Oca
27
2020
--

İÇBÜKEY KIVRIMLAR (Emir Alisipahi)

______________Duygu Gündeş anısına

(…)
işte,
görüyorsun sevgilim.
bu diyardan biz,
inceldiğimiz yerde koptuk.

işte, görüyorsun ya!
anlamak,
ve anlayış.
çağlar boyu süregelen,
en ince hastalık.

ve herşeye rağmen,
-yalnızca-
senin koynunda yadırgamadım,
bu dünyevi muhabbetlerin
kirli uğultusunu.

şimdi giderayak
deliller bırakıyorum ardımda,
damlaların o katıksız
ağırlığınca.
tembih ettim kuşlara,
ve bilhassa,
fısıldadım yılgın kanatlıların,
sivri kulaklarına.
(…)

ve elbette sevgilim.
kabul,
en çetrefilli yoldu,
dağların kıyıya
dik uzanan yamaçlarında.

velhasıl,
-yani-
herşeyden sonra,
sen de biliyorsun.
süratli bir varıştı zihnimizdeki,
enkaza dönüşün altın çağına
(…)

Emir ALİSİPAHİ
26 Ocak 2020


Şiirin tam metnini bit.ly/icbukey adresinden okuyabilirsiniz.

Oca
26
2020
--

Canımız, biriciğimiz Duygu Gündeş’i yitireli 1 yıl oldu…

Canımız, biriciğimiz, güzeller güzeli çevirmen Duygu Gündeş‘i yitireli 1 yıl oldu. Geçen bu 1 yılda yaşadım mı, yaşamadım mı, Duygu’nun yokluğuna, bu acıya, bu özleme dayandım mı, dayanamadım mı, neler-nasıl ve neden oldu hiç bilemiyorum… (Tam-eksiksiz bir çırpınış!) Geçen zamana dair içselleştirdiğim -daha doğrusu, içselleştirdiğimi sandığım- tek şey şu: Duygu’ya bir ağıt olarak Ölümcül Defter‘i kaleme aldım, ölümü anlamaya/sınamaya çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum bilinmez; yaşayan ölülerin çağına/dünyasına kıyasla… (Zafer Yalçınpınar)

Duygu Gündeş (1976-2019)

10 Kasım 1976 tarihinde Ankara’da dünyaya gelen Duygu Gündeş, 1994’te Kadıköy Anadolu Lisesi’nden, 1996’da İstanbul Üniversitesi Turizm Otelcilik Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. 2005 ile 2007 yılları arasında Kanada’da yer alan Güney Alberta İngilizce Dil Vakıfları’nın “Amerikan Edebiyatı ve Yaratıcı Yazarlık” bölümünde eğitimini sürdürdü. Çevirileri ve yazıları birçok edebiyat platformunda (Kaçak Yayın, Yeni Harman, Koridor, Patika, EVV3L, Karga Mecmua, Üvercinka) yayımlanan Duygu Gündeş’in “Psikopat, Keith Ablow” (Pegasus Yayınları, 2008) ile “Duman Hırsızı, Shana Abe” (Erko Yayıncılık, 2007) adında iki roman çevirisi de bulunmaktadır.

Yaşamının büyük bölümünü İstanbul Kadıköy’de (Fenerbahçe-Dalyan ve Erenköy-Ethem Efendi’de) geçiren Duygu Gündeş, 26 Ocak 2019 tarihinde Kadıköy’de yaşamına son vermiştir. Bilinen tüm çevirileri ve yazıları duygugundes.info adresinde toplanmıştır.



(Kupür: 26 Ocak 2020, Sözcü Gazetesi, Türkiye Baskısı)


Ölümcül Defter, Zafer Yalçınpınar
UPAS Yayın, Eylül 2019, 55 Sayfa
Okumak için: https://upas.evvel.org/olumculdefter.pdf


Çeviri Şiirler, Duygu Gündeş
UPAS Yayın/Şiir, Eylül 2018, 30 Sayfa
(2. Edisyon, 3 Şubat 2019)
Okumak için: bit.ly/cevirisiirler


William Blake, Charles Bukowski,
Leonard Cohen, 
Emily Dickinson,
George Eliot, John Milton, Pablo Neruda,

Carl Sandburg, Sappho, Robert Snyder,
Humbert Wolfe, 
Andrei Voznesenski,
William Butler Yeats


“Yeni Harman ve Kaçak Yayın gibi edebiyat dergilerinden tanıdığımız Duygu Gündeş‘in 2000’li yılların başından günümüze özenle gerçekleştirdiği şiir çevirileri (13 şairden 21 şiir) bu kitapta bütünleniyor. Çeviri ŞiirlerWilliam Blake‘den Charles Bukowski‘ye uzanan geniş bir yelpazede edebiyatın güçlü şairlerinden imgesel kıvılcımlar yansıtıyor.”

