Oca
22
2019
--

Oruç Aruoba’nın “Dün” adlı şiiri Upas Yayın’da…


Oruç Aruoba’nın kitaplarında bulunmayan
“Dün” adlı şiirine https://upas.evvel.org/?p=665
adresinden ulaşabilirsiniz.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Kas
04
2018
--

Kafka’nın Üç Kısa Öyküsü… UPAS’ta…


Franz Kafka’nın ‘Komşu Köy’, ‘İmparatordan Bir Haber’ ve ‘Aile Babasının Kaygısı’ isimli üç kısa öyküsünü -Oruç Aruoba’nın titiz çeviri notlarıyla birlikte- https://upas.evvel.org/?p=420 adresinde okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
18
2015
0

Müzik, Şiir, Dil ve “Ece Ayhan” Bağlantısı Üzerine… (Oruç Aruoba)

(…)
muzikvesiir1aruoba
(…)

muzikvesiir2aruoba

Sözden Müziğe Şairler ve Bestecileri (Salı Toplantıları 2009)
Hazırlayan: Hasan Ersel, YKY, 2010, ss. 83-89, 103-104


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Oruç Aruoba” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden, “Ece Ayhan” başlıklı ilgilere ise https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Ayrıca, EVV3L’in “Poetika Çalışmaları” başlığını incelemekte de fayda var:
https://evvel.org/ilgi/poetika-calismalari

 

Oca
21
2015
0

Ustamız Oruç Aruoba, ISSUU’da…

DSCN3313

“Ustamız Oruç Aruoba…”
Fotoğraf: Zafer Yalçınpınar, 8 Mayıs 2011


Bilen, bilir: EVV3L ve taifesinin en önemli araştırma gayretleri Oruç Aruoba‘nın çeşitli metinlerine ve çevirilerine yöneliktir. Yıllardır, ustamız Oruç Aruoba’nın çeşitli degilerde (70’li yılların sonundan başlayarak) yayımlanan incelemelerini, felsefi metinlerini, çevirilerini araştırıyor, buluyor ve “Oruç Aruoba” ilgileri kapsamında takipçilerimizle paylaşıyoruz. Ancak, geçenlerde farkına vardık ki EVV3L kapsamında yer alan bu özel gayretlerimizin bir yedeği ya da derli toplu bir bütünsel erişimi yoktu. Bu nedenle ustamız Oruç Aruoba’nın metin ve çevirilerine ilişkin bütünsel bir bileşkeyi EVV3L’in ISSUU alanına taşımaya karar verdik. Bununla birlikte, ISSUU’yu benimsemeyen EVV3L okurları için de elimizde bulunan metinlerin PDF biçemlerini https://bit.ly/orucaruoba adresine yükledik. (37 mb.)

Kısacası, Oruç Aruoba’nın hakiki dostlarına, kalb ve vicdan yolunda hakikati arayanlara, EVV3L’in sıkı takipçilerine iyi okumalar dileriz.

Sahicilikle
Z. Yalçınpınar


ISSUU’da Oruç Aruoba Metinleri ve Çevirileri:
Bkz: https://issuu.com/adabeyi/stacks/f2f581b69b384146b884bd16bacba1db

Nietzsche: Şair-Filozof (Oruç Aruoba, 1978)
https://issuu.com/adabeyi/docs/sairfilozof

Nietzsche: Temel Görüşü, Temel Kavramları (Oruç Aruoba, 1978)
https://issuu.com/adabeyi/docs/nietzschetemelkavramlar

Yerli-Yersiz Felsefe (Oruç Aruoba, 1980)
https://issuu.com/adabeyi/docs/yerliyersizfelsefe

Demokrasinin Özü: Özgürlük ve Özyönetim (Oruç Aruoba, 1981)
https://issuu.com/adabeyi/docs/ozyonetim

Üniversite’nin Ölümü (Oruç Aruoba, 1981)
https://issuu.com/adabeyi/docs/universiteninolumu

En Hakiki Mürşit (Oruç Aruoba, 1981)
https://issuu.com/adabeyi/docs/enhakikimursit

Özerklik Üzerine… (Oruç Aruoba, 1981)
https://issuu.com/adabeyi/docs/ozerklikuzerine

Söylemin Berisi (Oruç Aruoba, 1982)
https://issuu.com/adabeyi/docs/soyleminberisi

İktidar ve Bilgi-M. Foucault Çevirisi (Oruç Aruoba, 1982)
https://issuu.com/adabeyi/docs/iktidarvebilgi

İşi Halley’e Bırakmayalım (Zeynep Aruoba, Oruç Aruoba, 1982)
https://issuu.com/adabeyi/docs/halleyebirakmayalim

Hermann Hesse–INCIPIT VITA NOVA Çevirisi (Oruç Aruoba, 1982)
https://issuu.com/adabeyi/docs/incipitvitanova

Franz Kafka Öyküleri Çevirileri (Oruç Aruoba, 1982)
https://issuu.com/adabeyi/docs/kafkaoykuleri

Ernst Bloch: Varolan Yokülke (Oruç Aruoba, 1982)
https://issuu.com/adabeyi/docs/varolanyokulke

Ernst Bloch Çevirileri (Oruç Aruoba, 1982)
https://issuu.com/adabeyi/docs/blochcevirileri

Neler Varmış O “Siyah Çanta”da Meğer… (Oruç Aruoba, 1983)
https://issuu.com/adabeyi/docs/siyahcanta

