Eki
30
2023
--

Küllük Dergisi (1940) (pdf)


Küllük, 1940 yılında Alaeddin Hakgüder’in sahipliğinde/yönetiminde tek sayı yayınlanabilen fikir ve sanat dergisidir. Yazarları arasında Abidin Dino, Abidin Nesimi, Asaf Halet Çelebi, Fikret Adil, Hasan İzzetin Dinamo gibi isimler bulunan dergi ilk sayısında yer alan Orhan Veli şiiri nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nca kapatılır. (Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı)


Küllük Dergisi’nin ilk ve tek sayısını pdf dosyası biçeminde https://filedn.eu/lpwTKmJuSKCLNjzDCWvh2dm/kulluk/kulluk-01.pdf adresinden arşivleyebilirsiniz.



May
11
2023
0

Çakır Hikâyeci Sait Faik’i saygıyla anıyoruz…

(…) Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak (…) İlk çağlardaki canavar halini bulacak.

Bir kere suyumuza alışmağa görsün. Onu canavar haline getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayacağız.

SAİT FAİK
“Dülger Balığı’nın Ölümü” adlı hikâyesinden…


EVV3L kapsamında yer alan
‘Sait Faik İlgileri ve Çalışmaları’ (2007-2022)

https://evvel.org/ilgi/sait-faik
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/2
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/3
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/4
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/5
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/6


1954 yılında İlhan Berk’in Sait Faik
için yazdığı “requiem”lerden biri…

(Bu şiir öncelikle “Yenilik” Dergisi’nde,
ardından Seçilmiş Hikâyeler’de yayımlanmıştır.)


Nis
07
2023
0

66 Yıldır Yeniden Ölen Adam: Sait Faik

S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?

Ece Ayhan:
Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.


Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.

Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı derginin Mart-Nisan 1957 tarihli 62. sayısı çok önemlidir. Önemlidir çünkü modern edebiyat tarihimizde ilk kez kayda değer şekilde -dimdik durarak, topluca ve ayağa kalkarak- bir edebiyat yarışmasının(armağanının) sonucuna ve dağıtımındaki haksızlığa karşı çıkılmıştır. Salim Şengil ve “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi çevresinde yer alan yazarlar, 1957 yılının “Sait Faik Hikâye Armağanı”nın adil bir şekilde dağıtılmadığına işaret etmişlerdir; derginin 62. sayısı “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” adında oylumlu bir dosyaya ayrılmıştır. Salim Şengil ve arkadaşlarının iddiası; 1954-57 yılları arasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Varlık Dergisi çevresindeki yazarlara haksız bir şekilde dağıtıldığı yönünde eleştirel bir bakış içeriyor. Dosyanın başında Salim Şengil’in açıklaması ve Seçilmiş Hikâyeler dergisi çevresinin “Sait Faik Hikâye Armağanı”ndan çekilişinin, ayrılışının öyküsü ile açık/sert bir mektup yer alıyor. Ardından konuya ilişkin olarak Attila İlhan‘ın “İş İştir”, Burhan Arpad‘ın “Sait Faik Adına Saygı Gerekir”, Tevfik Çavdar‘ın “Varlık Sanat Tekeli” ve Orhan Duru‘nun “Maskeli Balo” adlı ağır eleştiri yazıları yer almaktadır. Ciddi haksızlıklara karşı yayımlanan bu dosyada kısa bir soruşturma da gerçekleştirilmiş… Soruşturmaya Fikret Otyam, Ece Ayhan, Çetin Altan, Suat Taşer, Tarık Buğra, Mehmed Kemal, Sabahattin Batur, Vüs’at O. Bener, Baki Kurtuluş, Nezihe Meriç, Muzaffer Erdost, Güner Sümer, Tarık Dursun K., Orhan Duru, Tevfik Çavdar, Celâl Vardar, Sevgi Batur, Şükran Özkutlu, Can Yücel, M. S. Arısoy, Mahmut Makal ve Tektaş Ağaoğlu cevap vermiş. Soruşturma cevaplarının çoğu Sait Faik Hikâye Armağanı’nda yaşanan haksızlığı işaret ediyor…

Seçilmiş Hikâyeler dergisinin 1957’de sergilediği “karşı duruş ve haklı tepki” bize şunu göstermektedir: “Günümüzdeki hakkaniyetsiz edebiyat yarışmaları, edebiyat oligarşisi, edebiyat kâhyaları, üleştirmenler ve ödüllendirme sistematiği arasındaki habis birliktelik “yeni” bir şey değil… Yeni olan şey, söz konusu  habis birlikteliğe tepkisiz kalışımız…”

Sonuçta, Evvel fanzin kapsamında (sözkonusu edebi ayaklanmadan tam 61 sene sonra, yani 2018 yılında) herkese ibret olsun diyedir, “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinin “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyasını tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

Hamiş: 66 yıl sonra, günümüzde, hâlâ aynı yerde saydığımızı görmek beni üzüyor.

Oca
10
2020
--

Nâzım Hikmet ve Sait Faik (1950, Burgaz Adası, Vedat Günyol Arşivi’nden)


Yeni Ufuklar Dergisi, Haziran 1976, Sayı: 273
(Vedat Günyol Arşivi’nden…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden, Sait Faik başlıklı ilgilerin tümüne ise https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
18
2019
--

Sait Faik 113 Yaşında! Sait Faik’in Şiirlerine Dair Buluntular… UPAS Yayın’da!

Sait Faik’in şiirlerine dair önemli bir araştırmanın tam metnini https://upas.evvel.org/?p=468 adresinden okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik aresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
31
2019
--

Sait Faik ve Doktor Besançon

EVV3L’in sıkı takipçilerinden -eksik olmasın- Halûk Cengiz, Sait Faik’e dair ilginç bir buluntu paylaştı. Buluntuyu ve buluntuya dair Halûk Cengiz’in oluşturduğu bilgi notunu aşağıda ilginize sunuyoruz. (Zy)


saitfaikmuzesi.org adresinde kronolojik bir liste bulunuyor. Bu listede Sait Faik’in muayene için Paris’e seyahatiyle ilgili olarak şu ifadeler yer alıyor:

29 Ocak 1951: Doktor Kazım İsmail Gürkan’ın tavsiyesiyle Doktor Justin Besançon’a muayene olmak için Paris’e gider. Doktor, on beş gün kadar hastanede yatması ve karaciğerinden parça alınması gerektiğini söyler. Bütün bunlardan korkan Sait Faik beş gün sonra İstanbul’a döner.

Nazlı Karabiyikoğlu tarafından artfulliving.com.tr‘de kaleme alınan “Sait Faik’in Paris’teki Bilinmeyen Beş Günü” başlıklı yazıda şu bilgilere yer verilmiş:

“(…) Sait Faik’in karaciğer problemleri ilerleyince Burgazada’da artık tam zamanlı kaldığını, tedavi için Fransa’ya gittiğini, hepimiz biliriz -kitaplarının biyografi kısmında yazanlar ezberimizdedir-. Wikipedia’yı açabilirsek şu bilgiyle karşılaşabiliriz: “Yazara, 1948 yılında siroz teşhisi kondu. Sık sık doktorlara da görünmesine rağmen hastalığının kötüye gitmesi üzerine 1951 yılında Fransa’ya gidip orada tedavi olmaya karar verdi. 31 Ocak 1951’de amcası ve Samet Ağaoğlu’nun desteği ile gittiği Paris’te sadece beş gün kalıp, İstanbul’dan uzakta öleceği ve tedavinin ağırlığının korkusu ile geri döndü. Sait Faik, daha sonra amcasına yazdığı bir mektupta geri dönüş sebebini doktorlarla olan konuşması ile hastaneye yatması kararı verildikten sonra düştüğü panik ve yaşadığı kriz olarak açıkladı. Paris’teki doktorlar, Sait Faik’e ciğerinden parça almaları gerektiğini söyleyince yazar paniğe kapılmıştı. Fransa’dan döndükten bir hafta sonra pişman oldu. Annesinin de baskısıyla Paris’e tedavisine geri dönme arzusunu ölene kadar muhafaza etti. Paris yolculuğunun ardından büyük bir umutsuzluğa düşen Abasıyanık, aynı zamanda yazarlık kariyerinin en verimli günlerini geçirmeye başladı.” Peki gerçekten ne olmuştu o beş günde Sait Faik’e? Onu Paris’ten kaçarcasına uzaklaştıran sadece ciğerinden alınacak parçanın verdiği panik miydi? Ne hissediyordu Sait Faik? Ne yiyor, ne içiyor, kendine dar ettiği o beş günde aslında ne yapıyordu? (…)”