Oca
25
2020
--

Öl… Ölebildiğin kadar… Seeeev, sevebildiğin kadar.


Nâzım Hikmet’in
“Benerci Kendini Niçin Öldürdü” (1932)
adlı destanından…


“Nâzım Hikmet’in bu şiirinde, şiirsel bir anıştırma olarak, “sev” kelimesinin yerine “öl” kelimesi okunabilir/kullanılabilir. Özellikle destanın bütünselliği kapsamında, Benerci’nin sevgilisinin sonu düşünüldüğünde… “(…) benden izin sana, öl, ölebildiğin kadar.” (Zy)



Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
23
2020
--

Biles Öcal’ın Portreleri

Ressam Biles Öcal‘ın vefatından dün haberdar oldum ve çok üzgünüm. Kendisini şahsen tanımıyordum, fakat Öcal’ın eserlerindeki şiirsel güçle -2001 yılında- Karşı Sanat kapsamında gerçekleştirdiği portreler sergisinde tanışmıştım. Öcal’ın tüm eserleri, kendine özgü ve çok kıymetli bir “bulanık denge”yle donanmıştır. Hem teknik açıdan, hem de yansıttığı duygulanımlar açısından Öcal’ın eserleri kuvvetli bir şiirsel yükü taşıyor… Onun sanatsal izleğine, imgelerine ve görüngülerine tanık olmaktan gurur duyuyorum. (Zy)



Mart 2001, Karşı Sanat Çalışmaları
Biles Öcal Sergi Kataloğu‘ndan…


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
18
2020
--

KOLAJ: “Kuşlar ve Terk Edilmişler için Şiir Sanatı” (Tan Tolga Demirci)


Kuşlar ve Terk Edilmişler için Şiir Sanatı
(kolaj, 2020)
Tan Tolga Demirci


(Tan Tolga Demirci‘nin kolajlarından özel bir seçki,
yakında Upas Yayın’ın dijital kitapları arasında yer alacak…
Heyecanlıyız, mutluyuz…)


Ayrıca bkz: Varoluş Denemeleri


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Gerçeküstü” başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
16
2020
--

Dada neydi?

(…)
Dada neydi? En başta çeşitli sanatçıların, ressamların ve şairlerin Birinci Dünya Savaşı’na ve bu savaşa sebep olan toplum ve liderlere karşı şiddetli tepkisiydi. Kabare Voltaire’i düzenleyen Hugo Ball günlüğüne şöyle yazmıştı:

Burada kutladığımız hem şaklabanlık ve hem de bir ağıt merasimidir. Kabaremiz bir jesttir. Telaffuz ettiğimiz, söylediğimiz her söz en azından bir anlama gelir: Bu utanç verici çağ, saygımızı kazanmayı beceremedi. Nesi saygıdeğer, nesi takdire şayan? Top tüfekleri mi? Büyük davulumuz onları bastırıyor. İdealizmi mi? Hem popüler hem akademik türü çoktandır el âlemin maskarası olmuş…. Dada dediğimiz şey daha yüce soruları da içinde barındıran bir hiçlik komedisi, bir gladyatörün selamı, paspal artıklarıyla bir oyun, ahlak ve bolluk pozlarının ölüm fermanıdır.

Dadacının kavgası, bu çağın ıstırabı ve ölüm sancılarıyladır.

Hugo Ball, “Flight Out Of Time” (Viking Press, New York, 1974)

Lee Harwood
“Kalbim Dada’da Kaldı”, Çeviri: Deniz Kurt
SUB Yayın, Underground Poetx Serisi, 2019

Oca
15
2020
--

Özel Tarih Damgalı Zarf: Nâzım Hikmet’in Doğumunun 118. Yılı


15/01/2020, PTT, Özel Tarih Damgalı Zarf
Bkz: https://www.filateli.gov.tr


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
10
2020
--

Nâzım Hikmet ve Sait Faik (1950, Burgaz Adası, Vedat Günyol Arşivi’nden)


