Haz
10
2009

Hacivat Günlüğü

6 Kasım 1949

Goethe’nin Şiir ve Gerçek adlı eserinden aldığım şu parça bugünkü Türk şairleri için de söylensin, gene de doğruluğundan bir şey yitirmez:
“Alman şairleri, bir birliğin üyeleri olarak dayanışma halinde bulunmadıklarından halk arasında en ufak bir ayrıcalığa bile eremiyorlardı. Ne koruyucuları, ne saygı görür bir yerleri ne de kendilerine azçok yararlı olabilecek kimselerle ilişkileri vardı. Bu yüzden de yeteneklerinin parlaması ya da sönüp gitmesi sadece rastlantıya bağlı kalıyordu. Zekâsına ve yeteneğine güvenen her yeryüzü çocuğu, yoksulluk içinde yaşamak ve ilham perilerinden edindiği güçleri, günlük gereksinmelerinin baskısı altında yitirmek zorundaydı.”

*

24 Kasım 1949

Bu günlüğü neden tutuyorum? Yatarken aklıma bu geldi. Evet bunu şimdiye kadar düşünmemiş olsam da beni bu işe iteleyen bir neden olmalı.
Doğrusu edebiyat alanında gerçek adına konuşanlar o kadar azaldı, gerçek dediğimiz ışık yalanla dolanla o kadar bezendi ki her aydının ya da aydın olmak düşüncesini güdenin ortaya atılıp bir şeyler yapması ya da yapmak üzere didinmesi kaçınılmaz bir hal aldı.
Karşıma bir soru çıkıyor: Benim bu atılışım ortalığı büsbütün karıştırmaktan başka bir işe yarar mı?
Bunu şimdiden kestiremem ama ortalık o denli karışık ki benim karıştırmam belki biraz durulmasına yol açabilir.

*

24 Ağustos 1950

Evet yaşayışım huyumcadır.
İçimden gelmiyorsa yazı yazmaya bile katlanamam.
Hoşlanmadığım bir insanla oturup çene yarıştırdığım pek yoktur.
Keyfime göre dost tutar ya da bozuşurum.
Birçokları beni bencillikle, kendini beğenmişlikle suçlandırır. Doğrudur. Kendini beğenmişlere, bencillere, kendini beğenmişlikle, bencillikle karşı korum.
Gerçekte, dikbaşlı görünüşüm, hak bellediğim ilkelere sıkı sıkıya bağlanışımdandır.
Bakın, gidişi gidişime uyan alçakgönüllü kişiler katında küçülmek, silinmek beni ürkütmez. Hele şiir lafı edenler önünde yerle bir olmaktan çekinmem. Benim terbiyesizleştiğim, kabalaştığım kimseler sanat düşmanı olanlar, şiire, resme, heykele, sinemaya arka çevirenlerdir. Ama sözde sanatçılara bunlardan da çok içerlerim. Yığınları sanattan soğutan, sanat alanındaki değerleri altüst eden bu gibilerdir, bu apikurya (apukurya) maskaralarıdır.

SALÂH BİRSEL
Hacivat Günlüğü’nden…

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post. TrackBack URL


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com