May
23
2011
0

“Kara Deryalarda Bir Fenersin!” diye 18 kez bağırmak!


Fenerbahçe Spor Kulübü, 2010-2011 tutbol sezonunun şampiyonudur ve “kara deryalarda bir fenerdir!

Fenerbahçe Spor Kulübü Futbol Takımı, 18 kez şampiyon olarak Türkiye futbol tarihinin zirvesindedir.

Kaptan Alex de Souza, 28 gol atararak Fenerbahçe formasıyla Türkiye liglerinde  ikinci kez gol kralı olmuştur.

May
21
2011
0

Desen: Enayi (Abidin Dino)

Abidin Dino’nun bir deseni… (Nâzım Hikmet’in “Enayi” adlı tiyatro oyununun 1965 yılında Dost Yayınları’ndan yayımlanan baskısının kapağında yer almıştır.)

May
21
2011
0
May
21
2011
0

EN HAKİKİ MÜRŞİT (Oruç Aruoba)

Ustam Oruç Aruoba, 1980 sonrasında üniversitelerdeki değişimlere ilişkin yazılarının çoğunu Arayış Dergisi’nde yayımlamış. Daha önce Aruoba’nın “Üniversite’nin Ölümü”, “Mel’meketimden Rektör Manzaraları” ve “Özerklik Üzerine” başlıklı yazılarını Evvel Fanzin ilgileri kapsamında paylaşmıştım. Bu yazılarla birlikte ele alınması gereken “En Hakiki Mürşit” başlıklı bir başka yazıya daha Arayış Dergisi’nin 18 Temmuz 1981 tarihli 22. sayısında rastladım. “En Hakiki Mürşit” adlı yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/enhakikimursit.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Aruoba’nın “Üniversiteler” üzerine kaleme aldığı yazılarını (üniversite giriş sınavı, puanlama-başarı sistematiği, fakülte-kürsü-ders-öğretim görevlisi ilişkisi, rektör seçimleri,  ÖSYM’nin ve YÖK’ün varlığı gibi) yaşanan güncel tartışmalarla beraber düşündüğümüzde, bu yazıların tarihsel arkaplan açısından çok daha büyük bir önem, anlam ve -evet- hakikat taşımakta olduğunu görürüz.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Oruç Aruoba ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

May
21
2011
0

Kendini Anlatan: “Kızgın ve Kırgın”

“Kızgın ve Kırgın”
by Zafer Yalçınpınar (Zy)

Marmara Adası, Mayıs 2011

May
21
2011
0

İnsanlık Anıtı’nın yıkımına karşı 145 imza…

Bkz: https://www.dha.com.tr/karstaki-insanlik-anitinin-yikimina-karsi-metin-ve-imzalar–flashaber_158821.html

BASIN BÜLTENİDİR:

Kars’ta Mehmet Aksoy tarafından yapılan İnsanlık Anıtı heykelinin yıkılması, sanat eserine karşı devlet eliyle gerçekleştirilen kapsamlı bir şiddet gösterisidir. Heykelin barışı ve insanlığı temsil ediyor olması bu şiddet uygulamasını daha da vahim ve kabul edilmez hale getirmektedir.

Bu vahim durumu susarak kabullenmeyi reddediyor, başlamış olan yıkımın derhal durdurulmasını ve heykelin tasarlandığı şekilde onarılıp tamamlanması için gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz.

