Nis
15
2011
0

Haber: Nâzım Hikmet’in yakın arkadaşlarından Müzehher Vâ-Nû vefat etti.

13 Nisan 2011 tarihinde Nâzım Hikmet’in gençlik arkadaşı Vala Nurettin’in eşi Müzehher Vâ-Nû, 99 yaşında hayata veda etti. Müzehher Vâ-Nû, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucuları arasında yer alıyordu. Vakıftan yapılan açıklamaya göre, Nâzım Hikmet’in birlikte Anadolu’ya geçtiği, sonra da birlikte Sovyetler Birliği’ne gittiği gençlik arkadaşı Vala Nurettin ile eşi Müzehher Vâ-Nû, Nâzım Hikmet ile Bursa Cezaevinde yattığı dönemin özellikle son yıllarında yakın arkadaş oldular. Nâzım Hikmet’in Bursa Cezaevinden onlara yazdığı mektuplar ise sonraki yıllarda kitap olarak yayımlandı. Nâzım Hikmet uzun cezaevi yıllarından sonra özgürlüğüne kavuştuğunda da ilk bir ayı, Vala ve Müzehher Vâ-Nâ’nun Salacak’taki evlerinde geçirmişti. Müzehher Vâ-Nû, 1991’de faaliyete geçen Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın da kurucuları arasında yer alarak, uzun süre yönetim kurulu üyeliği yaptı.
Müzehher Vâ-Nû’nun naaşı İstanbul Esentepe Nimet Abla Camii’nde kılınan öğle namazının ardından Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verildi. – Ankara (Ankara Haber Ajansı)


Mar
06
2011
0

Saatlerce koşmak…

Nâzım Hikmet, Bolu’daki boğucu havadan her ne kadar memnun değilse de yine kendini zaman zaman şiire veriyordu. Hatta yalnız bilinen türde şiir yazmakla yetinmiyor, yeni şiir denemelerine girişiyordu. Bunu şöyle anlatır:

“Anadolu’ya, işgal altındaki İstanbul’dan geçişimde ve bilhassa Bolu’ya gelip halkla, köylüyle yakından temasımda ve Rusya’da olup bitenleri kulaktan duyup, Marks’ın, Lenin’in isimlerini filan da işitişimde, şiirle yeni şeylerin, şimdiye dek söylenmemiş şeylerin ifade edilmesi gerektiğini sezdim. Bu işte ilk once beni yeni öze gore yeni bir şekil bulmak meselesi ilgilendirdi. Şekilde yenilikler daha kolaylıkla yapılır genel olarak. İşe kafiyeden başladım. Kafiyeleri mısraların sonunda değil de, bir sonda bir başta denedim. Misal:

Yıldızlarla ufka sarkan berrak dümdüz bir gece
Saatlerce nasıl koşmak arzusunu verirse.”

Vâlâ Nureddin, hem Bolu’daki bunaltıcı ortamı, hem Nâzım’ın şiirde alışılmışlığın dışına çıkma eğilimiyle ilgili olarak şunları yazar:

“Sağdan soldan dostlar kulağımız bükmeye başladılar: ‘Siz bu kasabada fazla kalmayıp hayırlısıyla başka bir yere gitseniz. Aleyhinize çok cereyanlar uyanıyor.’
Bu sözleri o devrin Bolu Mutasarrıfı duymuştu. Uzun boylu yakışıklı genç bir zattı. Ağustos ayındaydı. Hür düşünen insanlara bu memleketin ihtiyacı olduğunu, ancak bizim tipimizdeki insanlarla diğer çevrelerde bir denge olabileceğini bana bizzat söyledi. Bizi Bolu’da alıkoymak için bana –yirmisine birkaç ay evvel basmış ve hiç idari memuriyet verilmemiş gence- Mudurnu Kaymakamlığını teklif etti. Derhal inha edeceğini bildirdi. Fakat bizim gözümüz memuriyette, maaşta değildi. Mutlaka okumak, mânen daha teçhizatlı olmak emelindeydik. Onun için ben reddettim. Nâzım’ı da artık Bolu’da tutacak hiçbir kuvvet yoktu. Çevrenin muhasarası daralıyordu. Ve ben bunun boğuntusunu hissediyordum. Soluğumu rahat alamıyordum. Nâzım’ın da çok tedirgin hali vardı.
Şiirde alışılmışlığın dışına itmekle Nâzım’ı oyalamak istedim. Bari hızını sanattan alsın. Evde kapanıp kalalım da yıldırımları üzerimize çekmeyelim. Kabak, kafiyelerin başına patladı.
‘Nâzım, yahu! Kafiyelerin illa mısra sonlarında olması şart mı? demiş bulundum. Şunları başka tarafa çeksek çekiştirsek…’ Bu önerim sonucu, klasik dışı şu ortak ‘dizdiri’ kaleme alındı:

Yıldızlarla ufka sarkan berrak dümdüz bir gece
Saatlerce nasıl koşmak arzusunu verirse.”

Kemal Sülker
“Nâzım Hikmet’in Gerçek Hayatı”, Yalçın Yayınları, 1.Cilt, 3. Baskı, 1994, s.121-123

Şub
28
2011
0

“Saman Sarısı” için, devam… (Abidin Dino)

Nâzım Hikmet’in “Saman Sarısı” adlı şiiri için
Abidin Dino’nun hazırladığı desenlerden biri…
(“Yeni Şiirler”, Nâzım Hikmet, Dost Yayınları, 2. Baskı, 1970)


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Abidin Dino ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?s=Abidin+Dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
22
2011
0

“Saman Sarısı” için… (Abidin Dino)

Nâzım Hikmet’in “Saman Sarısı” adlı şiiri için
Abidin Dino’nun hazırladığı desenlerden biri…
(“Yeni Şiirler”, Nâzım Hikmet, Dost Yayınları, 2. Baskı, 1970)


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Abidin Dino ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?s=Abidin+Dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
25
2011
0

Sabah Karanlığı (Nâzım Hikmet)

Sabah karanlığında telgıraf direkleri,
___________________________yol.
Sabah karanlığında aynası parlayan konsol
____________________________masa
____________________________terlik,
eşyalar birbirini yeniden görüp tanır.
Odamızda sabah karanlığı bir yelken gibi
_________________________aydınlanır.
(…)
Çok uzakta,
________gökyüzündeki derenin dibinde yıkanır taşlar.
(…)
rüyaların sonu sabah karanlığına pırıl pırıl vurur
aydınlanırım,
kendi kendimi görüp yeniden tanırım
kıyasıya bahtiyarımdır
_______________azıcık utanırım
_________________ama azıcık.

(…)
Yolculuğa hazır bir yelken gibidir,
_________________aydınlık bir yelken gibi
____________________sabahleyin odamızda karanlık.

NÂZIM HİKMET
“Büyük İnsanlık”, YKY ve T. İş Bankası Kültür Yay., 2011, s.34-36

Oca
15
2011
0

Nâzım Hikmet’in gün yüzüne çıkmamış iki şiiri…

Kendi sesinden Nâzım Hikmet şiirleri, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun arşivinden yarım yüzyıl sonra gün ışığına çıkıyor…

Bkz:

https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=208330

https://www.ntvmsnbc.com/id/25171511/

Kendi sesinden Nâzım Hikmet şiirleri, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun arşivinden yarım yüzyıl sonra gün ışığına çıkıyor.

Oca
11
2011
0

Garipçiler, Nâzım Hikmet için açlık grevinde… (1950)

