(…)kartallara özgü bir şey, onu tüm vasatlığın üzerinden uçurarak, güneşli, bulutlu zirvelere taşır. Bilimlerde kuru bir yan bulur, bunlar, onun bir ihtiyaca dönüşmüş olan uçuşunu aksatır, köstekler. Bir mutluluk ve aynı zamanda da bir mutsuzluk bu delikanlıyı diğer genç adamlardan ayırır. (…)onun için insan hayatı gizem dolu bir ihtişamdır ve insan olmak dışında hiçbir sıfat taşımayan insanların arasına karışır. (…) Bölünmemiş, yalın tabiat, bir oraya bir buraya sürükler onu, sımsıkı kavrar, yeline katar. (…) Gitarı sırtında, artık zorlanarak, yolunu yitirmiş bir halde, cılız, belirsiz özlemini boş yere harcayarak dolanıp durmaktadır dünyada. Bir düzene girmek, olgunlaşmak ister ve bunu başaramaz. Bir sis sarar etrafını ve kesif belirsizlikler içinde kendini kaybeder. (…) sessiz ve dalgın yürür ve bu kez insanlara bir aylak gibi görünür. Kimse ona ciddi, güzel niyetler yakıştırmaz. İnsanların arasına karışır ama onu dışlarlar, insanları mutlu edemez, tıpkı insanların da onu mutlu etmediği gibi. (…)
Robert Walser
“Gezinti”, Çev: Cemal Ener, Can Yay., 2011, ss. 78-79