Ağu
08
2010

“Şiirsel Yük”

Edebiyat Nedir?‘deki notlardan birinde şunlar yazılıdır: “Bazı saf kişiler benim ‘şiir karşıtı’ ya da ‘şiire karşı’ olduğumu ilan ettiler. Suya ya da havaya karşı olduğumu söylemek kadar saçmadır bu.” Sartre için şiir havayla su gibidir; çevremizdedir, dışımızdadır, solunur, dokunulur, içinden geçilir, doğanın bir öğesidir. Bazıları bunun kabul edilişinde bir azımsama biçimi görecektir. Aslında Sartre’ın söylediğinin başka bir anlamı vardır: “Şiir varsa, şair ortada yoktur,” demek istemektedir.(…)
Pierre Verstraeten’le “Yazar ve Dili” konulu bir söyleşide insani arzunun, derin arzunun şiirde nasıl dışa vurulduğunu gösterir: “Arzunun eşdeğeri sözcüklerin kullanımıyla verilir, şu anlamda ki, sözcükler kendileri için söylenmez; söylenemez olan şey sözcüklerin gerçekliğinde gösterilir, yani tam olarak, sözcüğün yoğunluğunun bizi sözcüğün kendisini yaratmamış ancak içine sızmış olan şeye gönderdiği ölçüde gösterilir: Arzuyu dile getirme istenci yoktur. Söze dökme, arzunun dile getirilmesine yönelik değildir, ancak arzu, söze dökülenin içine sızar.”
Bu satırlarda hemen dikkati çeken şey, şiirsel yükün, “üretilmiş” olmayan, bir “istencin” meyvesi olmayan, tam tersine gizli özne olarak hareket eden, sözcüklerin yoğunluğuna “sızan”, gerçeliklerinde gösterilen ve söze dökülen dilin içine işleyen bir şey olarak betimlenmesidir.(…)

Raymond Jean
“Sartre ve Şiir”, Çev. Aytekin Karaçoban
Sombahar Dergisi, No:24, 1994, s.6-7

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com