Naim Tirali’nin (o tarihlerde Tirali de Paris’tedir ve sıklıkla birliktedirler) 16 Mayıs 1975 tarihli Milliyet Sanat’ın 132. sayısında yayımlanan yazısı önemli. (Bkz:“Sait Faik’in Paris’teki Bilinmeyen Beş Günü” )

İnsan Ömrü başlıklı kitabın bendeki 1945 yılında yapılan 3. baskısı. Ne yazık ki kitabı dilimize çeviren Sadık Gören, kitaba bir önsöz yazmış olmasına karşın doktorun kimliğine ilişkin pek fazla bir bilgi vermiyor. Sadece “Fransa tıp âleminin meşhur simalarından olan Doktor Besançon’un İNSAN ÖMRÜ adını verdiği eserini kısaltarak dilimize çevirdim” diyor. Bu konuda oldukça fazla kaynağa rastladım. Ama hep benzeri bilgiler paylaşılıyor. Ne var, hemen hepsinde tam adı Justin Besançon olan doktorun adı Doktor Besançon olarak anılıyor. 1940’ların ortalarında “Fransa tıp âleminin ünlü simalarından” olan, 1951’de Sait Faik’in tedavi amacıyla gidip görüştüğü doktor bence bu doktor Justin Besançon olmalıdır.

Halûk CENGİZ
halukcengiz57@gmail.com
30 Temmuz 2019


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

May
12
2018
--

Araştırma/Makale: “Sait Faik’in Şiirlerine Dair Önemli Bulgular” (Zafer Yalçınpınar)

2014 yılından günümüze ‘Sait Faik Araştırma Atölyesi’ kapsamında Sait Faik’in yaşamına ve eserlerine dair çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu doğrultuda Sait Faik’in kaleme aldığı şiirlere ilişkin bazı bulgulara ulaştık ve söz konusu bulguları Sait Faik okuyucusuyla/araştırmacısıyla paylaşmaktan gurur duyuyoruz.

İlkin, Sait Faik’in şair yönüne ilişkin birkaç ifadeyi öncül olarak dikkate almak gerekiyor. Ece Ayhan, birçok yazısında Sait Faik’ten “Çakır Hikâyeci” olarak bahseder. [1] ‘Çakır Hikâyeci’ benzetmesinin ardındaki birincil anlamın Sait Faik’in bakışları ya da göz rengiyle/yüz ifadesiyle -ve sürdüğü bohem yaşamıyla- sürekli çakırkeyif bir görüntü sergilemesi olduğu düşünülebilir. Ancak, Ece Ayhan bu benzetmeyi Sait Faik’in ‘yarı hikâyeci-yarı şair’ olduğunu iddia ederek açıklamıştır. Bununla birlikte, Ece Ayhan, ikinci yeni şiir akımının tümünü ima ederek, Sait Faik’in ‘Alemdağ’da Var Bir Yılan’(1954) adlı kitabı ile Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ‘Çocuk ve Allah’(1940) adlı kitabından doğduklarını söylemiş, bu iki esere verdiği önemi kendi varoluşuyla ve ikinci yeni şiir akımının poetikasıyla vurgulamaya çalışmıştır. Gerçekten de Sait Faik’in ‘Alemdağ’da Var Bir Yılan’ adlı kitabındaki hikâyelerin anlatım tarzı son derece şiirseldir: Bu hikâyeler neredeyse ‘düzyazı şiir’ olarak tanımlanan biçemle eşleşecek kadar yoğun bir şiirsel dil ve imgesel alan derinliği içerir.

 


“Şimdi Sevişme Vakti”, Sait Faik, Yenilik Yayınları, 1. Baskı, 1953

 

‘Şimdi Sevişme Vakti’, Sait Faik’in yayımlanmış ilk ve tek şiir kitabıdır. Kitap, ilkin 1953 yılında Yenilik (Aylık Fikir ve Sanat Gazetesi) çevresinin kurduğu Yenilik Yayınları tarafından basılmıştır. (Yenilik Yayınları o yıllarda Nurullah Ataç, Cahit Külebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Salâh Birsel’in eserlerini yayımlamaktadır.) ‘Şimdi Sevişme Vakti’nin ilk baskısının Varlık Yayınları’ndan değil de Yenilik Yayınları’ndan gerçekleşmesi Sait Faik’in özellikle “şiir” konusunda Yaşar Nabi Nayır’la ayrışmasının önemli bir göstergesidir. Sait Faik, şiirlerini yayımlatmak için Varlık Dergisi’ne ve Yaşar Nabi Nayır’a güvenmemektedir. Bu güvensizliğin ardında birçok sebep vardır ancak en önemlisi Yaşar Nabi Nayır’ın ‘Güdümlü Edebiyat’ başlığını savunarak yenilikçi genç şairlere, yazarlara ve yeni neslin fikirlerine karşı takındığı olumsuz, itici ve statükocu tavırlardır. Zaman zaman Oktay Rifat’in ve Orhan Veli’nin de işbu tavırlarından ötürü Yaşar Nabi Nayır’ı kınadığı ve bir süreliğine Varlık Dergisi’nden -Sait Faik’i de ikna ederek, birlikte- uzak durduğu bilinmektedir.[2] Daha sonraki yıllarda Yeditepe Dergisi ile Seçilmiş Hikâyeler Dergisi çevresi, Varlık Dergisi-Yaşar Nabi Nayır’ın statükocu tavırlarına karşı kesenkes ve şiddetli bir cephe oluşturmuştur. [3]

Sait Faik’in 11 Mayıs 1954 tarihindeki vefatının ardından, 1954 yılının Temmuz ayında yayımlanan Varlık Dergisi’nin 408. sayısı, “güdümlü edebiyat” tarihimizin kötücüllüğü açısından çok önemli bilgiler ve belgeler taşımaktadır. Yaşar Nabi Nayır, kendisine gelen eleştirilere ve baskılara dayanamamış, zorunlu açıklama mahiyetinde “Sait Faik İçin Notlar ve Sait Faik’in İlk Şiirleri” başlığı altında uzun bir yazı kaleme almıştır. Yazıda, Sait Faik’in Yaşar Nabi Nayır’a gönderdiği ilk şiirler olumlu-olumsuz yönlerden eleştirilmekte ve Sait Faik’in mektubuyla birlikte paylaşılmaktadır. İşbu yazı kapsamında paylaşılan Sait Faik şiirleri, “Evime Dönüyorum” ile “Hasretimin Bittiği ve Başladığı Yer” adlı şiirlerdir. Her iki şiir de ‘Şimdi Sevişme Vakti’nin 1953’ten günümüze uzanan baskılarında bulunmamaktadır.[4] Yaşar Nabi Nayır, Temmuz 1954’teki söz konusu yazısında Sait Faik’in yaşantısını ve mizacını da çokça eleştirmektedir.

