May
03
2008
0

“TYS ASKISI”

Hz. Müptezel(Ali Enver Ercan) ve avanesinden bizim eve yeni bir “kâğıt” daha geldi. Bu üçüncü kâğıtta yazanlara göre, TYS yönetim kurulu, TYS üyeliğimi “askı”ya almış. Üyeliğimin geleceği, Genel Kongre’de karara bağlanacakmış.

Bağlasınlar.

Şimdi, Ali Enver Ercan ve bir halay takımının çalgısı(enstrumanı) olarak şekil değiştiren TYS hakkında söyleyecek fazla bir şeyim kalmadı; hemen hemen her şeyi daha önce söyledim. İşbu halay takımının kavrayamadığı biricik şey ise şudur; Zaten ben, 2005 senesinden beri kendi üyeliğimi kendim askıya almış durumdaydım ve son 3 senedir Ali Enver Ercan ile avanesinin yönetimindeki TYS’ye zerre kadar saygım kalmamıştır. Tıpkı Varlık Dergisi’ne -o mezarlığa- saygım kalmadığı gibi… Bunun nedeni de -basitçe- Ali Enver Ercan’ın müptezelliğidir, köylü kurnazlıklarıdır ve retorik arsızlığıdır. Bu söylediklerim de “nal gibi” ortadadır.

Hamiş: Aşağıda TYS’den gelen son yazı var. Önümüzdeki genel kongre’den sonra – ihtimal, TYS’den ihraç edildikten sonra- bugüne kadar TYS’den gelen tüm dokümanların ve işbu dandik yazıların herbirini GittiGidiyor adlı web sitesi üzerinden 1YTL fiyatla satışa sunacağım.

——-

Tarih: 18 Şubat 2008 / Sayı:3

Konu: Onur Kurulu’nun Kararı Hk.

Bay Zafer Yalçınpınar

Yazar kimliğine yakışmayan söz ve davranışlarınız nedeniyle sizi Onur Kurulu’muza vermiş, kararı 13 Şubat tarihli mektubumuzla bildirmiştik. Konuyla ilgili internet ortamında yaptığınız açıklamadan, seviyesiz tutum ve davranışlar sergilemeyi sürdürdüğünüz anlaşılmaktadır. Söz ve davranışlarınız, TYS gibi saygın bir kurumla bağdaşmadığı için üyeliğiniz, genel kongrede karara bağlanmak üzere askıya alınmıştır.

Bilgilerinizi rica ederiz.

TYS Yönetim Kurulu

——

SON NOT: TYS ve Hz. Müptezel (Ali Enver Ercan) ile ilgili diğer yazılara aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz:

Ali Enver Ercan dersini almamış; https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=280
TYS, bir halay takımının çalgısı olmamalıdır; https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=264
Hz. Müptezel ile ikinci karşılaşma; https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=261

Ali Enver Ercan Kimdir?;

https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=191

——–

Written by Adabeyi in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Mar
29
2008
0

TYS Halay Takımı, F.H. Dağlarca’yı ziyaret etmiş.

Bildiğiniz gibi, Enver Topaloğlu’nun yayıma hazırladığı” Cumartesi Şiir Dergisi” internette dağıtılan hoş ve nahif şiir dergilerinden biridir. Fakat, daha önceden dağıtıldığı halde 36. sayısıyla beraber “Puşt Ahali Edebiyat Platformu”na bu derginin dağıtılmaması, yollanmaması bana çok ilginç geldi. Ben de oturdum, dergiyi inceledim. Meğer işin içinde gene bizim Hz. Müptezel(Ali Enver Ercan) varmış: Cumartesi Şiir’in 36. sayısının giriş yazısında TYS’nin 21 Mart 2008 Dünya Şiir Günü’nde yaptığı aktivitelerden, TYS Halay Takımı’nın Şair F.H. Dağlarca’nın evini ziyaret etmesinden uzun uzun bahsediliyor… O günkü etkinlik tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor.  Eh, işin içinde TYS ve Ali Enver Ercan olduğu için de Enver Topaloğlu’nun” Cumartesi Şiir Dergisi”ni “Puşt Ahali” üzerinden dağıtması, eskiden yaptığı gibi “Puşt Ahali”ye yollaması pek akıllıca olmazdı.