Yeni Ufuklar Dergisi, Haziran 1976, Sayı: 273
(Vedat Günyol Arşivi’nden…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden, Sait Faik başlıklı ilgilerin tümüne ise https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
08
2020
--
Oca
08
2020
--

En Uzun Geceden

acıyı çekiyorum
göz bebeklerime kadar
karın altında,
kelimeler gömülü.

ne yapılabilir
denizin dibinde,
en büyük gemiler
___________gömülü.

ve bu tırmanış iyi değil.

manolya ölmeye hazırlanıyor,
bitecek her şey bu gece.

havada asılı kalan duman
boyun eğmeyen ağaçlar
yaşamı anlatan ırmak
konuşkan martı
sabaha karşı!

mecburen,
kendi gökyüzümü kuruyorum
dudağının kenarındaki
_______________çizgiyle
en uzun geceden.

Zafer Yalçınpınar
Ocak 2020


Yalçınpınar’ın tüm şiirlerini ve şiir kitaplarını https://bit.ly/zypsiir adresinden okuyabilirsiniz.

Oca
02
2020
--

‘Sağlam Bir Karanlık’ ya da “Aa, ne güzel bıçak. Nerden bulmuşlar ki bunu?” (Ömer Faruk Dizdar)


Ömer Faruk Dizdar‘ın “sağlam karanlık” şarkıları…
Tüm dostlara öneriyoruz, kafanız kapansın azıcık!
Dünya sancısının şakası yoktur, çünkü!


Abone olunuz:https://www.youtube.com/channel/
UCtI0w_ct2SFY3aX77_X6Mbw

Oca
01
2020
--

Siyah İçi ve ‘Ölümcül’ Bir ‘Ağıt Defter’


Duygu vefat edeli 1 yıl olacak… Biricik-mu‘yu yerden göğe kadar özlüyorum. Bu yazdığım defter bir ağıt… Siyah içi bir Ölümcül Defter yazarak, bu defterin başında düşünerek ölüm denen şeyi anlamaya çalışıyorum, anlayamıyorum…” (Zy)



Ölümcül Defter,Zafer Yalçınpınar
UPAS Yayın, Eylül 2019, 55 Sayfa
Okumak için: https://upas.evvel.org/olumculdefter.pdf



Hamiş: Zafer Yalçınpınar’ın tüm kitaplarını https://zaferyalcinpinar.info adresinden okuyabilirsiniz. Upas Yayın ise şurada; upas.evvel.org

Ara
28
2019
--

28 Aralık 2019 (#3)


ANTİ-KAHRAMAN

Geçenlerde, edebi eserlerimde kullanmak için bir “anti-kahraman” yaratmak istedim kafamda.

Oturup bu konu üzerine çalışayım, düşüneyim, dedim.

Nasıl biri olmalı?

Örneğin, Moliere‘in teatral ve ironik seslenişini kullanıp -henüz- var olmayan bu anti-kahramana “haşmetmeap!” diye hitap edebiliriz.

Ya da bu anti-kahramanı dünyadaki tüm kötücül doksozofinin (genel geçer kanaat teknisyenliğinin) mucidi olarak tanımlayabiliriz.  

Bilemiyorum… Düşünmeye devam ediyorum.

Her düğünün damadı, her cenazenin papazı!

Üniversite mezunu olmadığı halde, çeşitli retorikler kullanarak kendisini evrensel bilginin üzerinde konumlayabilen bir ağ örücü!

Eli uzun, her yere değebilir!

Üniversite mezunu olmadığı halde her bilimsel sempozyumun içerik belirleyicisi, her eleştirel operasyonun komutanı, her bilginin ve yorumun efendisi! Sanırsın… Bir ordinaryüs!

Ödül törenlerinin, yazar-çizer ortamlarının baş tacı! Sergi açılışlarının bir numaralı konuşmacısı! Her yerin onur konuğu…

Medya ustası! Başyazar! Büyük mentor!

Hep en önde… Hep en hızlı!

Dünyayı su bassa, o bir ördek gibi dünyanın üzerinde yüzecek!

Bilemiyorum.

Aslına bakarsanız, vazgeçtim böyle bir anti-kahraman düşünmekten!

Dünyamıza bunu yapamam. Böyle bir anti-kahramanı icat etmek dünyamıza ve insanlık tarihine geri dönüşü olmayan bir kötülük sunar! Edebiyat dünyamız, böyle bir anti-kahramanı daha kaldıramaz!