Söylem Söylemi (Oruç Aruoba, 1983)
https://issuu.com/adabeyi/docs/soylemsoylemi

KIERKEGAARD’ın İbrahim Öyküsü (Oruç Aruoba, 1984)
https://issuu.com/adabeyi/docs/ibrahimoykusu

M. Rilke’nin Sancaktar’ı Üzerine… (Oruç Aruoba, 1984)
https://issuu.com/adabeyi/docs/sancaktaruzerine

İnsanın Kavram Bağlamları (Oruç Aruoba, 1985)
https://issuu.com/adabeyi/docs/insaninkavrambaglamlari

Dil Oyunları ve Felsefe Üzerine-L. Wittgenstein Çevirisi (Oruç Aruoba, 1985)
https://issuu.com/adabeyi/docs/diloyunlari

Tanrı’nın Sevgilisi Kim? (Oruç Aruoba, 1986)
https://issuu.com/adabeyi/docs/tanrininsevgilisikim

Wittgenstein, Dil ve Godard-Robert Maclean Çevirisi (Oruç Aruoba, 1986)
https://issuu.com/adabeyi/docs/dilvegodard

Beyaz Kentte (Oruç Aruoba, 1986)
https://issuu.com/adabeyi/docs/beyazkentte

Niye Gitsin ki Felsefe Sinemaya (Oruç Aruoba, 1987)
https://issuu.com/adabeyi/docs/felsefesinema

Üst Üste Çadırlar (Oruç Aruoba, 1990)
https://issuu.com/adabeyi/docs/ustustecadirlar

Celal Bey’in Albatros’u Uçup Gitti (Oruç Aruoba, 1990)
https://issuu.com/adabeyi/docs/celalbeyalbatros

Dört Açık Kıyı Düşü (Oruç Aruoba, 1991)
https://issuu.com/adabeyi/docs/dortacikkiyidusu

Göz ve Söz, Tanzaku’lar (Oruç Aruoba, 2003)
https://issuu.com/adabeyi/docs/gozvesoz

gaSte (S Gazetesi) Yazıları’ndan… (Oruç Aruoba, 2008)
https://issuu.com/adabeyi/docs/gasteyazilari2008

Üniformalılık (Oruç Aruoba, 2008)
https://issuu.com/adabeyi/docs/uniformalilik

Açık Mektup (Oruç Aruoba, 2014)
https://issuu.com/adabeyi/docs/rtemektup


Ara
05
2014
0

Göz ve Söz; Tanzaku’lar (Oruç Aruoba, 2003)

tanzaku

Ustamız Oruç Aruoba’nın,  6:45 Yayınları tarafından Ocak 1999’da yayımlanan “Ne” (Otuzaltı Tanzaku) adlı eserinde yer almayan bazı özel “Tanzaku”larına ve “Tanzaku” üzerine tanımlayıcı düşüncelerine, Haziran-Temmuz 2003 tarihli “Le poéte travaille” adlı dergide rastlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ustamız tarafından kaleme alınan “Göz ve Söz” adlı tanımlayıcı yazı ile bahsettiğimiz “Tanzaku”larına https://zaferyalcinpinar.com/gozvesoz.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.


Hamişler:

1/ Uzun zamandır, ustamız Oruç Aruoba’nın kaleme aldığı ve 1970’lerin ortasından günümüze uzanan çeşitli dergilerde yayımladığı felsefi yazılarını “bulmak” üzerinde çalışıyorduk. Sonunda, çalışmamızı tamamladık; https://evvel.org/ustamiz-oruc-aruoba-issuuda

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan “Oruç Aruoba” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Mar
21
2014
0

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi’nde; SAİT FAİK ABASIYANIK

Taha Parla’nın genel yayın yönetmenliğini yürüttüğü, 1983 yılında Anadolu Yayıncılık kapsamında çalışmaları başlayan (ve danışman ekibinde Dr. Oruç Aruoba gibi çok sıkı isimleri barındıran) “Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi”nin 21 Kasım 1983 tarihli ilk fasikülünün kapak görseli “Abasıyanık, Sait Faik” odağıyla birlikte yayımlanmış. Ansiklopedide yer alan “Sait Faik Abasıyanık” başlığının tam metnine https://issuu.com/adabeyi/docs/ansiklopedisaitfaik adresinden ulaşabilirsiniz.

ansiklopedisaitfaik

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
22
2013
0

Oruç Aruoba “ile” (Melis Kalkan)

Melis Kalkan, Aruoba’nın “ile”si üzerine düşünmüş…
Bkz: https://www.edebiyathaber.net/oruc-aruoba-ile-melis-kalkan/

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
19
2013
0

Oruç Aruoba’dan R. T. Erdoğan’a Açık Mektup

Oruç Aruoba’dan R. T. Erdoğan’a Açık Mektup (17 Ağustos 2013)
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=435480

E V V E L ‘in Özel Notu: Aşağıdaki metin, Oruç Aruoba’nın Cumhuriyet gazetesine gönderdiği, asıl metindir; yayımlanırken, gazete Aruoba’nın, kendine özgü noktalama düzeneğinin yer yer dışına çıkmıştır; ancak metinsel bir değişiklik yapmamıştır. Ayrıca, Oruç Aruoba’nın kaleme aldığı mektubun Cumhuriyet Gazetesi’ne gönderilen orjinal metnine -pdf dosyası olarak- şuradan ulaşabilirsinizrtemektup.pdf