Ali R. Kaylan, Alpar Sevgen, Amberin Zaman, Ared Mısırlıyan, Asim Dabire, Aslı Evciergun, Atilla Dorsay, Ayda Köseoğlu, Aydan Gülerce, Aydın Pesen, Ayfer Bartu Candan, Ayhan Kaya, Ayla Zırh Gürsoy, Aylin Teniner, Ayşe Akalın, Ayşe Buğra, Ayşe Erzan, Ayşe Gürel, Ayşe Nur Sankur, Ayşe Öncü, Ayşe Özdemir, Ayşen Candaş, Barış Pirhasan, Başak Emre, Begüm Cemiloğlu, Betül Tanbay, Binnaz Toprak, Burcu Yakut Çakar, Burhan Şenatalar, Bülent Sankur, Büşra Ersanlı, Can Cemiloğlu, Can Moralı, Cem Mansur, Cem Özdemir, Cevza Sevgen, Ceyda Arslan Kechriotis, Çiğdem Kafescioğlu, Deniz Albayrak Kaymak, Deniz Mardin, Dickran Kouymjian, Dicle Cemiloğlu, Didem Pekün, Dilek Doldaş, Dilek Hattatoğlu, Dilek Zaptçıoğlu, Ece Temelkuran, Ekin Mağden, Elif Akçalı, Engin Akın, Ercan Alp, Esen Çamurdan, Esra Battaloğlu, Esra Mungan, Ferhunde Özbay, Fikret Adaman, Garine Bahçeci Seropyan, Gencay Gürsoy, Gönül Dinçer, Grete Marstein, Gül Cemiloğlu, Gül Okutan, Gül Pulhan, Güler Fişek, Gülru Yıldız, Günay Göksu Özdoğan, Gündüz Vassaf, Hadi Özbal, Handan Börtücene, Hasan Uzma, Hülya Gülbahar, Işıl Welti, Sibel İnceoğlu, İbrahim. Ö. Kabaoğlu, İlkay Bakırtaş, İpek Duben, İskender Savaşır, Jale Parla, Kuban Altınel, Kuyaş Buğra, Kürşad Kahramanoğlu, Latife Tekin, Lerzan Özkale, Leyla Tavşanoğlu, Mahir Arıkol, Mahmut Hortaçsu, Mehmet Güleryüz, Mehmet İstemi, Mehmet Onur, Mehmet Oruç, Melek Ulagay, Melis Tuncay, Meltem Toksöz, Menekşe Toprak, Mine Eder, Mubesser Selçuker, Muhtar Turan, Murat Aygün, Murat Gülsoy, Murat Koyuncu, Müge Sökmen, Nazlı Başak, Nevin Sungur, Nil Deniz, Nilüfer Tapan, Nora Şeni, Nur Bekata Mardin, Nurdan Davutyan, Osman Kavala, Osman Okkan, Oya Baydar, Özlem Dalkıran, Pınan Gümüş, Piraye Cemiloğlu, Recep Özkale, Reşit Canbeyli, Rona Serozan, Rukiye Kuneralp, Saliha Yazgaç, Selçuk Erez, Sema Kılıçer, Sema Moritz, Sema Öğünlü, Sema Sakarya, Shirin Melikoff, Sima Aprahamian, Tahsin Yeşildere, Tonguç Rador, Tuna Koyuncu, Tuna Kuyucu, Tunga Güngör, Turhan Öztürk, Ünal Zenginobuz, Vangelis Kechriotis, Yalçın Tosun, Yaman Barlas, Yasemin İnceoğlu, Yeşim Atamer, Zafer Yalçınpınar, Zeynep Gambetti, Zeynep İnankur, Zeynep Kadirbeyoğlu, Zeynep Oral, Zeynep Rona

May
18
2011
0

Yves Tanguy’un bir deseni… (1934)

Yves Tanguy’un bir deseni. (1934)

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler:
May
17
2011
0

Giacometti’nin Desenleri

Alberto Giacometti’nin bazı desenleri
(Bruno Giacometti Arşivi’nden… 1959)

May
16
2011
0

Sesli Kütüphane’de; “Kelimenin Yüzü”

