May
31
2023
--

Ustamız Oruç Aruoba’yı saygı ve özlemle anıyoruz…


Oruç Aruoba (14 Temmuz 1948 – 31 Mayıs 2020)
(Fotoğraf: Zafer Yalçınpınar8 Mayıs 2011)


(…)
Yaşamın, seni ulaşman gereken düzeyin altında tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de) savaşmakla geçecek. –Bu yüzden de, ulaşman gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur:

Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken düzeyin altında kalman…

Ama savaşacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da aynı olmayacak mı zaten – sen, zaten, ulaşman gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? –Ama, savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin düzeye savaşarak gelmiş olacaksın –bu da boşuna olmayacak.

Oruç Aruoba
“De Ki İşte”, Metis Yayınları, 2001, s.44



Oruç Aruoba, Usta Defteri
(Aktaran: Zafer Yalçınpınar)
6:45 Yayın, Nisan 2021
(Özel eklentilerle genişletilmiş, bahar nüshası!)


Usta Defteri‘nin Upas Yayın kapsamında yayımlanan
pdf biçimli tam metnine bit.ly/ustadefteri
adresinden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.


Usta Defteri‘ne dair gerçekleştirilen
özel bir söyleşiye http://upas.evvel.org/?p=1628
adresinden ulaşabilirsiniz.


EVV3L kapsamında yayımlanan 
Oruç Aruoba Çalışmaları‘na
aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz:

1/ http://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba
2/ http://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/2
3/ http://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/3
4/ http://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/4

May
29
2023
--

SEÇİMLERE DAİR İKİ ÇİFT LAF! (29 Mayıs 2023)


İKİ ÇİFT LAF!

Uzun zamandır “kendimle konuşmalar” başlığı altında bir şeyler kaleme almıyordum. Fakat, 2023 seçimleri vesile oldu, bu köşeden zaman zaman yazmaya devam edeceğim. Çünkü birilerinin yalın gerçekleri dile getirmesi gerekiyor.

Öncelikle hemen ifade edeyim; ben bir AKP’li değilim ve hayatımın hiçbir döneminde AKP’ye oy vermedim. 44 yaşımdayım. Ailemin üç kuşağı da doğma büyüme Kadıköylüdür, Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze -tüm zorluklara ve problemlere rağmen- Kadıköy’de yaşıyoruz, evimiz barkımız, işimiz gücümüz Kadıköy’de…

Kendimi bildiğimden beri siyasal görüşüm sosyalizmdir ve felsefi açıdan diyalektik materyalizmi benimseyerek yaşamımın her alanında uygulamaya çalışırım. Özellikle entelektüel ve kültürel alanda sol görüş ve aydınlık bir gelecek için mücadele ettim, bedeller ödedim.

Kılıçdaroğlu’nun 11. yenilgisini yaşadığı bu seçimde de -tıpkı yenildiği diğer seçimlerde olduğu gibi- gene Kılıçdaroğlu’na oy verdim. Üstelik bu kez yenileceğinden tamamen emin olmama rağmen, gittim son kez -haklılığın inadına inanarak- gene oyumu Kılıçdaroğlu’na verdim. Fakat, bu seçimle birlikte anladım ki Kılıçdaroğlu kazanmak istemiyor ve küresel neoliberal düzenin ayarlı muhalefetiyle tatlı tatlı yoluna devam etmek istiyor sadece…

Entelektüel ve kültürel açıdan bağımsızlık ile özgürlük adına memleketimizde sosyalist birikimin oluşması için en çok emek verenlerden, en çok inananlardan -ve en çok bedel ödeyenlerden- biriyim. Bugün ise Kılıçdaroğlu’nun kişisel hırslarla, parti içi anti-demokratik yaklaşımlarla, yanlış kararlarla, uzgörü eksikliğiyle ve yanlış modellerle bir kez daha başarısız olduğunu görüyorum. Gezi parkı direnişinden günümüze 10 yılda olgunlaşan tüm entelektüel ve eylemsel sosyalist birikimin 2023 seçimlerinde heba edildiğine tanık oldum.

Hicap duyuyorum!

