Kas
23
2019
--

Okurlarımızla Konuşmalar’da; Ece Ayhan Çağlar (Yenilik Dergisi, 1955)


Yenilik Dergisi, Ocak 1955, Cilt-1, Sayı: 25
(Görüntüleri EVV3L’e ulaştıran Sn. Tarık Özcan’a teşekkür ederiz.)



Hamiş: EVV3L kapsamında yer alan “Ece Ayhan” başlıklı çalışmaların indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
18
2019
--

Fotoğraf: İlhan Berk, 1941


İlhan Berk, 1941
“Dost, Hüsamettin Bozok’a, 8/8/1941, N. İlhan Berk”
(Yeditepe Dergisi Arşivi’nden…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden, “Yeditepe Yayınevi/Dergisi” başlıklı ilgilere ise https://evvel.org/ilgi/yeditepe-dergisi adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
18
2019
--

Sait Faik 113 Yaşında! Sait Faik’in Şiirlerine Dair Buluntular… UPAS Yayın’da!

Sait Faik’in şiirlerine dair önemli bir araştırmanın tam metnini https://upas.evvel.org/?p=468 adresinden okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik aresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
16
2019
--

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Arşivi ve Cavit Mukaddes’in Çalışmaları Hakkında…

“2008 yılında şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vefatından sonra İstanbul-Kadıköy mahkemesinin kararıyla Dağlarca’nın evi mühürlendi; geride bıraktığı şiir dosyalarıyla, terekeleriyle ve kişisel eşyalarıyla beraber… Aynı mahkemenin aldığı karar doğrultusunda Cavit Mukaddes, Dağlarca’nın geride bıraktığı edebi mirasını (şiirleri-el yazıları-tuttuğu notlar dahil) toparlamakla görevlendirildi. Şairin vefatından sonra evini (mahkeme heyetiyle beraber) ilk ziyaret eden kişi Cavit Mukaddes’tir. Çok zor bir süreç ve çalışmayla tüm şiir dosyaları toparlandı, tutanaklar tutuldu ve 11 ciltlik muazzam bir şiir dosyası hazırlanarak, yayınlanması için Cavit Mukaddes tarafından Kadıköy Adliyesi’nin ilgili birimine teslim edildi. Çalışma aşamasında Cavit Mukaddes kendi tercihiyle şair-ressam Ruşen Eşref Yılmaz’ı (uzun yıllar Dağlarca’nın yanı başında ona her alanda yardım eden kişiyi) da bilgilendirdi, desteğini aldı ve nihai karar ile toparlanma çalışmasını beraberce yaptılar. Eserler toplu dosya biçimde (tek nüsha olarak) mahkemeye emanet edildi. Dağlarca’nın vefatından sonra yayımlanan tüm şiir kitapları-çalışmalarında Cavit Mukaddes’in emeği ve titiz çalışmasının sonucunu görmek mümkündür.”


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Fazıl Hüsnü Dağlarca başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/daglarca adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
01
2019
--

2012 Sularında Ece Ayhan Adası


Üvercinka Dergisi, Sayı: 58, Ağustos 2019
Okumak için: bit.ly/eceayhanadasi


Hamiş: EVV3L kapsamında yer alan “Ece Ayhan” başlıklı çalışmaların indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
07
2019
--

İlhan Berk’ten İlhan Berk’e İmzalı, Köroğlu, 1955 (Okan Tanın Koleksiyonu’ndan…)


Eksik olmasın Okan Tanın, koleksiyonundan çok önemli bir İlhan Berk imzasını/desenini -aşağıdaki bilgi notunun yanı sıra- EVV3L’in takipçileriyle paylaştı. Okan Bey’e içtenlikli paylaşımı için çok teşekkür ederiz. (Zy)


“4000 adet basılan eserin ilk 10 nüshasının numaralı 01 nolu, şairin kendisine ayırdığı nüshası. İlk defa karşılaştığım bir ithaf. Desenlerle beraber; “Sevgili bir, İlhan Berk’ten İlhan Berk’e” ithafıyla imzalı. Şahsi nüsha gördüm, ancak şairin kendisinin kendisine ithafını ilk defa görüyorum…” (Okan Tanın)

Bkz:https://www.instagram.com/imza_mevzusu/



Ayrıca bkz:
https://evvel.org/buluntu-soylesi-ilhan-berk-ile-koroglu-uzerine-1955


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
31
2019
--

Sait Faik ve Doktor Besançon

EVV3L’in sıkı takipçilerinden -eksik olmasın- Halûk Cengiz, Sait Faik’e dair ilginç bir buluntu paylaştı. Buluntuyu ve buluntuya dair Halûk Cengiz’in oluşturduğu bilgi notunu aşağıda ilginize sunuyoruz. (Zy)


saitfaikmuzesi.org adresinde kronolojik bir liste bulunuyor. Bu listede Sait Faik’in muayene için Paris’e seyahatiyle ilgili olarak şu ifadeler yer alıyor:

29 Ocak 1951: Doktor Kazım İsmail Gürkan’ın tavsiyesiyle Doktor Justin Besançon’a muayene olmak için Paris’e gider. Doktor, on beş gün kadar hastanede yatması ve karaciğerinden parça alınması gerektiğini söyler. Bütün bunlardan korkan Sait Faik beş gün sonra İstanbul’a döner.

