Haz
06
2012
0

Kargaşa 12: “Dil(emma)” (7-30 Haziran 2012)

Kargaşa 12 // Dil(emma)
Sanatçının Kendi Dilini İnşası
7-30 Haziran 2012

Kavramsal Çerçeve: Emrah Bekdikli
Prodüksiyon: Murat Mrt Seçkin

KargART’ın geleneksel sezon kapanış sergisi Kargaşa, bu yıl 12. kez açılıyor. Kavramsal çerçevesini Emrah Bekdikli’nin Marx’ın bir metninden esinlenerek oluşturduğu sergide bu yıl; yeni bir -izmin olmadığı günümüzde, sanatçının geçmişin tüm birikimiyle / birikimine rağmen, kendi dilini inşa edebilmesi ikilemini sorgulayan işler sergileniyor. Farklı disiplinlerden 27 genç sanatçının katılacağı sergi 7 Haziran 2012, Perşembe akşamı saat 19:30’da kapılarını açıyor.

Kavramsal Çerçeve:

İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ama kendi isteklerine göre, kendi seçtikleri koşullar altında yapmazlar bunu, doğrudan doğruya daha önceden var olan ve geçmişten kalan koşullar içinde yaparlar. Bütün geçmiş kuşakların geleneği, yaşayanların beyinleri üzerine bir karabasan gibi bütün ağırlığıyla çöker. Kendilerini ve çevrelerindeki şeyleri dönüşüme uğratarak yepyeni bir şey yaratma uğraşı içinde göründükleri zamanda bile, tam o devrim bunalımı dönemlerinde, geçmişin ruhlarından kendilerine yardım ararlar, tarihteki yeni sahneyi o eski saygıdeğer kılıkta ve başkasının ağzıyla ortaya koymak için geçmişin adlarını, sloganlarını, kılıklarını alırlar? …Bunun gibi, yeni bir dil öğrenmeye başlayan bir kişi de, bu dili hep kendi anadiline çevirir durur, ancak eski dilini anımsamadan bu yeni dili kullanmayı başardığı ve yeni dili kullanırken kendi dilini unuttuğu zaman yeni dilin ruhunu çözümlemiş olur ve kendisini bu dille rahatlıkla ifade edebilir. – Karl Marx, Louis Bonaparte’ın Onsekizinci Brumaire’i, Sanat ve Edebiyat, Marx – Engels – Lenin

Katılımcılar:

Ahu Aydemir Yüksel, Aksakvenüs, Ali Çetinkaya, Defter Kazıyıcılar Kooperatifi (Ali Mete Sancaktaroğlu),Ayfer Karabıyık, Ayhan Mutlu, Ayşe Bilge Koçoğlu,Ayşe Onucak, Damla Yücebaş, Dicle Erver, Duygu Sabancılar, Eco Elmacı, Gözde Can Köroğlu, Gülderen Cebeci, Harun Töle, Korhan Özsoy, Merve Turan, Munnın, Murat Güzelgün, Mustafa Kemal Yurttaş, Nurol Akbal, Okay Özkan, Özgür Ufuk Ataç, Sevgi Arı, Şenay Ulusoy, Tuğba Şahintürk, Zafer Yalçınpınar

Ayrıntılı bilgi için: 0216 330 3151 – info@kargart.org – www.kargart.org

May
10
2012
0

55 Yıldır Yeniden Ölen Adam: “Sait Faik”

S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?

Ece Ayhan:
Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.


Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.

Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı derginin Mart-Nisan 1957 tarihli 62. sayısı çok önemlidir. Önemlidir çünkü modern edebiyat tarihimizde ilk kez kayda değer şekilde -dimdik durarak, topluca ve ayağa kalkarak- bir edebiyat yarışmasının(armağanının) sonucuna ve dağıtımındaki haksızlığa karşı çıkılmıştır. Salim Şengil ve “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi çevresinde yer alan yazarlar, 1957 yılının “Sait Faik Hikâye Armağanı”nın adil bir şekilde dağıtılmadığına işaret etmişlerdir; derginin 62. sayısı “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” adında oylumlu bir dosyaya ayrılmıştır. Salim Şengil ve arkadaşlarının iddiası; 1954-57 yılları arasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Varlık Dergisi çevresindeki yazarlara haksız bir şekilde dağıtıldığı yönünde eleştirel bir bakış içeriyor. Dosyanın başında Salim Şengil’in açıklaması ve Seçilmiş Hikâyeler dergisi çevresinin “Sait Faik Hikâye Armağanı”ndan çekilişinin, ayrılışının öyküsü ile açık/sert bir mektup yer alıyor. Ardından konuya ilişkin olarak Attila İlhan‘ın “İş İştir”, Burhan Arpad‘ın “Sait Faik Adına Saygı Gerekir”, Tevfik Çavdar‘ın “Varlık Sanat Tekeli” ve Orhan Duru‘nun “Maskeli Balo” adlı ağır eleştiri yazıları yer almaktadır. Ciddi haksızlıklara karşı yayımlanan bu dosyada kısa bir soruşturma da gerçekleştirilmiş… Soruşturmaya Fikret Otyam, Ece Ayhan, Çetin Altan, Suat Taşer, Tarık Buğra, Mehmed Kemal, Sabahattin Batur, Vüs’at O. Bener, Baki Kurtuluş, Nezihe Meriç, Muzaffer Erdost, Güner Sümer, Tarık Dursun K., Orhan Duru, Tevfik Çavdar, Celâl Vardar, Sevgi Batur, Şükran Özkutlu, Can Yücel, M. S. Arısoy, Mahmut Makal ve Tektaş Ağaoğlu cevap vermiş. Soruşturma cevaplarının çoğu Sait Faik Hikâye Armağanı’nda yaşanan haksızlığı işaret ediyor…

