Nis
20
2009

“Ben şiirden değil müzikten geliyorum.” (Ece Ayhan)

(…)

Ece Ayhan: Yalnız ‘Sıkı Şiir’de değil, bütün tarihte “şiirin kâhyası” çoktur galiba?

Cemal Süreya: Evet, şiirde kâhya sayısı şair sayısından fazla. Herkes şiirden anladığını sanıyor. İşin ilginç yanı, bir noktaya kadar anlıyor da. Herkes ressama, müzisyene hayran; onların işine karışmıyor. Ama tutup şaire yol gösteriyor. Bunun iyi yanı da yok mu? Şiir ülkemizde herkesin işi olmuş. Şiir üzerine laf yürütenler sevimli değnekçilerdir. İşlerini açıktan açığa yaparlar. Bir de senin dediğin “gizliden gizliye kâhyalar” var. Onların sayısı çok az be!

(…)

Ece Ayhan: Caz?

Cemal Süreya: Şiirimi şöyle özetlemeye kalkıştım bir ara; “Güneşten yırtılmış caz, kavaldan dökülen gökyüzü” Tabii, bir yakıştırma bu, yaklaşık bir laf. “İkinci Yeni” kaç kez defnedilecek yahu!

(…)

Ece Ayhan: Müzik? Ben şiirden değil müzikten geliyorum.

Cemal Süreya: Güneyde küçük bir koy var. Biri oraya şavklı mahşer otobüsleriyle gitmişti. O koy, o otobüsler, o şavk hayatın özüdür. Müzik daha da özüdür.

(…)

Ece Ayhan: Türkiye’de şiirler sessiz çekilir. Ses sonradan (masada) eklenmiştir şiirlere.

(1990)

Ece Ayhan

Şiirin Bir Altın Çağı, YKY, 1993, s.165

 

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post. TrackBack URL


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com