Haz
11
2011
0

Yaşar Nabi’nin Kartvizitleri ve Bir Tersimleme

Emin Nedret İşli’nin kartvizit koleksiyonculuğunu işaret etmişken, koleksiyonumda bulunan iki adet Yaşar Nabi kartvizitini de paylaşayım istedim. (Esasına bakarsanız, hoşuma gitti bu en önemli* editörlerimizden birinin  “saygılariyle teşekkür ve en iyi dilekleri…” )

* Burada kullandığım sıfattaki tersimlemeyi anlamak için bkz; “Canım kahve istemedi!” (Yaşar Nabi)

Haz
11
2011
0

Kartvizitler (Emin Nedret İşli)


“Rıza Tevfik’in kartviziti”
(E. Nedret İşli Koleksiyonu’ndan…)

Sıkı sahaf ve araştırmacı Emin Nedret İşli’nin kartvizit koleksiyonu üzerine kaleme aldığı “Kolay Bir Koleksiyon: Kartvizitler” başlıklı yazısına https://zaferyalcinpinar.com/kartvizitkoleksiyonu.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Nedret İşli’nin bu yazısında “Yunus Nadi’nin Peyami Safa’yı Başbakan Refik Saydam’a takdim edişi”nden tutun da “Rıza Tevfik’in filozofluğu ve Kadıköy’lülüğü”ne kadar çok ilginç ya da şaşırtıcı efemeraların görüntüleri yer alıyor.  Collection Dergisi‘nin Ekim 2000 tarihli ilk sayısında yayımlanan bu “sıkı” yazıyı okumanızı ve yazı kapsamındaki kartvizitleri dikkatle incelemenizi öneriyorum. (Zy)

Ayrıca bkz; Yaşar Nabi’nin Kartvizitleri ve Bir Tersimleme

Haz
08
2011
0

Fabrika (Aleksandr Blok)

Komşu binada ferah pencereler
Akşamları, akşamları
Gıcırtıyla açılıyor dalgın sürgüler,
Kalabalık süzülüyor kapılardan.

Ve kapılar boğulasıya kilitli
Duvar üzerinden, duvar üzerinden
Hareketsiz biri, simsiyah biri
İnsanları sayıyor sessizlikte.
(…)

Aleksandr Blok
Çev: A. Yaran

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Haz
08
2011
0

Otoportre II (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

“Yaşamak tükene tükene”
(B. Rahmi)

Bedri Rahmi’nin iki deseni (1971-1972)

*

Ayrıca bkz; https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=5942

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler: ,
Haz
07
2011
0

E-Kitap: KIZGIN (Zafer Yalçınpınar)

 

“Kızgın”
Zafer Yalçınpınar

Haziran 2011
(2009-2011 şiirlerinden ara imgelem…)

Kızgın‘ı, https://zaferyalcinpinar.com/kizgin.pdf adresinden indirebilirsiniz.

Hamiş: 2003-2011 yılları arasında yayımlanan Zafer Yalçınpınar e-kitaplarının tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=5982 adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
07
2011
0

Tenkitçi Firmaları (Salâh Birsel)

Yığınlar yani sanata bir eğlence gözüyle bakanlar sanatı çokluk cılız eserlerden takip ettikleri için önlerindeki örneklerin berisinde kalmış olan yeniliğe varmakta bir hayli zorluk çekerler.
Yeniliğin anlaşılması ve benimsenmesi çok sonra onu sezip yığınlara tanıtan birkaç uyanık tenkitçinin veya bu yaklaştırma işinde bir çıkarı bulunan edebiyat simsarlarının ortaya çıkmasıyla mümkün olabilir.
Bazen yeniliği getiren şairin mesela favori modasını yaymış bulunması gibi sanatla hiç ilgisi olmayan bir sebebe dayanarak üne kavuşması da bu yeniliğin kabul edilmesinde rol oynayabilir.
Bunlardan şu sonuç çıkıyor ki, yeniliğin, yeni bir sanatın veya daha genel olarak sanatın anlaşılması öyle sağlam temeller üzerine oturtulmuş değildir. Sanat alanında geçen usuller ticaret alanını dolduran buyrukların, yargıların hemen hemen tıpkısıdır. Yani orada da kötü paranın iyi parayı kovduğunu açıklayan Grasham kanunu gereğince kötü şiir iyi şiiri ortadan kaldırmaktadır. Orada da edebiyat simsarları, büyük tenkitçi firmaları, roman toptan satış depoları, aktarmacı şairler birliği piyasanın dizginlerini avuçlarında sıkmakta ve piyasayı bozacak eserlerin sürümüne yahut meydana çıkmasına engel olmak için aralarında her türlü kartel veya tröst kurmaktan çekinmemektedirler.