Seçilmiş Hikâyeler dergisinin 1957’de sergilediği “karşı duruş ve haklı tepki” bize şunu göstermektedir: “Günümüzdeki hakkaniyetsiz edebiyat yarışmaları, edebiyat oligarşisi, edebiyat kâhyaları, üleştirmenler ve ödüllendirme sistematiği arasındaki habis birliktelik “yeni” bir şey değil… Yeni olan şey, söz konusu  habis birlikteliğe tepkisiz kalışımız…”

Sonuçta, Evvel fanzin kapsamında (sözkonusu edebi ayaklanmadan tam 55 sene sonra, yani 2012 yılında) herkese ibret olsun diyedir, “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinin “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyasını tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

Hamiş: 55 yıl sonra, günümüzde, hâlâ aynı yerde saydığımızı görmek beni üzüyor. Hâlâ aynı kifayetsiz muhterisler, üleştirmenler ve edebiyat kâhyaları, benzer edebiyat armağanlarını ya ele geçirmiş durumdalar ya da manüple etmekteler…  “Varlık” sebepleri bu olsa gerek!

Mar
07
2012
0

Yorgan (Sait Faik)

Daha önce Mehmed Kemal’in “Acılı Kuşak” adlı anı kitabında gördüğüm (Bkz: https://evvel.org/satiyorum), Sait Faik’e ilişkin bir hikâyenin -daha ayrıntılı- bir aktarımına Cahit Irgat’ın anıları arasında -tekrardan-rastladım. Her iki anı metninden çıkardığım yegâne sonuç şu; Sait Faik, “Yorgan” adlı piyes fikrinin gerçekleşmesini çok istiyormuş… Aşağıda ayrıntılarını paylaştığım tek cümlelik bu piyes sahnelense, sahnelenebilse keşke… Öyle ya, günümüzde tüm sanat dallarında “deneysellik” üzerine atıp tutan, racon kesen çok… Hadi bakalım sinemacılar ve tiyatrocular; bu piyesi kim, nasıl sahneleyecek, görelim.

Zy

(…)Tiyatronun bir tatil günüydü, pazartesi. “Sait Faik seni aradı,” dediler. Sait’i bulmak kolaydı Beyoğlu’nda ya Çiçek Pasajı’ndadır veya sinema girişlerinin birinde. Nitekim pasajda bulmuştum o gün. Kulplu kalın bardakla birasını içiyordu.
-Hayrola, dedim, beni aramışsın?
-Otur, dedi, bir piyes yazdım, onu anlatacağım sana.
-Piyes anlatılmaz okunur, dedim.
-Dinle hele sen, dedi, anlattı: Dekor bitpazarı veya bir eskici pazarı. Bir adam var işsiz güçsüz. Evde çoluk çocuk aç. Satacak bir şeyi kalmamış adamın. Bir yorganı kalmış sadece. Yorgan omuzunda pazara gelir adam. Önce fiyat veren çıkmaz yorgana. Sonra biri acır haline, bir fiyat biçer.
Adam,
-Satıyorum haraç mezat satıyorum, sattım! der, parasını alır omuzları düşük avucuna baka baka pazardan uzaklaşırken perde iner. Piyesin adı “Yorgan”.(…)

10.7.1968

Cahit Irgat
“Çok Yaşasın Ölüler”
Haz: Turgut Çeviker, Notos Kitap,2011, ss.45-46

 

(…)
Orhan Veli aktarıyor:
«— Sait (Faik)’in piyesinde hareket var, lâf yok. Bir kelimelik konuşmayla da bitiyor. Böyle yağmurlu bir günde kalabalık bir caddede insanlar koşuşuyor. Beyoğlu olacak… Taksiler, hususiler, bağıran, çığıran, kadınlar, kızlar… deme gitsin… büyük bir kalabalık… İşte bu kalabalık arasından bir adam çıkıyor. Omuzunda bir tek yorganı… Ondan başka göze batar bir şeyi yok. Vitrinlere baka baka, sahnenin önüne doğru geliyor, sırtındaki yorganı indirip seyircilere doğru uzatıyor, hüzünlü bir sesle:
—Satıyorum… diyor.
Piyes de bitiyor.»

