Mar
25
2010

Motifler ve Mekanizmalar

Francis Picabia’nın “Makine Dönüyor” adlı çalışması…

***

(…) İşte süper sertlik fikri ve cümlesi;  “Geometrik kaldıraç diğer bütün kaldıraçlardan daha serttir. Asla bükülmez.” İşte burada bir mantıklı zorunluluk durumuyla karşı karşıyayız;  “Mantık sonsuz sert malzemelerden yapılmış bir mekanizmadır, asla bükülmez.” (ne yapalım bükülmüyor işte.) İşte bu yolla süper şeylere ulaşıyoruz. Böylece süper latifler ve kullanımları, örneğin “sonsuzluk kavramı” mümkün oluyor.
Bir mekanizmayı keşfederken olayların birbirlerini izledikleri söylenebilir ama bunun böyle olması gerekiyor mu? İpin öbür ucundaki kişiyi bulana dek ipi takip ediyorum.
İpteki bir mekanizmanın bir süper mekanizma anlamına geldiğini farz edelim. Böyle bir mekanizma olsaydı bile, hiçbir işe yaramazdı. Bir mekanizmanın keşfinin, özgün nedensel bir bağlantının keşfedilmesi gibi olduğu düşünülmüyor.
Genel olarak bağlanmış olma düşüncesinden kurtulmak isteniyor. (Açıklama dediğimiz şey, bir bağlantı şeklidir oysa bağlantılardan tamamen kurtulmak istiyoruz. Mekanizma kavramından kurtulmak istiyoruz ve. “Bunların hepsi sadece birlikte ortaya çıkan şeylerdir!” diyoruz.) Hangi durumda böyle konuşulamayacağı konusunda daha kesin bir açıklama yapılması gerekir. “Bir mekanizmanın keşfinde sadece birlikte ortaya çıkan şeyler keşfedilir. Sonuçta her şey buna bağlanabilir.” Belki de,insanların eğer birçok tecrübeyi edinemezlerse asla bir mekanizmayı keşfedemeyecekleri ispat edilebilir. Bunu şöyle ifade edebiliriz: “Her şey olayların sade ilişkisine bağlanabilir.”
Örneğin, “Fizik, birbirini takip eden olaylar dışında hiçbir şeyi açıklamıyor.”
(…)
Mekanizmanın keşfi bir tür sebep bulma biçimidir: Bu durumda buna “sebep” deniliyor ama dişliler çelik gibi göründüğü halde aslında tereyağından yapılmış olsalar ve bu duruma sık sık rastlansa, belki o zaman, “Bu (dişli) aslında tek sebep değil ki; belki sadece bir mekanizma gibi görünüyor” denir. (Her zaman olayları başka olaylara dayandırma eğilimindeyiz. Bir şeyin sadece bir başka şeyle birlikte ortaya çıktığını keşfetmek öyle heyecan verici olmalı ki, neredeyse bunun gerçekte de böyle olduğunu söylemeye niyetleniyoruz.)
(…)
Yapılan bir şeyin sebebinin gösterilebileceği bir durum vardır. (Burada mekanizma bilinciyle kıyaslanabilen bir olay sözkonusu… Cevabın, sebebini gösterdiği mevcut durumlar vardır: Bir çarpım işlemi yazılır ve ben sorarım:) “Neden çizginin altına 6249 yazdın?”
Yapılan çarpım işlemi açıklanır. “bu çarpımdan dolayı bu sonuca vardım” denir. Bu açıklama mekanizmanın ifadesiyle kıyaslanabilir. Rakamların yazılması bu olayın motifi olarak adlandırılabilir. (…) Burada “Bunu neden yaptın?” sorusu, “Bu sonucu nasıl elde ettin?” anlamına gelir. Bir sonucu elde etmenin yolu sebepten geçer.
Biri hangi yolla belli bir sonucu elde ettiğini anlattığı zaman: “Sadece o bu sonuca varan süreci biliyor.” deme eğilimliyiz.
(…)
“Bunu neden yaptın?” diye sorulduğunda, “Düşündüm ki…” diye cevap veririz. Pekçok durumda, bizlere bir şey sorulduğunda motifimizi söyleriz. (Bu yüzden “sebep” her zaman aynı anlama gelmez. Aynı şekilde “motif” de öyle. “Bunu neden yaptın?” diye sorulduğunda, bazen “hasta olduğu için onu ziyaret etmem gerektiğini düşündüm” diye cevap verilir- ve gerçekten de düşündüğümüz şeyleri hatırlarız. Başka birçok durumda bize sorulan gerekçe bir motiften başka bir şey değildir.)

Ludwig Wittgenstein
“Estetik Üzerine Dersler”den…

(Çev: Zeki Algün, İlya Yayınevi, 2001)

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com