlhan Berk’in Bir Deseni (1965)

Desenin altına İlhan Berk tarafından şu not düşülmüş:
“Hamsi’yi yazarken yaptığım yüzlerce resimden biri.”
(İşbu desen, ŞİİRDEN Dergi’nin 9. sayısında yayımlanmıştır.)

*

Behçet Necatigil’in H.İ.B.’a gönderdiği mektubun zarfı… (1976)
(Necatigil’in mektubunun tam metni ŞİİRDEN Dergi’nin 9. sayısında yayımlanmıştır.)

*

60’lı yıllarda Nâzım Hikmet’in “İzlem Yayınları”ndan yayımlanan toplu şiirlerinin
ilk cildine Halil İbrahim Bahar’ın kendi el yazısıyla not aldığı dizeler… (27 Ağustos 1965)

*

1. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com