Nazlı Karabiyikoğlu tarafından artfulliving.com.tr‘de kaleme alınan “Sait Faik’in Paris’teki Bilinmeyen Beş Günü” başlıklı yazıda şu bilgilere yer verilmiş:

“(…) Sait Faik’in karaciğer problemleri ilerleyince Burgazada’da artık tam zamanlı kaldığını, tedavi için Fransa’ya gittiğini, hepimiz biliriz -kitaplarının biyografi kısmında yazanlar ezberimizdedir-. Wikipedia’yı açabilirsek şu bilgiyle karşılaşabiliriz: “Yazara, 1948 yılında siroz teşhisi kondu. Sık sık doktorlara da görünmesine rağmen hastalığının kötüye gitmesi üzerine 1951 yılında Fransa’ya gidip orada tedavi olmaya karar verdi. 31 Ocak 1951’de amcası ve Samet Ağaoğlu’nun desteği ile gittiği Paris’te sadece beş gün kalıp, İstanbul’dan uzakta öleceği ve tedavinin ağırlığının korkusu ile geri döndü. Sait Faik, daha sonra amcasına yazdığı bir mektupta geri dönüş sebebini doktorlarla olan konuşması ile hastaneye yatması kararı verildikten sonra düştüğü panik ve yaşadığı kriz olarak açıkladı. Paris’teki doktorlar, Sait Faik’e ciğerinden parça almaları gerektiğini söyleyince yazar paniğe kapılmıştı. Fransa’dan döndükten bir hafta sonra pişman oldu. Annesinin de baskısıyla Paris’e tedavisine geri dönme arzusunu ölene kadar muhafaza etti. Paris yolculuğunun ardından büyük bir umutsuzluğa düşen Abasıyanık, aynı zamanda yazarlık kariyerinin en verimli günlerini geçirmeye başladı.” Peki gerçekten ne olmuştu o beş günde Sait Faik’e? Onu Paris’ten kaçarcasına uzaklaştıran sadece ciğerinden alınacak parçanın verdiği panik miydi? Ne hissediyordu Sait Faik? Ne yiyor, ne içiyor, kendine dar ettiği o beş günde aslında ne yapıyordu? (…)”

Naim Tirali’nin (o tarihlerde Tirali de Paris’tedir ve sıklıkla birliktedirler) 16 Mayıs 1975 tarihli Milliyet Sanat’ın 132. sayısında yayımlanan yazısı önemli. (Bkz:“Sait Faik’in Paris’teki Bilinmeyen Beş Günü” )

İnsan Ömrü başlıklı kitabın bendeki 1945 yılında yapılan 3. baskısı. Ne yazık ki kitabı dilimize çeviren Sadık Gören, kitaba bir önsöz yazmış olmasına karşın doktorun kimliğine ilişkin pek fazla bir bilgi vermiyor. Sadece “Fransa tıp âleminin meşhur simalarından olan Doktor Besançon’un İNSAN ÖMRÜ adını verdiği eserini kısaltarak dilimize çevirdim” diyor. Bu konuda oldukça fazla kaynağa rastladım. Ama hep benzeri bilgiler paylaşılıyor. Ne var, hemen hepsinde tam adı Justin Besançon olan doktorun adı Doktor Besançon olarak anılıyor. 1940’ların ortalarında “Fransa tıp âleminin ünlü simalarından” olan, 1951’de Sait Faik’in tedavi amacıyla gidip görüştüğü doktor bence bu doktor Justin Besançon olmalıdır.

Halûk CENGİZ
halukcengiz57@gmail.com
30 Temmuz 2019


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
17
2019
--

ECE AYHAN ADINDA BİRİ TATARA TİTİRİ (Tarık Özcan)


GİRİŞ


Bir süredir üniversite mizah dergilerini, lise edebiyat dergilerini toplamaya çalışıyorum. Bu dergilerin hoş detaylar barındıran ‘efemera niteliğinin’ ötesinde, biyografi çalışmaları için gizli hazineler barındıran özellikte olduğunu keşfettim, keşfediyorum. Şu an okuduğunuz bu yazı da sözünü ettiğim çabanın ürünüdür.

Üniversite mizah dergilerinin belki de en meşhuru Kazgan. Kazgan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) öğrencilerinin her yıl yayımladığı, –ve yayımlanmaya halen devam eden- okulun hoca ve öğrencileri hakkında karikatürler ve nükteli yazılar içeren bir mizah dergisi. Aynı zamanda “İnek Bayramı” gibi bir Mülkiye geleneği.[1]

Kazgan’ın çeşitli sayılarını incelerken “Mülkiyeli Edebiyatçılar” isimli bir dosya hazırlamayı düşünüyordum. Ancak bu çalışmada bir sınırlamaya gitmek hem biçim hem de içerik bakımından daha doğru olacaktı. Bu düşünce zihnimi meşgul ederken Cemal Süreya ve Ece Ayhan’ın İkinci Yeni için kullandığı tabir aklıma geldi: bir Mülkiye hareketi olarak İkinci Yeni.

Ece Ayhan, İkinci Yeni’den bahsederken şu ifadeleri kullanır:

“Bana baka; ‘İkinci Yeni’ (ben, ‘Sıkı Şiir’ diyorum şimdi buna; o başka, ya da ‘Sivil Şiir’) 1950’lerden sonra, Türkçede, taş­radan gelmiş ve çok genç parasız yatılıların oluşturdukları hiçbeklenmedik, garip bir biçimde de özgün, çağdaş, çağcıl ve önemli bir şiir ve bir düşünce ‘sıçrama’sıdır; yani 13/15 bir akım. Çok özgül bir anlamda belki de bir Mülkiye hareketi, hiç değilse ilginç bir Ankara şiir olayı. (Ne tuhaf; uç beylerini de birlikte getiren, iyice sınırda ve yeni şiir atılımları, ikidir Ankara’dan çıkıyor Cumhuriyet tarihimizde!)”[2]

Şu cümle de onun:

“İlginç bir saptama: Sezai Karakoç ile Cemal Süreya, Mülkiye’yi (Siyasal Bilgiler Fakültesi) bitirmişlerdir ama ‘mülkiyet’le bir ilinti kurmamışlardır.

(Cemal Süreya bana İkinci Yeni olayının temelde ve bir anlamda (İnek Bayramı gibi) bir Mülkiye Hareketi olduğunu da söyler.)”[3]

Bahsettiğim sınırlamayı “Mülkiyeli İkinci Yeni Şairleri” yapmak da bir tercihti. Ancak literatürü incelediğimde, Cemal Süreya: Şairin Hayatı Şiire Dahil ve Doğunun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç çalışmalarında Kazgan değinilerini görünce[4] daha özgün bir çalışma yapmak niyetiyle yazıyı sadece Ece Ayhan’a özgülemek istedim ve bu yazı ortaya çıktı.