————————————————

RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A AÇIK MEKTUP

“Demokrasi bir matematiktir ancak aritmetik değildir.”
Metin Paşarel

GaSte, Mayıs 2007, s.17

Sayın Erdoğan,

İzmir, 17 Haziran 2013

Son iki gündür, ama aslında bu son iki haftadır, sizi düşündüm — nedense, aklım hep üniversite hocalığı yaptığım yıllardaki (1973-1983) eski anılarıma geri dönüp durdu. İlk birkaç gün içinde de bunun nedenini kavradım: Siz o yıllarda üniversite öğrencisiydiniz; benim de, kafaları sizinkine benzer biçimde çalışan birkaç öğrencim olmuştu. —Yani, o islamî ‘kafa’nın çalışma biçimini düşündüm, aslında — kendimi de sizinle birlikte bir üniversite anfisine geri dönmüş buldum… Birçok nokta da, aradan geçmiş 30 yılın ardından, yerliyerine oturdu. Bu noktaları size anlatmağa çalışmak için yazıyorum:-

O yıllarda, size benzer, ‘islamcı’ denilen öğrenciler de geliyordu üniversiteye. Biz, hocalar olarak, öteki; ‘devrimci’ ve ‘ülkücü’ olarak gelen öğrencilerin arasında, bunları kayırmağa eğilimliydik, çünkü o ötekiler arasında bir tür kıskaç içine düşüyorlardı.

‘Mağdur’ ve ‘mazlum’ oluyorlardı, sizin deyimlerinizle. Aslında, ideolojik olarak, en az ötekiler kadar ‘sıkı’ bir ‘kafa yapıları’ vardı — üstelik, eyleme de yatkındılar; ama, bazen kendilerine “Akıncı” ya da “Mücahit” deseler de, ötekiler kadar şiddet yanlısı değillerdi. Gerçi ötekilerin “Tek Yol Devrim”, “Tek Vatan, Tek Millet” gibi grafittilerine karşılık “Tek Yol İslâm” yazıyorlardı duvarlara; ama, ötekiler yazarken yakalamasınlar diye dikkat de ediyorlardı — ne de olsa ötekilerin çoğunlukla bıçakları, hatta tabancaları vardı; onlarınsa (galiba?) yoktu. Ötekiler silahları aslında biribirlerine ve ‘polis’e karşı kullanıyorlardı; onları ise, arada öylesine bir pataklıyorlardı — ama, olsun, ne olur ne olmaz…

Siz de böylesi cenderelerden geçtiniz, tahmin ediyorum: Hem de, “Tek Yol” sayarak içinde yetiştiğiniz İslâm ve kafanızdaki ezber Kur’an karşısında, ‘kâfirlik’ olmasa bile ‘zındıklık’ saydığınız bu ideolojilerin arasında; üstelik, en büyük kâfirler saydığınız “iki ayyaş”ın izleyicileri olma iddiasındaki ‘silah sahipleri’nin tehtidi altında, yapabileceğiniz pek birşey yoktu. O ‘silah sahipleri’nin en sonuncuları, bereket versin (?!) o iki ideoloji sahiplerini doğradılar, astılar—siz de İmam-Hatip sonrası (bir lyceé’nin de kağıdını alarak) zar-zor girdiğiniz İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden devşirme, bir-işe-yaramaz diplomayla, kendinizi Kasımpaşa kaldırımlarında buldunuz. Gerçi, herhalde, genç bir yaşta girdiğiniz gençlik örgütleri ve bağınız olan ‘düşünsel’, yani islamî örgütler size göz-kulak oluyordu; ama, ‘lumpen proleter’diniz artık: Kısa bir süre ayaktopunu denediniz ama buna da yeteneğiniz olmadığını anladınız. Hayatınız boyunca, ‘politikacılık’ (‘resmi’ biyografinize göre limonata ve simit satmak?!) dışında, görünür bir ‘iş’ tutmadınız; bilgi sahibi olmak anlamında bir ‘meslek erbabı’ olmadınız.

O yıllarda, sizin dilinizden konuşur gibi görünen badem bıyıklı, rengarenk kravatlı bir makina profesörü, “din-iman” diye bağırıp çağırmağa başlamıştı; siz de onun yanına gidip ‘divan durup el bağlayarak’ rahle-i tedrisine çömeldiniz. (Mekanik falan değil, politika tedrisatı görmek için, tabiî…) Bu ‘kadayıf pişirici’ iyiydi-hoştu da, herşeyi yüzüne-gözüne bulaştırıyordu; ama sizi de Belediye Başkanı yaptırdı. Gene de, işte, partinizin oyları yüzde 20’nin üstüne çıkmıyordu bir türlü; boyuna da kapatılıp duruyordu. Siz de başka yolların denenmesi gerektiğine karar verip, ‘hoca’nızı da yüzüstü bırakarak, kendi ‘yol’unuzu yürümeğe başladınız. Yaptıklarınıza, kendi ilkeleri açısından, muarızlarınızdan hiçbirinin (tutarlı olarak) karşı çıkamayacağı yollar tuttunuz: İnsan Hakları ve Kişi Özgürlüğü’ne dayanmak; ‘demokrat’ olmak—Avrupa Birliği’ne girmek; çağdaş hukuk (“muasır medeniyet”—maazallah?!) normlarını yasalara sokmak…

