Bir yerde, Mısırkalyoniğne’yi okurken, “Bu şiirleri anlamaya çalışmayın, bir denize bakar gibi bakın. Denize bakmaktan ne anlıyorsunuz? Buna da öyle bakın” demek gereğini duymuştum. Böyle deyişimin bir nedeni var: Okuyucunun anlamak isteğine karşı çıkmak.(…)Boşluğun özel bir yeri var o kitapta. Buna ben boşluğun dili diyorum. Bunun anlaşılması ise salt göze bağlıdır. Söz gelişi, birisine okunmaz. Şiiri görmeyi gerektiren bir yöntemdir bu.(…) Böylece, Mısırkalyoniğne, ilk anda bir şiirden duyulan kıvancın (ben buna duyurma demek isterim) yerine, bakış’ı koyuyor. (20 Mart 1958)
İlhan Berk
“El Yazılarına Vuruyor Güneş”, YKY, 1992, s.44