(…) Bütün holistik kuramların tutkusu, herhangi bir öğenin ya da toplumsal sürecin anlamını kendi dışında, diğer öğelerle birlikte yer aldığı bir ilişkiler sistemi içinde aramak olmuştur. (…) Varılan ilk nokta, anlamı tespit etmenin imkânsızlığına işaret eder. Ama mesele bununla bitmez. Anlamı tespit etmenin imkânsız olduğu bir söylem, olsa olsa psikotiğin söylemidir. Bu yüzden ikinci boyut, nihai olarak imkânsız olan bu tespit işlemini gerçekleştirme çabasıdır. Toplumsal, yalnızca farklılığın sonsuz oyunu değildir; aynı zamanda bu oyunu sınırlamak, sonsuzluğu evcilleştirmek, bir düzenin sınırları içinde kucaklamaktır. Ancak bu düzen -ya da yapı- artık toplumsalın altında yatan bir öz şeklini almaz. Daha çok, toplumsalla baş etmek, onu hegemonya altına almak için girişilen, tanımı gereği istikrarsız ve kararsız bir çabadır. Bizim yaptığımıza benzer biçimde Saussure de göstergenin rastlantısallığı ilkesini, bu rastlantısallığın göreli niteliğini vurgulayarak sınırlamaya çalışmıştır. (…)
Ernesto Laclau
Akıntıya Karşı Dergisi, Çev: Meltem Ahıska, Sayı:1, 1985