Bu yollar işe yarıyordu—hem, demokratikleşiyormuşsunuz gibi bir görünüm veriyordu yaptıklarınıza, hem de popularitenizi, dolayısıyla aldığınız oyları artırıyordu. Böylece, o üniversite yıllarında sizi ezip duran ‘solcu’ ve ‘sağcı’ları (ve 12 Eylül’den artakalan herkesi) ‘sandık’ta altettikten sonra, asıl ‘muarız’ınız olan ‘silah sahipleri’ne yöneldiniz—tabiî tamamen hukuklu ve demokratik görünen yollar kullanarak… Gerçi arada bir islamî takıntılarınız ortaya çıkıp sırıtıveriyordu (“zina”, “idam” gibi); ama bunları hemen düzeltiyordunuz, ya da es geçiyordunuz. Böylece on yıl içinde ‘güçlü başbakan’ oldunuz. Artık önünüzde duracak hiçbir güç kalmamıştı ortada—ne sandıklı, ne tokmaklı, ne de silahlı… O zaman ‘fayrap’ ettiniz: Haydi bakalım; yok Osmanlı’ydı, yok altı minareli ‘selatin’ taklidi camiydi, yok ‘men-i mezkûrat’tı, yok ‘sünnilik-alevilik’ idi, yok ‘dindar-kindar’ gençlikti… ‘Yürüdünüz bu yollarda’; ne de olsa ‘istatistik’ sizden yanaydı.

Derken, birden birşey oldu: ‘Küffar’a karşı ‘cihad’ anıtı olacak (“iki ayyaş”tan ikincisinin yıktırdığı) bir garabeti ‘ihya’ edip, kenarına; “ilk ayyaş”ın ve ayyaşların hepsinin kurduğu cumhuriyetin de, anıtının karşısına, bir cami konduracağınız; solcuların da 1 Mayıs meydanı olan yeri, ‘kafa’nıza göre düzenleyeceğiniz sırada, birkaç “çapulcu” (yoksa “kemirgen” mi?) ortaya çıkıp, atacağınız ilk adımla ezmeğe çalıştığınız ağaçlara sarılıp, “Yeter artık” dedi size. Siz hemen ‘Urun Kellesin!’ diye ünlediniz; ama, heyhat, birdenbire, nereden çıktıklarını anlamadığınız yüzbinlerce ilave çapulcu çıkıverdi aynı alana, alanlara, bütün ülkeye…

Anlamadınız: Kendinizi, o eski çapulcu kafir-zındıkların kapıştığı geçmişteki akademi anfisine geri dönmüş buldunuz—temizlediğinizden emin olduğunuz ‘silah sahipleri’ de sanki kapıyı yeniden zorluyorlardı, bile… Hiç anlam veremediniz olup-bitene: “Feshüpanallah bunlar elhamdülillah yokolmamışlar mıydı inşaallah?”…

Olmamışlardı. O ‘Baş Ayyaş’ın “emanet”iyle yetişmişlerdi bunlar ve şimdi emanetlerine sahip çıkıyorlardı bunlar; sizin de bol bol kullandığınız ‘hak’ ve ‘özgürlük’ söylemiyle, hiç anlayamadığınız tümceler kuruyorlardı, bunlar, hem de… Bunlarla nasıl başedebileceğinizi bilemiyordunuz artık—bir de, üstüne üstlük, bir ‘şaklaban’ çıkmıştı ortaya, kocaman anfinin en ortasında, ‘Baş Ayyaş’ın resminin önünde dikelip, size karşı duran. Ardından binlercesi… —Ne yapmalıydınız bu anfiden çıkıp kurtulmak için— bu otuz yıllık kâbus bir bitse… Ama çıkamıyordunuz; çünkü anlamamıştınız. Üstelik anfiden çıkmak da istemiyordunuz ki…

Artık tek bir yol kalmıştı: sandığa ve istatistiğe geri dönmek: o yol güvenliydi, kimsenin itiraz edemeyeceği bir yoldu, şimdiye dek de sizi hiç gücendirmemişti. Bunu anladınız; en azından, tek çıkış olduğunu. Ama gerisini hiç anlamadınız. —Şimdilerde de, o sandık için bağırıp duruyorsunuz. Eh…

Umarım burada yazdıklarım, size de, benim gibi, otuz yıl öncesinin anılarını geri getirir de bugün yaşadıklarınıza anlam vermenizi ve kâbustan kurtulmanızı sağlar. Ama, doğrusu, son günlerdeki tutumunuzdan, başlangıçta ‘iman’ ettiğiniz yolunuzdan başka bir yol tutacağınız konusunda, pek bir umut görmüyorum.

Gene de, son birşeyler söyleyeyim: Sandık ve istatistik makbul bilgi edinme yollarıdır; ama, görüyorsunuz, buna rağmen, oradan çıkan sonuçlara aldırmayan birtakım ‘çapulcu’lar ortaya çıkarak, o ‘Baş Ayyaş’a uyup, özgürlükten (‘istiklâl’den ve tabiî ‘gaflet, dâlalet ve hıyanet’ten…) falan dem vurabiliyorlar—boşverin hepsine; nasıl olsa bunları sandıkla birlikte gömersiniz… Onlar da birer ‘kul’ olduklarını anlarlar; sizin kendinizin bir ‘hizmetkâr’ olduğunuzu anladığınız (söylediğiniz) gibi…

Ama şunu, hiçbir sandıkla ya da sandıkta, gömemezsiniz:- Her bir insan, özgür bir kişidir; her bir yurttaş da, eşit hak sahibi, geçerli söz sahibi, bir bireydir. Bunu —bunları— da, hiçbir istatistik değiştiremez.