Kendi kendime gülüyorum…

Elias Canetti’nin “Kulakmisafiri” adlı kitabına (Payel Yayınları, 1994, Çeviren: Şemsa Yeğin) ve bu kitabıyla yarattığı 50 karaktere selâm olsun!

Kanal İstanbul… Asgari ücret… Yeni yıl?

Önce, bu yazıda anlatmaya çalıştığımız anti-kahramanlardan kurtulmalıyız! Çünkü anti-kahramanların ülkesinde ‘Kanal İstanbul’ da ‘Asgari Ücret’ de ‘Yeni Yıl’ da anlamsızdır!


Zafer Yalçınpınar / 28 Aralık 2019


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm köşe yazılarını https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar adresinden okuyabilirsiniz.

Ara
27
2019
--

Yeni Klip: “Mainline” (Kerim Çaplı)


Söz/Müzik: Kerim Çaplı
Düzenleme: Kerim Çaplı

Yönetmenler:
Anıl Tütüncüoğlu (YüzdeYüz Film)
ve Ahmet Çaplı


I have been running on the mainline
with a suitcase in my hand
I have been riding on the mainline
with a suitcase in my hand
If I dont come back tomorrow
well I hope you will understand
Reality aint a city street,
i gotta be my dawn,
I could feel the beat

Come on

I am gone back to the South Lane
where the stars fall from the sky
Well I am gone back to the South Lane
where the stars fall from the sky
I am a beepy brickle flame baby
If I miss it I wanna fly

Reality aint a city street
I gotta be my dawn
I could feel the beat

Come on
Come on

Reality aint a city street
I gotta be my dawn
I could feel the beat, come on


Ayrıca bkz: Muhtacım Sana


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Kerim Çaplı” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/kerim-capli adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
26
2019
--

2019’un ‘sonsuz acı ve dünya sancısı’ yılı olduğunu (etimde, kanımda, canımda) hissediyorum.

Bilindiği gibi, 2006 yılından bu yana her yılın sonunda -meşhur bir manyaklığa imza atarak- Zafer Yalçınpınar Oto-Almanağı‘nı yayımlıyor ve bir tür kişisel tarih çalışması gerçekleştiriyordum. Fakat, 2019‘un ölümcül krizlerini düşündüğümde, bu uğursuz yılın ‘sonsuz acı ve dünya sancısı’ yılı olduğunu -etimde, kanımda, canımda- hissediyorum. Zinhar! 2019 yılı bir almanağı falan hak etmiyor!

2020 yılının hakikat yolunda kalb, vicdan, hakkaniyet ve umut getirmesini diliyorum… Yaşayan herkese… (Zy)

Ara
24
2019
--

İlhan Berk’in Manisa Ortaokulu Diploması ve Fransızca (1935)

Geçtiğimiz günlerde, şair İlhan Berk’in 1930’lu yılların ortasında Fransızca bilip bilmediği (yeterince Fransızcası olup olmadığı) üzerine Özdemir İnce tarafından yoğun bir eleştirel tartışma başlatıldı.

Bakınız:

“Bir Muamma” (Özdemir İnce, Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki)
https://evvel.org/siirin-cizdigine-dair-bir-muamma-ozdemir-ince-ilhan-berk

“Ne muamma ne mahremiyet ne de vukuat” (Yalçın Armağan, K24)
https://t24.com.tr/k24/yazi/ne-muamma-ne-mahremiyet-ne-de-vukuat,2497

“İlhan Berk’in derini” (Seyyit Nezir, Aydınlık Gazetesi)
https://www.aydinlik.com.tr/ilhan-berk-in-derini-seyyit-nezir-kose-yazilari-aralik-2019

İlhan Berk’in 1930’lu yılların ortasında Fransızca bilip bilmediğine (veya yeterince Fransızcası olup olmadığına) dair devam eden tartışmaya ışık tutacak önemli bir bilgiye/referansa ulaştık. Manisa Ortaokulu Bitirme Diploma Defteri‘nde yer alan bilgilere göre “347/1 – 20/7/1935” numaralı ve tarihli diplomayla birlikte genç İlhan Berk, 5 tam not üzerinden 4 alarak Fransızca dersini başarıyla tamamlamıştır. (Zy)
(Bkz: Hakkı Avan, “İlhan Berk’in Manisa Yılları”, Edebi Şeyler Yay., Kasım 2019, 1. Baskı, s.43)