Kazgan-1959

BİR YIĞIN KEÇİBOYNUZU


1959 Kazgan’ında Kazgancı Cafer İdris Damsarsar, “Şaban’a Mektup” isimli yazıda Ece Ayhan’ın Kınar Hanımın Denizleri kitabını alaycı bir dille müjdeler: “Ece Ayhan Çağlar’ın ‘Kınar Hanımın Denizleri’ adlı bir yığın keçiboynuzuyla dolu bir şiir kitabı çıktı.”[5]

Kazgan-1959, s.3

Keçiboynuzu kavramı (zahmeti çok faydası az) Ece Ayhan şiiriyle kuvvetli bağ kuramayan her okuyucunun kullanacağı türden bir benzetme. Ancak yazının sahibine dikkat çekmek isterim: İdris Damsarsar. Bilindiği üzere İdris Damsarsar, Ece Ayhan’ın kullandığı takma isimlerden biri. Bu bilgiyi bilenler için yukarıdaki değini daha da komik bir hal alabilir ancak 1959 Kazgan’ındaki İdris Damsarsar’ın Ergin Günçe olduğu bilgisini vererek işleri daha da karmaşık bir hale getireceğim, maalesef.[6]

Ergin Günçe’nin Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden yakın arkadaşı ve Kazgan’ın yayın kurulunda bulunan Dinçer Günday, İdris Damsarsar hakkında Hakkı Avan’a şunları anlatır:

“Mülkiye’nin bir geleneği vardır: İnek Bayramı. Aslında bir şenliktir. Fakültenin son sınıfındaki öğrenciler, bu etkinliğin kapsamı içinde bir de Kazgan adındaki mizah dergisini çıkarırlar. 1959 yılının Kazgan’ında yayımlanmak üzere, Apollinaire’nin ‘Marizbill’ adlı şiirinin bir uyarlaması yapılır, ama nedense bu uyarlama dergide yer almaz. ‘Marizbill’, Ergin Günçe’nin el yazısıyla, ‘Mürebbiye’ adı konularak uyarlanır. Uyarlama çevirinin altında “İdris Damsarsar” imzası görülür. Apollinaire’nin anılan şiirini Sabahattin Eyüboğlu ile N. Cumalı dilimize çevirmiştir.”[7]

İşleri daha da karmaşık hale getirmeden, yazıyı kimliğinden bağımsız ‘dönemselliği’ bakımından inceleyeceğim. 1950’lerin ikinci yarısında, pek çok edebiyat dergisindeki meşhur tartışma “İkinci Yeni ve anlamsız şiir” başlıkları üzerine eğilir. Tartışmaların çoğu İkinci Yeni şiirinin, toplumsal sorunlardan uzak ve toplum karşısında “faydasızlığına” işaret eder. Bu nedenle Kazgan’daki yazıyı da tipik bir örnek olarak değerlendirebiliriz. Ancak bu tipikliğe karşı Ece Ayhan’ın savunması ve bugünden bakınca onun şiirinin nerede durduğu göz önüne alındığında bir keçiboynuzundan mı yoksa kurucu babadan mı bahsettiğimiz sorusunun cevabı gayet açık sanırım.

Bu bağlamda Ece Ayhan’ın, İkinci Yeni hakkında yapılan ilk soruşturmada verdiği cevabı önemsiyorum:

“Yeni ozan yeni müteşebbistir, toplum içinde halen var olan ya da var olması istenilen gereksinimleri duyar, sezer, piyasaya gelir, üretime başlar. Yeni gereksinmeleri karşılayacak olan müteşebbisin üretimi, en az halen var olan gereksinmeleri karşılayan müteşebbisin üretimi denli, belki de daha çok, önemlidir.”[8]


TATARA TİTİRİ


 1959 yılının Kazgan’ından bir buluntu: Ece Ayhan Adında Biri Tatara Titiri.

Kazgan-1959, s.10

Yukarıdaki alıntı iki güzel tesadüf barındırıyor. Birincisi, Ece Ayhan hakkında yapılan bir betimlemenin bir argo deyimle yapılmış olması.[9] İkincisi ise “tatara titiri” deyiminin Ece Ayhan’ın yazı ve söyleşilerinde sıklıkla kullandığı bir tabir olması.

“Tatara titiri”, Hulki Aktunç’un Büyük Argo Sözlüğü’nde şöyle tanımlanmış:

“İşe yaramaz, önemsiz, değersiz”.[10]

Kazgan’da Ece Ayhan’ın bu şekilde tarif edilmesi tahminimce onun “tatara titiri” deyimini gündelik hayatta sıklıkla kullanması nedeniyle dergiyi hazırlayan arkadaşlarının, Ece Ayhan’a yaptıkları küçük bir şakadan kaynaklanıyor. Ece Ayhan’ın yazı ve söyleşilerinde, sekiz farklı yerde “tatara titiri” deyimini kullandığını gördüm.[11] Yani sevdiği bir deyim. Bu nedenle okul yıllarında da bu deyimi sıklıkla kullanıyor olabileceğini düşünüyorum. Ancak bu ilişkiden bağımsız olarak Kazgan’ı hazırlayan ekip, “tatara titiri” deyiminin olumsuz anlamını kullanarak bu türden bir betimleme yapmış da olabilir. Bu deyimin tespit edebildiğim ilk kullanımlarından biri Oktay Rifat’ın Jacques Prevert’den yaptığı çeviri:

Blaise Pascal adında biri
Tatara titiri”[12]

Çevirinin altına ayrıca şu not düşülmüş:

“Bu şiir bizim ünlülere uygulanarak da okunabilir.
İşte:Peyami Safa adında biri
Tatara titiri”

O yıllarda bu deyimin gündelik hayatta ya da matbuda ne düzeyde dolaşımda olduğunu bilemiyorum ancak çok yaygın bir kullanım olmasa gerek. Bu nedenle yukarıda yaptığım ilk okumaya daha yakınım.