Size saygılar sunuyorum, gene de,

Oruç Aruoba

25 Haziran 2013

Not: Bu mektup verilen tarihlerde yazılmış; ancak gönderilmesi için, ‘belki umut vardır’ kuşkusuyla; sizin, “şiddete karşı şiddet” sözünü sarfetmenize dek bekletilmiştir. Sizin, Başbakanlık’ta ve Facebook’ta bulunan e-adreslerinize, sonra da yayımlanmak üzere, Cumhuriyet gazetesine, gönderilmiştir. Size, artık, ‘saygılar’ bile, sunmuyorum

O.A. / 24 Temmuz 2013

—————————————–

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Haz
26
2013
0

‘Tanrı’ Nasıl ‘Öldü’? (Oruç Aruoba)

“Felsefe, Tanrı ve Din” üst-başlığının işlendiği Asos’ta Felsefe Günleri (1-2 Şubat 2013) kapsamında Oruç Aruoba’nın gerçekleştirdiği ‘Tanrı’ Nasıl ‘Öldü’? başlıklı konuşmayı aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz. Konuşmanın mp3 biçemine ise https://kiwi6.com/file/6llhinv40t adresinden ulaşabilirsiniz.

Bkz: https://youtu.be/JdrFpTV0iqE

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yer alan Oruç Aruoba başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
23
2013
0

Bilge Karasu üzerine…(Oruç Aruoba, 13 Haziran 2013)

Oruç Aruoba, 13 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştirilen “Mektupları ve dostlarıyla Bilge Karasu…” paneline rahatsızlığı nedeniyle katılamamıştır. Ancak panel katılımcılarına okunması için özel bir mektup göndermiştir. Mektubun tam metni aşağıda yer almaktadır:

Sevgili ve Saygıdeğer Bilge Karasu Dostları,

Ustam ve Dostum Bilge Karasu’nun anılacağı bu toplantıda bulunamamak, bana, doktorlarımın ayağa kalkmamı bile yasaklamalarına yol açan sıkıntımın verdiğinden daha çok acı veriyor; ama, heyhat, işte orada olamadım, değilim… Orada olabilseydim, birkaç yüz metre uzağınızda, belki şu anda, benim sözlerimi dinlerken de işittiğiniz gürültü-patırtı içinde yaşanan insan olayları üzerine Karasu-gözüyle birşeyler söylemek isterdim—

—şu kadarını şimdi söyleyebilirim ki, Bilge Karasu’nun hem kişisel dünyagörüşünün hem de yazdıklarının, temelinde (ki bunlar arasında fark yapmak istemezdi); sevgiden sonra en yüksek değer olarak gördüğü, özgürlüktü—hatta, belki, bu iki değer arasında bir sıralama yapmayı bile reddedip, ikisini de, birlikte, aynı temel değer sayabilirdi.—

Bu düşünceyi orada söylenmiş saymanızı rica ederim—

—özürümü kabul edip beni affetmenizi dileyerek,
sevgilerimi ve saygılarımı sunar, toplantınıza başarılar dilerim.

Oruç Aruoba
13 Haziran 2013

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Bilge Karasu ilgilerine https://evvel.org/ilgi/bilge-karasu adresinden, Oruç Aruoba ilgilerine ise https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.
May
13
2013
0

Panel: “Mektupları ve dostlarıyla Bilge Karasu…”

“Mektupları ve dostlarıyla Bilge Karasu…”
13 Haziran 2013, 19.00

Fransız Kültür Merkezi, Taksim-İSTANBUL

KONUŞMACILAR:
Oruç Aruoba,
Sevgi Sanlı, Alain Mascarou, İsmail Pelit, Güven Turan

MODERATÖR: Yiğit Bener

“Bilge Karasu (1930-1995) için “iki mektup arası yaşamış bir yazar” dense yeridir. “Yazarların yazarı” olmanın ötesinde, tüm yaşamı boyunca okuma-yazma uğraşının yanına dostlukları koydu. Yazdığı binlerce mektupla yazın, sanat, kültür alanındaki dostlarına gönlünü, zihnini açtı. Müzik, resim, sinema, tiyatro, filoloji, arkeoloji, kısaca kültür-sanatın her dalına coşkuyla, tutkuyla sarılmıştı. 1963-1994 yılları arasında Jean Nicolas ve Gino Harsh’a gönderdiği, Fransızca ya da İngilizce yazdığı mektupların Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımı dolayısıyla düzenlenen bu etkinlikte mektuplara gömülü bir Bilge Karasu portresi çizilmeye çalışılacak.”

