Ara
30
2012

Söylemde Tahayyül (Gücü) – II

(…)Şair, dilde çalışan bir sanatçıdır, salt dil aracılığıyla imgeler yaratır, onlara biçim verir.
Yankılanma, rezonans veya yansımanın etkisi hiç de ikincil bir görüngü değildir. Seraplarda anlamın zayıfladığı ve dağıldığı bir vakaysa, imge, tam sürecin bir gerçekdışılık boyutunda olup bitmesi sayesinde, sürece bir askıya alma notu iliştirilir, bir nötrleştirme etkisi, kısaca negatif bir moment sokar. İmgenin nihai rolü sadece anlamı farklı duyusal alanlar arasında yaymak değildir, aynı zamanda, bu nötrleştirilmiş atmosferde, bu kurgu öğesinde anlamı askıda tutmaktır. (…) zaten fark ediyoruz ki tahayyül gerçekten de bu terimle kastettiğimiz şeydir: algı veya eylem dünyasından sıyrılmış bir durumda özgür olabilirlikler oyunu. İşte bu sıyrılmışlık hali içinde yeni fikirler, yeni dünyada-oluş şekilleri deneriz. Ama tahayyül kavramıyla ilgili bu “sağduyu”, tahayyülün doğurganlığının, metaforik süreçlerde örneklendiği gibi, dilin doğurganlığına bağlanmadığı sürece tam manasıyla anlaşılamaz. Bağlantıyı kurmazsak şu hakikati, imgeleri işittiğimiz oranda gördüğümüz hakikatini ihmal etmiş oluruz.

Paul Ricoeur
“Söylem ve Eylemde Tahayyül Gücü”, Brüksel, 1976
“Tahayyül Gücünü Yeniden Düşünmek”, Derleyen: G. Robinson & J. Rundell
Çev: Ertuğrul Başer, Ayrıntı Yay., 1999, s. 177

Ayrıca bkz: https://evvel.org/soylemde-tahayyul-gucu

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com