BABİL’İN EN KÜÇÜK KAPISI


Kazgan-1959, s.41

Yukarıdaki buluntuda geçen “Şiirlerine bakılırsa Babil’de doğmuştur.” ifadesi başlı başına önem arz ediyor. Tunç Tayanç’ın yayına hazırladığı, “Adım Ece Ayhan Çağlar…” isimli çalışmadan öğrendiğimiz kadarıyla Ece Ayhan’ın ilk dönem şiirlerinde “Babil imgesi” önemli bir yer tutmakta. Ece Ayhan’ın ilk dönem şiirlerinden haberdar olan arkadaşları da belki sataşarak belki de hoş bir jest yaparak tarihe not düşmüşler.

Şiirlerden birkaç örnek verelim. İlk örnek “Babil’de Arkadaşlık” şiirinden:

Sonra Kötü İlgi’m
Ben yitmiye devam etmek istiyorum dedim
(tükenmez bir kızlık bu kapıda sıkışmış)
Bir Çarşamba günü
Ve sonraki günler yitmiye devam ettik
(sen Babil’de arkadaşlığın ne demek olduğunu bilir misin).[13]

İkinci örnek “Babilde” şiirinden:

Babil’in en küçük kapısı açık
Sokaklarda bir bakır çocuğun
Güzel yüzünü bir veba maskesi gibi
Bir hüzün gizliyor.[14]

Üçüncü örnek ise “Sentez”[15] şirinden:

Babil’de
Babil’de bir çocuk demek
Bizi kullanıp kullanıp duruyormuş
Ama biz bu değiliz ki
Daha ilk sayfalarda
Karşımıza çıkıveriyor
Başkasının gözleri
Başkasının ağızları dudakları
Babil’de basılmış[16]

Peki neden Babil? En sarih açıklama Edip Cansever’in sanırım:

“Peki neden bu kadar seviyor dille oynamayı Ece Ayhan? Ben şöyle diyeceğim: Yaşamadığı çağların, hatta yaşarken bile yaşamıyor göründüğü bir çağın, o hiç yazılmamış duygular tarihini ele geçirmek için. Bu yüzden kurulu bir şiir dili onun ilgisini çekmez hiç.”[17]

“Babil imgesinin” kökenini Ece Ayhan şiirindeki tarihimsilikte[18] aramak da mümkün. Orhan Koçak’ın anlatımıyla:

“Eğer bazı eski metin ve söylemlere kayıtlı olan ’yabansı’ sözcüklerin şiirdeki varlığı nedensizse, şiiri ‘aydınlatacağına karartıyorsa’ ve buna rağmen şiir de ‘tarihsel tabakalarla’ bağlantısını bu sözcükler aracılığıyla kuruyorsa eğer, o zaman şiirin tarihselliği de sorunlu bir nitelik alır. Bu durumda, tarihten değil de ‘tarihimsilikten’, ‘tarihmiş gibi yapmaktan’ söz edilebilir ancak.”[19]

Ancak bu arayışı gerçekleştirirken Ahmet Soysal’ın uyarısını da dikkate almak gerekir:

“Ece Ayhan’ın şiiri tarihe gönderir. Bu göndermeleri açmak, çözümlemek, ilginç olabilir. Ama bu çözümleme, şiirin şiir olarak değerinin bize veremez. Ece Ayhan’ın şiiri bulmaca değildir, ve bulmaca çözücülerin oyuncağı değildir.”[20]

Buluntudaki bir diğer önemli nokta da şu elbette: “ ‘İkinci Yeni’ adında bir şiir akımını milletin başına bela etmiş, ortalığı karıştırmış, sonra da sessiz sessiz gülmüştür.”

Ece Ayhan personanasının en belirgin iki özelliği, “ortalığı karıştırma” ve “sessiz sessiz gülme” denebilir. Ortalığı karıştırma onun kışkırtıcılığına bir gönderme sanırım. Ama bununla sınırlı değerlendirmemek lazım. Ortalığı karıştırırken kendine yer açan, kendi değerini ve özerkliğini direten bir “eylem” olarak da düşünülebilir. Kendisi de niçin yazdığını şöyle açıklıyor:

“Kimbilir, belki de, yerimi (hakkımı) aramak uğruna çiziktiriyorum. Issız bir uçta ve kendi kendine bir şeyleri yoklamak anlayacağınız. (Efendi efendi ayakta durmaya çabalarken, bak bu bir budak da ne oluyor?”[21]

“Sessiz sessiz gülen” tarafı da onun muzipliğine ve oyunbazlığına bir gönderme kuşkusuz. Bu durumu en iyi anlatan yine kendisi:

“Köylü kentten köyüne dönüyor, yalnız ve ansızın karşısına bir ayı çıkıyor. Kaçış yok. Köylü çırılçıplak soyunuyor. Ayı anadandoğma adamı görünce ters geri kaçıyor. Ben de böyle yaptım, çok ayı ürkütüp kaçırttım.”[22]

Ece Ayhan, İkinci Yeni’yi milletin başına bela etti, ortalığı karıştırdı, çok ayı ürkütüp kaçırttı, sonra da sessiz sessiz güldü. İyi ki de öyle oldu.

TARIK ÖZCAN,9 Temmuz 2019
tarikozcan1@gmail.com


DİPNOTLAR

[1] Kazgan hakkında kısa bir bilgi için bkz. Bahanur Garan Gökşen-Erol Gökşen, “1923’ten 1960’a Kadar Ankara’da Çıkan Edebiyat-Kültür ve Sanat Dergileri Üzerine Tanıtıcı Bir Kaynakça Denemesi”, Kültürel Mirasın İzinde Ankara, Hacettepe Üniversitesi Basımevi, Ankara, 2016, s.168.

[2] Ece Ayhan, “Ayağa Kalkarak ‘İkinci Yeni’ Akımı”, Bir Şiirin Bakır Çağı, YKY, İstanbul, 2016, s.14.

[3] Ayhan, s.20.