2007’de Çekirdek Sanat Yayınları tarafından yayımlanan “Kelimenin Yüzü” adlı poetik sözlüğümü Kadıköy Görme Engelliler Sesli Kütüphanesi kapsamında bir sesli kitaba dönüştürmenin coşkusunu yaşıyorum bugün… Böylesi şiirsel bir proje için Kelimenin Yüzü’nü -seve seve- seslendirdim. Yaşamın şiirselliğine ve “imgelemin özgürlüğü”ne inanan tüm Kadıköy taifesini bu projeye destek vermeye davet ediyorum: Sesli Kütüphane Projesi kapsamında gönüllü okuyucu olmak ya da kitabını seslendirmek isteyenler meyse.budakli@kadikoy.bel.tr e-posta adresinden Sn. Meyse Yılmaz Budaklı ile iletişime geçebilirler. (Zy)

Hamiş: Kadıköy Görme Engelliler Sesli Kütüphanesi’nin web sitesine https://www.gormeengelliler.kadikoy.bel.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

May
15
2011
0

Özerklik Üzerine (Oruç Aruoba)

Arayış Dergisi’nin 27 Haziran 1981 tarihli 19. sayısında Oruç Aruoba,  “Özerlik Üzerine” adlı bir yazı kaleme almış… Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/ozerklikuzerine.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş:  Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tamamına https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

May
15
2011
0

Nâzım Hikmet’in Küba’yı seyahatinin 50. yılı

Küba’nın eski Türkiye büyükelçisi Ernesto Gómez Abascal, Nâzım Hikmet’in Küba’yı ziyaretini farklı boyutları ile ele almış… Yazıyı İspanyolca’dan Ekin Poyraz çevirmiş…

Bkz: https://haber.sol.org.tr/bizimamerika/nazim-hikmet-in-kuba-yi-seyahatinin-50-yilinda-kuskular-ya-da-sirlar-42505

May
15
2011
0

Bir Rica…

Son zamanlarda Evvel Fanzin ilgilerinin birçok platformda sürekli olarak ve heyecanla paylaşıldığını görüyorum. Önemli bir sorun yok; her şeyi dere tepe paylaşabilirsiniz, paylaşın da! Bundan en çok mutlu olan kişi inanın ki bendenizdir. Ancak, bu bağlamdaki tek ricam; paylaşımlarınızın altına “Kaynak: Evvel Fanzin” şeklinde ufak bir ibare düşmenizdir. Böylelikle 1500 küsur yıldır süren “yayıncılık etiği”ne ve bir anlamda da “insan”lığa saygınızı göstermiş olursunuz. Sonuçta, bugüne hâkim olan “Yeni Sinsiyet Tipolojisi”nin tersi bir biçimde davranarak emeğe saygı göstermek , boşuna bir şey değildir. Öyle ki tarih, uzun bir yolculuktur. Bunu kanıtlamıştır zaman… (Zy)

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
May
15
2011
0

AÇTI…

__________(Sudanlı Çocuğa)

Seni sonra anlayacağım.
Tükenmelisin önce.
Akbabalar üşüşmeli üstüne.
Seni sonra anımsarım.
(…)
Bir poz da şuradan alayım.
Seni senden sonra yayınlayacağım.
………
Yayıldı dünyaya resmin.

Senden sonra…
Ödül aldı…

2002

Evin Okçuoğlu
“İçi Görünen Şiirler”, Koza Yay., 2009, s.244

May
13
2011
0

“İplikhane” ya da “Uzuncaova”

“Uzuncaova” lakaplı İplikhane Fabrikası, İstanbul’un tarihindeki gizemli konularından biridir. NTV Tarih’in Şubat 2009 tarihli ilk sayısında M. Erdem Kabadayı, İplikhane’ye ilişkin bir yazı kaleme almış. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/iplikhane.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

(…)
1.
sıcak soğuk ayırt etmeden
sabah akşam kendimizden geçtik
gerçeğe dokunduk diyedir
uzuncaovaya gönderildik

2.
zorlandık iplikhanedeki sürgünümüzde
görünmez ve kalın halatlar ördük
yalanlardan yalanlarla
________________yalanların arasına
nakış gibi eliböğründeler diktik
hırslıların hırslarının
_______________tüm çıkıntılarına

3.
bir el arabası bile yoktu
gaz tenekesiyle taşlar taşıdık
kalbsizlerin kalbinin olmadığı yerden
(…)

Z. Yalçınpınar, 2010

Hamiş: Şiirin tamamına https://zaferyalcinpinar.com/s76.html adresinden ulaşabilirsiniz.