Mehmed Kemal
Acılı Kuşak, Toplum Yayınevi, 1967, s.26

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
23
2012
0

Bağımsız ve Birlikte: “İkametgâh Kadıköy”

KargART’tan Taypun Polat ile “İkametgâh Kadıköy” projesi üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşinin tam metnine https://evvel.org/soylesi-tayfun-polatla-ikametgah-kadikoy-uzerine adresinden ulaşabilirsiniz.

 

KATILIMCILAR:

ASFALT :
Rafet Aslan, Cins, Orhan Cem Çetin, Sadi Güran, Hüma İnceören, Ahmet Doğu İpek, Funda Karadağ, Şerif Karasu,Mustafa Karasu, Melike Kılıç, Bahar Kocaman, Başak Mangör, Güneş Oktay, Sümer Sayın, Nilhan Sesalan, Kemal Tufan, Ada Tuncer

HUSH GALLERY :
Ahmet Can Mocan, Ali Çetin, Ayşecan Kurtay, Barasinga, Baysan Yüksel, Billur Melis Koç, Çağdaş Şahin, Çetin Keçeci, Dicle Erver, Eda Gecikmez, Funda Gürel, Hikmet Tanur, Iwan Onur Gülecek, Kıvılcım Harika Seydim, Levent Kopuz, Mehmet Selçuk Bilge, Melisa King, Merve Akyel, Muhittin Eren Sulamacı, Muninn, Okan Dirim, Onur Çiftçi, Özge Şenoğul, Reyhan Özdilek, Serap Gecü, Serkan Çalışkan, Serkan Türk, Sibel Kocakaya, Simin Yıldız, Süyümbike Güvenç, Tuğçe Şenoğul, Yaşar K. Canpolat, Zeynep Aktaş

PİHA KOLLEKTİF SANAT :
Nazan Azeri, Şahin Başar, Erim Bikkul, Didem Dayı, Taşkın Esin, Mürteza Fidan, Gaye İnal, Kurucu Koçanoğlu, Ekin Onat, Mehmet Öğüt, Arzu Parten, Hilal Polat, Çağrı Saray, Hande Şekerciler, Füruzhan Şimşek, Yavuz Pelin Turgut, Ercan Vural, Arda Yalkın

İSTANBUL HATIRASI FOTOĞRAF MERKEZİ :
Yılmaz Yaşar Babür, Engin Güneysu, Dağhan İş

KargART :
Gaye Su Akyol, Özgül Arslan, Gökçe Birtan, Doğu Çankaya, Peri Demirbaş, Ercan Elmacı, Kardelen Fincancı, Ceyda Ildıroğlu, İnsel İnal, Ece Kalabak, Defter Kazıyıcıları Koop., Erdal Kuruzu, Hülya Küpçüoğlu, Babek Sobhi, Merve Şendil, Burak Şentürk, Ayça Telgeren, Ercüment Usluer, Simge Zilif & Onur Çiftçi

Ayrıntılı Etkinlik Programları ve İletişim İçin:

facebook.com/ikametgahkadikoy
ikametgahkadikoy.blogspot.com
ikametgahkadikoy@gmail.com

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Kadıköy ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by Adabeyi in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
May
08
2011
0

Sait Faik ilgileri…

11 Mayıs’a yaklaşırken, bir Evvel Fanzin teamülü olarak geriye dönüp baktığımda, Sait Faik üzerine oldukça ilginç paylaşımlar gerçekleştirdiğimizi farkediyorum… 2008’den bugüne kadar paylaşımından coşku duyduğum şeylerin en başında Ece Ayhan tarafından kaleme alınan “Sait Faik’in açık ya da gizli kış mekânları-2” adlı yazı geliyor. Bu yazının birinci bölümü Ece Ayhan’ın kitaplarında yer almış, fakat ikinci bölümü  -nedense- Ece Ayhan’ın kitaplarına girmemiş… Yaşar Kemal’in Sait Faik’le yaptığı söyleşiye ve daha önce gözden kaçırılmış olan Ahmet Oktay, Salim Şengil, Özdemir Asaf,  Mehmed Kemal, B. R. Eyüboğlu, Orhan Veli, Salâh Birsel, Asaf Halet gibi isimlerin Sait Faik’le ilgili anılarından, düşüncelerinden çeşitli parçalara da çok önem veriyorum. Ayrıca, Cengiz Kılçer’le birlikte 2009’da gerçekleştirdiğimiz sohbet, benim için “Sait Faik’in Sivilliği” üzerine düşünmek ve serbestçe konuşmak bağlamında özel bir önem taşıyor…

Sonuçta, Evvel Fanzin’de  Sait Faik’e ilişkin paylaşımlar devam edecek… Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Zafer Yalçınpınar