Kılıçdaroğlu’nun en büyük hatası -belki de zaafı veya tutsaklığı- neoliberal düşüncenin sinsi yöntemleriyle kandırılarak, gerçeklere gözünü kapamış olmasıdır. İkinci büyük hatası da, gene neoliberalizmin dümen suyunda giderek yerel kitlelere bu gerçekliği aşılamaya çalışmasıdır. Seçim yenilgisinden sonra bile neoliberal düşünceye ve hayallere kapılarak seçmeninin gerçeklerle bağını “kökünden” koparmaya çalışmak da çok büyük bir yanlış… Çünkü memleketimizde neoliberalizmin besleyerek marjinalleştirdiği yarı-aydın tipolojiyle (Tarkanlarla, Cem Yılmazlarla, twitter-youtube fenomenleriyle, zikzak kuşağının pop kültürüyle, hızlı tüketim kültürüyle, finansal plazacıların spekülasyon planlarıyla, yerel yönetimlerin liyakatsiz ve rantçı kadrosuyla, beyaz yaka şımarıklığıyla, sahte entelektüellerle, bölgesel çıkar gruplarına lehtarlıkla) sosyal medya muhalefetiyle, bol keseden atıp tutmakla, sosyal medyadaki görüngülerle, tatlı su solcularıyla, duyarlılık kasmakla, tıklanma sayılarıyla, anlamsız aritmetik seçim hesaplarıyla, kaset siyasetiyle falan “güven veya itibar” kazanılmaz. Seçim de kazanılmaz tabiî ki… Bu hâllerle, bu yarı-aydın tipolojisi davranışlarını takip ederek sadece ve sadece kendi içinize hapsolduğunuz dar çevrenizi oyalarsınız!

Güven ve itibar “elini taşın altına koyarak” kazanılır. “Elini taşın altına koymak ne demek?” diye soranlara Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını, mücadelesini, bağımsızlık savaşını ve 1923 devrim tarihini “doğru” okumalarını öneririm. Kazanmak için gerçek bir şey yapmalısınız!

Söylemlerinin ve eylemlerinin merkezine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı anti-emperyalist yolu ve sosyalizmin yalın gerçeklerini koymadığı sürece CHP’nin başarılı olması mümkün değildir. Şu anki mevcut yaklaşımla devam ederse ve kurucu özüne dönmezse varlığını idame ettirmesi bile çok zor CHP’nin… Böyle devam ederse başka oluşumların, düşüncelerin ve neoliberal tuhaflıkların içinde eriyip gider… Emmanuel Macron modelini takip ederek “benzemezlerin bir araya geldiği neoliberal bir ittifak”la bu seçimin kazanılamayacağını, halkımızın böylesi bir ittifaka güvenmeyeceğini, teveccüh etmeyeceğini herkesten çok CHP kadrolarının biliyor olması gerekirdi. Biliyorlardı zaten!

Sözüm o ki kendinizi daha fazla kandırmayın! Halkı oyalamayın!

Eğer bir kişi “Ben sosyalistim!” diyorsa, şu üç temel kurala bağlı kalmak zorundadır:

1- Hakikat yolundaki kalb ve vicdan arayışınızı -her şeye rağmen- sürdürmelisiniz. İnsancıl sosyalist düşüncenin tarihini bilmelisiniz ve bu doğrultuda erdemli davranmalısınız. Kapitalizmin pazarda alıp sattığı bir metaya veya eşyaya dönüşmemelisiniz! Büyük insanlığınıza -her zaman, her yerde, her koşulda- sahip çıkmalısınız.

2- Küresel sömürü düzenine karşı memleketinizin özgürlüğü ve bağımsızlığı için gerçekten mücadele etmelisiniz. Memleketinizin ve halkın sömürülmesine izin vermemelisiniz.

3- Halkı kandırmanın hiçbir mazereti yoktur! Halka yalan söylemek suçtur! Yalın gerçeklerle bağınızı koparmamalısınız!

