Ne diyordu Nietzsche; kötü okur yağmacı ordulara benzer: işine
yarayan birkaç şeyi alır, geri kalanını kirletip bozar, metnin bütününe
hakaret eder…
Felsefe çevirileri, Türkçe mevzu bahis olduğunda genelde sorunlar
doğurur. Bu sadece Türkçe için geçerli mi, bundan emin değilim ancak
bazı dillerin felsefe için şanslı olduklarını biliyorum bilhassa
Fransızca, Almanca ve İngilizce. Felsefe çevirisi tartışmaya açıldığında
sıklıkla çeviri probleminin çevrildiği dil ile alakalı olduğu savlanır
yani o dilin çevrilen felsefe metnini yeniden söylemek için yeterli
olmadığına işaret edilir. Yıllar evvel bu işin ehli, hem titiz bir
çevirmen hem de sağlam bir felsefeci olan bir ustayla bu meseleyi
konuştuğumuzda, böyle bir argümanın yersizliğinden bahsetmişti. Ona göre
her metin her dile çevrilebilir, yeter ki oradaki derdi anlatmayı
becerebilmek önemli olan. Ben de yıllardır çeviri ile uğraşan biri
olarak, çevirdiğim metinlerde bu bakış açısını benimsedim. Nihayetinde
çeviri bir devşirme işidir, bir dilde olan sıkıntının başka bir dilde
yeniden söylenmesi becerisi. Barthes’ın ‘söylence’ için söylediği kritik
bir lafı aklıma geliyor; söylence bir sözdür, söz ise aynıdır önemli
olan o sözün söylenme biçimidir. Bu yazıyı yazmaya niyet etme sebebim;
tam da böyle bir söyleme biçiminin eşiğini zorlamak.
Bazı dillerin felsefe için şanslı olduklarını söyledim ama bu şans o dillerin yapılarının diğer dillerden daha güçlü olduğundan değil, o dilde düşünce üretiminin çokluğundan ve dilin bir düşünce kanonuna ev sahipliği yapmasından kaynaklanıyor. 21. Yüzyılda Fransızca’nın gücü şüphesiz, dille oyun oynayan Deleuze, Baudrillard, Foucault, Lyotard gibi post modern devlerin bu dilin sınırlarını genişletmelerinden gelir. Ayrıca Dada, Gerçeküstücülük ve Durumculuk gibi çerçeveleri kıran avangard akımların da bu dili tohumlaması var. Almanca’nın gücünde de Hegel, Kant, Nietzsche, Marx, Weber, Heidegger gibi isimlerin dile ektikleri ve yine erken Dada’nın bu dilde çok sayıda yazılı metin sunmuş olması var. Edebiyat bilhassa şiir, bu dillerin çepherini hep zorlamış, dilin sınırlarını uçlara taşımıştır. (…)
Halil Duranay
Makalenin tam metnini https://halilduranay.wordpress.com/2015/07/13/ulus-bakerin-olum-yildonumu-vesilesiyle-kultur-endustrisi-uzerine-yeniden-dusunmek/ adresinden okuyabilirsiniz.