May
13
2011
0

Biraz da DALİ…

Salvador Dali’nin Giyom Tell deseni… (1932)

S. Dali ve Gala tarafından kaleme alınmış, Paul Eluard ile Andre Breton’a gönderilmiş mektup… Bu mektupta Dali’ler, gerçeküstücü düşüncenin/manifestonun etkinliğine ve haklılığına dair övgü dolu sözleri A. Breton ile P. Eluard’a iletmektedir. (1936)


 

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “gerçeküstücü” ilgilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.

“İmzalı” ilgiler ise https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinde yer almaktadır.

May
11
2011
0

Sait Faik için “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi (1954)

Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı dergi, Nisan 1954 tarihli 27. sayısını “Sait Faik için” başlığıyla yayımlamış… Dergide, Sait Faik’in en önemli hikâyelerinin yanı sıra Nezihe Meriç’in ve Vüs’at O. Bener’in  Sait Faik’i anmak amacıyla yazdığı ağıtvari betikler yer alıyor. Ayrıca İlhan Berk’in üç adet  “requiem” şiiri de ilgimi çekti… Sözkonusu yazılara ve şiirlere https://zaferyalcinpinar.com/saitfaikicin.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

1954 yılında İlhan Berk’in Sait Faik için yazdığı “requiem”lerden biri…
(Bu şiir öncelikle “Yenilik” Dergisi’nde, ardından Seçilmiş Hikâyeler’de yayımlanmıştır.)


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

May
10
2011
0

“Ioakim’in Tilki’si” (Oruç Aruoba)

5 Mayıs  2011 tarihinde Mimar Sinan Üniversitesi, Bilge Karasu Sempozyumu kapsamında Oruç Aruoba’nın “Ioakim’in Tilki’si” başlıklı açılış konuşmasına https://www.archive.org/download/OruAruoba-IoakiminTilkisi/oruc-aruoba_ioakimin-tilkisi.mp3 adresinden ulaşabilirsiniz. (8,5 Mb.)

Evvel Fanzin Oruç Aruoba İlgileri:
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba

Evvel Fanzin Bilge Karasu İlgileri:
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=bilge-karasu

May
09
2011
0

Karanlığı kudurtmak…

(…)
İhsan Yılmaz:
Gece’nin yavaş yavaş gelip her yeri karanlığa boğmasından sonra bu karanlığın içinde yaşayabilirmiş gibi görünen tek şeyin dil olacağını söylüyorsunuz. Dili tek umut ışığı olarak mı görüyorsunuz?

Bilge Karasu: Baygın yatmıyorsanız, ölü değilseniz, ya da acıyla kıvranmanın dayanılmaz bir noktasında değilseniz, dil, içinizden çıkamıyor bile olsa, içinizde işlemektedir. İşitecek tek bir kulak varsa, sizinki değilse o kulak, büyük olasılıkla bir dil daha işleyebilir. Karanlığı kudurtmağa yeter bu!

Hürriyet Gazetesi’nden… (1991)

Hamiş: Söyleşinin tam metnine https://www.kaosgl.com/node/1270 adresinden ulaşabilirsiniz.

May
09
2011
0

Evvel Fanzin’in Facebook Sayfası

Teknik gerekçelerden dolayı mevcut facebook grubumuzu, etkileşimi daha yüksek bir “facebook sayfası”na taşımaya karar verdik. Böylelikle, hem çeşitli mobil uygulamalarla hem de RSS beslemesiyle Evvel Fanzin’i rahatça takip edebilirsiniz.

