Artık, Upas Yayın‘ın tüm kitapları Google Play Kitaplar‘dan ücretsiz okunabiliyor: ios ve android cihazlarınıza Google Play Kitaplar uygulamasını yükleyerek ya da books.google.com adresinden masaüstü bilgisayarınızla okuma yapabilirsiniz.
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Mart 2020’de The Poet House bünyesinde İsmail Sertaç Yılmaz‘la birlikte gerçekleştirdiğimiz En Uzun Geceden adlı proje eserimizin tam/bütünsel biçemini filigranlı pdf dokümanı olarak bit.ly/enuzungeceden adresinde inceleyebilirsiniz. Ayrıca, En Uzun Geceden‘in 100 adetle sınırlı ve numaralandırılmış koleksiyon nüshalarına sahip olabilmek için burayı tıklayarak sipariş verebilirsiniz.
Heyecan verici bir haber de şu: En Uzun Geceden’in devamı niteliğinde olan Dudağının Kenarındaki Çizgi başlıklı eser için de İsmail Sertaç Yılmaz ile The Poet House bünyesinde tasarım/içerik çalışmalarımız devam ediyor. 2020’nin Haziran ayında Dudağının Kenarındaki Çizgi‘nin özel koleksiyon nüshaları da hazır olacak… Merakla bekleyiniz!
İşbu projeler kapsamında sunduğu tasarımsal ve şiirsel katkılar ile gösterdiği özen/anlayış için İsmail Sertaç Yılmaz’a çok teşekkür ediyorum.
Zafer Yalçınpınar‘ın yayımlanan tüm şiirlerini, şiir kitaplarını ve edebiyat çalışmalarını http://zaferyalcinpinar.info adresinden ücretsiz (pdf dosyası biçeminde) okuyabilirsiniz.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün efsanevi formasını hakkıyla taşımış futbolculara dair en ilginç tarihsel yazılar, efemeralar, buluntular ve araştırmalar Fenerbahçe Tarihi adlı web sitesinde yer alıyor…
Büyükamcam Yaşar Yalçınpınar‘ın (d. 1914- ö. 1998) forma giydiği maçları, skorları, attığı golleri, maçlara dair gazete kupürlerini, yorumları ve özellikle de Galatasaray’a karşı oynadığı maçlardaki başarılarını içeren kapsamlı bir inceleme yazısı yayımlandı. Futbol tarihimiz -ve aslında, FB-GS ezelî mücadelesi- için önem taşıyan 22 Mayıs 2020 tarihli bu incelemenin tam metnini aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz:
(…) 6 Haziran 1937 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübü, Kadıköy’de 29. kuruluş yıldönümünü kutluyordu. Sporcuların resmî geçidinden sonra, ilk olarak Fenerbahçe-Güneş tekaütleri maçı oynandı, sonra da Fenerbahçe birinci takımı Rapid Wien ile karşılaştı… Aynı saatlerde İstanbul’un Avrupa yakasında Taksim Stadı’nda ise Ankaragücü, Galatasaray ile maç yapıyordu. Yaşar Yalçınpınar’ın hat-trick yaptığı bu müsabaka için mikrofonlarımız Akşam gazetesinde…
Bu hafta millî kümenin yegane maçı olan Galatasaray-Ankaragücü karşılaşması dün iki-üç bin seyirci önünde Taksim Stadı’nda oynandı.
Galatasaray takımı şöyle idi: Sacid, Reşat, Lütfi, Ekrem, Hayrullah, Suavi, Necdet, Eşfak, Süleyman, Haşim, Bülent
Ankaragücü de en kuvvetli şeklini muhafaza ediyordu.
Dördüncü dakikada Ankaragücü sol açığı Hamdi’nin şandellediği topu karşılamak üzere çıkan Sacid, Galatasaray kalesini boş bıraktı ve top Güc’ün en tehlikeli muhacimi Yaşar’a geçince Lütfi de boş kaleye geçti. Yaşar topu kaleye gönderdi ve Lütfi eliyle tutmak mecburiyetinde kaldı. Bu suretle penaltıdan Ankaragücü ilk dakikalarda birinci golünü (Şükrü) yaptı.
Bu devrede maç hemen hemen mütevazin oldu, fakat Galatasaray muhacimleri hayli beceriksizlikler yaparak mühim fırsatlar kaçırdılar. O kadar ki kırk dördüncü dakikada Ankaragücü aleyhine verilen penaltıyı bile gole çeviremediler. Devre 1-0 Ankaralılar lehine bitti.