 


Varlık Dergisi, Temmuz 1954, Sayı:408, s.5

 

Bununla birlikte, Varlık Dergisi’nin Temmuz 1954 tarihli 408. sayısını asıl önemli kılan şey, dergide ilk kez yayımlanan “Yarı Belimiz” [5] adlı şiirdir. “Yarı Belimiz”, ancak Sait Faik’in vefatından sonra yayımlanabilmiştir! Bu şiir, Yaşar Nabi Nayır’ın Sait Faik hakkındaki yazılarından ayrıksı olarak derginin 5. sayfasında yer almıştır. Şiirin editöryal olarak Yaşar Nabi Nayır tarafından bir süre “bekletildiği-ötelendiği” anlaşılmaktadır! Daha da önemlisi şudur; “Yarı Belimiz” adlı şiir (çok büyük bir ihtimalle Sait Faik’in isteği/vasiyeti dışında!) ‘Şimdi Sevişme Vakti’nin 1958 yılında Varlık Yayınları tarafından gerçekleştirilen 2. baskısında yer almakta ve günümüze uzanan 1970-2000 yılı Bilgi Yayınevi baskıları ile 2014 ve sonrası İş Bankası Kültür Yayınları’nın  yeni baskılarında da (hiçbir editöryal not ya da uyarı içermeden) bulunmaktadır! Üstelik, ‘Şimdi Sevişme Vakti’nin Varlık Yayınları’ndan gerçekleşen 1958 yılındaki 2. baskısının hiçbir yerinde “2. Baskı” gibi bir ifade de yazmamaktadır! Şimdi Sevişme Vakti, Varlık Yayınları tarafından -Sait Faik’in ölümünden yaklaşık 4 yıl sonra- ilk kez yayımlanmış gibi sunulmuştur! Bu durum, tıpkı Sait Faik’in ölümünün ardından Sait Faik Öykü Ödülü’nün icat edilmesi gibi son derece talihsiz bir durumdur; güdümlü edebiyatın kötücül hilelerinden biridir!

 


“Şimdi Sevişme Vakti”, Sait Faik, Varlık Yayınları, 2. Baskı, 1958

 

Sait Faik’in ‘Şimdi Sevişme Vakti’ adlı şiir kitabının eski baskılarında(Yenilik, Varlık, Bilgi, İş Bankası Yay. baskılarında) yer almayan iki şiirin daha farkına vardık. Bu şiirlerden ilki “Sanki Burda Değilim” [6] adlı şiirdir. Şiir, Muzaffer Uyguner’in 1988 yılı Sait Faik Müzesi arşiv-envanter tasnifine göre 99 numaralı kayıttır. Varlığının farkına vardığımız ancak henüz tam metnine ulaşamadığımız bir şiir ise “Aleko”[7]dur. Sait Faik’in ‘Aleko’ adlı şiiri, en eski İstanbul meyhanecilerinden biri olan ‘Aleko’ya ithafen kaleme aldığı düşünülmektedir. Bu şiirin, Sait Faik tarafından -kendi imkânlarıyla- yayımlanan ‘Semaver’ adlı öykü kitabının 1936 yılındaki ilk baskısının kapağında bulunduğu tahmin edilmektedir.

Sonuçta, Sait Faik’in şiirlerine ve şairane yaşamına dair araştırmalarımız sürüyor… Sait Faik’in tüm dostlarını ve sıkı şiir/sıkı edebiyat okurunu araştırmalarımıza destek vermeye davet ediyoruz.

Sahicilikle,
Zafer Yalçınpınar
Kasım 2017


[1] “Ece Ayhan-Şiirin Bir Altın Çağı”, YKY, 1993, ss.124-128

[2] Olumsuzlama ifadesi, Oktay Rifat tarafından Yeditepe Dergisi’nin yayın yönetmeni olan Hüsamettin Bozok’a gönderilen mektuplarda (1953-1955) açıkça görülmektedir. (Bkz: “Oktay Rifat İçin”,  Sempozyum+Belgeler, Hazırlayan: Güven Turan-Yücel Demirel, Temmuz 1999, YKY)

[3] Tahir Alangu’nun hazırladığı “Sait Faik için” adlı armağan/derleme kitap 1956 yılının Nisan ayında Yeditepe Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Bununla birlikte, ‘Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’ de 1955 yılında Sait Faik için iki cilt oylumunda özel sayı yayımlamış ve Varlık Dergisi ile Yaşar Nabi Nayır’ın ‘Güdümlü Edebiyat’ adına icat ettiği Sait Faik Öykü Ödülü’nü kapsamlı olarak eleştirmişlerdir. Sait Faik Öykü Ödülü/Yarışması günümüzde hâlâ sürdürülmektedir.

[4] 2003 yılında Sevengül Sönmez’in yayıma hazırladığı ve YKY tarafından yayımlanan “Şimdi Sevişme Vakti ve Diğer Şiirleri” adlı kitapta, söz konusu iki şiir “Diğer Şiirler” bölümünde yer almaktadır.

[5] “Yarı Belimiz” adlı şiirin önemini vurgulayan, işaret eden ve araştırma atölyesi kapsamındaki bulgulara ulaşmamızı sağlayan Şükret Gökay’a çok teşekkür ederim. Ayrıca, Varlık Dergisi’nin Temmuz 1954 tarihli yazısını vurgulayan, işaret eden ve hikâyeci Mahmut Makal ile kapsamlı bir söyleşi gerçekleştiren Tekin Deniz’e de çok teşekkür ederim.

[6] Bkz: “Sait Faik-Bitmemiş Senfoni”, Hazırlayan: Muzaffer Uyguner, Bilgi Yayınevi, 1988, s.127. (2003 yılında Sevengül Sönmez’in yayıma hazırladığı ve YKY tarafından yayımlanan “Şimdi Sevişme Vakti ve Diğer Şiirleri” başlıklı kitapta, “Sanki Burda Değilim” adlı şiir “Diğer Şiirler” bölümünde yer almaktadır.)

[7]  Bkz: “Sait Faik-Karganı Bağışla”, Mektuplar, Hazırlayan: Sevengül Sönmez, YKY, 2003, s. 63


Hamişler:

1/ Makalenin -pdf dosyası biçemini- https://bit.ly/saitfaiksiirleri adresinden arşivleyebilirsiniz.

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

May
11
2018
0

Buluntu: “Sait Faik Armağanı Üzerine Yaşar Nabi’nin Tuhaf Cevapları” (1955)

sanatlar1

Haziran-Temmuz 1955 tarihli “Sanatlar” dergisinde yer alan
“Armağan Masalı” başlıklı tepkisel dosyayı tekrardan yayımlıyoruz.
Dosyanın tam metnine https://bit.ly/saitfaikarmagani1955 adresinden ulaşabilirsiniz.


EVV3L ve taifesi olarak, çok uzun zamandır, ödüllendirme sistematiğine karşıyız. Bugün “edebiyat ödülleri müessesesi” tarafından sergilenen kötücül/kalitesiz/yalancı tavırların tümü haklılığımızı teyit ediyor. (Bkz: Türkiye’de Edebiyat Ödülleri Nasıl Verilir?) Peki, bu tip hadiseler, haksızlıklar geçmişte yaşanmadı mı? Yaşandı. Yerden göğe kadar yaşandı hem de…  1950’lerin sonunda Sait Faik Armağanı’na ilişkin olarak süren tartışmaların bir bölümünü Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyada açık açık görmekteyiz.

Şimdilerde, Sait Faik Armağanı’na ilişkin çok önemli bir dosyaya daha ulaştık. Sait Faik Armağanı’nın ilk kez düzenlendiği 1955 yılında da çok büyük bir tartışma yaşanmış; Celal Hoşgör tarafından İstanbul’da yayımlanan “Sanatlar” Dergisi, Haziran-Temmuz 1955 tarihli 3. sayısında tartışmayı dikkatlice ele almış, çok önemli bir “tepki” koymuş ve dosya kapsamında Yaşar Nabi‘ye çeşitli sorular sormuş. Yaşar Nabi‘nin verdiği cevaplar ise tuhaf… Sanatlar Dergisi’nde, 1955 yılında yayımlanan tepkisel dosyanın tam metnine https://bit.ly/saitfaikarmagani1955 adresinden ulaşabilirsiniz.

İyi okumalar dileriz.

Sahicilikle
Zy


 

S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?
Ece Ayhan: Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.


Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18  mb.)adresinden ulaşabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
01
2018
--

Sait Faik Araştırma Atölyesi ve Bilişsel Haritalama // Altıncı Bölüm // ‘Şimdi Sevişme Vakti’ şiirleri üzerine… // 7 Aralık 2018 Pazar // NHKM, Kadıköy

Sait Faik’in edebiyatına ve yaşamına dair yeni bulgular ile bakış açıları elde etmek amacıyla, Sait Faik Müzesi çevresince gönüllülük esasında yürütülen “Sait Faik Araştırma Atölyesi” çalışmalarının altıncı bölümü 7 Ocak 2018 Pazar günü, Kadıköy-Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde devam ediyor…

7 Ocak’ta, 14.00-18.00 saatleri arasında, Kadıköy-Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde yürütülecek atölye çalışmalarında, Sait Faik’in “Şimdi Sevişme Vakti” adlı şiir kitabı kapsamında bir oturum gerçekleştirilecek ve elde edilen bulgular ile kavramsal ilişkiler, Sait Faik Odaklı Bilişsel Harita ve diğer türev haritalara eklenecektir.

Türkiye’de, edebiyat alanına yansıyarak Sait Faik odağında gerçekleştirilen ilk “Bilişsel Haritalama” çalışmalarına ilişkin ayrıntılı bilgilere https://saitfaikmuzesi.org/sait-faik-odakli-bilissel-haritalama/ adresinden ulaşabilirsiniz.


Moderasyon: Şükret Gökay


Bilişsel Haritalama; belli bir konuyu odak alan öznel algıların birleşimi ile kavramlar, olgular, unsurlar arasında kurulan nedensellik ilişkilerini (nedenselliğin derecesini ve etkileşim yönünü) ortaya çıkarmaya yarayan bir grafik temsil/analiz yöntemidir.

Atölye çalışmaları kapsamında, şu ana kadar 33 katılımcının ortak uygulamalarıyla hazırlanan dört adet bilişsel harita taslağı bulunmaktadır. Çalışmalar sonucu elde edilen kavramlar ve kavramlar arası ilişkiler, yaklaşık 200 unsurdan oluşan ve atölye katılımıyla birlikte sürekli genişleyen/büyüyen Sait Faik Odaklı Bilişsel Harita’ya eklenmektedir.

Üzerinde çalışılan bilişsel haritaların listesi aşağıdadır.

  • Sait Faik Odaklı -büyük- Bilişsel Harita (200 kavram/unsur)
  • ‘Lüzumsuz Adam’ Hikâyesi Ekseninde Bilişsel Harita (36 kavram/unsur). Haritaya https://bit.ly/luzumsuzadambh linkinden ulaşabilirsiniz.
  • ‘Papaz Efendi’ Hikâyesi Ekseninde Bilişsel Harita (23 kavram/unsur). Haritaya https://bit.ly/papazefendibh linkinden ulaşabilirsiniz.
  • ‘Mektup’ Hikâyesi Ekseninde Bilişsel Harita (51 kavram/unsur). Haritaya  https://bit.ly/mektupbh  linkinden ulaşabilirsiniz.
  • ‘Son Kuşlar’ Hikâyesi Ekseninde Bilişsel Harita (33 kavram/unsur). Haritaya https://bit.ly/sonkuslarbh linkinden ulaşabilirsiniz.

Moderasyon: Şükret Gökay

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi şurada;
https://goo.gl/maps/4thmKj8YpJq

Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/174659899799231/

6 Ocak 2018 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nden kupür…


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
01
2017
--

Sait Faik için… (Oktay Rifat)

Yeditepe Dergisi, 1 Haziran 1954, Sayı:62
(Büyütmek için tıklayınız…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Sait Faik başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
01
2017
--

Sait Faik’in Sağlığı ve Eserleri Hakkında…

‘Sait Faik’in Son Fotoğrafı’ (Özdemir Asaf ile…)


Sıkı çevirmen Bülent Kale, Karga Mecmua’nın Kasım 2017 sayısı kapsamında Sait Faik’in sağlığı ile eserleri arasındaki ilişkiyi irdeleyen önemli bir yazı kaleme almış… Yazının tam metnini https://www.kargamecmua.org/dergi/sayi/120/4408 adresinden okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Sait Faik başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
22
2017
--

Efemera: “İlk kez… Göğe Bakma Durağı” (Turgut Uyar, Yeditepe Dergisi, 1 Mayıs 1956)


“Turgut Uyar’ın ‘Göğe Bakma Durağı’ adlı efsanevi şiiri, ilk kez Yeditepe Dergisi’nin 1 Mayıs 1956 tarihli 106. sayısının 2. sayfasında yayımlanmıştır. (Göğe Bakma Durağı, -ilk ke yayımlanışının üç yıl sonrasında -1959 yılında Açık Oturum Yayınları tarafından yayımlanan “Dünyanın En Güzel Arabistanı” adlı şiir kitabına girmiştir.) Yeditepe Dergisi’nin 1956 yılındaki söz konusu 106. sayısı -Sait Faik’in ölüm yıldönümüne denk gelen bir Mayıs ayı olması sebebiyle- ağırlıklı olarak Sait Faik’i anma yazılarıyla yüklüdür ve aşağıdaki kupürden görüldüğü üzere Orhan Veli, o yıllarda ‘yeni şiir’in temsilcisi olarak kabul edilmektedir…” (Z. Yalçınpınar)


Yeditepe Dergisi, 1 Mayıs 1956, Sayı: 106


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Turgut Uyar başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/?s=turgut+uyar adresinden, “Yeditepe Dergisi ve Yayınevi” ilgilerine ise https://evvel.org/ilgi/yeditepe-dergisi ulaşabilirsiniz.

Kas
02
2017
--

Yelken Dergisi, Sait Faik Müzesi’nde..

Yelken Dergisi‘nin 1963’te yayımlanan 79. sayısında Sait Faik’in “Bir Zamanlar” adlı şiirinin eski Türkçe bir elyazması bulunuyor. (Bu şiir, Sait Faik’in ‘Şimdi Sevişme Vakti’ adlı şiir kitaplarının tüm baskılarında yer almaktadır.) 2014 yılında vefat eden Rasih Nuri İleri‘nin Sait Faik’e ilişkin çok önemli birkaç anısını da kapsayan işbu dergiyi Burgazada Sait Faik Müzesi‘ne armağan ettim. Bu paylaşıma vesile olan Gürkan Şakrak‘a ve Burgazada Sait Faik Müzesi yöneticilerine minnettarım.

Yelken Dergisi’ni ve söz konusu buluntuyu https://bit.ly/saitfaikyelken adresinden inceleyebilirsiniz.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar


Önemli Bir Not: Önümüzdeki günlerde, Sait Faik Araştırma Atölyesi kapsamında Sait Faik’in şiirlerine dair gerçekleştirdiğimiz çalışmalar ile elde ettiğimiz sonuçları bütünleyen bir yazı kaleme alacağım ve paylaşacağım.


İncelemek için; https://bit.ly/saitfaikyelken


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

May
13
2017
--

“Sait Faik için…” (1956, Yeditepe Yayınları)

Tahir Alangu tarafından hazırlanan 1956 yılının Nisan ayında yayımlanan
“Sait Faik için” adlı derleme kitap… (Kapak: Metin Eloğlu)



EVV3L kapsamında yer alan
‘Sait Faik İlgileri ve Çalışmaları’ (2007-2017)

https://evvel.org/ilgi/sait-faik
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/2
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/3
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/4
https://evvel.org/ilgi/sait-faik/page/5



Hamiş:  EVV3L kapsamında yayımlanan “Yeditepe Dergisi ve Yayınevi” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/yeditepe-dergisi adresinden ulaşabilirsiniz.