(…)“Onu canavar haline getirmek için hiç bir firsatı kaçırmayacağız.” diyerek bitiriyor hikâyeyi Sait Faik… “Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak İsa’nın tuttuğu belinin ortasındaki parmak izi yerlerini, mahmuzları, kerpeteni, eğesi, testeresi ve baltasıyla kazıyacak. İlk çağlardaki canavar halini bulacak.Bir kere suyumuza alışmağa görsün. Onu canavar haline getirmek için hiç bir firsatı kaçırmayacağız.” diyor… Çok açıktır ki Sait Faik kendini “insan” kılan farklılıkların yitmesinden, körelmesinden korkuyor… Hoyratlıktan ve kalabalıktan korkuyor; bu durumun insanlığı “insanlıktan çıkaracağını, suyunu, huyunu değiştireceğini, yavaş yavaş öldüreceğini” düşünüyor. En çok da “kalabalığın hoyratlığı”ndan korkuyor gibi geliyor bana. Dülger Balığı’na bir kimlik, sualtında bir dünya yakıştırmasının nedeni de bu arayıştır. Mesela Sait Faik hikâyenin hiçbir yerinde “Dülger Balıkları” dememiştir. Bir Dülger Balığı’nın “suyumuza alışması” Sait Faik için -kendisi adına- bir “canavar” yaratmak demek… Öyle ki tarih boyunca üzerinde ilerlenmiş bir yolun “öfke”yle ve “zorlama”yla silineceğini, başa dönüleceğini sezdirmeye çalışıyor. Yani “Homo Faber”, Sait Faik için korkutucu bir şey, bir canavar belki de… Tüm bunları “gidip-gelen” bir uzamda, sürekli yönelim değiştiren, “gidip-gelen” bir bakışla, suyun bir altına inerek, bir üstüne çıkarak anlatıyor. Sait Faik, “Dülger Balığı’nın Ölümü” hikâyesiyle kimin daha “özgür”, “insan” ya da “sahici” olduğunu arıyor, bu yönde salınıyor gibidir. Bazen onun hikâyelerindeki tüm karakterlerin, ele aldığı tüm sorunların “Dülger Balığı”nın hikâyesinde vücut bulduğunu, sınandığını düşünüyorum. (…) (Sait Faik Üzerine Serbestçe Konuşmak‘tan…)

May
06
2011
0

Her Yıl Yeniden Ölen Adam: Sait Faik

S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?
Ece Ayhan: Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.


Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.)adresinden ulaşabilirsiniz.

Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı derginin Mart-Nisan 1957 tarihli 62. sayısı çok önemlidir. Önemlidir çünkü modern edebiyat tarihimizde ilk kez kayda değer şekilde -dimdik durarak, topluca ve ayağa kalkarak- bir edebiyat yarışmasının(armağanının) sonucuna ve dağıtımındaki haksızlığa karşı çıkılmıştır. Salim Şengil ve “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi çevresinde yer alan yazarlar, 1957 yılının “Sait Faik Hikâye Armağanı”nın adil bir şekilde dağıtılmadığına işaret etmişlerdir; derginin 62. sayısı “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” adında oylumlu bir dosyaya ayrılmıştır. Salim Şengil ve arkadaşlarının iddiası; 1954-57 yılları arasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Varlık Dergisi çevresindeki yazarlara haksız bir şekilde dağıtıldığı yönünde eleştirel bir bakış içeriyor. Dosyanın başında Salim Şengil’in açıklaması ve Seçilmiş Hikâyeler dergisi çevresinin “Sait Faik Hikâye Armağanı”ndan çekilişinin, ayrılışının öyküsü ile açık/sert bir mektup yer alıyor. Ardından konuya ilişkin olarak Attila İlhan‘ın “İş İştir”, Burhan Arpad‘ın “Sait Faik Adına Saygı Gerekir”, Tevfik Çavdar‘ın “Varlık Sanat Tekeli” ve Orhan Duru‘nun “Maskeli Balo” adlı ağır eleştiri yazıları yer almaktadır. Ciddi haksızlıklara karşı yayımlanan bu dosyada kısa bir soruşturma da gerçekleştirilmiş… Soruşturmaya Fikret Otyam, Ece Ayhan, Çetin Altan, Suat Taşer, Tarık Buğra, Mehmed Kemal, Sabahattin Batur, Vüs’at O. Bener, Baki Kurtuluş, Nezihe Meriç, Muzaffer Erdost, Güner Sümer, Tarık Dursun K., Orhan Duru, Tevfik Çavdar, Celâl Vardar, Sevgi Batur, Şükran Özkutlu, Can Yücel, M. S. Arısoy, Mahmut Makal ve Tektaş Ağaoğlu cevap vermiş. Soruşturma cevaplarının çoğu Sait Faik Hikâye Armağanı’nda yaşanan haksızlığı işaret ediyor…

Seçilmiş Hikâyeler dergisinin 1957’de sergilediği “karşı duruş ve haklı tepki” bize şunu göstermektedir: “Günümüzdeki hakkaniyetsiz edebiyat yarışmaları, edebiyat oligarşisi, edebiyat kâhyaları, üleştirmenler ve ödüllendirme sistematiği arasındaki habis birliktelik “yeni” bir şey değil… Yeni olan şey, söz konusu  habis birlikteliğe tepkisiz kalışımız…”

Sonuçta, Evvel fanzin kapsamında (sözkonusu edebi ayaklanmadan tam 54 sene sonra, yani 2011 yılında) herkese ibret olsun diyedir, “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinin “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyasını tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.)adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

ÜÇ ÖZEL HAMİŞ:

1. Hamiş: Ece Ayhan’ın soruşturmaya verdiği zekice yanıt beni çok heyecanlandırdı.

2. Hamiş: 54 yıl sonra, günümüzde, hâlâ aynı yerde saydığımızı görmek beni üzüyor. Hâlâ aynı kifayetsiz muhterisler, üleştirmenler ve edebiyat kâhyaları, benzer edebiyat armağanlarını ya ele geçirmiş durumdalar ya da manüple etmekteler…  “Varlık” sebepleri bu olsa gerek!

