Oca
18
2013

Ödül ya da ceza… İşte bütün sorun bu! (Halit Payza)

John Le Carre, kendi istemi dışında Man Booker Jurisi’nin Onur Ödülü Verilecekler Listesi’ne alınması üzerine, bir açıklama gönderdi. Carre listeden adının silinmesini istiyordu. “Bir ödüle aday gösterilmek kuşkusuz her yazar için büyük gurur kaynağı. Ben bunu reddederek ödülü ya da veren kurumu küçümsüyor değilim. İyi niyetli olduklarını biliyorum ama bu benim yaşam biçimim.” Çok basit, ödüllere karşıydı. Hepsi o kadar. Carre bu açıklamayı The Guardian’a yapma gereksinimini duyumsamıştı.

Jean-Paul Sartre,  1964’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü geri çevirdi. Onun da gerekçesi çok basit ve anlaşılabilirdi; Sartre de yaşamı boyunca tüm resmi ödüllere karşıydı.

Yazınsal ödüller dışında diğer ödülleri de geri çevirenler vardı. Le Duc Tho bunlardan biri. 1973’te Vietnam Başbakanı olan Le Duc Tho, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile birlikte barışa yaptıkları katkılardan dolayı Nobel Barış Ödülü’nü kazandıkları açıklandığında, savaşın taraflarından ve sürdürümcülerinden ABD Dışişleri Bakanı ile birlikte aynı ödülü almayı içine sindiremedi ve ödülü geri çevirdi. Le Duc ödülü geri çevirmesinin gerekçesi olarak Vietnam’ın düşürüldüğü durumu gösteriyordu.

Ödüllerin tanrısı olan Nobel için Alfred Nobel’in o farkı yaratan “bir idealist eğilimi en farklı şekilde ifade eden yazara” sözü çok tartışmalıdır. Nesnel hiçbir gerekçesi yoktur. Tanrı buyruğu ya da kral sözü gibidir, ucu açık ve her anlama gelebilir. Salt bu kavram kargaşası nedeniyle Lev Tolstoy, Henrik İbsen  “idealist eğilimli” bulunmamış ve asla ödüllendirilmemişlerdir. Ödül kazanamayan yazarlar arasında; Jorge Luis Borges, Bertolt Brecht, Paul Celan, René Char, Anton Çehov, Joseph Conrad, Julio Cortázar, Graham Greene, Aldous Huxley,  James Joyce, Nikos Kazancakis, Arthur Koestler, D.H. Lawrence, Arthur Miller, Robert Musil, Vladimir Nabokov, George Orwell, Ezra Pound, Marcel Proust, J.D. Salinger,  Tennessee Williams, Virginia Woolf, John Fowles, Lawrence Durrell gibiler vardı. Ödülleri veren siyasal el, yazarları seçen siyasal göz onları “idealist eğilimi en farklı şekilde ifade eden yazarlar” olarak görmemiştir.

Şimdi ödüle geri çeviren yazarlara bir yenisini daha ekleyebiliriz; Javier Marias.

Javier Marias Los enamoramientos (“Âşıklar”) romanıyla Narrativa Ödülü’ne layık görülmüştü.

Marias, İspanyol yazınının en önemli ödülleri arasında olan Narrativa Ulusal Ödülü’nü almayı reddetti. Narrativa Ulusal Ödülü İspanya Kültür Bakanlığı tarafından veriliyordu.

Salt bu bile ödülün geri çevirilişinin gerekçesi olarak kabul edilebilir. İspanya sağ görüşlü, muhafazakâr yapısıyla bilinen Halk Partisi tarafından yönetiliyor. Javier Marias’ın iktidardaki Halk Partisi’nin Kültür Bakanlığı’nca verilen Narrativa Ulusal Ödülü’nü almaması siyasal bir tepki, onurlu bir başkaldırı olarak nitelendirilebilir.

Javier Marias’ın ödülü geri çevirmesinde, Jean-Paul Sartre’nin, John Le Carre’in aynı soylu tutumu da söz konusu olabilir. Marias, “Kurumsal ödüllere her zaman olumsuz yanıt veren biri olarak biliniyorum. Kabul etmiyorum, çünkü babam -Julian Marias- dâhil benim hayran olduğum birçok yazar asla resmi bir ödül almadılar” gerekçesini göstermek gereksinimini duyumsadı.

Ödüllerin veriliş gerekçeleri bütünüyle saçmadır. Hiçbir ödül gerçekten de ödül alanın ne anlattığı algılanarak verilmez. Soyut bir yazınsal etkinlik, somut bir ödülle ne kadar bilinçle ödüllendirilebilir? Her ne kadar soyut yazınsal etkinliğin ürünü olarak yapıt somut bir nesne olarak, hatta giderek kapitalizmin evrensel yasası gereği metalaştırılsa da…

Jorge Luis Borges, Bertolt Brecht, Paul Celan, René Char, Anton Çehov, Joseph Conrad, Julio Cortázar, Graham Greene, Aldous Huxley ya da Arthur Koestler, D.H. Lawrence, Arthur Miller, Robert Musil, Vladimir Nabokov, George Orwell, Ezra Pound, Marcel Proust, J.D. Salinger,  Tennessee Williams, Virginia Woolf, John Fowles, Lawrence Durrell anlaşılamadığı, siyasal gerekçelerle aslında anlaşıldıkları gerekçesi ile mi Nobel’ce ödüllendirilmedi?

Başka bir söylemle, Javier Marias’ın da gerekçesinde ileri sürdüğü gibi, oğul Marias’a bu ödülü uygun bulanlar, neden baba Marias’a ödül vermeyi uygun bulmamışlardı?

Javier Marias’ın şu sözü yeterince açıklayıcıdır; “Bu veya başka bir hükümet tarafından kayrılmış bir yazar olarak görülmek istemiyorum”.

Kurumsal ödüller nedir? Neden bir kurum, özellikle de siyasal yapısıyla bilinen, gündelik politikaları iktidardaki bir parti tarafından belirlenen kurumlar, kendi adlarına kurumsal ödüller verir?

Kurumsal ödülü, iktidardaki partinin kahvaltı vermesine indirgemek, ödül verdiğini ya da kahvaltıya çağırdığını ideolojik yapısına bağlamak, en başta o ödülü alana, o kahvaltıya katılana verilmiş ödül değil, ceza olabileceği neden düşünülmez?

Ödül ya da ceza…

İşte bütün sorun bu!

Halit Payza
13. 01. 2013, Aydınlık Gazetesi

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com