ANTİ-KAHRAMAN
Geçenlerde, edebi eserlerimde kullanmak için bir “anti-kahraman” yaratmak istedim kafamda.
Oturup bu konu üzerine çalışayım, düşüneyim, dedim.
Nasıl biri olmalı?
Örneğin, Moliere‘in teatral ve ironik seslenişini kullanıp -henüz- var olmayan bu anti-kahramana “haşmetmeap!” diye hitap edebiliriz.
Ya da bu anti-kahramanı dünyadaki tüm kötücül doksozofinin (genel geçer kanaat teknisyenliğinin) mucidi olarak tanımlayabiliriz.
Bilemiyorum… Düşünmeye devam ediyorum.
Her düğünün damadı, her cenazenin papazı!
Üniversite mezunu olmadığı halde, çeşitli retorikler kullanarak kendisini evrensel bilginin üzerinde konumlayabilen bir ağ örücü!
Eli uzun, her yere değebilir!
Üniversite mezunu olmadığı halde her bilimsel sempozyumun içerik belirleyicisi, her eleştirel operasyonun komutanı, her bilginin ve yorumun efendisi! Sanırsın… Bir ordinaryüs!
Ödül törenlerinin, yazar-çizer ortamlarının baş tacı! Sergi açılışlarının bir numaralı konuşmacısı! Her yerin onur konuğu…
Medya ustası! Başyazar! Büyük mentor!
Hep en önde… Hep en hızlı!
Dünyayı su bassa, o bir ördek gibi dünyanın üzerinde yüzecek!
Bilemiyorum.
Aslına bakarsanız, vazgeçtim böyle bir anti-kahraman düşünmekten!
Dünyamıza bunu yapamam. Böyle bir anti-kahramanı icat etmek dünyamıza ve insanlık tarihine geri dönüşü olmayan bir kötülük sunar! Edebiyat dünyamız, böyle bir anti-kahramanı daha kaldıramaz!
Kendi kendime gülüyorum…
Elias Canetti’nin “Kulakmisafiri” adlı kitabına (Payel Yayınları, 1994, Çeviren: Şemsa Yeğin) ve bu kitabıyla yarattığı 50 karaktere selâm olsun!
Kanal İstanbul… Asgari ücret… Yeni yıl?
Önce, bu yazıda anlatmaya çalıştığımız anti-kahramanlardan kurtulmalıyız! Çünkü anti-kahramanların ülkesinde ‘Kanal İstanbul’ da ‘Asgari Ücret’ de ‘Yeni Yıl’ da anlamsızdır!
Zafer Yalçınpınar / 28 Aralık 2019
Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm köşe yazılarını https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar adresinden okuyabilirsiniz.