İkinci devre başında Güçlüler, Galatasaray’ın üstünlüğünü bertaraf etmeye muvaffak oldular. Galatasaray kalesinin üst üste tehlikeli ziyaretlerine maruz kaldığı görülüyordu. Nitekim Yaşar 17. ve 18. dakikalarda birbiri arkasına iki gol çıkararak takımını 3-0 galip vaziyete çıkardı.
Galatasaraylıların artık muhakkak bir mağlubiyeti kabul edecekleri tahmin edilirken sarı kırmızılılar yeniden hücuma geçtiler ve 20. ve 21. dakikalarda iki gol çıkardılar.
Maç en heyecanlı safhasına girmişti. Galatasaraylılar bir gol daha çıkararak beraberliği kurtarmak için çabalıyorlardı. Muhakkak bir galibiyeti tehlikeye düşüren Güçlüler de yeniden bir sayı çıkarmak için uğraşıyorlardı. Güçlüler bu mücadeleden galip çıktılar. Yaşar, 31. dakikada bir gol daha atarak kati şeklini verdi ve Güçlüler sahadan 4-2 Galip çıktılar. (…)
(…) Altıncı dakikada Ali Rıza topu uzaktan Galatasaray kalesine doğru ortaladı. Lütfi kale önüne düşen topu güzel bir degajmanla uzaklaştırdı. Top santraya doğru ilerlemiş olan Yaşar’ın önüne düştü. Yaşar’ın da Galatasaray kalesine kadar inen uzun bir şandelini görüyoruz. Osman kaleden çıkarak bu şandeli yumrukla uzaklaştırdı. Akını gayet iyi bir şekilde takip eden Mehmet Reşat topu havadan kalenin önüne doğru vurdu. Santrfor Yaşar yakaladığı topu yerden Galatasaray kalesine gönderdi. Lütfi ile Osman aynı zamanda plonjon yaptılar. Lütfi’nin hareketi kaleciyi şaşırttığı için Osman topu tutamadı. Yaşar’ın ikinci bir sol şutu yerden ağları buldu. (…)
Şair Tekin Gönenç‘in vefat ettiğini öğrendim. 2000’lerin başında (Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi döneminde) hepimize çok destek olmuş, saygın ve sakin bir edebiyat simasıydı. Üzgünüm… (Zy)
kesik körlerde, el-li sağırlarda ağırlandım. efsununu yitirmiş gövdemde, dizgini çekiştirilen bir at gibiydi kafam. düşünmeye mahal yok.
(…) ve bir çift göz kadar, nedensizdim. hamdım, yandım. piştim, yalnızca denize, şöyle bir göz gezdirdim. ve- inandığım her şey, yalnızlık gibi. düşünmeye mahal yok.
(…) görmekte görmemişlik, olağandır. yalnız-ca, gözle. her geçen gün, yanılt kendini, kendinden. öz ile. (…)
Kolajlar Tan Tolga Demirci UPAS Yayın, Mayıs 2020, 21 Sayfa Okumak/Görmek için: bit.ly/kolajlar
Tan Tolga Demirci’nin tüm eserlerinde uyguladığı gerçeküstücü çözümler veya kolajlar‘ında sağladığı denge, şiir diline sunduğu katkı açısından bir ‘janr’ niteliğindedir. (Zafer Yalçınpınar)
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Gerinme, Mert Can Aksoy UPAS Yayın/Şiir, Nisan 2020, 30 Sayfa Okumak için: bit.ly/gerinme
“Mert Can Aksoy, şiirin iç-uzayına dışarıdan/dışarılardan bakıyor… Bu dilsel perspektif, ancak Gerinme‘yle sağlanabilir!” (Zy)
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Hep bekledi beni annem gözlerinin arkasında kaç ömür Bakışlarında biriken yalnızlıklarla ısladı çiçekleri vita saksılarında Elini alnına götürüp uzakları çağırırken sesindeki yanıklarla İğdeler eğilirdi sular seğirirdi ovayı ter basardı ilk göz ağrısından
Bir anlık oğul kokusu nasıl da yetti ona hep gurbetlere inat Fırındaki tepsiden avluya sinen yatılı hasretlerle dizlerini tutarak Hep bekledi beni annem gözlerinin arkasında kaç ömür Bense mor sümbül toplarım gömleğime saçlarının kırlarından