Şimdi, Tys’nin (Ali Enver Ercan ve halay takımı’nın) 21 Mart’taki “F.H. Dağlarca” ziyareti beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren bundan uzun zaman önce Enver Ercan’ın Dağlarca’yı başka bir iş için ziyaret edişidir. Bu konuyla ilgili yaygın olarak bilinen hikâye şöyledir;

Birgün Dağlarca’nın evindeki kombi ya da termosifon bozuluyor. Dağlarca, hemen bizim Ali Enver Ercan’ı arıyor ve evine çağırıyor. Kaynakçılık, termosifon ya da kombi tamiri işlerinden iyi anlayan Ali Enver Ercan, Dağlarca’nın evindeki bu tesisat bozukluğunu tamir ediyor. Dağlarca, Enver Ercan’ın bu konudaki becerisini gördüğünde şöyle diyor:

– Yahu Ali Enver Ercan, sen şair değil de tesisatçı olmalıymışsın…

Oca
25
2008
1

BİLDİRİ: “TYS, bir halay takımının çalgısı olmamalıdır!”

Bugün TYS’den bana bir mektup geldi. (İşbu 2 sayfalık mektup https://zaferyalcinpinar.com/tysden1.jpg ve https://zaferyalcinpinar.com/tysden2.jpg adreslerinden indirilebilir ve okunabilir.)

Salih Bolat, beni TYS yönetim kuruluna bir dilekçeyle şikayet etmiş. TYS de benden “özür” bekliyormuş, beni kınıyormuş. Özür dilemez isem beni “disiplin kurulu”na sevk edeceklermiş vs.

Etsinler.

Şimdi, işbu dandik meseleye iki yönden bakmak lazım:

1.Salih Bolat’a ilişkin açı;

Salih Bolat’ın benim söylediklerimi anlaması için aynı şeyleri kaç kere daha tekrar etmem gerekiyor? Veya sağa sola dilekçe vermekle, edebiyat anlamında bir yerlere varılabilir mi? Salih Bolat, bana sataşmanın bir “kariyer basamağı” ya da “kilometre taşı” olmadığını -bunca olaydan sonra- hâlâ anlayamamış mı? Ve ayrıca ödül alan bir insanın “üzerinde ‘dünya güzeli’ yazan bir kuşakla sağda solda kırıtması” da bir edebiyat başarısı değildir… Kaldı ki ödülün alınması da verilmesi de bir başarı kıstası değildir bence.Salih Bey’e bunları anlattık, ama bir türlü anlamıyor. Bu nedenle Salih Bolat’ı bir kalemde geçiniz. Ne bu dilekçeyi TYS üzerinden sağa sola göndermekle, ne de ödül almakla çok önemli bir şey yapmadı, yapamaz. Çünkü onda öylesine bir derinlik, öylesine bir şiirsel kuvvet yok. Bunu kendisi de biliyor. Debelenip duruyor işte… Mesele bundan daha fazla bir şey değildir, yani bu kadardır.

2.TYS’ye ilişkin açı (Yani Enver Ercan, Mustafa Köz ve avanesinin açısı);

Ben bu Hz. Müptezel’le yani Enver Ercan’la davamı kapatmıştım ama anlaşılan o, söylediklerimden ve yaptıklarımdan falan ders almamış hiç…

Şimdi, bugünkü haliyle TYS denen oluşum, herkesin bildiği gibi Enver Ercan ve avanesinin, statüko veya saygınlık cukkalamak için kullandığı bir merci/makam haline gelmiştir. Yani bundan ibarettir. Mustafa Köz ve Enver Ercan’ın halaybaşı olduğu, kendi kendine çalıp oynayan bir taife…

Beni “disiplin kurulu”na vereceklermiş ki en çok buna güldüm. “Beni sendikadan ihraç etseler de rahatlasam” diye düşünüyordum zaten. Bu Salih Bolat’ın dilekçesi bir vesile olmuş olur. İyi de olur, çünkü TYS ile ilgili söyleyeceklerimi, orada yaşadığım gerçekleri daha rahat anlatırım böylece…

Şimdi Mustafa Köz’e, yani “Enver Ercan’ın fikir babası” meselesine özellikle gelelim. Çünkü işbu dandik dilekçeler vs onun başının altından çıkıyor. Geçenlerde Son Gemi’de Vecdi Çıracıoğlu ile birlikte oturuyorduk. Mustafa Köz bir ara yanımıza uğrayıp, Vecdi Abi’yle selamlaşıp şöyle demişti:

“Tys toplantısından, dershane toplantısından geliyorum.”