Bkz: https://www.ifturquie.org/istanbul-2/mektuplari-ve-dostlariyla-blge-karasu/?lang=tr

Hamiş: Evvel fanzin kapsamında yayımlanan “Bilge Karasu” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/bilge-karasu adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Tem
31
2012
0

Bilgi… (O. Aruoba)

(…) “Denebilir ki ‘tek doğruyu bulabilirsem, tartışmayı, eleştiriyi bir kenara bırakıp, işleri daha çabuk, daha iyi görebilirim.’ Bu, temelinden çürük bir düşüncedir. Çünkü bilgi, kendisini tek doğru saymağa başladığı anda, bilgi olmaktan çıkar. Bilgi tarihi, ‘tek doğru benim’ demeğe başlamış bilgi sistemlerinin yıkıntılarıyla doludur. Kendini tek doğru saymağa başlamış bir sistem, yapabileceğinin sınırına ulaşmış, tükenmiş demektir; bu noktada da yobazlaşma başlar. Oysa bilgi tarihi, sonu olmayan bir akıştır, dur-durak tanımayan bir ilerlemedir. Bu yol üstünde varılan her nokta, daha ileriye gideceklerin yolunu açar; dayanılan her duvar, geleceğe açılacak bir kapıdır. Ancak bu yol açıcılığı başarabilen bilgi, sahici bilgidir; ancak başka bilgilere kapı olabilen bilgi, bilgi olma işlevini yerine getirebilir. Bilgi yolunun son durağı yoktur, çıkmaz sokağı yoktur. Bilgiye bir son durak bulmağa çalışan tutum ise, onu kendi çıkmaz sokağına sokar —farkında değildir ki asıl çıkmaza giren, kendisidir. Kendini tek doğru sayan bilgi, kanıya dönüşür, yobazlaşır, zorbalaşır; ama sonunda yeni bilgiye yenik düşer, yıkılır, kırılır, geride kalır. Kapı olmak istemeyen duvar, yıkılmağa mahkumdur.” (…)

Oruç Aruoba
“Özerklik Üzerine”,  Arayış Dergisi, Sayı: 19, 1981

1. Hamiş: Hatırlattığı için Ali Rıza Esin’e teşekkür ederiz.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
09
2012
0

Kargaşa 12’de; Oruç Aruoba Çağrışımı…

KargArt taifesinin 12 senedir yürüttüğü “Kargaşa” adlı karma sergi, 7 Haziran 2012’de, “DİL(EMMA)-Sanatçının Kendi Dilini İnşası” kavramsal arkaplanıyla birlikte açıldı. Açılıştaydım ve şunu gördüm: Kargaşa 12 -tabii ki anlayana, sezene- imgelemi çok sıkı ve dili çok sağlam bir oluşum, özel bir ritim… (Bulduğumuz her fırsatta Özgür İmgelemin Uzgörüsü‘nden bahsediyoruz ya, Kargaşa 12 ve içerdiği dilsel yaklaşım  işbu kavramı kanıtlar gibi görünüyor.)

Kavramsal arkaplanı Emrah Bekdikli tarafından oluşturulan sergideki en beğendiğim yapıt, Gözde Can Köroğlu’nun “isimsiz” heykeliydi:- Oruç Aruoba çağrışımlarıyla biçimlenen bu heykeli herkes yakından görmeli, sezmeli…

12. Kargaşa, 30 Haziran’a kadar Kadıköy-Kargart’ta devam edecek…

Nis
23
2012
0

Evvel Fanzin İndeksi

Mantıklı olanı yapıp indeksleri birleştirdik
ve bütünleşik Evvel Fanzin İndeksi‘ne ulaştık:

https://bit.ly/evvelindeksi

*

Evvel Fanzin’in takipçilerinden bazıları, zaman zaman, Evvel Fanzin’in odaklarındaki (ilgilerindeki) içeriğe erişmekte -aradığını bulmakta- zorlandıklarını ifade ediyorlar… Haklılar da. 2006′dan bu yana Özellikle “Ece Ayhan”, “İlhan Berk”, “Nâzım Hikmet”, “Sait Faik”,  “Kuzgun Acar”, “Oruç Aruoba”, “Ludwig Wittgenstein” gibi bazı evvel fanzin ilgilerinde birçok paylaşım gerçekleştirdik: Evvel Fanzin, bazı ilgilerde/konularda internetteki -ve hatta bazı açılardan matbu/basılı platformları da geçercesine- en birikimli ve kalabalık edebiyat/sanat/felsefe efemerası arşivi haline dönüştü. Bu nedenle Evvel Fanzin kapsamındaki ilgilerin indekslerini oluşturmak efemera meraklıları ve edebiyat/sanat/felsefe araştırıcılarına büyük bir kolaylık olacak…

2007-2012 tarihleri arasında , E V V E L fanzin ilgileri kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan”, “İlhan Berk”, “Kuzgun Acar”, “Sait Faik”, “Nâzım Hikmet”, “Oruç Aruoba”, “Ludwig Wittgenstein” başlıklarındaki paylaşımların (ilgilerin, efemeraların, buluntuların, haberlerin ve diğer gayretlerin) indeksine https://bit.ly/evvelindeksi adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Zy

Eki
02
2011
0

“Dil, herkes için aynı tuzakları hazır tutar.” (Ludwig Wittgenstein)

423.
(…)


(…)

Ludwig Wittgenstein
Felsefe Soruşturmaları’nın ön-çalışmalarından biri olan “Büyük Daktilo-Metin(Big Typscript)”den…
Çeviren: Oruç Aruoba, 1992

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Wittgenstein” ilgilerine https://evvel.org/ilgi/ludwig-wittgenstein adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
02
2011
0

“ANLAMA” (Oruç Aruoba)

11 Mart 1989
Oruç Aruoba
“Yedi Martı Çeşitlemesi”nden…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
02
2011
0

Büyük Daktilo-Metin’den… (L. Wittgenstein)

(…)

425.
(…)
Unutma, çocuklar için bir sözcüğün gerçekte tamamiyle farklı iki anlamı olduğuna // olabileceğine // inanmak (ya da bunu kabullenmek) ne denli zordur.

