Mar
05
2010

“İnsan” olurken…

Açıkça görülüyor ki, insanda, “insan” olmaya başlamasıyla birlikte, bütün öteki hayvanlarınkiyle kıyaslanamayacak üstünlükte bir iletişim gereksinimi ortaya çıkmıştır; önüne geçilmez şiddetteki o gereksinimin tek kaynağı insan olmaya hazırlanan o hayvanın “söyleyecek çok fazla, acayip bollukta şeyi olması” idi. (…)
Dışarda bulunan ya da olup biten bir şeyle bağlantılı olan ve algılayabildiğimiz işaret, yeterli bir açıklama sayılmaz; o varlıkların her birinde, kendi “içinde” gizliden gizliye kaynaşan şeyi –düşünsel iç dünyasın aktarma yolunda bastırılamaz bir gereksinim (…) bulunduğunu varsaymak zorundayız. Ne var ki iç dünyasına ait şeyler algılanamadıklarından, onları “göstermek” yetmez; yalın gösterge anlatıma dönüşmek zorunda kalmıştır, yani başlı başına bir anlamı, kendi içinde bir gösterileni olan bir göstergeye. Ancak çevrede olmayan, “oracıkta bulunmayan” şeyler üstüne “söyleyecek çok şeyi olan” bir hayvan, bir gösterge dizisiyle yetinmeme zorunluluğu duyacak, o dizinin sınırlarına çarpacak, ve o çarpma kendisini diziyi aşmaya sürükleyecektir. Ne tuhaftır ki, yetersiz bir iletişim aracına bu çarpış, dil yetisinin “icadının” kaynağı gibi göründüğü halde, dil yetisinde varlığını sürdürür ve bitimsiz bir küçük yaratılar dizisi oluşturur. Birey ile, kendi içinde doğan ve başkalarının görmediği yeni şeyleri söylemek isteyen kişi ile, önceden hazır bulduğu dil arasındaki çatışmadır bu –söyleyiş ile konuşma’nın verimli çarpışması.

José Ortega y Gasset


Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com