Sonradan, o kadar güldüm ki bu söze. Aklınca, Mustafa Köz, TYS üzerinden bana ders verecek… Önceleri “Su Resimleri” adlı kitabına duyduğum saygıdan dolayı çekiniyordum, ama artık ona da, Mustafa Köz’e de sözüm açıktır;

“Mustafa Köz, gitsin önce kendisine ders versin, kendi dükkanının önünü süpürsün. Ne bileyim, gitsin, bir danışmanlık kuruluşundan “bir kurumun nasıl yönetileceği üzerine dersler” falan alsınlar: “Zaman Yönetimi, Stratejik Planlama, Performansa Dayalı Bütçeleme ve Kalite Kavramları” gibi dersler alsınlar. Öyle, meyhanelerde “Dershane toplantısından geliyorum” vs söylemleriyle bir kurum yönetilmez, bir yere varılamaz. Mustafa Köz kendini bir “stratejiysen” zannedip, bana böyle komikliklerle gelmesin. İşine, dalgasına baksın ve dükkanının önünü süpürsün.”

Sonuç olarak da şu aşağıdaki tümceyi -ayağa kalkarak- söyleyebiliriz;

TYS, bir halay takımının çalgısı (enstrumanı) olmamalıdır.

ZAFER YALÇINPINAR – 18 Ocak 2008 – Erenköyü

Ayrıca, bkz: https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=261 (Hz. Müptezel’le İkinci Karşılaşma)

Written by Adabeyi in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Eki
21
2007
0

GÖRSEL ŞİİR DOSYALARI: Bir Geçiştirme Operasyonu…

Son bir hafta içinde Yasakmeyve şiir dergisindeki Görsel Şiir dosyasını okudum ve kitapçığı  inceledim. Ayrıca Varlık Dergisi’ndeki kültür gündemi yazılarını “A.Budak, Metin Cengiz, Veysel Çolak vs”nin Görsel Şiir hakkındaki yazılarını, söylemlerini de okudum. Üstüne üstlük Serkan Işın’ın “Vasatlık İdeolojisi” adlı karşı yazısını da okudum. (Davut Yücel’e gösterilen tavırları vsyi de bizzat tecrübe ettim.) Şimdi, -tüm bunların üzerinde-  durmadan Görsel İş yapan bir adam olarak son aylardaki Görsel Şiir dosyaları hakkında bir şeyler söyleme vakti geldi de geçiyor:

Taktik olarak;

1. Enver Ercan hazretleri küçük ve dandik bir baskıyla Görsel Şiir seçkisini çıkarmış yani geçiştirmiştir.

2. Enver Ercan, A.Budak ve Metin Cengiz gibi işbu görsel meselelerden anlamayan, konuya uzak insanlara yazılar yazdırarak Görsel Şiir’in prestijine ve kendisine zararlar vemiştir.

3. Enver Ercan, Yasakmeyve ve Varlık’taki dosyalarla Görsel Şiir meselesinin -aslında- kapanmasını istemektedir. Önümüzdeki günlerde bu dosyaları okuyanların vereceği tepkiler derlenip toplanacaktır; grafik tasarımcılar ve göstergebilim duayenleri çeşitli çevrelerde olayla dalga geçecektir. “Yahu bu tipografi, başka bir şey değil” diyerek olayın özünü anlamadan konuyu geçiştirenler de olacaktır..  “Bize fırsat verilmiyor…” diyen Zinhar taifesine karşı Enver Ercan şöyle bir haraket yapmıştır: “Evet, buyrun alın, size fırsat da verdik… Bakın ben de modernim, bakın gerekirse ben de sizi desteklerim…” demiş gibi görünse de aslında Enver Ercan dosyayı kapatmıştır, Enver Ercan dosyayı rafa kaldırmaya çalışmaktadır…. Serkan Işın’da bu numarayı yemiş bulunmaktadır..

Kuramsal olarak;

Pekala, düşünüyorum da bu dosyalarla birlikte Kuram’a ne kadar destek sağlandı… Bu dosyaların kuram üzerindeki marjinal faydası ne kadardır? Değer miydi? Oysa ki kişisel faydalar, ismi faydalar tavana vurdu. :)

Sonuç olarak;

Madem Görsel Şiir dosyaları hakkında bir şeyler söylüyoruz, bu dosyaları eleştirirken de bir “görsel iş” tasarlamak gerekiyordu ve ben de tasarladım. Aşağıda “Görsel Şiir” dosyaları hakkındaki düşüncelerimi/bakışımı işaret eden bir görsel iş bulunmaktadır.