Felsefenin ereği, dilin birdenbire bittiği yere bir duvar örmektir.

Felsefenin sonuçları, herhangi bir gizli saçmalığın; ya da, anlama yetisinin dilin sınırlarına // sonuna // toslaması sonucu aldığı şişlerin keşfedilmesidir. Bu şişler, bizim bu keşifin değerini anlamamızı // öğrenmemizi // sağlar.

Bizim soruşturmamız ne tür bir soruşturma? Örnek olarak verdiğim durumları, olabilirlikleri açısından mı soruşturuyorum? Ya da olgusallıkları açısından? Hayır, yalnızca olanaklı olanı getiriyorum, yani dilbilgisel örnekler veriyorum.

Felsefe tümceler içinde değil, bir dil içinde konur ortaya.

 

Nasıl yasalar, onları çiğneme eğilimi varsa // çiğnendikleri zaman // önem kazanırsa, bazı dilbilgisel kurallar da ancak filozoflar onları çiğnemek istedikleri zaman önem kazanır.
(…)

Ludwig Wittgenstein
Felsefe Soruşturmaları’nın ön-çalışmalarından biri olan “Büyük Daktilo-Metin(Big Typscript)”den…
Çeviren: Oruç Aruoba, 1992

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Wittgenstein” ilgilerine https://evvel.org/ilgi/ludwig-wittgenstein adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
28
2011
0

1991: Dört Açık Kıyı Düşü (Oruç Aruoba)

1991’de kaleme aldığı “Dört Açık Kıyı Düşü” adlı şiirlerine Aruoba’nın kitaplarında rastlamıyoruz. Şiirlere https://zaferyalcinpinar.com/dortacikkiyi.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Şiirleri EVV3L’e ulaştıran Zerrin Boynudelik’e çok teşekkür ederiz.

2. Hamiş: Önümüzdeki günlerde Aruoba’nın “Yedi Martı Çeşitlemesi” adlı şiirlerini de EVV3L kapsamında yayımlayacağız.

3. Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne  https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
13
2011
0

İnsanın Varlık Alanı (Oruç Aruoba)

Oruç Aruoba
“Felsefe Felsefe Akdeniz”, Adnan A. Onart, İmge Yay., 1996, s.86

Oruç Aruoba’nın yukarıda sunduğumuz ontolojik çıkarımının daha kapsamlı/temellendirmeli biçemine https://zaferyalcinpinar.com/yasamvevarlikalani.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Oruç Aruoba” ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
11
2011
0

Oruç Aruoba ve “Mor Köpük” Felsefe Dergisi

Bence, felsefi metinlerin ve yaşamsal tözün -böylesi sıkılığın- “Tüziad ya da Müziad” gibi kan emici sponsorlar veya ezilenlerin pedagojisini kendine retorik edinen şebekeci editörler ile liseleşmiş üniversitelerdeki geyikler olmaksızın yayınlanabildiğinin en önemli kanıtlarından birisi de 80’lerde çıkan “Mor Köpük” adlı dergidir.

Ustam Oruç Aruoba’nın kaleme aldığı,  “Mor Köpük” adlı felsefe dergisinde yayımlanan ve benim için “yaşamsal” önemi bulunan iki metni aşağıda paylaşıyorum:

İnsanın Kavram Bağlamları
Oruç Aruoba, “Mor Köpük” Dergisi, Sayı:5-6 (Oyun Özel Sayısı), 1985
Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/insaninkavrambaglamlari.jpg

Kierkegaard’ın İbrahim Öyküsü
Oruç Aruoba, “Mor Köpük” Dergisi, Sayı:2, 1984
Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/kierkegaardveibrahim.jpg

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
10
2011
0

“İnsan Olmak” Üzerine… (Oruç Aruoba)

(…)
İ n s a n, ilk bakışta, memeliler-omurgalılar ailesinden, homonidler cinsinden, homo sapiens türünden —ya da buna benzer bir zooloji sınıflamasında yer alan —bir canlıdır. Yani, “insan” deyimi belirli bir canlı varlık türünü imler; örneğin “kedi” gibi.

Ancak daha yakından bakarsak, “insan” denen canlı varlık türü ile öteki bütün canlı varlık türleri arasında önemli bir yapısal fark görebiliriz: öteki türlerin her bir üyesi, kendi türünün özelliklerinin bir yinelemesidir yalnızca; ya da ters taraftan: bir canlı türü, her bir üyesinde bulunan özelliklerin toplamından başka bir şey değildir. “Kedi” tür-adı, her bir kedide görülen bir dizi özelliğe verilen addır. Böylelikle, öteki canlı varlıklar söz konusu olduğunda, “tür” olma ile “türün bireyi” olma aynı şeydir: “Şu kedi, ‘kedi’ türünün bir üyesidir” demek ile ‘kedi’ türü, şu, şu, şu,…canlıların türüdür demel, aynı şeyleri söyler. Yani, bir canlı türünün bireyleri, o canlı türünün özelliklerini, o canlı türü de o bireylerin özelliklerini taşır —ne eksik ne fazla.