[4] Feyza Perinçek-Nursel Duruel, Cemal Süreya: Şairin Hayatı Şiire Dahil, Can Yayınları, İstanbul, 2017, s.77 Turan Karataş, Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, Kaknüs Yayınları, İstanbul,  1998, s.55.

[5] Kazgancı Cafer İdris Damsarsar, “Şaban’a Mektup”, Kazgan, 1959, s.3.

[6] İdris Damsarsar meselesi epey karmaşık olduğundan bu yazıda çok fazla üzerinde durmayıp ayrı bir yazı olarak yayımlamayı düşünüyorum.

[7] Dinçer Günday, Ergin Günçe’yi Hatırlamak, Manisa Kültür Sanat Kurumu Yayını, Manisa, 2011, s.13.

[8] Ayhan, s.14.

[9] Ece Ayhan şiirinin argoyla kurduğu güçlü ilişki malum. Meseleye farklı açılardan yaklaşan birkaç okuma için bkz.  Enis Batur, Başkalaşımlar I-X, Kırmızı Kedi, İstanbul, 2016, s.75; Erdoğan Kul, Ece Ayhan’ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, 2007, s.464-471; Cihat Duman, “Bozuk Ağzın Şiiri Ya da Şiirin Vesikalı Baldızı: Argo”, Hece, Sayı 165, 2011, s.99.

[10] Hulki Aktunç, Büyük Argo Sözlüğü, YKY, İstanbul, 2015, s.275

[11] Ece Ayhan, Aynalı Denemeler, YKY, İstanbul, 2012, s.10, s.74; Ece Ayhan, Başıbozuk Günceler, YKY, İstanbul, 1997, s.250; Ece Ayhan, Şiirin Bir Altın Çağı, YKY, İstanbul, 1993, s.16, s.26, s.77, s.275, s.279.

[12] Jacques Prevert, “Sıkıntılı Bahis”, çev. Oktay Rifat, Yaprak, Sayı 14, 1949,  s.1.

[13] Tunç  Tayanç , “Adım Ece Ayhan Çağlar…”, YKY, İstanbul, 2014, s.142

[14] Tayanç, s.145.

[15] Aynı şiir küçük farklılıklarla Bütün Yort Savul’lar! kitabında da yer almaktadır. Bkz. Ece Ayhan, Bütün Yort Savul’lar!, YKY, İstanbul, 1994, s.237.

[16] Tayanç, s.161.

[17] Edip Cansever, “Ecegilleri Okumak”, Şiiri Şiirle Ölçmek, haz. Devrim Dirlikyapan, YKY, İstanbul, 2012, s.152-153.

[18] Farklı kavramsallaştırmalar kullanılabilir elbette. Necmiye Alpay, benzer bir gerekçeyle uzayzamanı kavramını, Ali Özgür Özkarcı ise tarih toplayıcısı kavramını kullanıyor.  Bkz. Necmiye Alpay, Yaklaşma Çabası, Edebi Şeyler, İstanbul, 2018, s.98; Ali Özgür Özkarcı, Ece Ayhan (Şiir, Tarih, İdeooji), Edebi Şeyler, İstanbul, 2018, s.44.

[19] Orhan Koçak, Kopuk Zincir, Metis, İstanbul, 2016, s.165.

[20] Ahmet Soysal, A’dan Z’ye Ece Ayhan, YKY, İstanbul, 2003, s.45.

[21] Ayhan, s.9

[22] Ümit Bayazoğlu, “Ece Ayhan Sivil İtaatsizliğin Sınırından Sesleniyor: Çok Adam Kırmışım, Özür Dilerim”, Express, 20 Mayıs 1995, s.14.


KAYNAKÇA

Aktunç Hulki, Büyük Argo Sözlüğü, YKY, İstanbul, 2015

Alpay Necmiye, Yaklaşma Çabası, Edebi Şeyler, İstanbul, 2018

Ayhan Ece, Aynalı Denemeler, YKY, İstanbul, 2012

Ayhan Ece, Başıbozuk Günceler, YKY, İstanbul, 1997

Ayhan Ece, Bir Şiirin Bakır Çağı, YKY, İstanbul, 2016

Ayhan Ece, Bütün Yort Savul’lar!, YKY, İstanbul, 1994

Ayhan Ece, Şiirin Bir Altın Çağı, YKY, İstanbul, 1993

Batur Enis, BaşkalaşımlarI-X, Kırmızı Kedi, İstanbul, 2016

Bayazoğlu Ümit, “Ece Ayhan Sivil İtaatsizliğin Sınırından Sesleniyor: Çok Adam Kırmışım, Özür Dilerim”, Express, 20 Mayıs 1995

Cansever Edip, “Ecegilleri Okumak”, Şiiri Şiirle Ölçmek, haz. Devrim Dirlikyapan, YKY, İstanbul, 2012

Damsarsar Kazgancı Cafer İdris, “Şaban’a Mektup”, Kazgan, 1959

Duman Cihat, “Bozuk Ağzın Şiiri Ya da Şiirin Vesikalı Baldızı: Argo”, Hece, Sayı 165, 2011

Garan Gökşen Bahanur – Gökşen Erol, “1923’ten 1960’a Kadar Ankara’da Çıkan Edebiyat-Kültür ve Sanat Dergileri Üzerine Tanıtıcı Bir Kaynakça Denemesi”, Kültürel Mirasın İzinde Ankara, Hacettepe Üniversitesi Basımevi, Ankara, 2016

Günday Dinçer, Ergin Günçe’yi Hatırlamak, Manisa Kültür Sanat Kurumu Yayını, Manisa, 2011

Karataş Turan, Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, Kaknüs Yayınları, İstanbul,  1998

Koçak Orhan, Kopuk Zincir, Metis, İstanbul, 2016

Kul Erdoğan, Ece Ayhan’ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, 2007

Özkarcı Ali Özgür, Ece Ayhan (Şiir, Tarih, İdeooji), Edebi Şeyler, İstanbul, 2018

Perinçek Feyza – Duruel Nursel, Cemal Süreya: Şairin Hayatı Şiire Dahil, Can Yayınları, İstanbul, 2017

Prevert Jacques, “Sıkıntılı Bahis”, çev. Oktay Rifat, Yaprak, Sayı 14, 1949

Soysal Ahmet, A’dan Z’ye Ece Ayhan, YKY, İstanbul, 2003

Tayanç Tunç  , “Adım Ece Ayhan Çağlar…”, YKY, İstanbul, 2014


YAYINCININ NOTLARI

-Yazının temel buluntusu olarak dikkat çeken 1959 tarihli Kazgan Dergisi‘nin pdf dosyası biçemindeki tam metnini https://evvel.org/kazgan1959.pdf adresinden inceleyebilirsiniz.