Bir Geçiştirme Operasyonu – Zafer Yalçınpınar – 2007

Nis
17
2007
0

“Şiir göndermeyin kardeşim!” (Varlık,Nisan 2007)

Varlık Dergisi’nin Nisan 2007 sayısında Enver (Paşa) Ercan gene “inciler”
dökmüş ortaya… Birçok “laga luga” söylemden sonra dergisine gelen yazıları
ve şiirleri okuyamadığını, yeterince değerlendiremediğini
söyleyip çokça yazı ve şiir geldiğinden yakınıp durmuş. Şu eski teraneyi
tekrar etmiş… (Bu numara ,aslında, dergisine itibar sağlamak için bir
editörün uyguladığı en klasik en beylik numaradır ya, her neyse geçelim)…

Bu noktada, kendisine burdan bazı “yeni” kavramları hatırlatalım;

-Zaman Yönetimi
-Değişim Yönetimi
-Süreç Yönetimi (Süreç İyileştirme Takımları)

Yukarıdakileri uygularsa(çalışırsa), “Selim İleri” gibi “suluboya” adamlara
“kutlama”lar tertip etmezse ve destekçilerine “mikro iktidar” numaraları
çekmezse, yarışmalarda jüricilik ve TYS’de başkancılık oynamazsa
pekala dergisine gelen yazıları, şiirleri okuyabilir ya da ehl birkaç kişiye
okutabilir. Hikâye bu kadar basittir.
(Zaten, kuşlar bana, Enver Ercan’ın bir şiirin ilk dizesini okuyup bu ilk
dizeyi beğenmezse şiirin geriye kalanını okumadığını, direkt
sildiğini söylediler. Eh, tabii ki bunu da şiiri gönderen saf ve iyi niyetli
insanlara açıklayamayacağı, yazıyı gönderene cevap veremeyeceği açıktır.)

Yazıda -utanmadan- şuna benzer laflar da etmiş: “Bize yazı gönderenler
kendilerinden yazı isteyip istemediğimizi, bize şiir göndermelerini isteyip
istemediğimizi düşünüyorlar mı hiç?”
Yani, dolaylı yoldan, “Göndermeyin kardeşim, yazı, şiir falan göndermeyin
kardeşim!” diyor.

Merak ediyorum, bununla birlikte, Enver Ercan, Varlık dergisini çıkarırken
şunu düşünemiyor mu:
Okur, Selim İleri’yi dergi kapağı olarak görmek, içsiz, tözsüz dosyalar ve
tekrarlanmış ağırbaşlılık retorikleri, didaktik numaralarla donatılmış bir
“varlık dergisi” okumak, böyle bir şeyi kitapçılarda görmek ister mi hiç?

Oca
22
2007
2

Yasak Meyve 24 ya da “Bana Cüneyt Arkın derler..”

12 Ocak 2007 akşamında “Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi” altıncı yılını tamamlayacaktı. Bunu -her sene olduğu gibi- bir yemek organizasyonuyla kutlayacaktık. Yemeğe katılmadan önceki boş zamanımı Kadıköy’deki Mefisto Kitabevi’ne uğrayıp yeni çıkan dergilere ya da dergilerin yeni sayılarına göz atarak geçirmeyi düşündüm. Kitabevinde dergileri incelerken içeri Enver Ercan girdi. Elinde koca koca iki büyük siyah torba vardı. Sakalları uzamıştı ve üstü başı da bakımsız görünüyordu. Belli ki, Yasak Meyve Şiir Dergisi’nin yeni  sayısının dağıtımını elden yapıyorlardı. Bir süre kasadaki adamla hesaplar üzerine tartıştılar. Enver Ercan işini bitirip kitabevinden çıkacağı sırada yanına yaklaştım ve “Ben, Zafer Yalçınpınar.” dedim.”Aaa, Merhaba…” dedi ve bana elini uzattı. Buna şaşırmıştım, çünkü Enver Ercan ve Nalan Barbarosoğlu ile aramızda birçok tatsız mektuplaşma, telefon görüşmesi olmuştu. Elini sıktım ve manidar bir şekilde “Size çalışmalarınızda başarılar dilerim.”  dedim. Biraz düşündü ve “Sağol…” dedi. O sırada, kasada hesaplarla uğraşan kitabevi sorumlusu, “Sizin adınız neydi, deftere kaydedeceğim de…” diye Enver Ercan’a seslendi. Durumu garipseyen Enver Ercan, “Bana Cüneyt Arkın derler!” diyerek kasadaki adamın yanına yöneldi. İhtimal, Enver Ercan, Mefisto’daki bakkal defterine benzeyen “dergi hesapları defteri”ne kendi adını yazdırırken, ben de kitabevini terk ediyordum. Yasak Meyve’nin 24. sayısıyla ilk karşılaşmam bu şekilde olmuştur. Hayat, işte…

Eki
02
2015
0

“Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Gerçek Vasiyeti” ve “1. Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir Ödülü” Hakkında…