Evvel Fanzin’in Facebook Sayfası şu adrestedir:
https://www.facebook.com/pages/EVVEL/122869847791951

Hepinizi bekliyoruz…

Zy

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
May
08
2011
0

Sait Faik ilgileri…

11 Mayıs’a yaklaşırken, bir Evvel Fanzin teamülü olarak geriye dönüp baktığımda, Sait Faik üzerine oldukça ilginç paylaşımlar gerçekleştirdiğimizi farkediyorum… 2008’den bugüne kadar paylaşımından coşku duyduğum şeylerin en başında Ece Ayhan tarafından kaleme alınan “Sait Faik’in açık ya da gizli kış mekânları-2” adlı yazı geliyor. Bu yazının birinci bölümü Ece Ayhan’ın kitaplarında yer almış, fakat ikinci bölümü  -nedense- Ece Ayhan’ın kitaplarına girmemiş… Yaşar Kemal’in Sait Faik’le yaptığı söyleşiye ve daha önce gözden kaçırılmış olan Ahmet Oktay, Salim Şengil, Özdemir Asaf,  Mehmed Kemal, B. R. Eyüboğlu, Orhan Veli, Salâh Birsel, Asaf Halet gibi isimlerin Sait Faik’le ilgili anılarından, düşüncelerinden çeşitli parçalara da çok önem veriyorum. Ayrıca, Cengiz Kılçer’le birlikte 2009’da gerçekleştirdiğimiz sohbet, benim için “Sait Faik’in Sivilliği” üzerine düşünmek ve serbestçe konuşmak bağlamında özel bir önem taşıyor…

Sonuçta, Evvel Fanzin’de  Sait Faik’e ilişkin paylaşımlar devam edecek… Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Zafer Yalçınpınar

(…)“Onu canavar haline getirmek için hiç bir firsatı kaçırmayacağız.” diyerek bitiriyor hikâyeyi Sait Faik… “Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak İsa’nın tuttuğu belinin ortasındaki parmak izi yerlerini, mahmuzları, kerpeteni, eğesi, testeresi ve baltasıyla kazıyacak. İlk çağlardaki canavar halini bulacak.Bir kere suyumuza alışmağa görsün. Onu canavar haline getirmek için hiç bir firsatı kaçırmayacağız.” diyor… Çok açıktır ki Sait Faik kendini “insan” kılan farklılıkların yitmesinden, körelmesinden korkuyor… Hoyratlıktan ve kalabalıktan korkuyor; bu durumun insanlığı “insanlıktan çıkaracağını, suyunu, huyunu değiştireceğini, yavaş yavaş öldüreceğini” düşünüyor. En çok da “kalabalığın hoyratlığı”ndan korkuyor gibi geliyor bana. Dülger Balığı’na bir kimlik, sualtında bir dünya yakıştırmasının nedeni de bu arayıştır. Mesela Sait Faik hikâyenin hiçbir yerinde “Dülger Balıkları” dememiştir. Bir Dülger Balığı’nın “suyumuza alışması” Sait Faik için -kendisi adına- bir “canavar” yaratmak demek… Öyle ki tarih boyunca üzerinde ilerlenmiş bir yolun “öfke”yle ve “zorlama”yla silineceğini, başa dönüleceğini sezdirmeye çalışıyor. Yani “Homo Faber”, Sait Faik için korkutucu bir şey, bir canavar belki de… Tüm bunları “gidip-gelen” bir uzamda, sürekli yönelim değiştiren, “gidip-gelen” bir bakışla, suyun bir altına inerek, bir üstüne çıkarak anlatıyor. Sait Faik, “Dülger Balığı’nın Ölümü” hikâyesiyle kimin daha “özgür”, “insan” ya da “sahici” olduğunu arıyor, bu yönde salınıyor gibidir. Bazen onun hikâyelerindeki tüm karakterlerin, ele aldığı tüm sorunların “Dülger Balığı”nın hikâyesinde vücut bulduğunu, sınandığını düşünüyorum. (…) (Sait Faik Üzerine Serbestçe Konuşmak‘tan…)

