(…)
Kopkoyu sular, binlerce gözlü,
beyaz köpükten kirpikler aralanmakta,
görmek için seni, öyle büyük ve uzun,
otuz gün boyunca.
Sert vursa bile ayağını gemi,
ve çekingen olsa attığı adım,
sen sakin kal güvertede.
(…)
sonra erkekler diz çökecek
ve ağları onaracaklar.
(…)
Gecenin ilk dalgası varmış bile kıyıya,
hemen ikincisi seni bulacak.
Ama bakarsan dikkatle ötelere,
hâlâ görebilirsin ağacı,
meydan okurcasına kalkan koluyla
-birini koparıp almıştır rüzgâr önceden
-ve sen düşüneceksin: daha ne kadar
direnebilecek bu çıplak gövde fırtınalara?
Kara görünmez olmuş artık.
Kumlara sarılmalıydın bir elinle
ya da saçlarından bağlanmalıydın kayalara
(…)
En iyisi sabah,
daha ilk ışıklarla açmak gözlerini,
bakmak hep yerinde kalan gökyüzüne,
hiç aldırmamak yol vermeyen sulara
ve kaldırıp dalgaların üzerine gemiyi,
dümen kırmak o hep geri dönen
güneşli kıyılara.
Ingeborg Bachmann
Ertelenmiş Zaman’dan…