(Ekonomi bilimi sınırları içinde geçer akçe olan “Grasham Kanunu”nu edebiyat alanına aktarmayı düşünen ve kötü şiirin iyi şiiri kovduğunu belirten ilk ben değilim. Benden önce, Nurullah Ataç, bir yazısında, bu fikre dokunmuştu sanıyorum.)

Salâh Birsel
Şiirin İlkeleri, Yenilik Yayınları, 1954, s.25-26

Hamiş: Bu yazıyı antolojicilik oynayan edebiyat kâhyalarının tümüne -özellikle de Şerefsiz Şeref ile Ayhan Top’a- armağan ediyoruz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Haz
06
2011
0

“Vezinsiz şiir yoktur.” (Nâzım Hikmet)

(…)İmdi: Bendenizce, şiirin ayrı sahası -muhteva bakımından- nesrin ayrı sahası yoktur. Her ikisi de aynı mevzuu, aynı hissi ele alırlar. Her ikisinin de kendine has imkânları vardır, fakat bu imkân farkı, şiire şu girmez, nesre bu girmezden değil de, teknik farkından gelir. Yani ölçü farkı, yani yazılış farkı, yani okunuş farkı. Mesela; suluboya ile yağlıboya farkı gibi. “Kayıtlı-vezinli” şiirler örnek istemez, fakat “vezinsiz-vezinli” şiirler hakkında bir iki misal vereyim. Ele, Bedri Rahmi’nin Karadut’unu alıyorum:

Çatlar mıydı bu yürek kahrından kıyamadık.

Bak, vezinsizliğin vezni burda “kıyamadık” sözüne kadar mükemmel. Bedri, “Bu yürek çatlar mıydı kahrından…” dememiş. Bunu bilerek dememişse çok güzel, çünkü şekille, muhteva arasındaki birlik, uygunluk, bütün sanatların esası olduğuna göre, burda bir kere, “çatlar mıydı”ya basmak lâzımdı, ki basmış. Bir ufak ses kusuru var: Yürek kahrından, derken bu iki k’nin, yüreğin sonundaki k ile kahrındanın başındaki k’nin yanyana gelmesi kakafoni yapıyor, diyebilirler. Bence hayır, bu iki k’nin burda birleşmesi, “çatlar mıydı”yı takviye ediyor. Çatlamanın bahis konusu olduğu yerde, ritm, vezin, ses de biraz çatlamalı. Bu mısraya itirazım: “Kıyamadık” sözünü, benim tekniğe göre kuyruğa almalıydı. Yani:

Çatlar mıydı bu yürek kahrından
______________kıyamadık

demeliydi.(…)
Bütün bunlardan başka, tempo meselesini de göz önüne almak lazım. Böylelikle en vezinsiz denilen şiirler, haddi zatında en mürekkep vezinli olur, bundan dolayı da vezinsiz şiir yoktur.

Nâzım Hikmet
“Cezaevinden Memet Fuat’a Mektuplar” , De Yayınevi, 1968, s.47-49

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Nâzım Hikmet ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
06
2011
0

Bedri Rahmi’nin Otoportresi


Prof. Dr. Haluk Oral Koleksiyonu’ndan…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler: ,
Haz
05
2011
0

Haber: “İnsanlık Anıtı” gidiyor, “Kaşar ve Bal” geliyor…

Kars Belediyesi, M. Aksoy’un “İnsanlık Anıtı” adlı eserinin yıkımına devam ederken, yeni bir heykelin yapımı için (kaşar ve bal heykeli için) çeşitli platformlara çağrıda bulunmuş. Bu çağrıya ve böylesi bir yaklaşımın (kaşar, bal filan…) gerekçelerine gülsem mi, ağlasam mı bilemiyorum. Allah, Kars Belediyesi’ne akıl ve fikir versin. Başka da diyeceğim yok. (Zy)