Hakkı Avan, “İlhan Berk’in Manisa Yılları”,
Edebi Şeyler Yay., Kasım 2019, 1. Baskı, s.43)

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
21
2019
--

“Bir Methiye” (Mehmet Kerem Baysal)

Bir Methiye
Mehmet Kerem Baysal
UPAS Yayın, Aralık 2019, 16 Sayfa
okumak için: bit.ly/birmethiye


Mehmet Kerem Baysal‘ın “Bir Methiye” başlıklı şiiri, yaşamın arka bahçesini araştıran yeni nesil bir gezintiyi gözler önüne seriyor.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Ara
17
2019
--

Buluntu: “İlhan Berk’in ‘Beyaz’ Şiirinin İlk Biçemi”

EVV3L’in sıkı dostlarından -ve sıkı araştırmacı- Halûk Cengiz, İlhan Berk‘in şiirsel işleğine dair önemli bir buluntuyu bizlerle paylaştı.

Bugün, İlhan Berk’in “Âşıkane” (1968, De Yayınevi) adlı kitabında bulunan “Beyaz” şiirinin 1962 yılındaki ilk biçemine erişmenin heyecanını yaşıyoruz. Söz konusu şiirin ilk biçemi, ‘Son Çağ’ Dergisi‘nin Haziran 1962 tarihli 12. sayısında “Sonnet” başlığıyla yayımlanmış…

Son Çağ Dergisi, No.12
Kapak Görüntüsü ve “Sonnet” Şiiri, 1962
(Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız.)

Böylesi buluntular İlhan Berk’in şiir yazım sürecindeki dize, dizgi, kelime ve başlık tercihleri için (İlhan Berk’in şiirsel işleği için) kıyaslamalar geliştirmemizde, analitik bir adım atmamızda çok önemli fikirler sağlıyor.


“Beyaz” Şiiri, İlhan Berk
Âşıkane, De Yayınevi, 1968
(Görseli büyütmek için üzerine tıklayınız.)

Şiirin her iki biçemini de (1962 ve 1968 versiyonunu) ilginize sunmaktan mutluluk duyuyoruz. (Bu değerli paylaşım kapsamında Halûk Bey’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Sağolsun, her daim varolsun Halûk Bey…)

Sahicilikle!

Zafer Yalçınpınar
17/12/2019


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
14
2019
--

Kısrak Sally’nin İstanbul Ziyareti

_________bir Blues şiiri_____

(…)

yılankavi tırmanıştayız göğe doğru:
“iyi bir güneş, bir iyi, bir iyi güneş”
çeliğinin akkoruyla geceyi kesen
köle trenlerinin vagonlarında.
yalnızlığın bir yakasından diğerine

(…)

Zafer Yalçınpınar / 11 Aralık 2019


Şiirin tam metnini https://upas.evvel.org/?p=1120 adresinden okuyabilirsiniz.

Ara
10
2019
--

Banksy: Birmingham Bench


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Ara
10
2019
--

10 Aralık 2019 (#2)


KOLİ BANDI, MUZ
VE NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ

Nobel Edebiyat Ödülü’nün soykırım destekçisi olduğu söylenen Peter Handke’ye verilmesi…

Miami’de koli bandıyla duvara tutturulmuş bir muzun “çağdaş sanat” kapsamında 120.000 dolara satılması… (Ve ardından, muzu/eseri 120.000 dolara satın alan sanatseverin aynı muzu/eseri yemesi… Yanlış okumadınız, adam muzu yedi!)

Bu iki olay kültür-sanat gündeminde çeşitli yankılar oluşturdu.

Nobel Edebiyat Ödülü meselesinden başlayalım. Nobel Edebiyat Ödülü jürisindeki taciz iddialarından sonra, artık, bu mesele sadece “Nobel Edebiyat Ödülü meselesi” değil. İsterse Orhan Pamuk tekrar alsın bu ödülü, isterse Bob Dylan hiç almasın -tamamen ortadan kaybolsun, kayıplara karışsın- veya Peter Handke okkalı bir soykırım destekçisi olsun ve kendisini eleştirenleri tuvalet kâğıdı yerine koysun falan, fark etmez. Ya da -yarı şakayla söylüyorum- bu efsanevi edebiyat ödülünü, bu ‘dünya güzeli’ unvanını -ansızın çıkarıp- gariban Zafer Yalçınpınar’a -bendenize- versinler, fark etmez: Nihayetinde, Nobel Edebiyat Ödülü neredeyse tüm itibarını kaybetmiş ve işlevsizleşmiştir. Günün sonunda bunu görüyoruz!

