Mülkiye Edebiyat Topluluğu’nun düzenlediği ve 3-4 Mayıs 2011 tarihlerinde icra edilen “Ece Ayhan Günleri”nden bir Evvel Fanzin dostunun bilgilendirmesi sonucu haberim oldu. Etkinliği düzenleyenlerin bize kısacık bir bilgilendirmede bulunmaktan bile imtina etmeleri garabet içeren bir şey… Ve gördüğüm kadarıyla bu etkinliği düzenlerken Mülkiye taifesi, özellikle de Ankara kapsamında kalarak “kendileri çalıp kendileri oynamaya karar vermiş”. 3-4 Mayıs’taki “Ece Ayhan Günleri”nin organizasyonuna iyi niyetle ve heyecanla başlandığına eminim ancak etkinlik programında yer alan birçok iğretilik bende “hicap” duygusu yaratıyor. Bu nedenle iki satır yazmadan geçemeyeceğim;
Her şeyden önce “Ece Ayhan” adına bir etkinlik yapılacaksa “mahalledeki altın günü” gibi planlanmamalıdır. Bence “Ece Ayhan Günleri” ifadesi Ece Ayhan’ın poetikası ile karşılaştırıldığında son derece sıradan ve yardakçı bir yaklaşımdır. Ece Ayhan söz konusuysa, etkinliğin isminden başlayarak özen gösterilmelidir. Ben olsaydım, Ece Ayhan poetikasına koşut olarak “Ece Ayhan Geceleri” koyardım böylesi bir etkinliğin ismini… (Bunu şaka olsun diye söylemiyorum. Tabiî ki programın çoğunluğunu da gece organizasyonuna dönüştürürdüm. Örneğin “kara-kör yürüyüş”ler gerçekleştirirdim, sessizce, gecenin içinde… Eminim ki mikrofon artistlerinin masabaşı durağanlığından, spotların altındaki podyum pozlarından daha anlamlı olurdu bu yürüyüş…) Ece Ayhan üzerine bir paylaşım yapılacaksa bu “geceleyin” olmalıdır. Bir de Doğan Hızlan’ı çağırmazdım. Ne konuşmacı olarak, ne de düzayak katılımcı olarak… Doğan Hızlan’ın ve benzeri edebiyat kâhyalarının, üleştirmenlerin filan ne olduğu, varlık sebepleri, türevleri, bandıraları filan -artık açıkça- herkes tarafından biliniyor. Böylesi bir etkinliğe bazı kifayetsiz muhterislerin yerine liyakat sahibi konuşmacıların katılması etkinliğin işlevselliğini arttıracaktır. Misal, sıkı bir lengüistik göstergebilim uzmanı ya da tarihçi, Ece Ayhan’ı tanımak/anlamak ve tanıtmak/anlatmak bağlamında çok daha etkili ya da ufuk açıcı olacaktır. Yücel Kayıran, Eren Barış ve Erdoğan Kul dışındaki konuşmacılar hiç de Ece Ayhan ruhuna uymamış. Etkinlikteki konuşmacıların arasında Ece Ayhan’ın şiirini/yaşamını zerre kadar anlamayan ya da tamamıyla yanlış anlayan kişiler var.
Sonuçta, Mülkiye taifesi farkında olmadan ve istemeyerek Yeni Sinsiyet‘e hizmet etmiş, Yeni Sinsiyet için bir başka enstrüman daha yaratmış gibi görünüyor. Ayrıca, etkinlikte çeşitli şiddet olayları da mahal bulmuş, bu nedenle bir bildiri kaleme alınmış filan… (Bkz: Şiddet Hakkında)
Mülkiye taifesi tarafından organize edilen Ece Ayhan Günleri’nin ilkinin başarısızlıkla sonuçlandığını, bana göre kayda değer -ve olumlu- bir öneminin bulunmadığını düşünüyorum.
Gerisi mi? Laf-ı güzâf…
Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar
Hamiş: 28-29 Mayıs’ta, Çanakkale Yalıhanı’nda, Ece Ayhan Sivil Girişimi tarafından bir Ece Ayhan etkinliği gerçekleştirilecek. Bu etkinlik “Ece Ayhan Günleri”nden çok daha değerli bir içeriğe sahip; Çanakkale’deki “Şiir ve Tarih” buluşmasının “iktidar ve otorite karşıtlığı” bağlamında daha tutarlı ve işlevsel olacağını düşünüyorum. (Ayrıntılar için bkz: https://www.eceayhan.com)
Sığlık! bütün meselemiz bu maalesef, bütün sorunumuz bu! İyi niyet olsa da sığ zihniyet bir halta yaramıyor, daha da beteri daima statükoya hizmet ediyor. Sığlıkta boğuluyoruz!!!