“Büyük Türk şairi Nâzım Hikmet’in, on üç yıl, bir adli hata yüzünden hapiste tutulduğu hakkında, yetkili hukukçular tarafından açıklanan hakikat yurdumuzda ve dünyada büyük akisler doğurmuştur. Durumun bir an önce düzeltilmesi için elan harekete geçilmemesi, yetkili makamlar nezdinde yapılan, memleket içi ve memleket dışı, türlü müracaatların bir netice vermemesi cemiyetimizi ağır bir sorumluluk altında bulundurmaktadır. Başladığı ikinci açlık greviyle Nâzım Hikmet’in her saat ölüme yaklaşmakta bulunması karşısında Türk vatandaşı olarak, insan olarak, meslektaş olarak, yüklenilen soruma katılmadığımızı önemle belirtir ve bu maksatla 12 Mayıs tarihinden başlamak üzere iki gün aç durmaya karar verdiğimizi umumi efkâra bildiririz.
İki günlük açlığı bir gün dahi aç kalmamış olanlar arasında bile, küçümseyenler çıkacaktır. Ama bunun bir kahramanlık olmadığını, sadece temsili bir hareket olduğunu, bu açlığa karar veren şairler de bilir. Çünkü bizim memlekette şairin günlerce aç kaldığı az görülen hallerden değildir.
Belirtmek istediğimiz ikinci bir nokta da bu hareketin siyasi bir hareket olmadığı, meslek kaygısıyla girişilmiş bir hareket olduğudur. Aynı haksızlığa bir başka büyük şair de uğramış olsaydı aynı işi yapardık.”

Melih Cevdet – Oktay Rifat – Orhan Veli
Yaprak Dergisi, 15 Mayıs 1950

Ara
09
2010
0

Haber: “Koleksiyonculuk Kültürü Sorguda”

Bugünkü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan ilginç haberinin kupürü aşağıdadır:

Kas
21
2010
0

Olimpos ve Nâzım (Ali Cengizkan)

Fotoğraf: Constantine Manos

Nâzım’a benziyor Olimpos köyü
Su gibi akıyor bayır aşağı.
Denizin mavi aynasında boy verip
İnsanlığın gönlüne gömülmek istiyor.

Ali Cengizkan

Kas
20
2010
0

Beşinci Mektub (Nâzım Hikmet)

Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından tıpkıbasımı gerçekleştirilen
Çankırıdan Piraye’ye Mektublar” adlı defterden…

(…)
Gökyüzünün yarısında bulutlar dolaşıyor..
Böyle hışımla gelen
____________Zonguldak tirenidir.
(…)
Kalktı tiren.
Acı acı öttürüyor düdüğünü.
Kulak çınlaması gibi..
Senin de kulakların çınlasın karıcığım.

Başladı radyo.
Halkevinden verdiler hoparlöre…

Kalın kalın konuşuyor terziler.
Terzilerin makinası Singer.
(…)
Radyo alafranga havalar çalıyor.
Çok uzun sürerse
Belediye reisi kapatır mutlak.
Biliyorum:
Sevmiyor garb musikisini…

Yine sesini duydum o kadının.
Belki böyle bir ses yoktur.
Geliyor senin sesin kulağıma Pirayem.

Terziler 5 numara gazlambası yakıyor.
Gazı nerden bulmuşlar?

Radyo kemençeyle taksime başladı.

Dağlar bembeyaz.
(…)
Tiren işçileri geçiyor yoldan,
Yalnız onlar konuşurlar böyle bağıra bağıra…
Yol aydınlık…
Radyo şarkı söylüyor:
“Ne gelen var, ne haber..
Gün uzun, yollar uzak!”

Neden?
Halbuki ben,
halbuki biz
haber, her halde
ve çok yakında gelecek,
____________biliyoruz…

1-10-940

Nâzım Hikmet
“Çankırıdan Piraye’ye Mektublar”, Bilgi Üniv. Yay., 2010

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Nâzım Hikmet ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
15
2010
0

Tıpkıbasım: “Çankırı’dan Piraye’ye Mektuplar” (1940)

1940 yılında Nazım Hikmet Çankırı Cezaevi’nde yatarken çizgisiz defterine dolmakalemiyle şiirler yazdı. Deftere ‘Çankırıdan Pirayeye Mektublar’ başlığını koydu ve onu kendi elleriyle ciltledi. İçine şu notu iliştirdi: ‘Karıcığıma geç kalmış bayram hediyesi…’ Tek nüsha olan bu eser tıpkıbasımıyla yayımlandı.