Aydınlık bir gelecek isteyen ve bilmem kaç şeçimdir sahte muhalefet unsurları tarafından oyalanarak yenilgi ve umutsuzluk duygusuyla iç içe yaşayan kitleler, bahsettiğim üç kuralla kendi kapılarının önünü süpürmek zorundalar… Ben öyle yapacağım. Kimse kusura bakmasın: Dost acı söyler! Kılıçdaroğlu ve kadroları çekip gitmeli artık!

Zafer Yalçınpınar / 29 Mayıs 2023


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm köşe yazılarını http://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar adresinden okuyabilirsiniz.

May
26
2023
--
May
25
2023
--

Kadıköy’ün İmge Sahaf’ı kapandı!

Bugün, Kadıköy’ün merkezi kültürel kıymetlerinden biri olan İmge Sahaf’ın artan kiralar ve dönemsel ekonomik zorluklar nedeniyle kapandığını öğrendim. İmge Sahaf (ve sonradan İmge Sahaf’la birleşen Gençler/Dostlar Sahaf) yirmili yaşlarımdan bu yana vazgeçilmez uğrak mekânımdı. Efemeratik edebiyat koleksiyonumdaki en kıymetli eserlerden bazılarına ulaşmamda (evvel.org’da paylaştığımız edebiyat ve şiir buluntularında) İmge Sahaf’ın önemi/payı büyüktür. Haluk Ceylandağ ile Babür Bey hiçbir zaman, hiçbir koşulda benden entelektüel dostluklarını ve desteklerini esirgememişlerdir.

Özellikle Kadıköy’e musallat olan “hızlı tüketim, eğlence, dükkân-emlak-rant baronları ve vurgunculuk tipolojisi” nedeniyle Kadıköy öz niteliklerini hızla kaybediyor. (Belki de çoktan kaybetmiştir, işler kontrolden çıkmıştır ve Kadıköy’ün ruhu çoktan tükenmiştir bile! Maşallah… Kadıköy Belediyesi de bu duruma ses çıkarmayıp en kritik konularda bile rantçıların kulağına ‘yürü ya kulum’ diye fısıldayarak mevcut hızlı tüketim ve rant ortamını eksiksiz bir şekilde ruhsatlandırıyor!) Ve sonuçta Kadıköy’de harcadığım gençlik yıllarımın en önemli, en kıymetli kültürel mekânlarından biri daha kapanıyor yine! (Büyük ihtimalle İmge Sahaf’ın yerine meyhane, kebapçı veya yeni nesil türevi cafe-bistro vs açılır…) Kim ne derse desin; yerden göğe kadar üzülüyorum! Kadıköy can çekişiyor!

Hem böylesi tükenişlere şahit olacak kadar yaşlandığım için, hem Körler Ülkesi şiirsel geçmişi en güçlü noktalarından birini kaybettiği için, hem de mevcut Kadıköy’ün içine düştüğü bu kötücül nihai ahval için -gerçekten ve gerçekten- çok üzülüyorum.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar
25 Mayıs 2023


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilere http://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

May
24
2023
--

Şiir Kitabı: DİPSİZ GÖL (zafer yalçınpınar)


Dipsiz Göl, Zafer Yalçınpınar
UPAS Şiir, Mart 2023, 33 Sayfa
Okumak için: bit.ly/dipsizsiir


Dipsiz Göl, 2017-2023 yılları arasında yazılmış şiirlerden oluşuyor. Zafer Yalçınpınar‘ın daha önceki şiir kitaplarında yer almayan bu 21 pâre, tek bir imgenin alan derinliğinde, tek bir şiir olarak kurgulanmış. Yalçınpınar, altıncı şiir kitabını 27 yaşında hayatını kaybeden sıkı dostu Uğur Yanıkel‘e ithaf ediyor… Sıkı şiiri arayanlar ve özleyenler, Dipsiz Göl’ü mutlaka okumalı. (Derya Turhan)