Son günlerde, Beşiktaş Belediyesi tarafından “Fazıl Hüsnü Dağlarca” adına oluşturulmaya çalışılan mutat bir ‘şiir yarışması’ sorunsalıyla karşı karşıyayız. Yürürlükte olan “güdümlü edebiyat”, “edebiyat oligarşisi”,“statüko oyunları” gibi kavramlar daha önce birçok açıdan ele alındı, eleştirildi, araştırıldı. Artık, bu ‘edebiyat yarışmaları ve güdümlü edebiyat’ üst-başlığının kötücül sonuçları ile sosyal başarısızlığı, bu yarışmaların bir istismar unsuruna dönüşmüş olması konuyla ilgilenen -üçe kadar sayı saymayı bilen ve konuyla ilgili araştırma yapan- herkes tarafından detaylıca biliniyor. En basitinden şu eleştirel çalışmalar incelenebilir:

1-Türkiye’de Edebiyat Ödülleri Nasıl Verilir? (Taylan Kara)
https://www.gunzileli.com/2014/06/30/taylan-karaturkiyede-edebiyat-odulleri-nasil-verilir/

2-Sistem Edebiyatının Otopsisi (TV Programı)
https://www.youtube.com/watch?v=OyZEUXCeI94

Hakikat, kalb ve vicdan arayışının gerektirdiği haysiyet nedeniyle, Cemal Süreya Kültür ve Sanat Derneği tarafından yayımlanan ÜVERCİNKA Dergisi’nin Eylül 2015 tarihli 11. sayısında, ‘edebiyat yarışmaları’ konusuna ‘edebiyat kanonları ve ödüllendirme’ açısından değinen ve F. H. Dağlarca Şiir Ödülü’nün oluşumunu eleştiren bir dosya yayımlandı. (Bkz: https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/uvercinka-eylul-sayisini-edebiyatta-kanon-ve-odul-tartismalarina-ayirdi-128120)

Dosyanın yayımlanmasının ardından Eylül ayı içerisinde ÜVERCİNKA Dergisi ve çevresi birçok çirkin saldırıya, ‘kara propaganda’ faaliyetlerine maruz kaldı. (Bkz: https://www.guncelmersin.com/haber/egitim-kultur_1/enver-ercandan-uvercinkaya-santaj-gibi-saldiri/1147.html)

Bu noktada, pasaj69.org taifesinden Uğur Yanıkel, edebiyat yarışmalarını ve F. H. Dağlarca Şiir Ödülü’nü eleştiren özel bir edebiyat soruşturması hazırladı. Soruşturmaya katılan şair ve yazarların verdiği cevaplar ile soruşturmanın tam metnine https://pasaj69.org/sorusturma-bir-siir-emlakciligi-ya-da-daglarcanin-parsellenmesi-hakkinda/ adresinden ulaşabilirsiniz. (Tam metin, PDF: https://bit.ly/sorusturma)

Son olarak, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın gerçek vasiyeti dile getirildi, işaret edildi. Dağlarca’nın noter tasdikli-hukuki vasiyetine ilişkin olarak 2008 yılı gazete haberlerinden elde ettiğimiz bilgiler şöyle: https://www.milliyet.com.tr/iste-buyuk-sairin-vasiyeti/gundem/gundemdetay/04.11.2008/1011515/default.htm

“15 Ekim’de İstanbul’da vefat eden “Türk şiirinin büyük şairi” olarak tanımlanan Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vasiyeti açıkladı. Dağlarca, bugüne kadar yayımlanmış tüm kitap gelirlerinin Bilfen Okulları’nda okuyan burslu öğrencilerin eğitimi için kullanılmasını vasiyet etti. Bilfen Çamlıca İlköğretim Okulu’nda şairin avukatı tarafından vasiyetinin ilk kez okunacağı bir tören düzenlendi. Törene, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, şair Sunay Akın ile, öğrenci, öğretmen ve veliler de katıldı. Bilfen Okulları 3 Mayıs’ta yapacağı Seviye Belirleme Sınavı’nda Dağlarca Vakfı adına burslu öğrenci alacak. 94 yaşında vefat eden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vasiyetnamesinde Atatürk’e ilke ve inkılâpları ile çağdaşlık vurgulaması dikkat çekti. Dağlarca vefat edene kadar, Mühürdar’da yaşadığı ve şiirlerini yazdığı evi Kadıköy Belediyesi’ne bıraktığını belirten vasiyetnamede diğer istekleri de yeralıyor. Dağlarca, vasiyetnamesinde şöyle dedi:

“Bu zamana kadar yayımlanmış ve bundan sonra yayımlanacak bütün kitaplarımdan hesabıma intikal edecek paraların yatırıldığı bankada birikerek bu paranın yıllık faiziyle benim adıma müze kuran Çamlıca Bilfen Okulu’nda indirimli, maddi durumu iyi olmayan öğrencilerin okutulmasını vasiyet ediyorum. Fazıl Hüsnü Dağlarca sokakta bulunan evimi vefatımdan sonra hiçbir siyasi ve dini amaç ile kullanılmamak, sadece Fazıl Hüsnü Dağlarca Müzesi olarak kullanılmak ve gençlere Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda çağdaş eğitim vermek üzere içindekilerle birlikte müze yapılması kaydı ile Kadıköy Belediye Başkanlığı’na bırakıyor ve vasiyet ediyorum. Ayrıca müteveffa murisim annem Kadriye Dağlarca’nın vefatı ile bana intikal eden Konya ili hudutları dâhilindeki bilcümle gayrı menkullerden hisseme düşen miras payımı da Mehmetçik Vakfı’na bırakıyorum. Vasiyetimin amacının Türk çocuklarına Atatürk yolunu göstermek olduğunu beyan eder son arzu ve isteklerimi içeren vasiyetimin bunlardan ibaret olduğunu bu vasiyetnamenin hiç kimsenin herhangi bir etki, tesir, cebir baskı yönlendirmesi altından kalmadan hür irademle imzaladığımı noter huzurunda beyan ve ikrar ederim.”

Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve şair Sunay Akın’ın da Dağlarca ile ilgili düşünce ve anılarını anlattığı törende öğrenciler ise onu, sevdiği şarkılarla ve en sevilen şiirlerini seslendirerek andı.”

Kaynak: Milliyet Gazetesi-2008


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Fazıl Hüsnü Dağlarca” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/daglarca adresinden ulaşabilirsiniz.

Eyl
14
2015
0

ÜVERCİNKA Dergisi’ne ‘Kara Propaganda’ Saldırısı!

Dağlarca Şiir Ödülü’ndeki etik tutarsızlıkları eleştiren ÜVERCİNKA Dergisi ile Cemal Süreya Kültür ve Sanat Derneği’ne ‘kara propaganda’ saldırısı düzenlenmiş: https://pasaj69.org/daglarca-sorusturmasi-sonrasi-uvercinkaya-tehditler/

Ayrıca Bkz: https://www.guncelmersin.com/haber/egitim-kultur_1/enver-ercandan-uvercinkaya-santaj-gibi-saldiri/1147.html

Cemal Süreya Kültür ve Sanat Derneği tarafından yayımlanan ÜVERCİNKA Dergisi, Eylül 2015 tarihli 11. sayısında, Beşiktaş Belediyesi’nin ilkini organize ettiği Dağlarca Şiir Ödülü’ndeki etik tutarsızlıkları ve edebiyat kanonlarını eleştiren özel bir dosya hazırlamıştı: https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/uvercinka-eylul-sayisini-edebiyatta-kanon-ve-odul-tartismalarina-ayirdi-128120

uvercinka11

Oca
01
2011
0

Karşıyız!

Edebiyat ve Sanat Oligarşisi’ne Karşıyız!

“Şairlere ödüller verileceğini duyunca, şunları düşündüm: Demek yasalar da yetmemiş, ölüm şairlerle toplu fotoğraf çektirmek istiyor. Hoşgörünün törel ve yasal sınırlarını paramparça ederek aşmış bir düşünceyi köşeli bir büyük ayraca, paranteze alacaklar. Alırlar! Daha dün, yaşayan şiir denince elleri tabancalarına giden adamlar, müessesenin küçük hisseli ortakları, şairlere iki paralık değer vermeyenler, gözlerinde tek bir şiir yaşatmayan kalem efendisi kentliler oturmuşlar, düşünmüşler, taşınmışlar, açık baskılar, gizli engellemeler yanında, böylesi bir Chester taslağını sunmuşlardır.
Tarihten, kendi tarihimizden biliriz ki, kardeşlerini az önce boğmuş bir padişahın bile elinde uzak ve kokusuz bir gülle yaptırdığı minyatürleri, çağdaş padişahların ise basına dağıtılmak üzre çocuklarla çektirdikleri birçok fotoğraf vardır. Şimdi çocuklar ve güller dahi yüz vermedikleri için olsa gerektir, ‘müesses ölüm şairlerle toplu fotoğraf çektirmek istiyor’. Bunun böyle olduğu aydındır.  Ece Ayhan

(…)
Başka ne olabilir ki! Beni kafakola alamıyorlar. Şu anda bile –ki 60 yaşındayım- kafakola alamıyorlar. Bir beklentim yok. Bir şey istemiyorum. Ev istemiyorum, rüşvet istemiyorum, para istemiyorum, ödül istemiyorum. Bu güne kadar ödül almayan tek adamım ben. 
Ece Ayhan

