(…)
Her şey cevap verir diye düşünmüşler Cai Singh ve Baudelaire bir asır arayla, gözlemevinin en yüksek kulesindeki cihannümadan, ona irtibatın anahtarını verecek sistemi, o şifreli şebekeyi aramış olsa gerek sultan: daha en baştan astral çeliğin ciğerlerinde olmasa, suların yeşil göğsünü bir indirip bir kaldıran güneşin ve ayın sinsi çekiminde olmasa, dünya denen bu hayvanın ağır bir atalet içinde boğulup gideceğini bilmemesi mümkün müydü? (…)
Cai Singh gözlemevlerini zarif bir hayal kırıklığından yaptırmıştı belki, artık askeri fetihlerden yana bir beklentinin kalmadığı çöküş döneminden, hatta atalarının rayihalı ve müzikli zamanlarda ılık yıldızlarla dolu bir semayı tercih ettikleri haremlerden duyduğu hayal kırıklığından; göğün yükseklerindeki harem, o fethedilmez boşluk, mermer rampaların hudutlarında arzusunu kabartıyordu sultanın; beyaz tavus kuşları ve uzak köy ateşleriyle dolu geceleri, nazarları ve makinaları, kaplan postu desenli mor ve yeşil kaosa çekidüzen verirdi: ölçmek, hesaplamak, alamak, parçası olmak, içine girmek, daha az yoksul ölmek, bu elmas kakmalı anlaşılmazlıkla göğüs göğüse savaşmak, şifresinden bir parça koparmak, en zorlu duruma, tutulma tahminine varsayımın okunu gömmek, o ışıltılı ve düşman at sürüsünün dizginlerini zihnin yumruğunda zaptetmek. (…)
Julio Cortázar
“Gözlemevi”, Çev: Aslı Biçen, Everest Yay., 2017, ss. 18, 37
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Julio Cortázar” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/julio-cortazar adresinden ulaşabilirsiniz.