Oysa, “insan” olmak açısından tek tek insanlara baktığımızda, aynı şeyi söyleyemiyoruz. Ne insan olma altında sayılabilecek özellikler her bir insanın taşıdığı –taşıyabileceği- özelliklerdir; yani, (ne) insan olma’yı her bir insan bütünüyle taşır, ne de (ters taraftan), tek bir insanın taşıdığı özellikler insan-olma’da taşınan özelliklerden ibarettir; yani (ne de) tek insan’ın özellikleri tümüyle insan-olma’da taşınan özelliklerdir: Hem tek insan, insandan, hem ‘eksik’ hem ‘fazla’; hem de insan, tek insandan, hem ‘eksik’ hem ‘fazla’dır. (…)

Oruç Aruoba
“Felsefe Felsefe Akdeniz”, Adnan A. Onart, İmge Yay., 1996, s.81-82

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Oruç Aruoba” ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
07
2011
0

Oruç Aruoba’nın H. Hesse ve F. Kafka Çevirileri

“Yazko Çeviri” adlı derginin Ocak-Şubat 1982 tarihli 4. sayısını sıkı sahaf Celal Gözütok’un Kadıköy-Kafkas Pasajı’ndaki yeni ve geniş mekânında buldum. Yazko Çeviri 4. sayısında bir “Antonin Artaud” özel bölümü icra etmiş. (Önümüzdeki günlerde bu özel bölümden bazı yazıları Evvel Fanzin kapsamında paylaşacağım.) Ayrıca, dergide Aruoba’nın çevirileri de yer alıyor… Hermann  Hesse’nin “Dilegeliyor Yeni Yaşam” adlı anlatı-düşünüsü ve Franz Kafka’nın üç kısa öyküsünü içeren bu çevirilerde, Aruoba’nın çeviri notu olarak sunduğu bilgiler çok ilgi çekici ve önemli… Çevirilerin -çeviri notlarıyla birlikte- tam metinlerine aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz:

Hermann Hesse/ “INCIPIT VITA NOVA”
https://zaferyalcinpinar.com/vitanovahesse.jpg

Franz Kafka/ Komşu Köy, İmparatordan Bir Haber, Aile Babasının Kaygısı
https://zaferyalcinpinar.com/kafkaoyku.jpg

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
05
2011
0

Philosophische Untersuchungen: “Dil-Oyunları ve Felsefe Üzerine…” (Ludwig Wittgenstein) / Çev: Oruç Aruoba

(…)
103. İdeal, düşüncelerimizde, sarsılmaz bir biçimde oturmuş duruyor. Onun dışına çıkamazsın. Hep geri dönmek zorundasın. Dışarısı diye birşey yok; dışarıda yaşanabilecek bir hava yok. —Nereden geliyor bu? İde, gözlükler gibi burnumuzun üstüne takılı duruyor, ve neye baksak, onun içinden görüyoruz. Hiç aklımıza gelmiyor, onu çıkarmak.

104. Kişi, tasarımlama tarzında bulunan birşeyi, şeyin kendisine yüklemektedir. Bizi etkileyen bir karşılaştırma olanağını, en üst düzeyde genel olan bir olgu durumunun algısı sayıyoruz.

105. Bu düzeni, ideali, gerçek dilde bulmamız gerektiğine inanınca, şimdi de alışılmış yaşamda “tümce”, “sözcük”, “im” denen şeylerden hoşnut olmamağa başlarız.
Mantığın ele aldığı tümce, sözcük, saf ve keskinkes birşey olmalıdır. Ve şimdi de sahici imin neliği üzerine kafa patlatırız. —Acaba bu, imin tasarımı mıdır? Yoksa şu andaki tasarım mıdır?

106. Burada güçtür artık, sanki, kafayı suyun üstünde tutmak,— gündelik düşüncelerin yöneldiği  şeylere bağlı kalmamız gerektiğini görmek, ve bizi, elimizdeki araçlarla hiçbir biçimde betimleyemeyeceğimiz en uç incelikleri betimlemek zorunda hissettiğimiz bir yere götüren yanıltıcı yola sapmamak. Bize, yırtılmış bir örümcek ağını ellerimizle düzene sokmak zorundaymışız gibi gelir.
(…)

Ludwig Wittgenstein
“Felsefe Soruşturmaları (Philosophische Untersuchungen)” adlı kitabından…
Çeviren: Oruç Aruoba, “Mor Köpük” Dergisi, Sayı:5-6 (Oyun Özel Sayısı), 1985, s. 47

Hamiş: 1985 yılında, ustam Oruç Aruoba,  Mor Köpük Felsefe Dergisi’nin “Oyun Özel Sayısı” için Wittgenstein’ın Felsefe Soruşturmaları(Philosophische Untersuchungen) adlı kitabından bazı bölümler seçmiş ve çevirmiş. Aruoba’nın “Dil-Oyunları ve Felsefe Üzerine…” başlığını uygun gördüğü bu 14 sayfalık çeviriye https://zaferyalcinpinar.com/diloyunlarifelsefe.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (4 mb.)

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ludwig Wittgenstein ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ludwig-wittgenstein adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
23
2011
0

“Niye Gitsin ki Felsefe Sinemaya” (Oruç Aruoba)

“…ve sinema” adlı derginin Nisan 1987’de yayımlanan 5. sayısında sıkı bir yazıyla karşılaştım: Ustam, Oruç Aruoba, “Niye Gitsin ki Felsefe Sinemaya” başlıklı bu yazısında felsefe ve sinema ilişkisini izleyici ile okuyucunun alan derinliği çerçevesinde ele almış… Sözkonusu yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/felsefesinema.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Oruç Aruoba ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com