May
01
2015
0

Orhan Veli: “Üşüdüğümden çok, utanıyorum…” (1948-1950)

ORHAN VELİ’DEN NAHİT HANIM’A…

10/10/1948 tarihli mektuptan;

“(…) Neyse… Şiirlerimi soruyorsun. Henüz bir şey yok. Ama yakında olacağını sanıyorum. Yazdığım zaman önce sana gönderirim. Kitaplarımdan hiçbir iş çıkmadı. Saygılı Yosma’yı bastıramıyorum. Antigione’nin müsveddesi Ertuğrul Muhsin’de. Sana gönderebilecek duruma gelince onu da yollarım. Oktay (Rifat)’ın piyesi hakkındaki yazıyı Varlık’ta neşretmek meselesine gelince, Yaşar Nabi’ye gösterdim. Neşretmek istemedi. Ben de bundan sonra Varlık’a yazmamaya karar verdim. Aynı şekilde Sait Faik de yazmayacak. (…)”

7/9/1950 tarihli mektuptan;

“(…) Şu anda sıkıntıdan çok üstün bir halet içindeyim: Hüzün! Çok hüzünlüyüm. Mamafih memnunum bu halden. Hiç olmazsa sıkıntılarımı unutuyorum. Hani senin iğne nazariyen vardır: Başağrısını geçirmek için iğne batırmak. Bu da öyle bir şey. Bu halimi iki bardak şarap içebilmiş olmaya borçluyum… Çok içtiğimden şikayet ediyordun. Çok içmeme imkân var mı. Ancak bulursam içiyorum…

Sen, Dora’dan aldığın parayla bir piyango bileti satın al. Belki bir şey çıkar. Bunu, halimin vaktimin iyi olduğundan söylüyorum sanma. Vaziyetim berbat. Mesela bu mektubu postayla gönderemeyeceğim herhalde. Bugün Dora’yı arayacağım. O yarın sabah Ankara’ya gidiyor, onunla göndermeye çalışacağım. Vaziyetimin kötülüğüne bir misal daha vereyim: Burada fena halde yağmurlar başladı. Tam bir kış havası. Buna rağmen benim değil pardesüm, ceketim bile yok. Yağmur altında dün gömlekle dolaştım. Üşüdüğümden çok, utanıyorum…”

ORHAN VELİ


Hamiş: İşbu mektuplar Milliyet Sanat Dergisi’nin 1 Kasım 1980 tarihli 11. sayısından (Yeni Dizi) alıntılanmıştır.

2. Hamiş: “Nahit Hanım kimdir?” diyenler https://tr.wikipedia.org/wiki/Nahit_Fıratlı adresine bakabilirler…

3. Hamiş: Oktay Rifat’in Yaşar Nabi’ye karşıtlığının temel nedeni için bkz: https://evvel.org/oktay-rifattan-husamettin-bozoka-mektuplar-1952-1954

Oca
26
2015
0
Kas
26
2014
0

SÖYLEŞİ: “Sait Faik Araştırma Atölyesi ve Bilişsel Haritalama Üzerine…” (Ö. Duygu Durgun)

sanatatak.com taifesinden Ö. Duygu Durgun Hanım, Sait Faik Araştırma Atölyesi ve Bilişsel Haritalama çalışmalarımız ile bu çalışmaların yönsediği serim süreci hakkında detaylı sorular sordu, biz de memnuniyetle yanıtladık. “Kültür Sanat’ta Oligarşik Tahakkümü Reddediyoruz” başlığıyla öne çıkan bu söyleşi, 30/10/2014 erişim tarihiyle https://sanatatak.com/view/Kultur-Sanatta-Oligarsik-Tahakkumu-Reddediyoruz/1170 adresinde Duygu Hanım’ın ön-yazısıyla yayımlandı. EVV3L’in sıkı takipçileri için bu önemli söyleşiyi aşağıda alıntılıyoruz ve Duygu Hanım’a gösterdiği ilgi için çok teşekkür ediyoruz.


 

Özgür Duygu Durgun: “Bilişsel haritalama” nedir  bize  anlatır mısınız? Web tabanlı bir proje mi, interaktif özelliği var mı? Kimler nasıl ve ne amaçla kullanabilir?

Zafer Yalçınpınar: “Bilişsel Haritalama” bir analitik serim süreci ve nitel araştırma yöntemidir. Yani, niceliği, sayısal ve çoklu doğrusal hiyerarşiyi, endüstrileşmiş istatistiksel analizi ön-planda tutmayan, araştırılan konunun niteliksel açıdan tüm hatlarını, tüm detaylarını, eğrisel varoluşunu, ihtiva ettiği nedensellikleri, kavramsal ve duygusal arka-planını ortaya çıkartmaya yarayan özel bir yöntem… 80’li yılların ortasından günümüze, dünyada, birçok disiplinde ve özellikle de sosyolojik araştırmalar alanında çokça kullanılıyor. Sosyoloji alanında web tabanlı uygulamaların çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Psikoloji alanında ise psikologların kişisel notlarında, bazı klinik çalışmalar ve klinik heyetler seviyesinde yaygındır. Biz, şimdilik, edebiyat alanında bu yöntemi bir odaklanma biçimi olarak kullandığımızdan ve 1000’lere yaklaşan örneklem hacmi ile çalışmadığımızdan endüstrileşmeyerek, çok insani bir şekilde yüz yüze görüşmelerle, odak grubu oturumlarıyla yürütüyoruz projeyi. Proje belli bir seviyeye geldiğinde geniş kitlelerle ağ ve bilgisayar uygulamaları aracılığıyla buluşacağız. Bu merhaleye gelmemize 2-3 sene var en azından… Bilişsel haritalamanın bilinen tanımı şöyledir: Belli bir konuyu odak alan öznel algıların birleşimi ile kavramlar, olgular, unsurlar arasında kurulan nedensellik ilişkilerini, nedenselliğin derecesini ve etkileşim yönünü ortaya çıkarmaya yarayan bir grafik temsil-analiz yöntemi…

Ö.D.D.: İlk defa Sait Faik ile edebiyat alanına yönelen bir bilişsel haritalama üzerine konuşuyoruz… Neden edebiyat ve neden Sait Faik?

Z.Y.: Bilişsel haritalama deneyimleri, Burgaz Adası’nda, Sait Faik Müzesi kapsamında kurduğumuz Sait Faik Araştırma Atölyesi’nin bir alt-başlığıdır. 2014 yılının ilk günlerinde ben, Şükret Gökay, Canan Cürgen ve Tekin Deniz dördümüz birlikte çalışarak kurduk atölyeyi… Ülkemizdeki edebiyatın özgürlüğe ve tahayyül gücüne ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Biz, edebiyata, edebiyatın özündeki kalb ve vicdan yoluna ulaşmaya çalışan ve dilsel göreliliğe inanan madencileriz. Günümüzde, kültür-sanat alanında, özellikle de edebiyat eleştirisi alanında görülen oligarşik tahakkümü, bağlamsızlığı ve kötücül yönetimi, yani tüm statükocu mekanizmaları reddediyoruz. İmgelemin özgürleşmesi için düşünürüz, şiirler yazarız, okuruz ve özgürlük tahayyülüyle yaşarız. Bilişsel haritalama bu tahayyül için son derece doğru bir yöntemdir. Bu yöntem, analitik süreç üzerinde tahakküm kurmayan özgür, ayrıca da basit bir yöntem; insanı, soruların ve retoriğin tahakkümü altında ezmeyen, algı ve tahayyül seviyesinde tutarlı, bulanık mantıkla çalışan imgesel bir yöntem… Atölye olarak maksadımızı şöyle tanımladık: Yeni yöntemler ile çeşitli bakış açıları geliştirerek Sait Faik’in edebiyatına ve yaşamına değinen “yeni” bulgulara ulaşmak… Sürekli gelişen ve kendini yenileyen projelerin icra edilmesi de uzgörümüzün en önemli bileşeni… Sait Faik ve edebiyatı bu özgür bileşeni, bu özgür yöntemi sonsuz derecede hak ediyor. Bu kapsamdaki her şeyi https://saitfaikmuzesi.org/sait-faik-odakli-bilissel-haritalama adresinden takip edebilirsiniz.

Ö.D.D.: Sait Faik’in hikâyelerini merkez alarak bugüne dek toplam dört atölye çalışması gerçekleştirdiniz. Peki, bu atölyelerde ”yeni” diyebileceğimiz neler keşfedildi Sait Faik’e dair, biraz bahseder misiniz?