Bkz: https://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=1027824&Date=09.11.2010&CategoryID=40

May
31
2010
0

Nâzım Hikmet’in Defterleri’nden…

1938’de Nâzım Hikmet’in cebindeki
İşBankası acendasından bazı sayfaların görüntüleri…
(Memet Fuat, Nâzım Hikmet: Portreler, YKY, 2001, s.112)

*

May
31
2010
0

Sadece şiir. Başka hiçbir şey istemiyor canım. (Nâzım Hikmet)

(…)
(İlya) Ehrenburg, Nâzım’a sordu bu kez:
-Ya siz, Nâzım, neler yazıyorsunuz şu ara?
-Sadece şiir. Başka hiçbir şey istemiyor canım. Bir dönem geçirdim, birkaç yıl kadar süren, hemen hemen 1958’e kadar. Tek bir dize yazamaz olmuştum. Bitti bu iş diye düşünüyordum. Şimdi yitirdiğim bu zamanı telafi ediyorum.
-Evet, çok iyi anlıyorum sizi. Benim de birçok kez şiirle böyle bir şeyler geçti aramda. Kaprisli şeydir şiir.
(…)

Nâzım’la Söyleşi, Vera Tulyakova Hikmet
Çev: Ataol Behramoğlu, Cem Yayınevi, 1989

Bkz: https://urun.gittigidiyor.com/VERA-TULYAKOVA-HIKMET-IMZALI-NAZIM-039-LA-SOYLESI_W0QQidZZ17892622


May
13
2010
0

Kafiyesizliğin Kafiyesi

(…)
Lise kitaplarına henüz girmemiş olan kafiyeler: kafiyesizliğin kafiyesi’dir. Şair efendinin paletinde, bu bahiste, sayısız imkânlar vardır ki, bu imkânları bizim genç ve ortayaşlı ve “kafiye” düşmanı şairlerimiz gayet kısır, gayet berbat kullanıyorlar.
Bendenizce; şiir tekniğiyle, vezin, kafiye –bütün çeşitleriyle- ve istilizasyon –yine bütün çeşitleriyle- imkânlarını, hiçbirini afaroz etmeden kullanmak lazım.
Şimdi asıl, bendenizi, diğer, hiç olmazsa bizim şairlerin bir çoğundan ayıran bir telakkiye geliyorum. Nâzım Hikmet kulunuz, eninde sonunda, nihayetülnihaye, esas, tayin edici unsur olarak muhtevayı ele alırım. Yani işe muhtevadan başlarım. Bu muhtevanın üstüne şeklin tesiri olmaz değil, elbette ki olur. Fakat hareket noktası muhtevadır. Bundan dolayı da, muhtevama en uygun teknik unsurları, şekli bulmak isterim. Bu uygunluk derecesine göre de şiirim iyi yahut kötü çıkar. Ah, bütün mesele burda. İşte Yahya Kemal’in demin bahsettiğim beceriksizliği de burdan geliyor. İnsanın evvela söylenecek sözü olacak; yani 18’inci asır şairlerinin, bu tabir ve tarif sizin, ilhamı… Sonra bu söz söylenmeye değer olacak, sonra bunu en uygun, en mükemmel kalıba sokup, o kalıbın mukabil tesirinden de faydalanarak söyleyecek. Yani sahici, okunmağa değer ve “bu yazılmasaydı yazık olurdu” denilecek şiiri döktürmek zor iş.
(…)

Nâzım Hikmet

Nâzım’ın Bilinmeyen Mektupları’ndan…
(Adalet Cimcoz’a,1945-1950)
Haz: Şükran Kurdakul, Broy Yay. 1987, s.40

Oca
15
2010
0

Nâzım Hikmet 108 Yaşında!

(…)

Hava kurşun gibi ağır!