3. Hamiş: Mayıs ayı boyunca, Evvel Fanzin kapsamında birçok Sait Faik ilgisini paylaşmaya devam edeceğiz.

Şub
12
2011
0

50 Yılın Ardında; “İkinci Yeni” /Anket Yanıtları

Anket yanıtlarını içeren dokümana https://zaferyalcinpinar.com/ikinciyeni2011.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

“İkinci Yeni” şiirinin günümüzdeki işlerliğini ve imgesel akışkanlığını araştırdığımız bu ankete katılanlara müteşekkir olduğumu ifade etmek istiyorum. İkinci Yeni’nin imgeselliğinin uzam içerisindeki salınımı ile hem okuyucu, hem de yazar-şair nesilleri boyunca süren içselleştirilme veya dışlanma biçimleri benim için her zaman bir merak, ardından da araştırma gayreti olmuştur, olacaktır. Farklı kuşaklardan farklı katmanların İkinci Yeni’nin imgesel devinimine olan inancı, İkinci Yeni şairlerinin işaret ettiği “evren tasavvuru”na her geçen gün daha hızlı bir şekilde yakınsadığımızı doğrulamaktadır.

Anket cevaplarını içeren dosyayı olabildiğince yaygınlaştırmanız dileğiyle…

Sahicilikle,
Zy

Katılımcılar:

Ahmet Kılınç, Alaaddin Emre, Aliye Özlü, Alp Yılmazer, Altay Ömer Erdoğan, Arda Aras Soylu, Arda Gülyan, Arzu Karadağ, Aslı Yücel,  Atakan Korkmaz, Aziz Kemâl Hızıroğlu, Barış Yarsel, Bedrettin Aykın, Betül Yegül, Burak Eroğlu, Cavit Mukaddes, Cemil Aydın, Cengiz Kılçer, Cengiz Orhan, Cengiz Özdemir, Cüneyt Ateş, Derya Bal, Doğan Başkır, Duygu Güles, Emin Karabal, Emre Özden, Esat Başak, Gökhan Ertekin, Güher Gürmen, Gürkan Çevik, Hakan Demir, Hakan İşcen, Halim Yazıcı, Hande Edremit, Harun Kapan, Hayri K. Yetik, Hilal (Soyadsız), Işık Toprak, İskender Ulaş, Kadir Kılıçaslan, Kevser Peker, Kibar Karini, Levent Karataş, M. Gülderen Sütçüler, M. Mazhar Alphan, M. Şehmus Güzel, Mavi Esra Pak, Mehmet Koz, Melike Uzun, Meltem Bulut, Merve Babacan, Metin Kızılcalıoğlu, Mustafa Güneri, Mustafa Yiğit, Mvstafa Berkay Işık, Nevzat Tuna, Neylan Doğan, Nihan Gezeroğlu, Nihat Kaçoğlu, Nurten Uyar, Osman Namdar, Saffet Arün, Samet Bilal Uyanık, Selahattin Yolgiden, Sena Yıldız, Senem Korkmaz, Serbülent Alkan, Serdal Köçer, Serkan Akçam, Şahin Eren, Şenol Topçu, Şuheda Kavurkacı, Tayfun Ak, Tayfun Polat, Uluer Aydoğdu, Ümit Bayazoğlu, Vedat Kamer, Volkan Odabaş, Y. Teoman  Serinkaya , Yasemin Çağlayan

Oca
08
2011
1

Salim Şengil’in Anılarından; “İlhan Berk”

İlhan Berk’in gençlik fotoğraflarından biri…
(Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan)

2005 yılında vefat eden Salim Şengil’in anılarında Sait Faik’e, Orhan Veli’ye, Nurullah Ataç’a, İlhan Berk’e, Mehmed Kemal’in “Meydan” dergisine ilişkin çok ilginç yaşantı parçaları var. “Seçilmiş Hikâyeler” ve “Dost” adlı dergiler ile “Dost Yayınevi”ni edebiyat tarihimize kazandıran Salim Şengil’in anılarında yer alan “İlhan Berk” episodlarını, İlhan Berk’in gençlik dönemine (Köroğlu adlı kitabı yayımladığı döneme) yönelik bazı yaşantıları bize sunması açısından çokça önemsiyorum.
Cem Yayınevi tarafından 1991’de yayımlanan “Salim Şengil-Anılarda Kalan Portreler” adlı kitapta yer alan “İlhan Berk” bölümüne https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberksalimsengil.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

Haz
15
2010
0

“Satıyorum…”

(…)
Orhan Veli aktarıyor:
«— Sait (Faik)’in piyesinde hareket var, lâf yok. Bir kelimelik konuşmayla da bitiyor. Böyle yağmurlu bir günde kalabalık bir caddede insanlar koşuşuyor. Beyoğlu olacak… Taksiler, hususiler, bağıran, çığıran, kadınlar, kızlar… deme gitsin… büyük bir kalabalık… İşte bu kalabalık arasından bir adam çıkıyor. Omuzunda bir tek yorganı… Ondan başka göze batar bir şeyi yok. Vitrinlere baka baka, sahnenin önüne doğru geliyor, sırtındaki yorganı indirip seyircilere doğru uzatıyor, hüzünlü bir sesle:
—Satıyorum… diyor.
Piyes de bitiyor.»

