Eki
06
2008
0

Dünyanın Dümeni

(…)Dünyanın dümeni avuç içine sığan bir küçük lastik tüptür; biraz sağa döndür, bütün ağaçlar tek ağaç olur yolun kıyısına serilir; şimdi de azıcık sola çevir, o yeşil dev yarılır, hepsi de geri geri giden yüzlerce çam ağacına dönüşür, yüksek gerilim tellerini taşıyan kuleler aheste aheste yaklaşırlar, teker teker, neşeli bir müzik tümcesidir bu geçit, sözler bile girebilir araya, imge parçaları, yolda görülenlerle ilişkisiz; lastik boru sağa dönüyor, ses yükseldikçe yükseliyor, bir ses teli dayanılmaz bir gerilimle uzuyor, uzuyor ama düşünmek diye bir şey yok artık, şimdi makinadır her şey, gövde makinaya oturtulmuş ve yüze rüzgâr vuruyor, unutuş gibi.(…)

Julio Cortazar (“Gizli Silahlar” adlı öyküsünden…)

Büyüdükçe, Çev: Nihal Yeğinobalı, Alan Yayıncılık, 1985, s. 88

Eyl
26
2008
0

Öfkeleriyle hoşnutsuzlukları bu dünyaya ilişkin…

Öfkeleriyle hoşnutsuzlukları bu dünyaya ilişkin, politikaya, sanata, yoksa kendilerine, aralarındaki derin bağlantıya değil, hiçbir zaman. Ne var ki alışkanlıklar, otomatikleşmiş davranışlar durumu kurtarıyor. Her şey yollu yolunca, pürüzsüz, numaralanmış, dosyalanıp kalkmış. Küçük mutlu kuzucuklar, zavallıcıklar, iyi dostlar. Pierre, Roland’ın uzattığı eli nerdeyse sıkmayacak, yutkunuyor, Roland’ın gözlerinin içine bakıyor sonra sıkıyor elini, kırmak istercesine (…) Roland’ın kafası dinç. Hiçbir sorunu yok, manda yürekli kuzucuk. Pierre tiksiniyor onların dinginliğinden, Michele’in orada oturmuş, bir turuncu bluzu söz edinebilmesinden, ondan gene her zamanki gibi uzak. (…)

Pierre yüzünü kuruluyor, pencereyi ardına dek açıyor şafağın taze serinliğine karşı. Sokakta bir sarhoş dost bir monolog sürdürmekte, macun kıvamı koyu bir suyun içinde yüzercesine. Kendi kendine bir şarkı mırıldanarak ileri geri gidip geliyor, soluk kesici, törensel bir dans yapıyor sanki, kaldırım taşlarını, kilitli kapıları ucun ucun dişleyen kül rengi aydınlıkta. (…) yırtık pırtık uçuşan o reveranslarıyla, o sendelemeleri, ağzının içinde gevelediği belirsiz mırıltılarıyla.

Julio Cortazar (“Gizli Silahlar” adlı öyküsünden…)

Büyüdükçe, Çev: Nihal Yeğinobalı, Alan Yayıncılık, 1985, s. 69, 74

Nis
11
2007
0

Duvar Saatleri

Bir Famanın duvar saati vardı ve her sabah onu ÖZENLE kurardı. Bunu gören Cronopio gülmeye başladı, evine dönüp enginar-saati ya da synara icat etti- her iki türlü de söylenebilir.
Cronopionun enginar-saati, duvarda bir deliğe sapından tutturulmuş çok iri cins bir enginardır. Enginarın sayısız yaprağı hem şimdiki saati, hem de aynı zamanda bütün saatleri gösterir, öyle ki saatin kaç olduğunu öğrenmesi için Cronopionun yapraklardan birini koparması yeterli olur. Soldan sağa doğru koparıldığından, yaprak hep doğru zamanı gösterir ve her gün yeni bir yaprak dizisini koparır. Tam ortasına geldiğinde zamanı ölçmek artık olanaksızdır ve merkezdeki sonsuz mor gülde uçsuz bir mutluluğu keşfeder Cronopio. Daha sonra onu sirkeli sosla yer ve deliğe başka bir saat yerleştirir.

Julio Cortazar
Açıklayıcı Bilgiler El Kitabı, Altıkırkbeş,1997,  s.116

Kas
28
2006
0

Şarkı söylemek için açıklayıcı bilgiler

Evin tüm aynalarını kırmakla başlayın işe, kollarınızı salıverin, dalgın dalgın duvara bakın, kendinizi unutun. Tek bir nota söyleyin, içinizde dinleyin. Taşların arasından çıkan ateşlerin, yarı çıplak ve çömelmiş siluetlerin olduğu korkuyla kaplı bir manzaraya benzer bir şeyler duyuyorsanız (ama bu daha sonra gerçekleşecek) iyi yolda olduğunuzu düşünüyorum, aynı şekilde sarı ve siyah boyalı kayıkların yüzdüğü bir nehir duyuyorsanız, bir ekmek tadı, bir parmak dokunuşu, bir at gölgesi duyuyorsanız, yine iyi yoldasınız.

Julio Cortazar

“Açıklayıcı Bilgiler El Kitabı”, Altıkırkbeş, s.15

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com