Yaşadığımız dakikalarda “sahi” zannetiğimiz nice şeyler bir müddet sonra, bize “yalan” görünüyor.
Biz, bir nehir gibi durmadan akan, “sahi” dediğimiz bir şeyin arkasından koşuyoruz, nasıl o nehir denize dökülüp kayboluyorsa, “sahi” de deniz kadar derin, onun kadar geniş, bizi, onu içerek tatmak ve tanımaktan meneden acı bir boşlukla kayboluyor.
“Sahi” yoktur, demiyorum. Çünkü “yalan” da mevcut değildir. Hangi yalan vardır ki, yalan olduğu meydana çıkmamıştır? İşte nasıl “sahi” yok demekle “yalan” vardır demiyorsam, “yalan” yok demekle de “sahi” vardır demiyorum.
Yalnız, yaşanılan dakikanın “sahi”si ve “yalan”ı vardır.
Ben burada onları yazdım.
Fikret Adil
“Asmalımesçit, 74 (Bohem Hayatı)”, Yeditepe Yay., 1953, 2.Baskı, s.127