Mehmed Kemal
Acılı Kuşak, Toplum Yayınevi, 1967, s.26

Written by Adabeyi in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler:
Kas
03
2007
1

Sonunda, geri geldi! Poelitika ECE AYHAN

POeLİTİKA,  ECE AYHAN   ÇIKTI!

Hazırlayan: Eren Barış

204 sayfa, Ortadünya Yayıncılık,  Ekim 2007, Ankara.

İÇİNDEKİLER

Girizgâh
9 Ece Ayhan’ı Okumak…, Eren Barış

Ece Ayhan’a Metinler
15 “Çok Eski Adıyla” Yeni Bir Tarih, Ahmet Orhan
32 Ece Ayhan…E Ayhan…Ce Ayhan…Ceeeeee! Ragıp Duran
33 Sinema ve Ece Ayhan, Uygar Asan
36 Ece Ayhan, İzzet Yasar
37 Ece Ayhan, İlhan Berk
39 Ece Ayhan: Korkusuzca Konuşan, Göçebe Karaşın, Eren Barış
49 Aykırı Dalın Gölgesi, Abdülkadir Budak
50 Ece Ayhan: Yaşamış Biri, Yorumsuz, Mahmut Mutman
52 Biz Bir Şairi Şiir Yazsın İçin Ölümle Korkuturuz Dom!  Zafer Yalçınpınar
53 Ayhan: Ayna, Dışarıda, Utku Özmakas
73 Ece Ayhan, İbrahim Yılmaz
75 Benim Hâlâ Umudum Var!  Altay Öktem
79 Müziğimiz Karadır Abiler!  Ali Ece
83 Ece Ayhan, K. Celal Gözütok
84 Şeyinde Canım… ya da Benim Meramım Başka, Seyhan Erözçelik
87 En Arka Sıradaki… Evrim Alataş
89 “Aynı Lakerda”, Süreyya Berfe
91 İçuzayımdaki Ece ya da Kara Kolaj, Rafet Arslan
95 Ece Ayhan Şiirinde Öznenin Halleri ya da Vurulan Bir Şiirin Ayak Değiştirmesi, Sabahattin Umutlu
108 Tarih Atlasları Parçalanıyor…, Onur Akyıl
111 İktidar Neden Sarışındır? Akif Kurtuluş
113 Ece Ayhan, İsmail Beşikçi
114 Karaşın, Eren Barış
116 Hay Hak! Sonrasızlık Fanzini
118 Ece Ayhan Sözlüğü, Ender Erenel
133 Ece Ayhan “Çok Eski Adıyladır” Sözlüğü, Orhan Alkaya – Kemal Yalgın

Ece Ayhan’a Sözler
140 Muzaffer İlhan Erdost ile Söyleşi, Eren Barış
144 Enis Batur ile Söyleşi, Eren Barış

Ece Ayhan
149 Biyografi ve Eserleri – Eren Barış
171 Belgeler: Mektuplar, Günlükler, Fotoğraflar, Elyazmaları, Kartpostallar

Görsel İşler
192 “Tarihi Düzünden Okumaya Ayaklanan Çocuklar İçin Yerleşilebilecek Topraklar”, Burak Delier
193 Kara Öfke, Serhat Köksal (2/5 BZ)

194  Katkıda Bulunanlar

Yayınevi İletişim Adresi: Ortadünya Yayıncılık, Kızılırmak Sokak, No: 35/9, Kızılay/Ankara.

Telefon: 0 312/ 419 22 87

E-posta: ortadunyayayincilik@gmail.com ya da  sizomelankolye@gmail.com

ARKA KAPAK’tan:

Kitabın genel okuması itibariyle ezilenlerin safından bakacak olursak tarih, kişilerin ve düşüncelerinin değil, bu kişi ve düşüncelerin de üzerinde yükseldiği “sınıf mücadelelerinin tarihi” olarak açıklanır. Ece Ayhan için bu mücadelede unutulan ve unutulmak istenen etik’i sahiplenmek elzemdir: ” Ama insanın etik olarak sağlam olması lazım. Yüzyıllardan beri etik olarak sağlam olmanın kavgası var.” İşte o zaman insanın ne pahasına olursa olsun onurlu yaşayabileceğini işaret eder. Belki de şairlikten önce etikçiliği, devrimden önce muktedir olmayan devrimci etiği öne çıkarmak istemesi de bundan kaynaklanır ve yola koyulmanın zamanı gelmiştir: ” Adeta yengeç gibi yan yana yürütülüyoruz! Tarihteki ‘ayağa kalkmak’, belki de gündelik ‘ayağa kalkmak’la karıştırılıyor olabilir bakın! Ya da eski günlere bakarken de, yerinde kıpırdamamak için ve olaylar uzak diye, dürbün kullanmak nasıl bir aymazlık ve yanlışlıktır! Böyle davranmakla, çocukların ve gençlerin gelecekleri adına, hem tehlikeli hem de insanın kendisini aldatıcı bir iş yapılmış olmuyor mu? Çünkü; ‘ayağa kalkmak’ tek başına bir şey göstermez. Bu gösterge değildir. Gerçek ‘ayağa kalkmak’, ancak kimi şeyleri ‘göze almak’la olur, olabilir. Yani, kimi şeyleri göze almak pahasına! Evet, paha olmadan hiçbir şey olmaz! ”

Bizim Ece Ayhan’a sahip çıkışımız, nutkumuz ve nefesimiz yettiğince onun üzerine bir şeyler söylemeye çalışıyor oluşumuz Türkiye’de yine Ece Ayhan’ın deyimiyle ‘tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar’ın geleneğine, düşüncesine, yok sayılan vicdanına sahip çıkışına denk düşmüyor mu? Ece Ayhan’ın dilindeki ‘kapalılığa’ rağmen bu kadar çok okuyucusunun oluşu ve onun düşüncesiyle yataylaşan farklı alanlardan insanların bulunuşu bu topraklar için bir değişimin işareti mi sahiden? Aslında, Ece Ayhan’ın poetikasını eşeledikçe ve onun mirasıyla hesaplaşmaya başladıkça kendimizle, toplumla, politikayla, edebiyatla, sanatla hesaplaşmaya başladığımızı fark ettik. Kitabın ismini POeLİTİKA olarak belirleyen de bu süreç oldu zaten. Bu kitabın en güzel ve özel yanı ise, sevdiğimiz bir yazarın izini sürerken yollar içinde başka yollara revan olmamızdır.

iletisim: ortadunyayayinclik@gmail.com
kizilirmak sokak 35-3 ankara

Tem
10
2006
0

Kitap okumak azınlık işi mi?

Kitap okumak azınlık işi mi?

Nobel ödüllü Portekizli yazar José Saramago, “Okumak her zaman azınlık içindi, her zaman da öyle olacak” dedi, ülkesini şaşırttı. Biz de yazarlarımıza kitap okumanın bir “azınlık eylemi” olup olmadığını sorduk