Bugünkü (5/6/2011 tarihli) Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan haberin okunabilir boyuttaki kupürüne  https://zaferyalcinpinar.com/kasar.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin, Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı’nın yıkılmasına karşı verilen  çeşitli tepkilere katıldı. Bunlardan bazılarına https://zaferyalcinpinar.com/blog/?s=İnsanlık+Anıtı adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Haz
04
2011
0

Evvel Fanzin, sekizinci yılını dönüyor…

“Sonrasızlık” adıyla yola çıkıp Ağustos 2009 itibariyle adını “Evvel” olarak  değiştirdiğim ve şu an okumakta, takip etmekte bulunduğunuz bu büyük betiği (aksak kolajı) yayımlamaya/oluşturmaya başlamamın üzerinden tam sekiz yıl geçmiş…
Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi günlerinin ardı sıra Sonrasızlık Fanzin’i, Puşt Ahali Edebiyat Platformu’nu, Puşt Ahali Tarifesi’ni (P.A.T!’ı), 491’i, poetik bildirileri, Taş Uçak’ı, görsel işleri, değinileri, duyuruları, anlatıları, şiirleri, dizeleri, ifşaatları, lobutları, buluntuları, efemeraları, Ece Ayhan, İlhan Berk, Kuzgun Acar, Kerim Çaplı, Yavuz Çetin, Sait Faik, Oruç Aruoba gibi hususi ilgileri,  alıntıları, etkinlikleri, tartışmaları, incelemeleri, kitapları, Kadıköy’ü, söyleşileri, izlenimleri, deneyimleri, sahafları, e-kitapları, dergileri, sokak sanatını, dilbilimi, paylaşımları, mücadeleleri ve tüm bunların etrafında yer alan insanları (ve aksine insan olamayanları, o muhterisleri) kısacası her şeyi -ama her şeyi- aklıma getirdiğimde söz konusu sekiz yıl bana 108 yıl gibi geliyor…
Bu kalabalık beni yoruyor ama mutsuz etmiyor. Aksine umut veriyor, zinde tutuyor… Ve bu yükün insanı insan eden akkor sahiciliğini yaşamım boyunca taşımaya, çoğaltmaya devam edeceğim.
Sonuçta, ölene kadar yazmaya kararlıyım, ama bunu kimseye önermiyorum. (Zy)

“Aksak Kolaj Nedir, Niyedir?”
ya da
“Tarihçe”