May
07
2011
0

KUŞDİLİMGELİMİMDE (Z. Yalçınpınar)

(…)
2.
kafana koy, bu böyledir burada:
yürür suyun akışkanlığı
________________sokaksızdır toprak
yeşersin diye yaşamak
sonsuz dipsiz hafızasıyla
kumrular her şeye kafayı takar
kovalarsın geri gelir
______________böyledir yuvası adına
_____________________________yaşamak

(…)

5.
fakat ben bu yangını bir gül gibi tuttum
aydınlanmak pahasına
yumruklarımda

6.
tek bir boşluğun çoğunluğunu
çoğlayayım da çoğalsın hepsi
kuşdilimgelemimde
seçim öncesi

Zafer Yalçınpınar

Şiirin tamamına https://zaferyalcinpinar.com/s92.html adresinden ulaşabilirsiniz.

May
07
2011
0

Yapayalnız bırakıldı…

“(…)haksızlık edildi adama. Yapayalnız bırakıldı.” (E. Ayhan)

“Sait Faik’in Durumu” adlı yazıya https://zaferyalcinpinar.com/k9.html adresinden ulaşabilirsiniz.

May
06
2011
0

Her Yıl Yeniden Ölen Adam: Sait Faik

S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?
Ece Ayhan: Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.


Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.)adresinden ulaşabilirsiniz.

Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı derginin Mart-Nisan 1957 tarihli 62. sayısı çok önemlidir. Önemlidir çünkü modern edebiyat tarihimizde ilk kez kayda değer şekilde -dimdik durarak, topluca ve ayağa kalkarak- bir edebiyat yarışmasının(armağanının) sonucuna ve dağıtımındaki haksızlığa karşı çıkılmıştır. Salim Şengil ve “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi çevresinde yer alan yazarlar, 1957 yılının “Sait Faik Hikâye Armağanı”nın adil bir şekilde dağıtılmadığına işaret etmişlerdir; derginin 62. sayısı “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” adında oylumlu bir dosyaya ayrılmıştır. Salim Şengil ve arkadaşlarının iddiası; 1954-57 yılları arasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Varlık Dergisi çevresindeki yazarlara haksız bir şekilde dağıtıldığı yönünde eleştirel bir bakış içeriyor. Dosyanın başında Salim Şengil’in açıklaması ve Seçilmiş Hikâyeler dergisi çevresinin “Sait Faik Hikâye Armağanı”ndan çekilişinin, ayrılışının öyküsü ile açık/sert bir mektup yer alıyor. Ardından konuya ilişkin olarak Attila İlhan‘ın “İş İştir”, Burhan Arpad‘ın “Sait Faik Adına Saygı Gerekir”, Tevfik Çavdar‘ın “Varlık Sanat Tekeli” ve Orhan Duru‘nun “Maskeli Balo” adlı ağır eleştiri yazıları yer almaktadır. Ciddi haksızlıklara karşı yayımlanan bu dosyada kısa bir soruşturma da gerçekleştirilmiş… Soruşturmaya Fikret Otyam, Ece Ayhan, Çetin Altan, Suat Taşer, Tarık Buğra, Mehmed Kemal, Sabahattin Batur, Vüs’at O. Bener, Baki Kurtuluş, Nezihe Meriç, Muzaffer Erdost, Güner Sümer, Tarık Dursun K., Orhan Duru, Tevfik Çavdar, Celâl Vardar, Sevgi Batur, Şükran Özkutlu, Can Yücel, M. S. Arısoy, Mahmut Makal ve Tektaş Ağaoğlu cevap vermiş. Soruşturma cevaplarının çoğu Sait Faik Hikâye Armağanı’nda yaşanan haksızlığı işaret ediyor…