28 Haziran 2006 Çarşamba  (Milliyet Gazetesi)

Murathan Mungan
Kitap okumak keşfedilen ve keşfettirilen bir şey
Saramago’nun bu sözleri hangi bağlamda söylediğini bilemem. Dolayısıyla söyleyeceklerimin ona değil, ortaya konan soruna bir cevap niteliğinde olduğunun bilinmesini isterim.
Olgularla, doğruları karıştırmamak gerekir. Azınlık-çoğunluk ayrımı mutlak değerler düzeyinde yapılabilir mi? Dünya nüfusu göz önüne alındığında, okuma oranının her yerde düşük olduğu öteden beri bilinen bir gerçektir; ama anladığım kadarıyla Portekiz Kültür Bakanlığı’nın girişimi de bu yüzden zaten. Kitap okumak, zaten bir “boş zaman özgürlüğü” değil midir? Hani Marx’ın önemle üzerinde durduğu, eşitsizliğiyle ünlü şu “Boş zaman!..” Kimileri hiç çalışmazken, kimilerinin günde on beş saat çalışmak zorunda olduğu sınıflı toplumlarda insanlara kitaba ayırmaları gereken zaman, ne yolla hatırlatılabilir?
Açlık sorunuyla boğuşan Afrika’nın, Asya’nın kimi ülkelerinde okuma alışkanlığının istatistiki bir karşılığı olabilir mi? Bütçesinde askeri harcamalarla, eğitim harcamaları arasında büyük uçurumlar bulunan; geçmişi kitap yasakları, kitap yakmalarıyla ünlü olan, eğitim müfredatı çocukluktan başlayarak insanı okumaktan soğutmak üzerine kurulu ülkelerde okuma alışkanlığının varlığı-yokluğu üzerine sağlam veriler çatılabilir mi?
Günümüzde görüntü teknolojisinin oyuncaklı gereçlerinin, insanları “okumak” yerine daha zahmetsiz bir yol olan “seyretmeye” yönlendirdiği bilinen bir gerçek. İnsanın kendine ayırdığı zamanı değerlendirmesinde “kitap okuma”nın bu anlamda rakipleri çoğaldı, ama gerçeğin tümü bu kadar mıdır?
İnsanoğlunun “homo ludens” olduğuna inanıyorsanız, onun çocukluktan başlayarak kitap okumaya özendirilebileceğine, yönlendirilebileceğine inanabilirsiniz.
Dahası, “Reklamlar” çağına inanıyorsanız, buna da inanabilirsiniz. Değeri olmayan şeylerden reklam ve manipülasyon yoluyla “değer” yaratılan bir çağda, “kitap” kendi değerini hatırlatmaya çalışıyor yalnızca. Unutmamalı ki, kitap okumak da, keşfedilen ve keşfettirilen bir şeydir. Konunun üzerine dört koldan gitmek gerekir.
Yaşar Kemal
Büyük bir kesim kitap düşmanı!
Evet, kitap okumak bir azınlık eylemidir. Herkes kitap okumaz; hoşuna gitmez, canı sıkılır… Ama öte yandan, yazarları mutlu edebilecek kadar okur da var dünyada. Fakat uğraşılsa, insanlar okumayı bırakmaz. Türkiye’de niçin az kitap okunuyor? Çünkü okur  yazar sayısı da az. Bu ülkenin büyük bir kısmı, politika olarak kitap düşmanı. Ne kadar kitap varsa yakıyorlar, ne kadar yazar varsa hapsediyorlar!
Elif Şafak
Yanlış ve tehlikeli bir sav
Bugün okumanın sadece belli bir elit kesim için olduğu savı, premodern toplumda hayli geçerli olan İncil’i (ya da Kuran’ı) okuma ve anlamlandırma yetkisinin sadece din adamlarına ait olduğu savı kadar yanlış ve tehlikelidir. Herkesten okumayı sevmelerini beklemek doğru olmayabilir, ama okuma özgürlüğünü, hakkını ve alışkanlığını toplumun her kesimine istisnasız yaymaya çalışmak, bence uğrunda mücadele edilmesi gereken bir fikirdir.
Adalet Ağaoğlu
Zorlarsanız büsbütün kaçarlar!
Bu görüş, üzerinde  durulmaya değer. Çünkü bizde okurun çok az olmasından ileri gelmiş bir baskı var. Ama bir bakıyorsunuz ki kitaplar da hiç olmadığı kadar çok satış gösteriyor. Tamamen tişört seçer gibi marka seçiliyor ve ne reklam edilirse ona koşuluyor.  Bu kadar kitabı satın alan herkesin tümü iyi okur değil bence. Ve onlardan bunu bekleyemeyiz. Çünkü Saramago’nun söylediği gibi, eğer zorlarsanız, büsbütün kaçarlar. Çünkü kendisini okumaya hazır hissetmesi lazım. Ancak kendi isteği varsa, merak içinde gelişmişse iyi bir sonuç alır. Zorlarsanız tişörtten bıkıp atar gibi olur…  Bazıları futbola nasıl meraklıdır, evde tutamazsınız; okur da böyle okursa sahici okur olabilir.
İnci Aral
Kitap okumak için edebiyat altyapısı gerek
Haklı buluyorum Saramago’yu. Çünkü kitap okumak asgari bir edebiyat altyapısı gerektirir; okuduğunu anlamayı, ondan zevk almayı… Günümüzün eğitim sistemleri içinde bunun pek yeri yok gibi. Çünkü insanlar çabuk tüketilen, orta zekâlar için sunulan zevklere ve eğlencelere şartlandırılıyor.  Bu ihmalin biraz da kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Öte yandan, derinlik olarak ucuz kitapların, bu çok az eğitim görmüş kitleye pazarlanması için taktikler geliştiriliyor. Ama bu insanları değiştirecek nitelikte kitaplar değil onlar… 
Orhan Pamuk
Demek ki daha çok okumamız gerekiyor!
Saramago, okumanın bir çeşit direniş olarak görüldüğü bir kültürden geliyor. Benim kuşak, ama daha çok benden önceki kuşak, okumaya atfedilen bu özel anlamı iyi bilir.
Saramago’nun azınlıklardan kastettiği, okumanın toplumun içindeki küçük bir kesim tarafından yapılan bir iş olduğunu hatırlatmak. Voltaire’den beri insanoğlunun seçkinleri, küçük bir azınlık okuyor, düşünüyor. Keşke ütopyaların dillendirdiği hayallerimiz gerçek olsa da herkes okusa.
Bu arada okuma işini ‘azınlık’ işi olduğu için itibarlı görmek de yanıltıcı. Azınlık ile itibarı ilişkilendirdiğine göre Portekiz’de azınlığın yaptığı bir işi yapmak şerefli bir şey. Biz daha oraya gelemedik. Azınlık durumunda kalmak hepimizin bildiği gibi bizde alçakça bir şey. Demek ki, daha çok okumamız gerekiyor.
Hasan Ali Toptaş
Saramago’ya katılıyorum!
Saramago’nun sözlerine tamamıyla katılıyorum. Herkes okumak zorunda değil. Okur olmak da yazmak kadar uğraş isteyen, çileli bir iş.  “Okur sayısı azaldı” diye düzenlenen kampanyaların ve bu tür kaygıların çok uzağında biriyim. Okumak da yazmak da kişisel uğraşlar; kimseyi zorlayamayız.
 

Written by Adabeyi in: Duyurular, Tartışmalar |

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com