Çünkü,

bu kadar retoriğe ve kozmopolit yaşama karşın çelişkisiz bir bütün olmak çok zor artık. Bunu kabul etmeliyiz. Günümüz metinlerinde dizge, kurgu ve kronoloji yavaş yavaş değerini, işlerliğini yitiriyor. En başta bunu hissettim. Sonra da kendimi şurada buldum;  “çağrışımlar” ve “yan anlamlar”la ilerleyen, anlatmak yerine sezdirmeyi yeğleyen, “öncesi” ile “sonrası” yitmeye yüz tutmuş, nedensellik, planlama ve mühendislik güdüsü  azaltılmış -hatta yok edilmiş- bir şeyler (betik) oluşturulmalı… Ancak tümüyle de saçmacılık oynayamayız; yani “aksak” da olsa üç aşağı beş yukarı bir tını, bir duruş olmalı, sezdirilmeli… “Parçalar” olmalı ve araya “sus”lar konmalı… Bu garip betik, hangi edebiyat akımından ya da yazınsal türden, hangi eserden olursa olsun sadece fragmanlar tarafından oluşmalı… Metinler ve onların oluşturduğu kolaj, İlhan Berk’in deyişiyle “bir cehennem provası” gibi işlenmeli, seçilmeli… Bir adım daha ileri giderek, oluşturulan bu kolajın fragmanları da aksamalı, serbestleşmeli, yeni metinlerle, geribildirimlerle ve kesitlerle büyümeli, stokastik süreçler gibi, bir sarhoşun bir çizgi doğrultusunda yürümesi -aslında yürüyememesi- gibi ilerlemeli ve bütününe bakıldığında atonaliteye benzer bir şeylere(betik) ulaşılmalı…
İşte okuduğum, dinlediğim ve yazdığım metinlerin  arasından tuttum, “parçalar” aldım. Bunlar benim “yazın” sezgilerime ve  kafama  göre güzel “şey”ler; deyişler, söylemler, olaylar, dizeler, tümceler, haberler, karakterler… Sonra da onları buraya -bu blog sitesine- kaydettim. Aynı zamanda benim için büyük bir “alıntı defteri” varoldu. “Aksak Kolaj” fikri böyle çıktı; bir büyük “betik” oluşturmanın coşkusu –belki de özgürlüğü- tüm bunlar…  Ve bir akıl karışıklığı, bir yandan da “kayıt altına alma güdüsü”…
Daha önce (2003-2006) bu işi “sonrasızlık” adında basılı bir fanzin yayımlayarak gerçekleştiriyordum. Fanzin İstanbul/Kadıköy’de 100 adet basılıyor ve dağıtılıyordu. 2006′da internet üzerindeki yeni teknolojiyle (blog sistemiyle) birlikte  “sonrasızlık” adını verdiğim/dikiş attığım bu “aksak kolaj” daha büyük, sınırsız ve işlek hale geldi… Geribildirimlerin, yan metinlerin, açılımların da eklenebileceği bir “cehennem yeri” oldu.
Olsun da.

 

Not: “Sonrasızlık Fanzin”, Ağustos 2009′da adını “Evvel” olarak değiştirmiştir.

 

Vurgu Hamişi:
Kısacası, tüm dediklerim bir yana, büyük bir “betik” oluşturmak düşüncesinin coşkusu yüzünden oldu her şey.

*

Zafer Yalçınpınar (2003-2011)


Haz
04
2011
0

Başkaca bir şeçenek de yok.. Ve ben iş aramak için Ankara’ya geleceğim. Çalışmaya başlarsam bir-iki yıla toparlanırım. (Ece Ayhan)

“Sincan istasyonu” adlı derginin Haziran 2011’de yayımlanan 46. sayısında Ece Ayhan’ın kaleme aldığı iki mektuba yer verilmiş. 1981’in kışında Ece Ayhan tarafından emekli vali Güngör Aydın’a yazılan bu mektuplarda çok ilginç ifadeler ve isimler var. İşbu mektuplar, Ece Ayhan’ın tutunmak/geçinmek adına sergilediği “çaba”lara ve “aile” düşüncesine ilişkin önemli ipuçları veriyor bize. Sonrasında da -gene- “insan toplumu”nda yaşanmadığına ilişkin çıkarımlar, kestirimler ve sonuçlar geliyor; o büyük -dünya kadar büyük olan- “yıkıntı” görüntüsü tekrarlanıyor.

Mektuplara ve Güngör Aydın’ın bazı önemli söylemlerine  https://zaferyalcinpinar.com/eceayhangungoraydin.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.  Sincan İstasyonu Dergisi,  Ece Ayhan’ın Güngör Aydın’a yazdığı mektupların devamını yayımlayacağını bildirmiş. Coşkuyla karşılıyorum bu haberi ve “Sincan İstasyonu” taifesini tebrik ediyorum.

1. Hamiş: İşbu mektupların yayımlanışını Evvel Fanzin’e haber veren Şükret Gökay’a çok teşekkür ederim.

2. Hamiş: Ece Ayhan’ın Güngör Aydın’a ithafen kaleme aldığı bir başka mektup Sincan İstasyonu’nun 47. sayısında yayımlandı: https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=6243

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Haz
03
2011
0

Sanatkâr, insanları “kendisinden” ateş almağa davet ediyor. (Nâzım Hikmet)