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

May
23
2023
--

SEÇİM 2023

hafif üşüyorum
arkadaşlar yanlış hesaplamışlar
bu mayıs gecesinde
şark halıları ıslak
sayısal ormanların denizinde
aritmetik yanılıyoruz
yanlış hesaplamışlar
_____________arkadaşlar
________________arkamızdan
el sıkışarak el koydular
söz vererek söz aldılar
_____________arkamızdan
________________arkadaşlar

kazanılamayan tercihler
hissedilemeyen özgürlük
ve ayarlı yenilgi en yücesinden

halbuki çok mutluyduk bu bahçede
önce göz sonra el koydular
bahçemizin yarısına
____________kaldırım yaptılar
__________________arkamızdan
______________________arkadaşlar

fakat bahçemizin diğer yarısı
____________________hâlâ bahçe
erik ağaçlarıyla birlikte
yerin ve göğün tarihini taşıyor
_____________________geleceğe

Zafer Yalçınpınar
18 Mayıs 2023


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiir kitaplarını http://bit.ly/zypsiir adresinden ücretsiz pdf olarak okuyabilir ve arşivleyebilirsiniz.

May
17
2023
--

Rüzgârla Yürümek (Abbas Kiyarüstemi)

1/ Beyaz bir tay / Sisten çıkıp geliyor / Ve görünmez oluyor / Siste
(…)
4/ Baştan başa / Karla kaplanmış / Mezarlık
Yalnız üç mezar taşındaki kar / Erimiş / Üç gencin yattığı yerde
(…)
21/ Bal arısı / Tereddütte kalıyor / Binlerce kiraz çiçeği arasında
(…)
23/ Binlerce küçük kuşu öldüren rüya / Kuş tüyü yastıkta
(…)
25/ Kayaların arasında / İrili ufaklı taşlar / Kımıldanıyor / Yalnız bir kaplumbağa
(…)
33/ Nasıl yaşayabilir / İhtiyar kaplumbağa / Üç yüz yıl / Gökyüzünden habersiz
(…)
82/ Kar yağıyor / Kara bir buluttan / Karın beyazlığına
(…)
220/ Ne batı / Ne doğu / Ne kuzey / Ne güney / Şu an durduğum yer
(…)
229/ Hep yarım kalıyor / Kendimle / Konuşmalarım

Abbas Kiyarüstemi
“Rüzgârla Yürümek”, Çev: Makbule Aras Eyvazi
Simurg Art yayınları, 1. Baskı, 2023


Ayrıca bkz:
1/ “Ben şiiri görüyorum…” (Abbas Kiyarüstemi)
2/ http://evvel.org/ilgi/ruzgar-defteri

May
14
2023
--

Kuzeye Giden İnce Yol’da; Muro No Yaşima Tapınağı (Matsuo Başo)

Muro No Yaşima Tapınağı’nı (Sekiz Adacık Ocağı) ziyaret ettim. Bana eşlik eden arkadaşım Sora’nın anlattığına göre, bu tapınak Kono Hana Sakuya Hime (Açan Çiçekler Prensesi) adında dişi bir Kami’ye adanmış. (Kami: Şinto inanışı ve Japon folklorunda “ulu varlık”,”yüce güç”, “kutsal ruh” şeklinde tanımlanabilecek doğaüstü varlıklara verilen isim.) (…)

Rivayete göre bu Kami bir gün hamile kalır. Ancak kocası Ninigi çocuğun kendisinden olmadığını düşünerek karısından şüphelenir. Bunun üzerine Kono Hana Sakuya Hime kapısı olmayan bir kulübe yapar. Kulübenin içine girerek, “Eğer çocuğum eşimden ise herhangi bir zarar görmesin, eşimden değil ise yanarak ölsün!” diyerek kulübeyi ateşe verir. Alevlerin arasından Hohodemi (Ateşten Doğan) isimli bir Kami doğar. ismi zamanla Muro No Yaşima’ya dönüşür.

Bu yörede şairler arasında yükselen dumanlara bakarak şiir yazmak gibi bir gelenek vardır. Bu geleneğin kökeni bu söylenceye dayanıyormuş. Dahası bu civarda konoşiro (Konoşiro: Bir tür tirsi balığı. Kelime anlamı “çocuk yerine”dir) diye bilinen bir balığın yenilmesi de yasakmış. Sebebi bu balığın kızartılınca çok fena bir koku yaymasıymış. Bu koku yanmış insan eti kokusunu andırıyormuş. Bu şekilde, bu söylencenin buradaki halk arasında çok meşhur olduğunu ve çeşitli geleneklerde yaşatılmakta olduğunu gördüm.