Söz konusu itibarsızlığın birçok nedeni var, ancak en belirgin olanı on yıllarla, geçen zamanla birlikte ödüllendirme sistematiğinin ‘gerçek bir motivasyon’ ve ‘gerçek bir onur’dan yoksun kalması, çürümesidir. Ödüllendirme sistematiğine karşı birçok yazı kaleme aldım, görüş bildirdim ve mücadele verdim. (Örneğin basit bir özet şuradan okunabilir: https://evvel.org/oduller-kotucul-besinlerdir) Fakat sanıyorum, 2000’lerin başından bu yana durum vahim… Ve bu durumun daha da kötüleşeceği, melanet seviyesine ulaşacağı da aşikârdır. Nobel Edebiyat Ödülü’nün ya da ödüllendirme sistematiğinin içi boştur artık, çürümüştür, anlamsızlaşmıştır.

Çünkü şairin/yazarın ödülü eser yazmak, yazabilmektir. Şairin/yazarın ödülü; tüm baskılara rağmen özgür bakışını, imgeselliğinin biricikliğini kaybetmemektir. Derdi şudur şairin/yazarın; töze nüfuz edebilmek, tözü imlemek, tözü anlatmak… Şair/yazar, eserinin sıkılığını, dizelerinin gücünü yarışmalarla, ödüllerle falan teyit ettiremez. Mesele bu kadar basit aslında!

İmdi, Miami’de, 120.000 dolar değerinde görülerek bir ‘Çağdaş Sanat’ eseri mertebesine yükselen ‘muz’ meselesine bakalım. (Aslında, Dada akımı sonrası ‘kural tanımazlık’ hamlelerine benim kafam fazlaca basmıyor, ama gene de bu konuya dair bir yaklaşımım var.)

Bence deneyselliğin, sanat eylemlerinin ve çağdaş performansların zirve noktası Dada akımıdır. Dada akımının yıkıcılığında, tüm o absürd ve avangard eserlerde çok kuvvetli bir ‘işlek’ görürsünüz. Yıkıcı işlek Dada akımının özüdür ve canlıdır. Yani, Dada eserleri -evet- kural tanımaz, yıkıcı, kendisinden öncekilerle dalga geçen ve imgelemi özgür kılan eserlerdir -ve fakat, aynı zamanda da üzerinde düşünülmüş, zekice, etkili ve yöntemli işlekler, kuvvetli mesajlar, delice bir emek, kısacası sağlam bir karşı duruş içerir. (Benim hissiyatıma göre, yakın tarihten en unutulmaz çağdaş sanat eylemleri ise Banksy’nin hamleleridir.)

İmdi, bu son “koli bandı ve muz” vakasında etkili bir işlek, tarihe kazınacak bir karşı duruş falan göremiyorum ben. Görenler olacaktır elbet… Fakat bence Miami’de eseri/muzu 120.000 dolara satın alan sanatseverin söz konusu eseri/muzu yemesinin -bütün o şovun- nedeni de aynı… O da eserde bir işlek göremiyor!

Ahvalimiz böyle, efendim… Bir başka ‘kendimle konuşmalar’da buluşmak üzere, esen kalınız.

(Ve bundan sonra meyve niyetine muz yerken, iki kere düşününüz!)


Zafer Yalçınpınar / 10 Aralık 2019


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm köşe yazılarını https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar adresinden okuyabilirsiniz.

Ara
09
2019
--

“İLHAN BERK’İN DERİNİ” (Seyyit Nezir) (9/12/2019, Aydınlık Gazetesi)


Seyyit Nezir / 9 Aralık 2019 / Aydınlık Gazetesi

Yazının tam metnini
https://www.aydinlik.com.tr/ilhan-berk-in
-derini-seyyit-nezir-kose-yazilari-aralik-2019
adresinden okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
08
2019
--

8 Aralık 2019 (#1)


BAŞLARKEN…

Düşünmek, insanın kendisiyle konuşmasıdır. İnsan zihninin anlam arayışlar doğrultusunda çalışması… Dil aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz en kuvvetli edimsel faaliyet: Düşünmek!