Z.Y.: “Analitik serim” sürecinden “çıkarımlar elde etme” sürecine geçişte, binlerce sayfa kaleme alınabilir, alınacak. 1-2 sene içerisinde bu merhaleye de geçeceğiz. Bir sonuç bildirisini ve kitabını derleyeceğiz. Ama size birkaç misal vereyim… Günümüze kadar Sait Faik’in edebiyatındaki gerçeküstü öğeler ve bu öğeler arasındaki nedensellik ilişkileri imgesel düzlemde detaylı olarak incelenmemiştir. Bu alanda çeşitli kavramların kümelendiğini ve Sait Faik’in hayatında merkeziyet oluşturduğunu fark ettik. “Bohem Hayatı”, “Beyoğlu” ve “Flaneur” bu kavramlardan bazıları… Sonra, ada yaşamının belirleyicisi olan bir “Tecrit” faktörü vardır. Bu faktörün “Yazmak” edimiyle ilişkisi son derece ilginç… “Tecrit” ve bu kavramın ilişkide olduğu dolaylı nedensellikler Sait Faik’in yaşamı ya da edebiyatı üzerinde çok büyük bir etkiye, merkeziyete sahip… Diğer kavramlardan açık bir şekilde daha baskın “Ada” ve “Tecrit” kavramı. Örneğin “Aşk” ya da “Azınlıklar” hiç de merkezi değil. Örneğin, “Aşk” ya da “Sevgi” kavramı yıllardır bize sunulduğu gibi çok önemli, çok belirleyici çıkmadı, çıkmıyor araştırmalarımızda… Hatta duygusal açıdan bakıldığında “Sosyal Sürgün” kavramı Sait Faik’in edebiyatındaki diğer kavramlardan çok daha belirleyici görünüyor. Kümelenme açısından “Doğa” ve diğer canlılar -örneğin, balık- “Modern Birey” dediğimiz şeyden çok daha belirleyici etkileşimlere yönelmiş… Bir örnek de şu: “Mahalle ahlâkı”nın, aile ya da hukuk aracılığıyla sunulan klasik etikten daha önemli ve Sait Faik’in edebiyatında daha belirleyici olduğunu görüyoruz. Buradan, Sait Faik’in doğada özgürlüğü arayan biri olduğu, klasik etiği önemsemediği, özüt bir ahlâk ve yeni bir “de jure” yarattığı düşünülebilir. Bu noktalarda bir tür toplumsal “içerme” veya “dışlanma” analizi gerekiyor. Bu çıkarımları elimizdeki bazı metinlerle ve efemeralarla ilişkilendirmeye çalışıyoruz. Çelişkileri ve kesişimleri inceliyoruz. Çalışmalarımız ilerledikçe bazı değişimler de olabilir tabiî… Ama mesela, Sait Faik’in üzerinde edebiyat yayıncılığı veya dergiciliği cihetinden gelen çok büyük bir “editöryal tahakküm” olduğunu da sezinledik son incelemelerimizde… Yaşar Nabi’nin ve Varlık Dergisi çevresinin tahakkümüdür bu…

Ö.D.D.: Atölyelere kimler katılıyor?

Z.Y.: İnsanlar… Edebiyat öğrencileri, akademisyenler, adalar ve İstanbul kültürü hakkında kitap yazan dostlar, şairler, müzeciler, sosyologlar, araştırmacılar… Sanıyorum, bu insanların en önemli ortak özelliği Sait Faik’i ve yaşamını içselleştirmiş olmaları, kendilerine Sait Faik’i yakın hissetmeleri, kendilerini Sait Faik’le özdeşleştirmeleri…

Ö. D. D.: Sait Faik’in Lüzumsuz Adam hikâyesinden yola çıkarak oluşturulan bilişsel haritada dikkatimi çeken bir detay  ”Tutku”, ”Sosyal Sürgün” “Mahalle Ahlâkı” gibi kavramlar ve bu kavramların yanı başındaki numaralar oldu? Bu projenin sistematiğinden biraz bahseder misiniz? Numaralar ve bu tanımlar arasında nasıl bir ilişki var? Tanımlar, kavramlar nasıl oluşuyor veya seçiliyor?

Z.Y.: Odak grubu çalışmalarımızda aşamalı bir biçimde Sait Faik’in hikâyelerini okuyoruz ve ortak akıl yöntemiyle çeşitli kavramlar belirliyoruz. Sonra, katılımcılar belirlenen kavramlarla ya da karma olarak ya da isterlerse özgürce tamamen kendi kavramlarıyla haritalama yapıyorlar. Çizilen haritalar sayısal ve görsel olarak birleştiriliyor, üst üste konuluyor. Bilişsel haritalamanın temel notasyonu şöyle özetlenebilir: Bilişsel haritalarda kavramlar, unsurlar arasında görünen oklar “nedensellik ilişkisi”nin yönünü belirler. Örneğin bir ok, A unsurundan B unsuruna doğru çizilmişse, A unsuru B unsurunun nedeni, başlangıcı olarak, B unsuru da A unsurunun sonucu olarak kabul edilir. Bununla birlikte, çift taraflı olarak, A ile B unsurunun karşılıklı biçimde etkileştiği nedensel ilişkiler de bilişsel haritalarda görülebilir. Okların yanında yer alan sayılar ve pozitif veya negatif işaretler, nedenselliğin, ilişkinin gücünü, etki derecesini ve etki biçimini gösterir. A unsurundan B unsuruna çizilen bir okun “+” işaret taşıması A’nın B’yi “olumlu yönde etkilediğini” ya da “arttırdığını”, çizilen bir okun “-” işaret taşıması ise A’nın B’yi “olumsuz yönde etkilediğini” ya da “azalttığını” ifade eder.

Ö.D.D.: Projenin bundan sonraki süreçlerine dair neler söylemek  istersiniz?

Z.Y.: En önemli hedefimiz, Sait Faik ve edebiyatını incelemek üzere ön-plana çıkmış, akademik çalışmalar ve araştırmalar gerçekleştirmiş bazı yazarlarla, araştırmacılarla ve editörlerle görüşmek, çalışmak… Onlara haritalarımızı gösterip haritalarda onların dikkatini çeken unsurların, ilişkilerin neler olduğunu, haritalarda hangi teyitlerin veya çelişkilerin gerçekleştiğini araştıracağız. Yani bir “yeniden okuma” sürecinin, özeninin peşindeyiz. Ve tabiî onların zihnindeki Sait Faik haritasını da çizmeye çalışacağız. Ve son olarak; edebiyat ortalığında salınan okur ve yazarların, biraz “dilsel görelilik” konusu üzerine eğilmelerini ve biraz da felsefeyle ilgilenmelerini temenni ediyoruz. İnsanlığın gelişmesi ve imgelemin özgürleşmesi adınadır bu temenni…

Kaynak: 30 Ekim 2014, sanatatak.com

 


Hamişler:

1- Türkiye’de, edebiyat alanına yansıyarak Sait Faik odağında gerçekleştirilen ilk “Bilişsel Haritalama” çalışmalarına ilişkin ayrıntılı bilgilere https://saitfaikmuzesi.org/sait-faik-odakli-bilissel-haritalama/ adresinden ulaşabilirsiniz.

