Eki
07
2009
0

Sessizlik

SESSİZLİK

Güller gibi duran eşya
Eşyada yaşayan diyar.

Ortalıkta bir yalnızlık,
Birisi kaybolmuş kadar.

Bir aynadan geçmiş sanki
Rüya gibi esen rüzgâr.

Beyaz bir fanus içinde
Yüzen ve yüzen balıklar!

1936

Fazıl Hüsnü Dağlarca
“Çocuk ve Allah” adlı kitabından…

Eki
02
2009
0

Meçhul Çocukların El İşi Vazifesi (Dağlarca)

Meçhul Çocukların El İşi Vazifesi

Oturmuştuk büyük masanın etrafına,
Babam gazete okuyordu, biz ders çalışıyorduk.
Hesap vazifesini aceleyle yapıyordum,
Vardı benim içimde başka yolculuk.

Nihayet sıra geldi babamdan çekinerek,
Çıkardım el işi defterimi çantamdan.
Mektepte başladığım bir iş vardı nur gibi
Ki nur kesiliyordum aklıma geldiği an.

Masallar ve rüyaler gibi kalpler kesmiştim,
El işi kâğıtlarının birçok rengiyle.
Renklerin arasındaki sevgiyi anlayarak
Yapacaktım onlardan bir aile.

Birbirlerinden sonra çok güzel oldular,
Ellerim yanıyordu değdikçe onlara.
Kalpler, parlak, güzel ve bin hülyaya doğru,
Kalpler, yaşar gibi, rabbim ne manzara.

Ve nihayet dirseğimle dürttüm,
Çağırdım kardeşimi saadetime kadar.
O baktı ve hepsi baktı hayretle,
Kitapları terkedip hülyama karıştılar.

Artık el işi kâğıtları fazla mı parlıyordu,
Kalplerin zarif şekli daha mı incelmişti ne.
Annem bile çevirmişti başını,
Ilık odamızın bu tuhaf sessizliğine.

Ve babam birdenbire hissetti
Gözlüğünün üstünden süzdü halimizi.
Kızıyor gibiydi kitaplar bırakılmış,
Bana işaret verdi ablamın dizi.

Mavi damarları çıkmış kocaman elini,
Uzattı babam bize doğru gülerek.
Aldı defterimi ve seyretti tatlıca,
Başını sallarken dedi: güzel gerçek.

Fakat düşmüş bir tanesi, diye devam etti,
O zaman biz güldük yaramaz ve çılgın.
Beyaz kalbi görmemişti ne tuhaf,
Hayretimiz ve neşemiz üstündeydi hayatın.

Ve birgün bana baban öldü dediler,
Hissederken renkleriyle nasibim olan yurdu.
O el işini hatırladım, ağlayarak,
Acaba onlar da mı beyaz kalbi görmüyordu!

1938

Fazıl Hüsnü Dağlarca
“Çocuk ve Allah” adlı kitabından…

Ayrıca bkz: Meçhul Öğrenci Anıtı

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “DAĞLARCA” ilgilerininin tümüne https://evvel.org/ilgi/daglarca adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Mar
07
2009
0

KALIT

Bir kanatsız kuş vardı

Adım adım gezerdi o

Otuz yıl mı yaşadı üç yüz yıl mı bilemem

Bilimciler bir gün buldular kocaman ayak izlerini

Kuşun

O kuşun

Uçamadığını

Yalnızca yürüdüğünü saptadılar

Ayaklarım oralardan kaldı

(26-2-2008)

Fazıl Hüsnü Dağlarca

“Beyaz” Dergisi, Şubat 2009, s.19

 

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Şub
26
2009
1

BEYAZ DERGİSİ, YENİDEN…

 