-İşbu kıymetli araştırmayı EVV3L ve takipçileriyle paylaşan Tarık Özcan‘a yerden göğe kadar teşekkür ederiz.

-EVV3L kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı ilgilerin indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
26
2019
--

“ODA” (İlhan Berk, 1938)

Geçmişi kuru bir yaprak gibi oradan oraya sürüklenir bir vaziyette bulduğun zamanlar; yalnız bu oda sana sadık bir ayna gibi eski güzelliğini aksettirecektir!
(…)
Bazen yüzümü bu boşluğa götürüp saatlerce kımıldamaksızın kalıyorum.
Bu odaya bağlandığım kadar belki hiçbir şeye bağlanmış değilim.
(…)
Bu odada her şeyin saf bir lisanla konuştuğuna şahit oldum.
(…)
Ne yapayım, sen işte, dışımı böyle oda boşluğu ile (…) bırakıp gittin!

İLHAN BERK
Uyanış-Servetifünun, 17 Şubat 1938, sayı: 2165/480, s.201
“Bir Limandan Üç Resim”, Haz: Erol Gökşen, YKY, 2019, s. 47-48


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
04
2019
--

Sait Faik ve Kancabaş

Sait Faik ve bir ‘Kancabaş Teknesi’ (Burgaz Ada’da…)
(Bir Usta Bir Dünya: Sait Faik, YKY, 2003, s.40
Haz: Onca Tapınç – Sevengül Sönmez)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

May
24
2019
--

Antonin Artaud’un Çizimleri… UPAS’ta…


Antonin Artaud’un çizimlerinden oluşan özel bir seçkiyle birlikte 1996 yılında MoMA tarafından yayımlanan kapsamlı bir sergi katalogunun eksiksiz biçemine https://upas.evvel.org/?p=773 adresinden ulaşabilirsiniz.


May
05
2019
--

Akademik/İnceleme: LA VOIX HUMANIE // İNSAN SESİ (Jean Cocteau, 1934)


Jean Cocteau‘nun 1930’lu yıllarda yayımlanan “İnsan Sesi” başlıklı monoloğu hakkında kaleme alınmış kapsamlı bir akademik incelemeyi (Duygu Erdoğan, Bahçeşehir Üniversitesi, 2007) okumak için tıklayınız.



Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Gerçeküstü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
28
2019
--

Bedri Rahmi’nin Bir -İstanbul- Deseni

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Bir -İstanbul- Deseni
(Desenin büyük biçemini görmek için fotoğrafa tıklayınız.)

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Bedri Rahmi” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
21
2019
--

Fanaraki’de Kancabaş

Hera Kayalıkları’nda (Fenerbahçe Burnu’nda)
Kancabaş tipi bir tekne…


Hamiş: Kartpostalı EVV3L arşivine ileten H. Can Yücel‘e çok teşekkür ederiz.

Nis
16
2019
--

“Yıllar sonra Bayan Holman her kitabımı aldı. Hem de herbiri için 78 dolar ödeyerek.” (John Steinbeck)

Sevgili Val (Nelson Valjean)

(…) Annemle babam için anlattıkların çok ilgimi çekti. Kimse anne ve babasından benim gördüğüm bağlılığı görmemiştir. Kasaba halkı yaptığımı çılgınlık ve beğenmezlik olarak görüyordu. Onların bu tutumu anne ve babama acı vermiş olmalı. Bir aydın olarak yaşamımı yazarlıktan kazanma olasılığının milyonda bir olduğunu biliyorlardı. At yarışları bile para kazanmak için daha elverişli bir yol. Birkaç yıl önce babamla ilgili bir olay öğrendim. Seni ilgilendirir sanıyorum. İlk kitabım çıktığı zaman bizim oradan birkaç kişiyi kitaptan almaya zorlamış. Başaramamış. Biliyorsun o zamanlar yılın birkaç ayını Pacific Grove’da geçiriyorduk. Oraya gitmiş. Bay Holman’a dükkânında satması için birkaç kitap almasını önermiş. Kitabın adı “Altın Kupa” demiş. Bay Holman, eğer istek olursa sipariş verebileceğini, satılıp satılmayacağını bilmeden kitapları getirtip dükkânda tutma tehlikesini göze alamayacağını söylemiş. Yıllar sonra Bayan Holman her kitabımı aldı. Hem de herbiri için 78 dolar ödeyerek. Oysa başta kitaplarım 2 ya da 3 sente satılıyordu. Bay Holman’ı kitap beğenisi olmadığı için suçlardı hep. Babamın kitaplarımın satılması için böylesine çalışması beni çok şaşırttı. Başaramaması önemli değil. (…)

John Steinbeck
13 Mart 1953, New York

“Mektuplarda Bir Yaşam”, Çev: Sevim Gündüz
Sel Yayıncılık, Aralık 2018, s. 282

Nis
15
2019
--

Cihat Burak’ın ilk kez gün yüzüne çıkan desenleri…

“Bozlu Art Project, 9 Nisan-31 Ağustos tarihleri arasında
Türk resminin en özgün ve sıra dışı karakterlerinden
biri olan Cihat Burak’ın ilk kez gün yüzüne çıkan
desenlerini sergiliyor. ”

Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/1346868
/Cihat_Burak_in_ilk_kez_gun_yuzune_cikan_desenleri.htm

Mar
13
2019
--

Kerim Çaplı Project // KAYIP // Albüm Lansman ve Anma Gecesi’nden Görüntüler, Performanslar (12 Mart 2019, DorockXL, Kadıköy)