2- Sait Faik Araştırma Atölyesi’ne ilişkin ayrıntılı bilgiler ile atölyenin diğer faaliyetleri için https://saitfaikmuzesi.org/sait-faik-arastirma-atolyesi/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

3- EVV3L kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

May
11
2014
0

Viva Sait Faik! ISSUU’da…

Yıllar boyunca “hakiki emek” verip E V V E L kapsamında yayımladığımız Sait Faik buluntularının bazılarına, artık, ISSUU’dan da ulaşabilirsiniz… Çakır Hikâyeci’nin tüm “hakiki” dostlarına iyi okumalar diler, selâm ederiz. Bkz: https://issuu.com/adabeyi/stacks/39a3a8be1f204b1096c22a5aba189015


Her Yıl Yeniden Ölen Adam Sait Faik
(Seçilmiş Hikâyeler Dergisi Özel Tartışma Sayısı)
https://issuu.com/adabeyi/docs/olenadamsaitfaik

Sait Faik’in Açık ya da Gizli Kış Mekânları-2 (Ece Ayhan)
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikinacikyadagizlikismekanlari

Sait Faik Çevrilebilir mi? (Taner Baybars)
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikcevrilebilirmi

Sait Faik ve Sürrealizm (Ercüment Tuncalp)
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikvesurrealizm

Sait Faik’in Annesiyle Birkaç Saat (Azize Erten, 1955)
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikinannesiyle1955

Sait Faik’in Kişiliği ve Son Günleri (Özdemir Asaf)
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikozdemirasaf

Sait Faik’ten Kızgın Bir Mektup…
Bkz: https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikkizgin

“Sait Faik için” Seçilmiş Hikâyeler Özel Sayısı (1954)
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikicinsecilmishikayeler

Dost Dergisi ve Yayınevi’nin Sahibi Salim Şengil’in Anılarında Sait Faik
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaiksalimsengil

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi’nde Sait Faik
https://issuu.com/adabeyi/docs/ansiklopedisaitfaik

Sait Faik’ten Çeşitli Anketlere İlginç Cevaplar
https://issuu.com/adabeyi/docs/saitfaikilginccevaplar

Yorgan (Sait Faik)
https://issuu.com/adabeyi/docs/yorgan


Hamiş: Evvel Fanzin’in ISSUU alanında yer alan tüm özgür neşriyatların indeksine https://evvel.org/issuuindeksi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
20
2014
0

Sait Faik’ten Bedri Rahmi’ye Bir Soru: “Sen hiç Ziba mahallesi diye bir yer duydun mu?” (1954)

Sait Faik’in 1954 yılındaki vefatının ardından, aynı yıl birçok edebiyat, kültür-sanat dergisi ve gazetede Sait Faik’i yâd etmek -malesef bazıları da ‘hesabı, bakiyeyi, olumsuz söylentileri, eleştirileri kapamak’ (misal, Yaşar Nabi)- amacıyla çeşitli yazılar kaleme alındı, özel dosyalar yapıldı. Bu yazıların içerisinde yer alan anılardan en güzelleri Bedri Rahmi’nin kaleminden çıkmış. Bildiğim kadarıyla Bedri Rahmi Eyüboğlu, biri Cumhuriyet Gazetesi’nde diğeri de resmi bayramlarda yayımlanan Bayram Gazetesi’nde olmak üzere iki yazı kaleme aldı. Bedri Rahmi bu yazılarda, Sait Faik’le yaşadığı ilginç olayları (belki de hovardalıkları) Sait Faik’in benzersiz mizacına doğru yakınsayarak, yani Sait Faik’in “sivil insan” diyebileceğimiz özellikleriyle birlikte paylaşmış… 17 Mayıs 1954 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Bedri Rahmi’nin kaleme aldığı “Sait için…” adlı yazının tam metniyle Bülent Kale’nin “newalaqasaba” adlı mekânında karşılaştım. (bkz: https://newalaqasaba.wordpress.com/2011/11/18/sait-faik-105-yasinda/) İşbu yazıdan ilginç bir bölüm/hikâye aşağıdadır:

(…)
İçkiyi henüz kesmediği günlerden bir gündü. Beyoğlu’nda buluştuk. Bana,

―Sen hiç Ziba mahallesi diye bir yer duydun mu? ―diye sordu.

Böyle bir yerden haberim yoktu. Beyoğlu’nun yan sokaklarından birisine saptık. Kasımpaşa’nın Kurtuluş taraflarına uzayan yollarından geçtik. Vakit gece yarısını geçmişti. Hiç bilmediğim karanlık sokaklardan sonra gayet patırtılı birkaç kahve, birkaç meyhane arasında karar kıldık. Kahvelerden birisinde Sait’in ahbapları seslendiler. Ağır kamyon şoförlerine benziyorlardı. Bütün hallerinde uzun yolların hantal arabaların, belâlı yolculukların izleri vardı. Sait’i uzun zamandan beri tanımamış olsalar onunla bu kadar rahat konuşamazlardı. Masalarına yaklaştık. Bize gayet cömert ikramda bulundular. Sonra yandaki kahvelerden birisine geçtik Sait,

― Bak ―dedi―, ha bu uşaklar senun memleketludurlar…

Kırk beş elli yaşlarında bir adam kemençe çalıyordu. Onun yanıbaşında yedi sekiz yaşlarında bir çocuk aynı gayretle kendi kemençesini işletiyordu.

Bir Karadeniz havası ki sorma gitsin. Bütün mahalle ortasından koca bir testereyle ikiye bölünüyor sanırdınız. Yaşlı kemençeci kahvenin sahibiymiş, o kalktı. Onun kemençeyi kestiğinin farkına bile varmayan küçük habire kemençenin yayına çekiştiriyor, akla, hayale gelmeyecek sesler çıkarıyordu. Meğer küçüğün vazifesi sadece babasının sazına azamî gürültü çıkararak katılmakmış! Sait bir tablo seyreder gibi çocuğu seyrediyor, ikide bir,

― Vay anasını be!… Ulan bu sadece gürültü çıkarıyor, hiç bir şey çaldığı yok! ―diyordu.

Ziba mahallesinden Beyoğlu’na döndüğümüz zaman saat gecenin üçünü geçmişti. Beyoğlu’nda her yer kapalı idi. Yalnız bazı dükkânların kepenkleri altından ışık sızıyordu. Sait bunlardan birisine kabaca bir tekme attı. Kepenk aralandı. Girdik. Gene demin Ziba’da rastladığımız insanlara benzeyen kalender insanlar içki içiyorlardı. Sait bana bunları adlarıyle ve çoğunun adlarının başına, sonuna küfürler katarak tanıştırdı.

Taksim’de ayrılırken şafak söküyordu.

İçki yasağına kadar, yani altı, yedi sene evveline kadar Sait’in hayatı ufak tefek duraklarla bu tempoda işledi sanıyorum.

İstanbul’u, karış karış biliyordu. İstanbul’u turist gibi değil, yerlisi gibi değil; polisi, jandarması, bekçisi gibi değil, babasının evi gibi, cebinin içi gibi biliyordu.

İstanbul yedi tepeye kurulmuş derler, bu tepelerden sekizincisi de Sait’in kurduğu tepe olmalı. İstanbul’u Sait’in dilinden, Sait’in eserinden tatmamış olanlar, istedikleri kadar yerlisiyiz desinler, Sait’i okumadıkça Sait’in dilimize getirdiği ışıkla İstanbul’u kana kana seyretmedikçe, doğup büyüdükleri memlekette birer turist olarak yaşıyorlar demektir.
(…)

Bedri Rahmi Eyüboğlu
Cumhuriyet Gazetesi, 1954


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz. Bedri Rahmi başlıklı ilgiler ise şu adreste: https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi

Nis
18
2014
0

“Yahu, önüne baksana koskoca geminin tam göbeğine gitmekte mana var mı?” (Sait Faik)

Sait Faik’in vefatının ardından Bedri Rahmi’nin kaleme aldığı yâd yazılarından biri, 4 Haziran 1954 tarihli  Bayram Gazetesi’nde (resmi bayramlara mahsus gazetede, ki eskiden bayram günleri sadece “Bayram Gazetesi” yayımlanırdı) yayımlanmıştır. Bu yazıda Bedri Rahmi, Sait Faik’le birlikte giriştiği tehlikeli bir macerayı anlatır. Bu maceranın kısaltılmış bir anlatımıyla 9 Temmuz 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin “Seyahat” ekinde karşılaşıyoruz:

SAİT FAİK İLE BEDRİ RAHMİ O AKŞAM ÖLÜMDEN DÖNMÜŞTÜ

Sait Faik ile Bedri Rahmi Eyuboğlu, Sivriada’ya giderler. Fakat motor, Sivriada’ya yanaşır yanaşmaz Sait Faik küfre başlar. Nedeni de kıyıda 4-5 martı ölüsü görmüş olmasıdır. “Dün vurmuş olacaklar. Dün buraya bir sürü yabancı geldi. Tabancalarını tecrübe etmişlerdir” der. Daha sonra balıklar tutulur. Kıyıda güzel bir ateş yakılır. Yanlarında rakı, meze filan da vardır. Ateşin çevresinde rakılarını yudumlayarak muhabbete başlarlar. Fakat bir süre sonra Sait Faik, “Ben sıkıldım, döneceğim” der. Sait Faik ile gelenler bozulmuştur. Dönmeye karar verirler, bu kez de hava patlamıştır. Balıkçılar, “Yapma be Sait Beyciğim. Bak, kırk yıllık balıkçıyız, böyle havada yola çıkılmaz. Üstelik hiçbiriniz doğru dürüst kürek çekmesini bilmiyorsunuz. Başımıza bela çıkaracaksınız. Deniz, sabaha karşı düzelir, o zaman gideriz” derler. Sait Faik’in bütün bunları dinleyecek hali yoktur. Gecenin on birine doğru yola çıkarlar. Sabahın üçüne doğru Burgaz Adası’na varırlar. Sait Faik’in evine ayak bastıklarında annesi Makbule Abasıyanık, hâlâ uyumamıştır. Annesine, “Biz sana geceyi adada geçireceğiz dedik ya!” deyince, annesi şaşkınlığını gizleyemez: “Ben döneceğinizi biliyordum da, bu havada nasıl bunu başardınız, ona şaşıyorum.”