Matsuo BAŞO
“Kuzeye Giden İnce Yol”, Çev: Okan Haluk Akbay
İthaki Yayınları, 3. Baskı, 2022, s. 20


Rivayetle ilgili not: “Sora, bu yerle ilgili şiirlerdeki dumanı, güneş tanrıçası Amaterasu’nun torunu Ho-no-Ninigi ile evlenen Konohana-sakuya-hime’nin Shintō aşk hikayesine bağlar. Ninigi, aşağıdaki Sazlık Ovaları Ülkesini yönetmesi için Yüksek Cennet Ovasından gönderildi. Bereket tanrıçası sadece bir gece sonra hamile kalınca, kocası çocuğun ondan olup olmadığını sorguladı. Utanç ve öfkeyle, kendisini bir odaya (室, muro) kapatıp ateşe verme sözü verdi ve çocuk ölürse başkasının, yaşarsa kocasının olduğunu ilan etti. Saflığı nedeniyle ateşten zarar görmeyen prenses, yanan odada üç erkek çocuk doğurdu: Yangın çıktığında doğan Ho-no-susori no Mikoto; Ateş doruk noktasına ulaştığında doğan Ho-no-akari no Mikoto; ve ateş yatışırken doğan Hiko-Ho-ho-demi no Mikoto (Prens Ho-ho-demi) (Nihongi 85). Prens Ho-ho-demi, Japonya’nın ilk İmparatoru Jimmu’nun büyükbabasıydı.” (Kaynak: https://denniskawaharada.wordpress.com/narrow-roads-of-the-deep-north-4-6/)

May
13
2023
0

66 Yıldır Yeniden Ölen Adam: Sait Faik

S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?

Ece Ayhan:
Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.


Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine http://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.

Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı derginin Mart-Nisan 1957 tarihli 62. sayısı çok önemlidir. Önemlidir çünkü modern edebiyat tarihimizde ilk kez kayda değer şekilde -dimdik durarak, topluca ve ayağa kalkarak- bir edebiyat yarışmasının(armağanının) sonucuna ve dağıtımındaki haksızlığa karşı çıkılmıştır. Salim Şengil ve “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi çevresinde yer alan yazarlar, 1957 yılının “Sait Faik Hikâye Armağanı”nın adil bir şekilde dağıtılmadığına işaret etmişlerdir; derginin 62. sayısı “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” adında oylumlu bir dosyaya ayrılmıştır. Salim Şengil ve arkadaşlarının iddiası; 1954-57 yılları arasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Varlık Dergisi çevresindeki yazarlara haksız bir şekilde dağıtıldığı yönünde eleştirel bir bakış içeriyor. Dosyanın başında Salim Şengil’in açıklaması ve Seçilmiş Hikâyeler dergisi çevresinin “Sait Faik Hikâye Armağanı”ndan çekilişinin, ayrılışının öyküsü ile açık/sert bir mektup yer alıyor. Ardından konuya ilişkin olarak Attila İlhan‘ın “İş İştir”, Burhan Arpad‘ın “Sait Faik Adına Saygı Gerekir”, Tevfik Çavdar‘ın “Varlık Sanat Tekeli” ve Orhan Duru‘nun “Maskeli Balo” adlı ağır eleştiri yazıları yer almaktadır. Ciddi haksızlıklara karşı yayımlanan bu dosyada kısa bir soruşturma da gerçekleştirilmiş… Soruşturmaya Fikret Otyam, Ece Ayhan, Çetin Altan, Suat Taşer, Tarık Buğra, Mehmed Kemal, Sabahattin Batur, Vüs’at O. Bener, Baki Kurtuluş, Nezihe Meriç, Muzaffer Erdost, Güner Sümer, Tarık Dursun K., Orhan Duru, Tevfik Çavdar, Celâl Vardar, Sevgi Batur, Şükran Özkutlu, Can Yücel, M. S. Arısoy, Mahmut Makal ve Tektaş Ağaoğlu cevap vermiş. Soruşturma cevaplarının çoğu Sait Faik Hikâye Armağanı’nda yaşanan haksızlığı işaret ediyor…