(…) İster nitelik, ister nicelik açısından değişim söz konusu olsun; ortada bir süreklilik olduğundan dolayı bu noktaların değişimi birim zamanla eş anlı gerçekleşmesine rağmen değişimin tanımlanması güdülenmiş maddenin aksine birim zamandan bağımsızdır. Duyularımız da zamana bağımlı değildir çünkü zamanın duyularımız üstünde bir belirleyiciliği yoktur. Ama nesnenin algılanması için yeter zaman şartı vardır. Yeter zaman, olagelen değişimin farkına varılabilmesi için gerekli süreyi imler. Kısıtlı zaman diliminde değişimi algılayamadığımız için olsa gerek nesnel gerçekliğin değişime uğradığını düşünmeyiz ya da nesnel gerçekliği ele alırken maddenin değişmez niteliksel yönlerine odaklanırız ki bunun için de maddenin bilinen tanım alanın değişmeyeceği kabul edilmelidir. Hakikat, maddenin doğada, daha genel deyişle tanım alanında bulunduğu gerçekliğe uygun bir şekilde zihinde kazandığı varlıktır. Öznenin dışarıda tutulması maddenin nitelik fonksiyonu da dışarıda tutar. Böylelikle özneden bağımsızlık, maddenin değişmez niteliğini, yani nesnel hakikati yok eder. Madde doğada algılanan niteliğinden yalıtıktır, niceliği ile bulunur. Birden farklı atomun veya maddenin çeşitli niceliklerle bir araya gelmesiyle yeni maddeler oluşur. Hidrojen ve oksijen atomlarının suyu oluşturması niceliksel bir durumdur. Ayrı ayrı hidrojen veya oksijen atomlarında suyun izlerinin bulunması beklenmez. Başka örnekler bulunarak niteliğin de değişip dönüştüğü düşünülebilir; fakat bu savın doğrulanabilmesi için nicelikten bağımsız bir niteliksel varlığın nesnel olduğunun ispatlanması gerekir. (…) (Emrah Sönmezışık)
Özlem , bütün öteki duygulardan bir ölçüde pay alır, onların şu ya da bu yanını içine katar; çünkü, özleyen ile özlenenin geçmiş birlikteliklerinde yaşanmış duygular -demek ki, özleyenin bütün duyguları- özleyen özleneni tasarımında çağırınca , depreşip, harekete geçip, katılırlar, özleme.
Özlem bütün duyguları taşır -onların bir özetidir.
[Kişi bütün duygularıyla -duygusallığının bütünüyle- yaşamadığı ilişkiler kurduğu kişileri özlemez : kısmî ya da eksik ya da gelişigüzel bir duygusallıkla yaşanmışlar, özlem konusu olmazlar.]
Oruç Aruoba “Uzak”, Metis Yay., 3. Baskı, 2002, s. 97
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Oruç Aruoba” başlıklı ilgilerin tümüne http://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
yukarıdan bakıyorduk müziğe, ___________________yukarılardan sana sordum, iyi değildi her şey yaşamda. dalgıçlar gibi seyrettik geçmişimizi _______________________yukarıdan, yalnızlığın tortusunu anlattım ellerine gözlerine, dudaklarımdan dudağının kenarındaki çizgiye.
ve deniz dolu ve sınırsız _______________heyecanlıyız, birbirimizi tanımak için burgaçlı bir adadayız şimdi. açtın odaların kilitlerini ve yüzlerce vapur girdi ________________kalbimize. martılarla selamlaşarak dudağının kenarındaki çizgiden.
sensiz ve gölgeli bir şiir yazdım, __________________bir gömüt göknar ağaçlarının çizgilerinden kar altında bıraktım kendimi ________________ölümüne ___________________mecburen kendi gökyüzümü kurdum, en uzun geceden.
kum taşıyorduk, sırt hamalıydık, çöl yapıyorduk güneş tanelerinden, tersine gökyüzüyle, iki kişilik bir çölü zerre zerre bütünlüyorduk hiçlikte. ve zamanla inşa edilirdi gerçek aşk, geleceğin dokuma tezgâhlarında.
sonra sıkıldık yeryüzünün darlarında büyük geldi odalara kalbimiz umudun ve endişenin sığınağında tekmeledik ve kapılarca kırdık kendimizi pür rezaletin bin yüzlü cam parçalarından birkaç görkemsiz muska sardık kendimize.
sonra, serden geçtim kalktım sana geldim, dudağının kenarındaki çizgiye.
“1 Mayıs İşçi ve Emekçi Günü’nde büyük şair Nazım Hikmet’in bir şiiri ilk kez gün yüzüne çıktı. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) Komintern Arşivi’nde yer alan Nâzım Hikmet’in “İstanbul’da 1 Mayıs” şiirini Banu İşlet bularak çevirisini yaptı.” (1 Mayıs 2020, Cumhuriyet Gazetesi)