“That’s what love is…” (Kerim Çaplı)
Akın Eldes, Ahmet Çaplı, Yağmur Kerestecioğlu
Performansın kısa videosunu izlemek için;
https://evvel.org/akineldeskerimcapli.mp4




Yavuzcan Çetin, Batu Mutlugil, Burak Ocakçı
Performansın kısa videosunu izlemek için;
https://evvel.org/yavuzcankerimcapli.mp4

Dinçer Tuğmaner, Tuncer Tunceli, Göksenin, Soner Doğanca
“The Blues Is My Business” (Etta James)
Performansın kısa videosunu izlemek için;
https://evvel.org/tuncertuncelikerimcapli.mp4

Tarkan Mumkule, Serdar Öztop,
Soner Doğanca, Yağmur Kerestecioğlu
“All along the watchtower” (Jimi Hendrix)
Performansın kısa videosunu izlemek için;
https://evvel.org/serdaroztopkerimcapli.mp4

Zafer Şanlı, Gür Akad
“Still got the blues” (Gary Moore)
Performansın kısa videosunu izlemek için;
https://evvel.org/gurakadkerimcapli.mp4


“Renkli Sağlam Uzun Aksak” bir gece oldu…


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Kerim Çaplı” başlıklı ilgilerin
tümüne https://evvel.org/ilgi/kerim-capli adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
12
2019
--

“tepelerden aşağıya bir dağ iner.” (Kerim Çaplı)


Kerim Çaplı (1949-2004)



“Müziğin renkleri arasında Blues’un yeri centilmenliktir.
O müzikte, bir solo atılırken şiir yazılır.
Büyük laflar bir araya gelir,
tepelerden aşağıya bir dağ iner.
Ben bunu hissederim.”

Kerim ÇAPLI



Hayatınızı
müzik gibi koruyun,
koruduğunuz
müzik gibi yaşayın.

Kerim ÇAPLI


Ayrıca bkz: “Renkli Sağlam Uzun Aksak”


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Kerim Çaplı” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/kerim-capli adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
06
2019
--

Tarihinsancısı 2 yaşında! (Âh… âh… âh!)


Âh… âh… âh! Tarihinsancısı yayımlanmasının üzerinden iki yıl geçmiş. Âh! Bu kitabın “Sol Kalbim” bölümündeki tüm şiirler Duygu Gündeş‘le birlikte yaşanmıştır ve daima Biricik-mu‘ya (biriciğime, Duygu’ya) ithafen yazılmıştır. Âh! Zihnime ve ruhuma mıhlanan bir ‘büyük yokluk’ görüyorum şimdi.. Sonra bu yokluğun sıkıntılı acısını kalbimde hissediyorum. Âh! Okumak isteyenler için Tarihinsancısı‘nın tam metni şurada duruyor, duracak, ölümsüzlüğü mıhlayan bir ‘âh’ gibi; bit.ly/tarihinsancisi

Zafer Yalçınpınar
Mart 2019


Zafer Yalçınpınar, “Tarihinsancısı”
Pasaj69 YAYIN, Şubat 2017, 43 Sayfa, Şiir
Okumak için: https://bit.ly/tarihinsancisi


Hamiş: Zafer Yalçınpınar’ın tüm şiir kitaplarına https://bit.ly/zypsiir adresinden -pdf dosyası biçeminde- ulaşabilirsiniz.

Mar
02
2019
--

İlk Baskı’da; “Saint-Antoin’ın Güvercinleri” (İlhan Berk, 1958)

İlhan Berk’in Galile Denizi adlı şiir kitabının
ilk baskısından görünümler… (1958, Varlık Yayınları)
(Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
01
2019
--

“İlhan Berk Şiirinin Atardamarı: Günaydın Yeryüzü” (Seyyit Nezir)


İlhan Berk’in 1952 yılında yayımlanan
“Günaydın Yeryüzü” adlı şiir kitabının kapak görüntüsü…

Yazko Edebiyat’ın Ağustos 1983 tarihli 34. sayısında Seyyit Nezir tarafından kaleme alınan “İlhan Berk Şiirinin Atardamarı: Günaydın Yeryüzü” başlıklı yazının tam metnini https://evvel.org/ilhanberkseyyitnezir.pdf adresinden okuyabilirsiniz.



Ayrıca Bkz:
“Şairler Bizim İçin Övünür” (Seyyit Nezir)
(Aydınlık Gazetesi, 4/3/2019)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
24
2019
--

Buluntu: “Hüseyin Çapkan İçin Ağıt” (İlhan Berk)

(…)
III

Ölünün Karısının Dediği

Cuma günü gök bulutluydu,
Gözüne uyku girmiyordu.

Cuma günü gök bulutluydu.

Kalktın beyaz gömleğini giydin,
Bir düğmesi düşmüştü diktim.

Cuma günü gök bulutluydu.

Bir zaman avluda gittin geldin,
Gülün bir dalı sarkmıştı kaldırdın.

Cuma günü gök bulutluydu.

Yavaşça çıktın sonra kapıdan,
Arkandan baktım durdum.

Cuma günü gök bulutluydu.
(…)

İlhan BERK
“Hüseyin Çapkan İçin Ağıt” adlı şiirinden..


Önemli Not: İlhan Berk’in bu şiiri kitaplarında yer almamaktadır. Şiirin tam metnini, hikâyesini ve buluntuya ilişkin detaylı bilgileri https://parsomen13.blogspot.com/2019/02/ilhan-berkten-yeni-bir-siir.html adresinde okuyabilirsiniz. Bu buluntuda emeği geçen tüm İlhan Berk dostlarına -yerden göğe kadar- teşekkür ederiz. (Zy)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
21
2019
--

Ece Ayhan’ın 1998 Yılında Katıldığı Televizyon Programı ya da “Efsaneyi değiştirmek istedim.”


izlemek için tıklayın…

1998 yılında, yerel bir televizyon kanalında (Ton TV), Ahmet Kaşıkçı’nın sunumuyla gerçekleşen bir programa dönemin Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Özay ve Ece Ayhan konuk olarak katılmış. (Programın dört parçadan oluşan eksiksiz kaydını https://pasaj69.org/ece-ayhanin-1998-yilinda-katildigi-televizyon-programinin-kaydi/ adresinde izleyebilirsiniz.)