(…)
Mevcut edebiyatımızın tümünün neredeyse yüzde doksanı halkın cebinden birkaç kuruş aşırmaktan başka bir hedef gözetmez ve bunu başarmak için yazar, yayımcı ve eleştirmen elbirliği edip güçlerini birleştirmişlerdir. Arthur Schopenhauer 

Bakınız:

Ece Ayhan “Bir Belediye Şairi” Değildir!
Allah taksiratını affetsin!
İmza kampanyası: “Ödül, armağan ve yarışma istemiyoruz!”
“Kimse bir Ece Ayhan tavrı sergilemeyi aklından geçirmiyordu ödüller konusunda..” (Seyyit Nezir)
Oray Eğin’den Orhan Pamuk eleştirisi: “Bu kitabı kimse basmaz”
20 Yıl Sonra, Gündem Gereği, Yeniden Yayım: “Stephen Pamuk ve/ya da Orhan King” (Oruç Aruoba, 2001)
Temsili Görünüm: “Yaşayan en büyük şair…”
Bir Edebiyat Lobisi Vardı, N’oldu Ona? // 2000’lerin Başındaki Lobi Tartışmasından Bugüne Yayıncılık (Koray Sarıdoğan)
Yeni Gelen’in yeni sayısında eleştirel yaklaşımlar… (No:35, Nisan 2021)
“Ajanını da al… Git!” (Halûk Cengiz)
Piyasa Edebiyatı’nın “Utanmazlık Büstleri”
“Edebiyatta Her Şeyden Önce Ahlak Sorunu Var!” (Taylan Kara)
Yeni Sinsiyet’in Arz Fazlası: Edebiyat Endüstrisi 2.0
Dosya: Bugünün Edebiyatı-1 (Koray Sarıdoğan)
“Kültür-Sanat Dergiciliği’nin Hızlı Tüketim Pazarı’na Dair
Kısa ve Zorunlu Bir Bakış”

Edebiyat İktidarı’nın Son 10-15 Yılına Dair Üç Sahici İnceleme
‘Dağlarca’nın Haysiyeti’ bizim meşru direnişimizdir!
2. Dağlarca Şiir Ödülü’ne Karşı “Eleştirel Bir Soruşturma”,
Ağustos 2016, Aydınlık Gazetesi

Piyasa Edebiyatına Karşı Ön Yargı Listesi (Taylan Kara)
Fransızca bilmeden Fransızca çeviriye ödül vermek (Taylan Kara)
Günümüz Edebiyat Ortamına Bir Bakış (Halûk Cengiz)
Bir Mücadele Aracı Olarak Edebiyat (Taylan Kara)
Ödüllendirilmiş Şairler ve Joachim Rafael Boronali için Özel Bir Şiir
Edebiyatın İktidarında Kimler Vardır? (Taylan Kara)
Edebiyat Piyasası ve İktidar Enstrümanları Hakkında (Halûk Cengiz)
Yeni Sinsiyet Tipolojisi Hakkında

Bir İllüzyon Olarak Edebiyat Yarışmaları (16 Ekim 2015, Aydınlık Kitap)

ÜVERCİNKA Dergisi’nin Ekim 2015 tarihli 12. sayısında ‘Ödül Eleştirisi’

“Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Gerçek Vasiyeti” ve “1. Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir Ödülü” Hakkında…
SORUŞTURMA: “Bir Şiir Emlâkçılığı” ya da “DAĞLARCA’nın Parsellenmesi” Hakkında…
Kitap: “Vasat Edebiyatı 101” (Taylan Kara)
Sistem Edebiyatının Otopsisi (Taylan Kara, 27/6/2015)
Yeni Sinsiyet’in Kokmuş Tuz Çeşitlemesi (11 Mayıs 2015)
Kazanan Hep Jüridir!
Edebiyat Sosyolojisi’nde Ödüller ve Yarışmalar (Robert ESCARPIT)

“Kendini Keman Olarak Duyumsayan Oduna Ne Yazık!”

Edebiyatın Müştekilerine ve Bezirgânlarına Dair Bildirge (10 Ocak 2015)
Oligarşik Dehşetin Sürekliliği: “Damperli Ödül Furyası’nın Yeni İstatistikleri”
Nâzım Hikmet Araştırma Merkezi ve Yönetsel Uyumsuzluklar
Buluntu: “Sait Faik Armağanı Üzerine Yaşar Nabi’nin Tuhaf Cevapları”
Altın Portakalcılar’a Öğüt…
…mi? Retoriği
“Dut Yemiş Bülbüller”in Suskunluğuna ve “Fasulyenin Faydaları”na Değgin
Önemli Bir Açıklamadır.