Seçilmiş Hikâyeler dergisinin 1957’de sergilediği “karşı duruş ve haklı tepki” bize şunu göstermektedir: “Günümüzdeki hakkaniyetsiz edebiyat yarışmaları, edebiyat oligarşisi, edebiyat kâhyaları, üleştirmenler ve ödüllendirme sistematiği arasındaki habis birliktelik “yeni” bir şey değil… Yeni olan şey, söz konusu  habis birlikteliğe tepkisiz kalışımız…”

Sonuçta, Evvel fanzin kapsamında (sözkonusu edebi ayaklanmadan tam 61 sene sonra, yani 2018 yılında) herkese ibret olsun diyedir, “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinin “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyasını tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine http://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

Hamiş: 66 yıl sonra, günümüzde, hâlâ aynı yerde saydığımızı görmek beni üzüyor.

May
12
2023
--

“Yetişemeyeceğimiz bir gün başlatıyorsun tekrar” (Göktürk Yaşar)

Göktürk Yaşar
“Aziz Nedelya Kilisesi Önünde Bir kadını Düşlerken”
Simurg Art Yayınları, 1.Baskı, 2023, s.22-23


Hamiş: Göktürk Yaşar’ın Upas Yayın kapsamındaki eserlerine http://upas.evvel.org/?tag=gokturk-yasar adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
May
11
2023
0

Çakır Hikâyeci Sait Faik’i saygıyla anıyoruz…

(…) Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak (…) İlk çağlardaki canavar halini bulacak.

Bir kere suyumuza alışmağa görsün. Onu canavar haline getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayacağız.

SAİT FAİK
“Dülger Balığı’nın Ölümü” adlı hikâyesinden…


EVV3L kapsamında yer alan
‘Sait Faik İlgileri ve Çalışmaları’ (2007-2022)

http://evvel.org/ilgi/sait-faik
http://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/2
http://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/3
http://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/4
http://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/5
http://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/6


1954 yılında İlhan Berk’in Sait Faik
için yazdığı “requiem”lerden biri…

(Bu şiir öncelikle “Yenilik” Dergisi’nde,
ardından Seçilmiş Hikâyeler’de yayımlanmıştır.)


May
05
2023
--

Ece Ayhan’ın “Devlet ve Tabiat” adlı eseri 50 yaşında!

Ece Ayhan’ın Devlet ve Tabiat’ı 50 Yaşında…


297 no’lu nüsha bende…” (Zy)
(Kapak Çizimi: Şamil Potur)


EVV3L kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin
indeksine http://bit.ly/eceindeks adresinden,
“Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine ise http://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html 
adresinden ulaşabilirsiniz.

May
05
2023
0

“Onat Kutlar’ın Deniz’ler için yazdığı şiir”

(…)
Baba Hıdır İlyas kıssadan hisse söyledi
Darağacına tahta veren çınar bir gün anlar
Bayrağı taşıyan düşerse onu taşırlar
Son yoksul çocuğun yüzü gülünceye kadar.

Onat Kutlar

Hamiş: 6 Mayıs 2010 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde ilk kez yayımlanan bu “sıkı” şiirin tamamına ve şiiri gün ışığına çıkaran Mete Akalın’ın önyazısına http://zaferyalcinpinar.com/onatkutlardenizler.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

May
03
2023
--

instagram’da; 6000. gönderi


Bu “apsis” fotoğrafı instagram hesabımdan (http://instagram.com/evvelfanzin) yayımladığım 6000. gönderi…. “Ne anladın bunca zamandan, bunca görmekten, bunca düşünmekten?” diye sorabilirsiniz. Bunca ân ve yaşantı parçası -gerçekten de- neyi ifade ediyor, neyi çerçevelemeye çalışıyor? Cevabım şöyle olsa gerek: “Gök kubbede bâkî kalan hoş bir sadâ” ya da Oktay Rifat’ın 1946’da yayımladığı şiir kitabının adı: “Yaşayıp Ölmek Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler” … (Zafer Yalçınpınar)


Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com