(…)
Kafka her zaman düşüncelerini ifade etti ve buna kesin olarak karar verdiği andan itibaren (günlüğünde ya da düşüncelerini not aldığı yazılarında) her kelimeyi bir tuzağa dönüştürdü (tehlikeli yapılar inşa ediyordu; kelimeler belli bir mantık düzenine göre sıralanmıyor, birbirlerinin üzerine yığılıyorlardı; sanki tek yapmak istedikleri şaşırtmak, yoldan çıkarmaktı; sanki doğrudan doğruya şaşırmakla başlayıp yolunu kaybetmeye kadar giden süreçlerden asla bıkmayan yazarın kendisine hitap ediyorlardı).
Gösterilecek en boş çaba, salt edebi nitelik taşıyan kimi yazılarına bir anlam vermektir; bu tür yazılarında okur, olmayanı yaşadığı izlenimine kapılır; okuyucunun edineceği en iyi izlenim ise, daha önce var olanı yaşamaktır, ama bir kez olsun kabaca biçimlendirilmeye kalkışıldığında ve en utangaç doğrulamayla karşı karşıya kalındığında bile, daha önce var olanı hemen gizler.
Georges Bataille
“Edebiyat ve Kötülük”, Çev: Ayşegül Sönmezay, Ayrıntı Yay. 2.baskı, 2004, s. 123