Dağlarca’nın Ahmet Soysal’a emanet ettiği 34 yeni şiir… Fazıl Hüsnü Dağlarca sevgisi buluşturdu onları ilk defa. Bundan tam 27 yıl önce… Ve o buluşmadan Beyaz dergisi çıktı. Yayını 13 yıl sürdü Beyaz’ın… Şimdi, Dağlarca yok artık O’nun yokluğu Turgay Özen ve Ahmet Soysal’ı yeniden bir araya getirdi. Beyaz’ı Hayykitap künyesiyle yeniden yayımlıyorlar. Dağlarca’ya sevgilerinin son sözü olarak, özel bir sayıyla… “Bütün bu şiirleri bana, Dağlarca, üç dört seferde, dergilerde yayımlamam için verdi. Kısmet Beyaz’da yayımlanmalarıymış meğer” diyor kitabın sunuşunda Ahmet Soysal. Beyaz’ın özel sayısında Dağlarca’nın bu son şiirleri dağılmadan, bir toplam durumunda yayımlanıyor ve böylece “şairin şiirde vardığı son nokta ve bir bakıma şiir vasiyeti ortaya çıkmış oluyor.

Hayykitap, okurlarına, önümüzdeki aylarda Ece Ayhan ve İlhan Berk için de birer Beyaz Özel kitabı hazırlayacağını müjdeliyor…

Tanıtım yazısından…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “DAĞLARCA” ilgilerininin tümüne https://evvel.org/ilgi/daglarca adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Mar
29
2008
0

TYS Halay Takımı, F.H. Dağlarca’yı ziyaret etmiş.

Bildiğiniz gibi, Enver Topaloğlu’nun yayıma hazırladığı” Cumartesi Şiir Dergisi” internette dağıtılan hoş ve nahif şiir dergilerinden biridir. Fakat, daha önceden dağıtıldığı halde 36. sayısıyla beraber “Puşt Ahali Edebiyat Platformu”na bu derginin dağıtılmaması, yollanmaması bana çok ilginç geldi. Ben de oturdum, dergiyi inceledim. Meğer işin içinde gene bizim Hz. Müptezel(Ali Enver Ercan) varmış: Cumartesi Şiir’in 36. sayısının giriş yazısında TYS’nin 21 Mart 2008 Dünya Şiir Günü’nde yaptığı aktivitelerden, TYS Halay Takımı’nın Şair F.H. Dağlarca’nın evini ziyaret etmesinden uzun uzun bahsediliyor… O günkü etkinlik tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor.  Eh, işin içinde TYS ve Ali Enver Ercan olduğu için de Enver Topaloğlu’nun” Cumartesi Şiir Dergisi”ni “Puşt Ahali” üzerinden dağıtması, eskiden yaptığı gibi “Puşt Ahali”ye yollaması pek akıllıca olmazdı.

Şimdi, Tys’nin (Ali Enver Ercan ve halay takımı’nın) 21 Mart’taki “F.H. Dağlarca” ziyareti beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren bundan uzun zaman önce Enver Ercan’ın Dağlarca’yı başka bir iş için ziyaret edişidir. Bu konuyla ilgili yaygın olarak bilinen hikâye şöyledir;

Birgün Dağlarca’nın evindeki kombi ya da termosifon bozuluyor. Dağlarca, hemen bizim Ali Enver Ercan’ı arıyor ve evine çağırıyor. Kaynakçılık, termosifon ya da kombi tamiri işlerinden iyi anlayan Ali Enver Ercan, Dağlarca’nın evindeki bu tesisat bozukluğunu tamir ediyor. Dağlarca, Enver Ercan’ın bu konudaki becerisini gördüğünde şöyle diyor:

– Yahu Ali Enver Ercan, sen şair değil de tesisatçı olmalıymışsın…

Oca
17
2008
0

Şiir: Kişilik (F.H. Dağlarca)

Kişilik

En eski adamlar benzerdi hayvanlara
Örtünmeleri çok azdı
Görünürlerdi daha çok
Daha çok ayakları
Daha çok elleri vardı

Eski adamlar
Yalan söylemezdi aydınlığa karşı
Dediklerinden dönmezlerdi
O yedi yıldıza karşı

Ağu içerlerdi eski adamlar
Baş eğmemek için
Gerçeği yaşatmak için
Nedir bu mırıldanma

Eski adamlar hayvandı desene

 

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
İçimdeki Şiir Hayvanı, Norgunk Yayınları, s.13, 2007

 

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com