Bkz: https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/15276304_p.asp

 

Yukarıdaki paragrafta anlatılan maceranın Bedri Rahmi’nin kaleminden çıkan daha kapsamlı episodu şöyledir:

(…)
Balıkçılar bir ağızdan:

-Yapma be Sait Beyciğim. Kırk yıllık balıkçıyız böyle bir havada biz yola çıkmayız. Hiçbiriniz doğru dürüst kürek çekmesini bilmezsiniz. Başınıza bir belâ çıkaracaksınız. Deniz sabaha doğru düzelir, çıkarsınız.

Ne dedilerse para etmedi. Gecenin saat on birine doğru denize açıldık. Bizim motörü bir görseniz bu cesaretimize şaşardınız. Motörümüzün ne mal olduğunu bütün dostlarımız gibi Sait de pekâlâ bilirdi. Bizim motörcülüğümüze gelince buji temizlemekten başka bir tarafından anladığımız yoktu.

On birde çıktık demiştim ya, sabahın üçüne doğru burgaza vardık! Tepeden tırnağa sucuk gibi ıslanmıştık. Hiç unutmam bir ara Sait karanlıkta doğruldu. Müthiş bir telaşla bana döndü:

-Yahu önüne baksana koskoca geminin tam göbeğine gitmekte mana var mı?

Motörü büyük bir gayretle çevirdiğimi hatırlıyorum. Sait’in önümüzdeki gemi dediği şey, tâ Süreyya Paşa plajı dolaylarında parlayan bir ışıktı.

-Vay anam vay. Demek sen buraları böyle bilirsin ha? diyecek oldum.

Sait mahçup:

Uzun etme be birâder. Birdenbire o ışığı burnumuzun dibinde bir gemi ışığı sandım Herkesin başına gelir.

Sabaha doğru Sait’in evine geldiğimiz zaman, annesi uyanıktı. Sait hayretle:

-Biz sana geceyi adada geçireceğiz dedik ya.

Annesi hiç oralı olmadı;

-Ben döneceğinizi pekâlâ biliyordum. Amma bu havada nasıl becerdiniz hâlâ şaşıyorum, diyordu.

(…)

Bedri Rahmi Eyüboğlu
Bayram Gazetesi, 4 Haziran 1954


1. Hamiş: Bedri Rahmi’nin Sait Faik’e ilişkin diğer bir anısı için bkz: https://evvel.org/sait-faikten-bedri-rahmiye-bir-soru-sen-hic-ziba-mahallesi-diye-bir-yer-duydun-mu-1954

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz. Bedri Rahmi başlıklı ilgiler ise şu adreste: https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi

Eyl
15
2013
0

Fazıl Say: “Sait Faik benim için hicazdır!”

Fazıl Say ile Cansu Fırıncı tarafından gerçekleştirilen ve bugünkü soL gazetesi’nde yayımlanan söyleşide aşağıdaki müjdeli episoda rastladım:

(…)

Fazıl Say: (…)Seneye Sait Faik yılı olduğu için, projenin ilk konseri Burgazada’da, ikincisi İstanbul’da olacak. Sait Faik’in de yaşadığı (ve de artık benim de bir evim olan) Burgazada’ya gemilerle gidilecek. Sait Faik Stelyanos Hryapulos gemisi hikayesi konumuz, Demet Evgar, Songül Öden, Birsen Tezer gibi pek çok solistimin olduğu, Özen Yula´nın sahneye koyduğu bir sahne eseri projesi. Benim için ilginç olan şu; bu bir ilk, bu eserin tamamını hicaz makamında Türk Sanat Musikisi olarak bestelemeyi planlıyorum. Sait Faik benim için hicazdır.

(…)

Söyleşinin tam metnine
https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/fazil-say-sola-konustu-yasadigimiz-bir-aydinlanma-dirilisidir-haberi-79644 adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamına yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

May
19
2013
0

“ÇAKIR” yayımlandı…

*

Sait Faik’in Burgaz Adası’nda yer alan müze-evi’nin  -yeniden- ziyarete açılışı anısına…
“ÇAKIR” yayımlandı.
Bkz: https://bit.ly/cakirhikayeci

*

May
13
2013
0

Çakır Hikâyeci’nin Evinden…

Dün, birkaç arkadaş, “Çakır Hikâyeci Hareketi” adıyla Sait Faik’in Burgaz Adası’ndaki müze-evi’nin -yeniden- açılışına katıldık. Darüşşafaka Cemiyeti ve Adalar Belediyesi işbirliğiyle özel bir tören düzenlendi. Törenin ardından müzeyi gezdik: Müzenin genelinde, eskisine göre çok daha itinalı, ancak bazı koruma unsurları ve paneller açısından biraz da abartılı bir küratöryal yaklaşım tercih edilmiş… Bu yaklaşım bana soğuk/sevimsiz gelse de, belki, güvenlik açısından iyidir, iyi olmuştur… (Bilen, biliyor.)

Müzenin çatı katı beni çok etkiledi: Özellikle Sait Faik’in edebiyat çevreleriyle yazışmalarını içeren “çekmeceler” çok güzel bir tasarım… Çatı katında bulunan balıkçılık malzemeleri de hoşuma gitti. Eski İstanbul balıkçılarının “uzun olta” dediği yapıda tercih edilen eski tip (döküm) çeşit çeşit zokalı kurşun, birkaç sarımsak zokası ve çaparize olmuş bir çapari oltası ile özel misinalar çok güzeldi. Bu malzemelerden Sait Faik’in İstanbul balıkçılığını çok iyi bildiği ve balıkçılık üzerine özellikle eğildiği anlaşılıyor. Bunların dışında, Sait Faik’e imzalanan kitapların arasında ilhan Berk’in ithafını ve imzasını görmek beni çok etkiledi; İlhan Berk, Yeditepe Yayınları’ndan yayımlanan “Günaydın Yeryüzü” adlı şiir kitabını Kasım 1952’de “Cânım Sait’e…” ithafıyla imzalamış…  Mercan Usta ile Sait Faik’in özdeşleştirilmesi gibi “sivil ve sahici” bir amaç doğrultusunda Bedri Rahmi tarafından çizilen o ünlü desenin orjinali ile Çakır Hikâyeci’nin kullandığı hançerden devşirme özel “mektup açıcağı” da imgesel olarak çok kuvvetliydi.

Kısacası, yıllardır kapalı olan Sait Faik Müzesi’ni ziyaret edebilmekten -birçok efemerayı tekrar incelemekten-  ve ardından da Kalpazankaya’da öyküler, şiirler okumaktan, Çakır Hikâyeci’nin imgelemini düşünmekten, konuşmaktan feyz aldık.

Not: Önümüzdeki günlerde “Çakır Hikâyeci” adında tek sayılık bir E V V E L cakasını (fanzini) sürüme sokmayı düşünüyoruz.

Sahicilikle
Z. Yalçınpınar
12 Mayıs 2013

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com