(…)


Nâzım Hikmet’i Saygıyla anıyoruz:

“Tristan Tzara – Nâzım Hikmet Üzerine…”
https://zaferyalcinpinar.com/nazimustune.jpg

“Biz bu gece nerede yatacağını bilmeyen üç kişiyiz…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=388

“Bu pencerenin arkasında beş yüz insan yaşıyordu…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=374

“Bir defter al…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=377

Eki
14
2009
0

Kitap: Nâzım Hikmet ve Sömürgecilik Karşıtlığının Poetikası (Öykü Terzioğlu)

Nâzım Hikmet’in Jokond ile Sİ-YA-U, Benerci Kendini Niçin Öldürdü? ve Taranta-Babu’ya Mektuplar adlı kitaplarına, tür, biçim ve içerik ilişkisi temelli yeni bir okuma modeli önermektedir. Kuramsal arka planını Nâzım Hikmet’in çağdaşı Soyvet kuramcı Mikhail Bakhtin’in “roman” ve “romanlaşma” hakkındaki görüşlerinin oluşturduğu bu kitabın temel iddiası, Nâzım Hikmet’in söz konusu kitaplarında şiirin romanlaştığı ve bunun da, kitapların ortak izleği olan sömürgecilik karşıtlığının tarihsel maddeci bir perspektifle sunulmasını sağladığıdır. Öykü Terzioğlu’na göre, Nâzım Hikmet’in bu şiirlerinin romanlaşarak “çok seslileşmesi”, sömürgeci üst sınıflar ile doğal işçi sınıfı addedilen sömürge halkları arasındaki sınıfsal çatışmanın temsilini olanaklı kılmış, yine romanlaşma ile ilintili olan “mizah” da bu çatışmanın sembolik düzlemde bir devrimle sonuçlanmasını beraberinde getirmiştir. (Tanıtım metninden…)

Bkz: https://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=461719

Haz
03
2009
0

Dizboyu karlı bir gece’de…

(…)

dizboyu karlı bir gece,
sofradan kaldırılıp,
polis otomobiline bindirilip,
bir trenle gönderilerek
bir odaya kapatılmakla başladı mâceram.
dokuzuncu yılı biteli üç gün oluyor.

(…)

Nâzım Hikmet’i Saygıyla anıyoruz:

“Tristan Tzara – Nâzım Hikmet Üzerine…”
https://zaferyalcinpinar.com/nazimustune.jpg

“Biz bu gece nerede yatacağını bilmeyen üç kişiyiz…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=388

“Bu pencerenin arkasında beş yüz insan yaşıyordu…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=374

“Bir defter al…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=377

Ayrıca bakınız;

Taş Uçak’ta;
https://zaferyalcinpinar.com/s56.html

Taş Uçak Şiir Sergisi;
https://zaferyalcinpinar.com/tasucakta.html

Taş Uçak Şiir Sergisi Kataloğu;
https://zaferyalcinpinar.com/tasucakkatalog.pdf

Nis
02
2009
0

Alıntı: “Yeni Adam Günleri”nden…

1936 yılı Temmuz’unda Yeni Adam’ın “Kısa tetkik ve tenkitler” sütununda Nâzım Hikmet’in oturduğu apartman dairesini konu alan şöyle bir yazı çıkmıştı:

“Bir gün Dr. Fuat Sabit, Kerim Sadi’ye: Nâzım Hikmet, Beyoğlu’nda bir apartman yaptırmış kapıları elektrikle açılıyor, dedi. Kerim Sadi bir an düşündükten sonra şu cevabı verdi: Nâzım’ın apartmanındaki kapılar bir şey mi, sen gel de benim Kuzguncuk’ta sekiz liraya tuttuğum yalıyı gör, kapılar rüzgârdan kendiliğinden açılıyor.”

Bu yazı her ne kadar mizahi bir öz taşısa da yine de Nâzım’ın alçakgönüllü bir yaşam yerine Beyoğlu’nda şaşalı bir apartman dairesinde farklı bir yaşam sürdürmekte olduğunu ima etmektedir. Öyle sanıyorum ki sözü edilen daire, Memet Fuat’ın “Gölgede Kalan Yıllar” adlı kitabında bahsettiği Cihangir’deki Nuri Demirağ’a ait olan dairedir. Nuri Demirağ bu daireyi iş için dışarıdan gelen mühendisleri oturtmak için boş tutarmış. Nâzım’a kiraya verirken de mühendisler geleceği zaman birkaç ay önceden haber verileceğini ve dairenin boşaltılması gerekeceğini koşul olarak öne sürmüş. Ben bu dairede bir gece kaldım. Bu dairede bir karyola bile yoktu, Nâzım ile Piraye bir yer yatağında yatıyorlardı. O yatak bugün gibi gözümün önündedir. Bazı şeylerin yarı espri görünümünde de olsa nasıl çarpıtıldığının bu olay güzel bir örneğidir.