Haksızlığa Direnmek için Soruyoruz: #kimbuyazarlar
“Sol Sansür” (Kaan Aslanoğlu)
Edebiyat Ödülleri Düzeneğinin Mezalimi
“Aynılar aynı yerde, ayrılar ayrı yerde” (Taylan Kara)
“Küçük Enişteler’in Bize Dayılanmasına Değgin Önemli Bir Açıklamadır.”
Yeni Bir Kötülük Enstrümanı ve Başlangıcı: “Edebiyat’ta Fon Yönetimi”
Sıkı Eleştiri: Türkiye’de Edebiyat Ödülleri Nasıl Verilir?(Taylan KARA)
Yeni Sinsiyet’in Haksızlık Yordamı (1 Haziran 2014)
Onların garazını 1991′den beri biliyoruz…
“Portakallı Yarim” ya da Yeni Sinsiyet Tipolojisi
edebiyat alanında başarıdan başarıya koşarken…

Yüzde Otuz Bir: “Damperli Ödül Furyası, Oligarşi, Jüricilik ve 2013 İstatistiği”
Gezi’ci Bir Şairle Hasbihâl
Yeni Sinsiyet’in İkbal Ezberi
Şiir Yıllığı meselesinde; “Menfi Gaddarlığın Sonucu”
Sadık Albayrak’ın yanındayız ve haklı tavrını destekliyoruz!
YENİ SİNSİYET’E KARŞI: “Sorular, sorular, sorular…(11 Kasım 2011)
ÖN-HAZIRLIK: “Okumalar, okumalar, okumalar…(29 Eylül 2011)
BAŞLIYORUZ! (26 Eylül 2011)
Bir kez daha: “Ödüller İnsansızdır!
Ödül Düzleminde Şiir Erkini Yıkmanın Anatomisi (Serkan Engin)
Kara Çalmak…(Volkan Hacıoğlu)
Yazında İktidar(O. Demiralp)
“160. Kilometre” filan…
Yeni Sinsiyet’in muhterislerine “Cevap” niyetinedir!
Her Yıl Yeniden Ölen Adam: SAİT FAİK
Bu kez TURGUT UYAR adına; “ÖDÜLLER İNSANSIZDIR!”
2010 Şiir Yıllığı ve Geç Kalanların Geyiği
Kadın Şairler Yozlaşmış Şiir Yıllıklarına Karşı!
Tenkitçi Firmaları (Salâh Birsel)
2011’de Yerli Edebiyat
Canım kahve istemedi. (Yaşar Nabi)
Yeni Sinsiyet Tipolojisi’nin Seçkinlik Arayışı
Yeni Sinsiyet Tipolojisi’nin “Biz” Söylemi ve Retorik Arsızlığı
Yeni Sinsiyet ve Bazı Enstrümanları
Ece Ayhan -altın- Günleri
2011 TYS Genel Kurulu ve Beylik Geyikleri
TYS’nin Kongresi İptal Edildi!
Edebiyat Pazarı! (Eser Gürson, 1979)
Ödüldür Adamın Pantolonunu Düşürür!
Ece Ayhan’ın Adını Çıkar Amaçlı Kullananlaradır -2-
Ece Ayhan’ın Adını Çıkar Amaçlı Kullananlaradır -1-
Yeni Sinsiyet Tipolojisi’nin “Sıcak Nal/Mal”larına ve edebiyat kabzımallığına karşı! (Borges Defteri)
“Sıcak Nal” değil o, Sıcak Mal!
Kuzgun Acar’ın Eserleri Satışa Çıkarılmasın!
Kuzgun Acar’ın İlk Yapıtı, Bir Yorum, Bir Soru ve İki Not! (Cavit Mukaddes)
Yıllık Geyiği
Endüst-realite’nin Kahrediciliğiyle Yüzleşmek (Zafer Yalçınpınar)
Bir Söyleşi: Muhterisler için toplu cevap…
Şaircilik,Yazarcılık Oynayanlar ile Oynamayanlar
Damperli Ödül Furyası ve Saygınlık Cukkalamak
Editörcülük Oynamak
KİTAP: Bir Bienal, Bir Bilanço…
Oyalanmış Soruşturma: Genç Yazarlar ve TYS
“İmzacılık Oynamak” Yerine Faydalı Bir Şey Yapmak!
İyimserlik Kurbanlığı ya da Bienal
Kötü Edebiyat Nedir? (Ahmet Soysal)

Ayrıca Bakınız:

https://evvel.org/ilgi/enver-ercan

Poetik Bildiriler için Bakınız:

https://evvel.org/ilgi/bildiri

Written by Adabeyi in: |

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com