Nurullah Ataç’ın “Ölen edebiyat” isimli yazısını okumuşsunuzdur. Basitten mürekkebe, aşağıdan yukarıya doğru birçok düşünce yollarından geçen münekkid, şiir ve sanat hakkındaki son kanaatını şu aşağıdaki satırlarla düsturlaştırıyor:
“Şiirin, gayesi.. Kâinatın sırlarını sezip sezdirmektir. Şiir, sanat, âlemin ve hayatın tefsiridir ve sanatkâr insanları bu tefsir etrafında toplanıp işlerinde, insanoğlunun yer yüzündeki vazifesinde ondan ateş almağa davet eden adamdır.”
Nurullah’ın fikri açık. Ona göre şiirin bir gayesi vardır. Bu gayeye kâinatı, hayatı ve ben ilave edeyim, bundan dolayı da cemiyeti izah etmektir. (O tefsir kelimesini kullanmışi ben izah sözünü daha yerinde bulldum. Kusuruma bakmasın.) Fakat sanatkârın vazifesi kâinatı, hayatı ve cemiyeti izahla kalmamalıdır. Nurullah Ataç sanatkârın basit olmasını kabul etmiyor. Sanatkâr bu izah etrafında insanları “kendisinden” ateş almağa davet ediyor. (…)
Ataç’ın bu satırlarını okuduğum vakit, ne yalan söyleyeyim, memnun bir nefes aldım. Türk edebiyatında bu sözleri söyleyebilen bir münekkidin varlığı bence büyük bir kazançtır.(…)

Nâzım Hikmet
“Nâzım Hikmet Türk Basınında”, Hilmi Yücebaş, 1967, s.76

Haz
02
2011
0

Yaşadım diyebilmen için!

(…)
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak…

(…)
böylesine sevilecek bu dünya
“yaşadım” diyebilmen için…

NÂZIM HİKMET

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan
tüm NÂZIM HİKMET ilgilerine
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=tas-ucak
adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
02
2011
0

Sevmek, düşünmek ve anlamakta devam ediyor kafam… (Nâzım Hikmet)

(…)

koridorda, sedyede öldü adam.
götürdüler.

artık ne ümit, ne keder.
ne ekmek, ne su,
ne hürriyet, ne hapislik,
ne kadınsızlık, ne gardiyan, ne de tahtakurusu,
ve ne de karşında oturup yüzüne bakan kediler,
bu iş, bitti , tamam.

fakat devâm ediyor bizimkisi,
sevmek, düşünmek ve anlamakta devâm ediyor kafam,
dövüşemeyişimin affetmeyen öfkesi devâm ediyor.
ve sabahtan beri karaciğer sancımakta berdevam.

Nâzım Hikmet

BKZ: Dizboyu Karlı Bir Gece

Nâzım Hikmet’i Saygıyla anıyoruz:

“Tristan Tzara – Nâzım Hikmet Üzerine…”
https://zaferyalcinpinar.com/nazimustune.jpg

“Biz bu gece nerede yatacağını bilmeyen üç kişiyiz…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=388

“Bu pencerenin arkasında beş yüz insan yaşıyordu…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=374

“Bir defter al…”
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=377

 

Ayrıca bakınız;

Taş Uçak’ta;
https://zaferyalcinpinar.com/s56.html

Taş Uçak Şiir Sergisi;
https://zaferyalcinpinar.com/tasucakta.html

Taş Uçak Şiir Sergisi Kataloğu;
https://zaferyalcinpinar.com/tasucakkatalog.pdf

Haz
01
2011
0

Nâzım Hikmet Üstüne… (Tristan Tzara)

 

Tristan Tzara’nın “Nâzım Hikmet Üstüne…” adlı yazısının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/nazimustune.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: İşbu yazı “Şiir Sanatı” adlı derginin Ocak 1967 tarihinde yayımlanan 15. sayısında yer almıştır.