Tuna Baltacıoğlu

Yeni Adam Günleri, YKY, 1998, s. 194

Mar
16
2009
0

Taş Uçak Şiir Sergisi’nin Kataloğu

10-28 Şubat 2009 tarihleri arasında Odakule Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen Taş Uçak Şiir Sergisi‘nin kataloğuna https://zaferyalcinpinar.com/tasucakkatalog.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Zafer Yalçınpınar

Şub
15
2009
0

Taş Uçak’tan…



Taş Uçak Şiir Sergisi‘nden çeşitli görüntülere https://zaferyalcinpinar.com/tasucakta.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Serginin kataloğuna ise https://zaferyalcinpinar.com/tasucakkatalog.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Şub
10
2009
0

Söyleşi: “Taş Uçak İnecek Meydan Arıyor!”

Taş Uçak Şiir Sergisi üzerine Tayfun Polat’la gerçekleştirdiğimiz ve Karga Mecmua’nın 24. sayısında yayımlanan söyleşiye https://www.kargamecmua.org/?d=23,31,21 adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
02
2009
1

Taş Uçak Şiir Sergisi / 10-28 Şubat 2009 / Odakule Sanat Galerisi

SERGİ KAPSAMINDAKİ SÖYLEŞİLER:

“Haklılığın İnadı” / 13 Şubat 2009 Cuma / 18:00-20:00   (Ahmet Soysal ile birlikte…)

“Günümüz Edebiyat Ortamı ve Meydansızlık” / 16 Şubat 2009 Pazartesi / 18:00-20:00

“Boşluğun Dili” / 17 Şubat 2009 Salı / 18:00-20:00

*

Odakule Sanat Galerisi / İstiklal Caddesi No:142 Kat:1

Sanat Yönetmeni: A. Necip Yeşiltepe

*

Taş Uçak Şiir Sergisi‘nin kataloğuna https://zaferyalcinpinar.com/tasucakkatalog.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Ara
25
2008
1

Taş Uçak

(…)Bursa Cezaevi’nde dıştaki parmaklıkları geçip avlunun ortasına geldiğinde, insan kendini bir “başka” dünyadaymış gibi duyardı. Tutukluların içlerinde sürekli barındırdıkları öfke, tuhaf davranışlarında, özellikle de telaşlı, aceleci ama bir amacı olmadığı besbelli yürüyüşlerinde hemen dışarı vuruyordu. O dönemde orada yatan genç tutuklulardan birinin koyduğu adla “Taş Uçak“a adımını atan her dikkatli ziyaretçi, tutukluların bu durumunu hemen algılıyordu. (…) Taş Uçak gerçekten insanda bir tür hareket duygusu uyandırıyordu; bu duyguyu uyandıran belki de yanıbaşlarındaki dağa doğru, üzerlerinde alçaktan hızla ve devamlı bir şekilde geçen bulutlardı. (1962)

Abidin Dino, “Nâzım Üstüne…” ,Sel Yayıncılık, 2005, s.11-12

——————

(…)Günün birinde, durup dururken haşarı küçük Nâzım bir cam kıracak olmuş.

“Neden kırdın bu camı?” sorusuna çocuğun karşılığı aydınlatıcı:

“Camdan bir uçak yapmak için!”

“Belki yeni bir şiir türünün başlangıcı sayılabilirdi bu söz. Çok sonra Bursa Hapishanesi’ne ‘taş tayyare’ adını koyacaktı tutuklu şair. Acayip bir ilişkisi olacaktı Nâzım’ın uçaklarla. (…)

Abidin Dino ‘nun 24 Eylül 1990’da yazdığı “Yazılmamış Bir Kitaba Başlangıç” başlıklı yazısından…

——————

Bkz: Taş Uçak Şiir Sergisi

Ayrıca bkz: Taş Uçak’ta

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com