Poliste adımızı sordular.
-Bileklerimden kelepçe vurdular-
Dedi ki biz oyuz
dosyada künyemiz vardır.
Babamız Ahmet annemiz Fatma…
Vaktimiz yoktu evlenemedik
__________________dedik:
Nüfusta kaydımız bekârdır.
Ne avrat, evlat, ne dünür…
Yirminci asırda her şair
______________bizim gibi düşünür.
İçerde küf ve nem
Demir parmaklık arkasında ışıltılar:
-Geç! dediler;
Aralandı kapı yürüdük,
Eğildi üstünden atladık- duvar.
Sağnak sağnak
Yağıyordu gökten aydınlık
Yürüdük…
Yar bizimle
______gökler bizimle
Sular bizimle başladı yürümeye.
Yürüdük
Demirkapı, Ahırkapı, Adliye.
Yürüdük
Bileklerimizde tel kelepçe
Bütün gece…
Yargıçta suçumuz sordular
-Bileklerimizde karakol mührü vurgular-
Dedik ki çok
Dedik ki yok
Dedik ki adam öldürmedik kan içmedik
Yalnız iki lâf dedik.
Dedik ki
Gün ağardı göğe bak!
Dedik ki
Güneş doğsa sırtımız ısınacak!
Hür bir dünyada mesut insanlar
Onlar için yemiş verir ormanlar
İnsan büyür mihnet küçülür
Pürüzsüz sular gibi akar zamanlar.
Yıldızlar omuzların hemen tepesinde
Keder ve hınç Kafdağı’nın ötesinde
Gök bir anne çınar gibi üstünde onların
Ve onlar oynaşırlar bu çınarın gölgesinde.
Sokakta yolumuza durdular.
Neticeyi sordular.
Dedik ki
Ya kırmızı ya sarı!
Şahit edip deriz ki gökleri ve tarlaları
Adam öldürmedik kan içmedik!
Yalnız iki lâf dedik.
İlhami Bekir Tez
“Herhangi Bir Roman Kitabıdır”, YKY, 2016, ss. 110-111