Mar
08
2007

Sessiz Yığınların Gölgesinde

İster politik, ister eğitici, isterse kültürel içerikli olsun, haberlerin niyeti “anlamlar” ileterek kitleleri anlamın egemenliği altında tutmaktır. Bir başka deyişle , kendini haberin sürekli olarak ahlaksallaştırılması zorunluluğu biçiminde dışa vuran “anlam üretimi” zorunluluğu. Daha iyi haber verebilmek için, daha iyi toplumsallaştırmak için, kitlelerin kültürel düzeylerini yükseltmeye çalışmak için vb vb… Hepsi palavra. Çünkü kitleler bu akılcı iletişim zorlamasına, insanı aptallaştıracak bir biçimde karşı koymaktadırlar. Onlar anlam yerine gösteri istemektedirler. Gösterge isteyen insanlara mesaj verilmeye çalışılmaktadır. Oysa onlar içinde bir gösteri olması koşuluyla tüm içeriklere tapmaktadırlar. (…) Burada söz konusu edilen şeyin bir yutturmaca olmadığını bir kez daha belirtelim. Çünkü söz konusu olan şey, kitlelerin istekleridir. Anında ve olumlu bir şekilde oluşturdukları stratejidir —yani kültürün, bilginin, gücün, toplumsalın emilip yok edilmesi. (…) Klaus Croissant adlı avukatın Fransa’dan sınır dışı edildiği gece; Fransa’nın Dünya Kupası’na katılmak için oynadığı eleme maçını naklen yayımlayan televizyon örneğini alabiliriz. “Santé” Hapishanesi’nin önünde gösteri yapan birkaç yüz kişi, Gece yarısı koşuşan bir avukat ve geceyi ekran başında geçiren yirmi milyon insan. Fransa kazandığında atılan sevinç çığlıkları. Aydın beyinlerin bu aptallaştırıcı vurdumduymazlık karşısında duydukları utanç ve şaşkınlık…

Jean Baudrillard

“Sessiz Yığınların Gölgesinde” Doğu Batı Yayınları, Çev: Oğuz Adanır, s.17-18,

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post. TrackBack URL


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com