Seçilmiş Hikâyeler dergisinin 1957’de sergilediği “karşı duruş ve haklı tepki” bize şunu göstermektedir: “Günümüzdeki hakkaniyetsiz edebiyat yarışmaları, edebiyat oligarşisi, edebiyat kâhyaları, üleştirmenler ve ödüllendirme sistematiği arasındaki habis birliktelik “yeni” bir şey değil… Yeni olan şey, söz konusu  habis birlikteliğe tepkisiz kalışımız…”

Sonuçta, Evvel fanzin kapsamında (sözkonusu edebi ayaklanmadan tam 54 sene sonra, yani 2011 yılında) herkese ibret olsun diyedir, “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinin “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyasını tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.)adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

ÜÇ ÖZEL HAMİŞ:

1. Hamiş: Ece Ayhan’ın soruşturmaya verdiği zekice yanıt beni çok heyecanlandırdı.

2. Hamiş: 54 yıl sonra, günümüzde, hâlâ aynı yerde saydığımızı görmek beni üzüyor. Hâlâ aynı kifayetsiz muhterisler, üleştirmenler ve edebiyat kâhyaları, benzer edebiyat armağanlarını ya ele geçirmiş durumdalar ya da manüple etmekteler…  “Varlık” sebepleri bu olsa gerek!

3. Hamiş: Mayıs ayı boyunca, Evvel Fanzin kapsamında birçok Sait Faik ilgisini paylaşmaya devam edeceğiz.

May
06
2011
1

Ece Ayhan -Altın- Günleri…

Mülkiye Edebiyat Topluluğu’nun düzenlediği ve 3-4 Mayıs 2011 tarihlerinde icra edilen “Ece Ayhan Günleri”nden bir Evvel Fanzin dostunun bilgilendirmesi sonucu haberim oldu. Etkinliği düzenleyenlerin bize kısacık bir bilgilendirmede bulunmaktan bile imtina etmeleri garabet içeren bir şey… Ve gördüğüm kadarıyla bu etkinliği düzenlerken Mülkiye taifesi, özellikle de Ankara kapsamında kalarak “kendileri çalıp kendileri oynamaya karar vermiş”. 3-4 Mayıs’taki “Ece Ayhan Günleri”nin organizasyonuna iyi niyetle ve heyecanla başlandığına eminim ancak etkinlik programında yer alan birçok iğretilik bende “hicap” duygusu yaratıyor. Bu nedenle iki satır yazmadan geçemeyeceğim;

Her şeyden önce “Ece Ayhan” adına bir etkinlik yapılacaksa “mahalledeki altın günü” gibi planlanmamalıdır. Bence “Ece Ayhan Günleri” ifadesi Ece Ayhan’ın poetikası ile karşılaştırıldığında son derece sıradan ve yardakçı bir yaklaşımdır. Ece Ayhan söz konusuysa, etkinliğin isminden başlayarak özen gösterilmelidir. Ben olsaydım, Ece Ayhan poetikasına koşut olarak “Ece Ayhan Geceleri” koyardım böylesi bir etkinliğin ismini… (Bunu şaka olsun diye söylemiyorum. Tabiî ki programın çoğunluğunu da gece organizasyonuna dönüştürürdüm. Örneğin “kara-kör yürüyüş”ler gerçekleştirirdim, sessizce, gecenin içinde… Eminim ki mikrofon artistlerinin masabaşı durağanlığından, spotların altındaki podyum pozlarından daha anlamlı olurdu bu yürüyüş…) Ece Ayhan üzerine bir paylaşım yapılacaksa bu “geceleyin” olmalıdır. Bir de Doğan Hızlan’ı çağırmazdım. Ne konuşmacı olarak, ne de düzayak katılımcı olarak… Doğan Hızlan’ın ve benzeri edebiyat kâhyalarının, üleştirmenlerin filan ne olduğu, varlık sebepleri, türevleri, bandıraları filan -artık açıkça- herkes tarafından biliniyor. Böylesi bir etkinliğe bazı kifayetsiz muhterislerin yerine liyakat sahibi konuşmacıların katılması etkinliğin işlevselliğini arttıracaktır. Misal, sıkı bir lengüistik göstergebilim uzmanı ya da tarihçi, Ece Ayhan’ı tanımak/anlamak ve tanıtmak/anlatmak bağlamında çok daha etkili ya da ufuk açıcı olacaktır.  Yücel Kayıran, Eren Barış ve Erdoğan Kul dışındaki konuşmacılar hiç de Ece Ayhan ruhuna uymamış. Etkinlikteki konuşmacıların arasında Ece Ayhan’ın şiirini/yaşamını zerre kadar anlamayan ya da tamamıyla yanlış anlayan kişiler var.