Güncel köşe yazıları tipi bir şeyler kaleme almaya nasıl karar verdiğimi -tam olarak- bilmiyorum. Fakat, memleketimdeki ve dünyadaki gündemler/olaylar üzerine sürekli düşündüğümü, düşünürken de birtakım çıkarımlara ya da yorumlara vardığımı biliyorum. Eminim ki düşüncelerimin bazıları çok kıymetli, bazıları da çok kıymetsiz… Fakat kıymetli de olsa, kıymetsiz de olsa çeşitli düşünceler, çıkarımlar ve yorumlar boşa gitmemeli, yok olmamalı; yazılmalı… Yani, “scribo ergo sum” yaklaşımının edimsel cazibesinin peşinden gidiyorum: “Yazıyorum, öyleyse varım!”

Bir de tabiî -40’lı yaşlarıma girdim- hafızamın ve muhakeme gücümün zayıfladığını hissediyorum. Artık, gündeme ve güncel olaylara değgin bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmamın, us alıştırmaları yapmamın -dahası, düşüncelerimi kayıt altına almamın- zamanı geldi de geçiyor, sanırım…

Peki, bu düşünsel paylaşım gayretimdeki temel ilkeler nedir…

Kendimi bildim bileli söylerim, benim hayatımı biçimlendiren iki temel ilke var:

1/ “İnsandan çok eşyaya benzememek”
(Nâzım Hikmet’in bir şiirinden anıştırmadır bu söz..)

2/ Hakikat yolundaki kalb ve vicdan arayışından sapmamak.
Yani, hakkaniyetli olmak!

Velhasılıkelam, “Kendimle Konuşmalar” başlığı altındaki bu köşeli parantezde; müzik, edebiyat ve kültür-sanat gündemi daha öncelikli olmak üzere, güncel siyasete, medyadaki gelişmelere, toplumsal tepkilere, kentsel yaşantıya, iktisadi olaylara (ve hatta; alışveriş, magazin dünyası ya da futbola) dair çeşitli değinilerimi bulacaksınız.

Bu düşünsel gayretin hayırlara vesile olacağını ve sizlerle içten bir bağ kuracağımı ümit ediyorum.

Merakla bekleyiniz, efendim.


Zafer Yalçınpınar / 8 Aralık 2019


Hamiş: “Kendimle Konuşmalar” başlığını Salâh Birsel’den ödünç aldım. Eminim, bana kızmayacaktır. 100. yaşını kutladığımız üstat Salâh Birsel’in ruhuna, bâki selamlar olsun…

Ara
07
2019
--

Yalçın Armağan’a Açık/Zorunlu Bir Mektup: “Bir Teşekkürü Çok Görmek ya da Görmezden Gelmek”

Geçtiğimiz Ekim ayında “Şiirin Çizdiği” adıyla İlhan Berk’in daha önce yayımlanmamış(!) edebiyat ve şiir üzerine yazıları, Yalçın Armağan tarafından hazırlanarak Yapı Kredi Yayınları’nca kitaplaştırıldı. Öncelikle bu kapsamlı çalışmanın yayımlanmasında emeği geçen herkesi kutluyoruz. Ve fakat, Modern Türk Şiiri’nin mihenk taşlarından biri olan İlhan Berk’in, edebiyata ve dolayısıyla şiire bakışının önemli bir belgesi niteliğindeki bu kitaba dair söylemek istediklerimiz var.

Bilindiği gibi uzun yıllardır İlhan Berk üzerine çeşitli araştırmalar ve arşiv çalışmaları yürütüyoruz. Çeşitli efemeratik buluntular ışığında onun şiire bakışını edebiyat kamuoyu ile paylaşıyoruz. 2016 yılının Ağustos ayında “BAKMAK: Dergilerden Yazılar” adıyla, dijital yayıncılık faaliyeti yürüttüğümüz YAYIN Pasaj69 (https://yayin.pasaj69.org) tarafından yayımlanan kitap sözünü ettiğimiz araştırmalarımızın bir örneğidir. (Bkz: zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak2.pdf) (Bir başka örnek ise İlhan Berk’in günlük parçalarını derlediğimiz “Yarı-Saklı Günlükler: Mısırkalyoniğne ve Yugoslavya Günlükleri” adlı kitapçıktır. İlhan Berk’in kurguladığı şiirsel alan derinliğinin sınırlarını sezmek ve “Mısırkalyoniğne” için ‘doğru yan okumalar’ sağlamak adına önemli işaretler taşıyan bu kitapçığı şuradan inceleyebilirsiniz.)