Programı izlediğimizde, 90’ların sonunda Ece Ayhan’ın zihinsel ve fiziksel açıdan yaşına göre “oldukça sağlıklı” göründüğünü, mantıksal ve kavramsal çerçeveyi kaybetmeden konuştuğunu, yani o dönemde Ece Ayhan’ı itibarsızlaştırmaya çalışan kifayetsiz muhterislerin öne sürdüğü gibi “kötü, sağlıksız, hasta, deli vb.” olmadığını fark ediyoruz. Böylelikle, gözlerimizle gördüğümüz, kulaklarımızla duyduğumuz bu sahici yayın, bizim daha önce edebiyat oligarşisinin kâhyalarına karşı defalarca dile getirdiğimiz “Ece Ayhan’ı yanlış biliyorsunuz, yanlış tanıtıyorsunuz!” suçlamalarımızı da haklı çıkarıyor, diyebiliriz.

Programın eksiksiz kaydının paylaşılmasında emeği geçen Ahmet Kaşıkçı‘ya, Mustafa Önder‘e, Seçkin Ertün’e, Musa Günerigök’e, ayrıca, yayını pasaj69.org ortamından yaygınlaştıran Uğur Yanıkel‘e -yerden göğe kadar- teşekkür ederiz.

Zafer Yalçınpınar
21 Şubat 2019


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden, “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
05
2019
--

Kerim Çaplı’nın “Kayıp” albümünden oğlu Ahmet Çaplı’yla birlikte; “Muhtacım Sana”

Klibi izlemek için tıklayın…

Virtüöz: Kerim Çaplı
https://evvel.org/virtuoz-kerim-capli

1967′de Kerim Çaplı
https://evvel.org/1967de-kerim-capli

Hard to Believe (by Jim Capli)
https://evvel.org/hard-to-believe-by-jim-capli

Kerim Çaplı: Renkli Sağlam Uzun Aksak
https://zaferyalcinpinar.com/k7.html

Kerim Çaplı’nın Çocukluğu
https://evvel.org/kerim-caplinin-cocuklugu

Piano Pasha “Erdoğan Çaplı” ve 14 Yaşındaki Oğlu “Kerim Çaplı” https://evvel.org/piano-pasha-erdogan-capli-ve-14-yasindaki-oglu-kerim-capli

KERİM ÇAPLI’YI UNUTMADIK!
https://evvel.org/kerim-capliyi-unutmadik

Yavuz Çetin ve Kerim Çaplı
https://evvel.org/yavuz-cetin-ve-kerim-capli

Kerim Çaplı’nın ünlü bir davul solusunu
https://zaferyalcinpinar.com/kerimcaplimobydick.flv
adresinden arşivleyebilirsiniz.


2004 yılında aramızdan ayrılan; birden çok enstrümana virtüöz seviyesinde hakimiyeti, vokal yeteneği ve aykırı mizacıyla Türkiye çağdaş rock müzik tarihinin Kerim abisi Kerim Çaplı’nın, 80’li yıllarda Erekli Stüdyosu’nda kaydettiği ve bu zamana kadar günyüzüne çıkmamış şarkıları oğlu Ahmet Çaplı’nın üstlendiği “Kayıp” projesi kapsamında müzikseverlerle buluştu. (Ayça Han, Cumhuriyet Gazetesi, 5/2/2019)


Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/1231405/Cagdas_rock_tarihimizin_Kerim_abisinin_hic_bilinmeyen_sarkilari….html#


“Kerim Çaplı’yı 2017 yılında büyük ilgi gören “Blue” belgeseliyle tanıdım. “Delilik ve dahilik arasında” yer alan ince çizginin üzerinde dolaşmasını hayranlıkla izlediğim o hayat, belgesel boyunca Virginia Woolf’un şu cümlesini dolaştırdı aklımda: “Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin.” Sayısız şarkı yapmış Kerim Çaplı, bugün yaptığı o şarkıların nerede olduğu bilinmiyor. Ancak Erekli Stüdyosu’nda kaydettiği 8 parçalık bir demonun varlığı uzun süredir biliniyordu. Şimdi ise Kerim abinin oğlu Ahmet sayesinde içinde 5 İngilizce, 1 enstrümantal ve 2 Türkçe parçanın yer aldığı albüm “Kayıp” müzik tarihinde yerini alıyor.” (Ayça Han)

Ayça Han: Projenin de odağında olan “Kayıp”lık meselesi nedir? Neden kayıptı bu kayıtlar, size ulaşana kadarki süreçte bu kadar bilinmiyor oluşlarının sebebi neydi?

Ahmet Çaplı: Aslında kayıplık manasını sadece bu albüme değil hikayenin bütününe atfetmek daha doğru. Mesele kayıp olan kayıtlardan ziyade kayıp bir hayat. Bunu şöyle açıklayayım; aslında bu kayıtlar tahmin ediyorum (sonra öğrendiğim kadarıyla) babamın yakınındaki bazı müzisyen dostları tarafından da biliniyormuş. Yani kaybolmuş bir albümden ziyade çeşitli nedenlerle kendini kaybetmiş ve bulmak için de çabalamamış bir müzisyenin aslında her zaman varolan kayıtları. Ve imkanların daha da kısıtlı olduğu o dönemde böylesi gel gitleri olan bir karakterin bu kayıtları bu kadar titizlikle tamamlaması ama çıkartamamış olması bence bize hayatında boğuştuğu zorluklarla ilgili başka noktaları işaret ediyor. (…)


Söyleşinin tam metnine şuradan ulaşabilirsiniz:
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/1231405/Cagdas_rock_tarihimizin_Kerim_abisinin_hic_bilinmeyen_sarkilari….html#


Okumak için tıklayınız…

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Kerim Çaplı” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/kerim-capli adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com