Sonuçta, Mülkiye taifesi farkında olmadan ve istemeyerek Yeni Sinsiyet‘e hizmet etmiş, Yeni Sinsiyet için bir başka enstrüman daha yaratmış gibi görünüyor. Ayrıca, etkinlikte çeşitli şiddet olayları da mahal bulmuş, bu nedenle bir bildiri kaleme alınmış filan… (Bkz: Şiddet Hakkında)

Mülkiye taifesi tarafından organize edilen Ece Ayhan Günleri’nin ilkinin başarısızlıkla sonuçlandığını, bana göre kayda değer -ve olumlu- bir öneminin bulunmadığını düşünüyorum.

Gerisi mi? Laf-ı güzâf…

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar


Hamiş: 28-29 Mayıs’ta, Çanakkale Yalıhanı’nda, Ece Ayhan Sivil Girişimi tarafından bir Ece Ayhan etkinliği gerçekleştirilecek. Bu etkinlik “Ece Ayhan Günleri”nden çok daha değerli bir içeriğe sahip; Çanakkale’deki “Şiir ve Tarih” buluşmasının “iktidar ve otorite karşıtlığı” bağlamında daha tutarlı ve işlevsel olacağını düşünüyorum. (Ayrıntılar için bkz: https://www.eceayhan.com)

May
06
2011
0

Biraz da DADA…

1916’da yayımlanan ve uluslararası dadaist çağrı metinlerinin bulunduğu bu kitapçığın kapak tasarımı Hans Arp’a aittir. CABARET VOLTAIRE, içerisinde “Dada” ifadesinin geçtiği ilk dadacı yayın olarak kabul edilir. Fransızca, Almanca ve İtalyanca metinlerin bulunduğu kitapçıkta Huelsenbeck, Janco, T. Tzara, Hugo Ball, G. Apollinaire, Hennings, Van Hoddie, V. Kandinsky, Marinetti, Blaise Cendrars ve Cangiullo’nun betikleri yer almaktadır. Kitapçıktaki çizimler ise Hans Arp, Picasso, Modigliani, Oppenheimer, Janco, Hennings ve Van Rees’e aittir. Hugo Ball’un edisyonuyla yayımlanan kitapçıktan 500 kopya basılmıştır.

1915’in sonuna doğru Félix Vallotton’un kapak tasarımıyla yayımlanan CHEMAREA (Çağrı) adlı uluslararası derginin ilk sayısıdır. Dada öncesi hazırlık betiklerinin yer aldığı bu avangard dergiden 500 kopya basılmıştır.

Tristan Tzara Bükreş’te, Romen Gazeteciler Birliği’nde… (1946)
(G. Dinu arşivinden…)

Hamiş:  “Dada” akımı üzerine Jean-Jacques Thomas tarafından 2007 yılında kaleme alınmış ve özellikle göstergebilimsel açıdan çok sıkı, derli toplu olan bir inceleme yazısının tam metnine (İngilizce olarak) https://www.ieeff.org/dadafinal.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com