Eyl
20
2017

“Her şeyin duygu olduğu yerde düşünceye ne gerek var!”

(…) Evet, Rafaello’nun Meryem anaları, Rossini’nin akorları, Bouffons orkestrası, Fransız parfümerimizin çabaları, kitaplarımız, ozanlarımız, kadınlarımız, orada küçülüverir. Avrupa’nın gücü yetmez: İki yüreğin gizemli ezgisi, canlı kucaklaşmalar gibi dile sığmayan o zevkleri yalnız Asya’yla Tanrı yaratabilir. (s.30)
(…)
Gerçekte, yaşamdaki sorun süre değil, duyguların niteliği, çeşitliliği, sayısıdır. İşte her zaman yeşil, her zaman tüm ulusların buluşma noktası olmuş, hazzın kendi kendine çoğaldığı, en yüce özgürlüğün egemen olduğu, tüm boş inançlara kucak açan bengi pazar, o hayran olunası ülkede, heyecanlar, zevkler, tehlikeler öylesine boldur ki içiniz titrer. Doğu’nun bu kadar az yazarının olmasının nedeni de budur. Kişi orada başkalarına uzanamayacak denli kendi içine kapalı olarak yaşar. Her şeyin duygu olduğu yerde düşünceye ne gerek var! (s.37)
(…)
(…) Yaşamda, oradan buradan belleğimizde yer etmiş, hiçbir insan belagatinin karşılık veremediği, ne sözün ne şiirin yettiği, özden gelen bir belagatle konuşan az çok dağınık anılarımız vardır, işte onlardır en değerli hazinemiz: O şeylerin sözü, şiiri varlığımızın derinliklerinde gizlenmiştir. (s.45)

Honoré de BALZAC
“Paris’ten Cava’ya Yolculuk”
Çev: Orçun Türkay,
Sel Yayıncılık, 2014

Yorum yapılmamış

Comments are closed.

RSS feed for comments on this post.


Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com