İlhan Berk’in daha önce kitaplaştırılmamış yazıları ile şiirsel alan derinliğine yaklaşımını uzun süren mesailer sonucu sahaflardaki dergilerden derleyen Zafer Yalçınpınar, ilk olarak 28 Ağustos 2012’de söz konusu derlemenin tarama/arşiv kopyasını (https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf) EVV3L (https://evvel.org) adlı internet sayfasında okuyucu ve araştırmacılara sunmuştu. Bu nüsha, ilk dijital nüsha olma özelliğini taşımaktadır. Ancak okunabilirlik açısından okuyucuyu zorlayan bu iptidai nüshanın metin içi erişimi (örneğin ctrl-f ile kelime/kavram/isim araması vb.) de kısıtlıydı. Bu anlamda YAYIN Pasaj69 adıyla ücretsiz dijital yayıncılık faaliyeti yürüttüğümüz internet sayfamızda, ilk nüshanın yetersizliklerini ortadan kaldırarak yeni bir nüsha yayımladık. Tarama nüshasındaki metinler tapaj edildi, metin içi erişimi kolaylaştıracak kısayollar eklendi ve içeriğe uygun yeni bir kapak tasarımı yapıldı. Arşiv çalışması niteliğinde olduğu için orijinal dergi sayfalarına ait taramaları da ekleyerek 1 Temmuz 2017’de edisyonu son hâline kavuşturduk ve ikinci nüshayı yayımlamış olduk. (Söz konusu ikinci nüshanın tam metnini şuradan okuyabilirsiniz.)

Bizler, bu araştırmaları ve çalışmaları maddi bir beklenti olmaksızın gerçekleştiren edebiyat işçileriyiz.
Doğrudan ya da dolaylı olarak iktisadi/ticari hiçbir beklentimiz bulunmamaktadır. İnternet sayfalarımıza reklam dahi almadan tamamıyla gönüllülük esası üzerine yürüttüğümüz bu çalışmalardan yalnızca tek bir beklentimiz vardır: Bir teşekkür! En azından bir teşekkürü hak ettiğimizi sanıyorduk yahu! Yalçın Armağan tarafından hazırlanan “Şiirin Çizdiği” adlı kitabın (basılı nüshanın) %14’ü, bizlerin daha önce “BAKMAK: Dergilerden Yazılar” adıyla yayımlamış olduğumuz dijital nüshayı oluşturan 13 yazıyı kapsamaktadır. Akademik disiplinden gelen Yalçın Armağan’ın hazırladığımız dijital nüshaya denk gelmemiş olma ihtimalini zayıf görüyor, araştırmalarımıza ve emeğimize küçük bir teşekkürü çok görmesinin bizleri üzdüğünü ifade ediyoruz.  Yalçın Armağan, keşke, “Şiirin Çizdiği” adlı kitabın sunuş yazısındaki teşekkür paragrafında bizden ve çalışmalarımızdan bahsetseydi. (Ayrıca,  kitabın birçok eksikliği olduğunu dostane bir şekilde belirtmek isteriz. Örneğin, böylesine kapsamlı bir çalışmaya nasıl olur da ‘dizin’ eklenmez? İlhan Berk’in birçok ismi ve kavramı andığı yazılarında okuyucu ve araştırmacılar için dizin ihtiyacı gün gibi ortadadır…)

Velhasılıkelam, İlhan Berk’in poetikasına ve şiirlerine duyduğumuz ilgi, sevgi ve araştırma/arşiv gayretimiz, Yalçın Armağan’ın veya yayıncı kuruluşların kontrolünde olmayan şeylerdir. Biz, İlhan Berk ve poetikası için emek vermeye, araştırmaya ve bulmaya devam edeceğiz! Nihayetinde, araştırmalarımızın ve arşiv gayretimizin meyvelerini -benimsediğimiz açık kaynak felsefesinin bir gereği olarak- kamuyla ücretsiz bir şekilde paylaşmaya -gönül rahatlığıyla, açık yüreklilikle- devam edeceğiz. Yalçın Armağan veya yayıncı kuruluşlar bize teşekkür etse de, etmese de…

Uğur Yanıkel
 ve Zafer Yalçınpınar
3 Aralık 2019


Not: İşbu eleştiri yazısı ilk kez 3 Aralık 2019 tarihinde https://pasaj69.org/acikmektup.htm adresinde yayımlanmıştır.



Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com