Haz
01
2011
0

Zafer Yalçınpınar E-Kitapları

2003-2011 tarihleri arasında yayımlanan Zafer Yalçınpınar E-Kitapları:

Kızgın – Şiir- 2011
https://zaferyalcinpinar.com/kizgin.pdf

Taş Uçak Şiir Sergisi Kataloğu 2009
https://zaferyalcinpinar.com/tasucakkatalog.pdf

yeniŞ – görselişler -2010
https://zaferyalcinpinar.com/yenis.pdf

Durgun– Şiir – 2009
https://zaferyalcinpinar.com/durgun.pdf

Kelimenin Yüzü– İçSözlük – 2007
https://zaferyalcinpinar.com/kelimeninyuzu.pdf

ŞİİŞ – Görsel İşler – 2006
https://zaferyalcinpinar.com/siis.pdf

Çalgıdönüm – Şiir – 2005
https://zaferyalcinpinar.com/calgidonum.pdf

Kalem Konçertoları – Anlatı – 2002-2003
https://zaferyalcinpinar.com/kalem_koncertolari.pdf

Haz
01
2011
0

“Sana doludizgin güveniyorum. Göster kendini Raşit.” (Nâzım Hikmet)

Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal (Bursa Hapishanesi yılları)

Nâzım Hikmet’in Orhan Kemal’e (Raşit Öğütçü’ye) yazdığı mektuplardan;

(…)
Muhakkak ki bir sıçrama devresindesin. Ve bu sıçramanın başarıyla gerçekleşmesi gelecek edebiyat faaliyetinin üzerinde çok tesirli olacaktır. Ben senin memleketimin en büyük muharrirlerinden biri olacağına eminim… İnsanların birçok taraflarını doğru olarak değerlendirmekte çok yanılmışımdır. Yanılmadığım bir şey varsa o da bir insandaki sanat kabiliyetidir. Beni yalnız bu hususta dolandırmadılar. Sende sanatkâr malzemesi, yapısı, soluğu mükemmeldir. Sana dolu dizgin güveniyorum. (“Nâzım Hikmet’in Orhan Kemal’e iki mektubu”, Sanat Emeği Dergisi, Sayı:4, 1978, s.39)
(…)
Ben şahsen, gün geçtikçe ve aramızda zaman uzadıkça seni bir kat daha seviyorum. Memleketime, Türk halkına, dünyaya ve insanlarıma faydalı ve onlara lâyık olacağından eminim. Sana güveniyorum. Sahici Türk edebiyatı senden dünya ölçüsünde eser beklemektedir. Göster kendini Raşit. (Nâzım Hikmet,”Yayımlanmamış Eserler”, Cem Yay., 1977, s.350)

Şu başlıklara da bakınız;

-Orhan Kemal’in Gözünde Nâzım Hikmet
-Bir Doğumgünü Armağanı

-Orhan Kemal, Sait Faik’i anlatıyor…
-Orhan Kemal’den Kemal Sülker’e imzalı…

 

Haz
01
2011
0

“ortaçağ anlatıları satıyor uzun yol şoförleri” (Doğan Ergül)

(…)
burada sabah akşam donmuş bir denizi taşlıyoruz
taşladıkça taşıyor deniz
çocuklar oyunda hile yapan arkadaşlarına
ceza olarak bir parça bu denizden veriyorlar
akasyalar ve barbunlar bir aradalar
ortaçağ anlatıları satıyor uzun yol şoförleri
mola yerlerinde…
durup ay’a bakıyor kediler ve köpekler
dolunay akşamları…
mardinli bir gece istiyor aşıklar haftaiçleri
ve haftasonları italyan rönesansı hakkında konuşuyorlar…
mahalle bakkalı yaşlı adam boyuna bir ağacı yontuyor
anlıyoruz ki aşk soyunan bir şehirdir

Doğan Ergül
“Aşkın ve Suların Öğleni”, Babil Yayınları, 2005, s.84

2 Haziran 2007’de vefat eden Şair Doğan Ergül’ü saygıyla anıyoruz…

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Haz
01
2011
0

Akşam Treni’nin “Yavuz Çetin Özel” Seferi

Sıkı gitarist Yavuz Çetin‘in oğlu Yavuzcan,  2 Haziran Perşembe akşamı 94.5 Rock Fm’deki “Akşam Treni” adlı programa konuk oluyor. 20.00-22.00 saatleri arasında yayımlanacak programda Yavuz Çetin’in daha önce duyulmamış, bilinmeyen bazı kayıtları da yer alacak…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Yavuz Çetin ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=yavuz-cetin adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com