Şub
28
2011
0

“Saman Sarısı” için, devam… (Abidin Dino)

Nâzım Hikmet’in “Saman Sarısı” adlı şiiri için
Abidin Dino’nun hazırladığı desenlerden biri…
(“Yeni Şiirler”, Nâzım Hikmet, Dost Yayınları, 2. Baskı, 1970)


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Abidin Dino ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?s=Abidin+Dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
27
2011
0

491’e 11: “Seslidir!”

491’e 11!

“Yaşadım” diyebilmen için…

https://zaferyalcinpinar.com/491onbir.pdf

*

Yokoluşlarının ağıtını yazan o kifayetsiz muhterislerle senin ilgilenmeyişinin 2010’lardaki  yüzüdür 491
DÖRTDOKUZBİR “Evvel Fanzin” cakasıdır ve Kadıköy tribidir.
Bundan böyle 491, seslidir… Ses ver!

491‘in tüm sayılarını https://zaferyalcinpinar.com/491.html adresinden indirebilirsiniz. (E-posta: dortdokuzbir@gmail.com)

Şub
26
2011
0

Canım Kızım, Gördüğüne Sakın İnanma! (Mete Sancaktaroğlu)

Mete Sancaktaroğlu’nun “Gördüğüne İnanma!” başlıklı sergisini dün ziyaret ettim. Sancaktaroğlu, kitle medyasının bilindik fenomenlerini defter sayfalarında redakte ediyor. Sıkı bir “görüngü eleştirisi” olarak içselleştirdiğim bu sergiden çok etkilendiğimi de özellikle söylemeliyim. Sergide,  kitle medyasından alınmış kupürler ve söylemler, “gerçek” düzlemine getirilmek adına defter sayfalarına mıhlanmış. Sancaktaroğlu, kitle medyasına hâkim görüngülerin emeğe, adalete, gerçeğe, sanatsal imgeye, şiirselliğe ve ideolojik bilgiye olan uzaklığını eserleriyle eleştirel bir biçimde düzeltiyor. Ben, Sancaktaroğlu’nun defterlerini, 2000’lerde öne çıkarılan ve kitlelere tüketim unsuru olarak sunulan çeşitli bileşenlerin hem tipolojik hem de sosyolojik bir “söylem analizi” olarak okuyorum ve bu kapsamda sergiyi ziyaret etmenizi öneriyorum. Sergi, 9 Mart’a kadar Kadıköy – KargART’ta devam edecek… (Zy)


Şub
24
2011
0

Her şey bir boşluk bırakır. (İlhan Berk)

(…)
Bilinmez. Bilinen ki
Bilinmeyende yitirir kendini
(…)
Arkamdan başını kaldırıp
Bakmıştı yol.
(…)
Her şeyin bir yüzü vardır
Kısa bir süre
Hem aşk da karanlıkta kalabilir
Her şey bir boşluk bırakır
(…)

İLHAN BERK
“Çiğnenmiş Gül”, Y. Hazırlayan: Gonca Özmen, YKY, 2011

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
24
2011
0

Nublu Jazz Festival (4-12 Mart 2011)

Festival programına ve ayrıntılara https://www.babylon.com.tr/tr/babylon/nublu-jazz-festival-2011/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Festival kapsamında en çok merak ettiğim şey sıkı davulcu Turgut Alp Bekoğlu‘nun caz cümleleridir. (Zy)

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Şub
22
2011
0

“Saman Sarısı” için… (Abidin Dino)

Nâzım Hikmet’in “Saman Sarısı” adlı şiiri için
Abidin Dino’nun hazırladığı desenlerden biri…
(“Yeni Şiirler”, Nâzım Hikmet, Dost Yayınları, 2. Baskı, 1970)


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Abidin Dino ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?s=Abidin+Dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
22
2011
0

Lou Qing, sanatorium’da…

Luo Qing
Sanatorium Sivil Sanat İnisiyatifi
11 Şubat – 12 Mart 2011

Sanatorium Sivil Sanat İnisiyatifi, 11 Şubat – 12 Mart 2011 tarihleri arasında Çin güncel sanatının önemli temsilcilerinden biri olan ressam Luo Qing’in yapıtlarına ev sahipliği yapıyor.

Günümüzün kaotik toplumunda bireyin kapıldığı umutsuzluğu çarpıcı bir şekilde tablolarına yansıtan Qing, izleyicilere gerçeklikle fantezi arasında duran bir seyir sunuyor. Güncel zamanlara dair bir zihin ve ruh haliyle yola çıksa da sanatsal algısını modernizmle postmodernizm arasında bir noktada konumlandıran sanatçı, yapıtlarında, modernist dönemden günümüze geçişte insanlığın yaşadığı bunalımı, âdeta umudun yok olduğu bir uçurumdan betimliyor.(…)

Bkz: https://www.sanatorium.com.tr/luo_qing.html

Şub
22
2011
0

Sıkı Sergi: “Yeni Eğlenme ve Dinlenme Biçimleri”

Nazım Hikmet Richard Dikbaş
“Yeni Eğlenme ve Dinlenme Biçimleri”
GALERİ NON /28 Ocak – 12 Mart 2011

Dikbaş’ın “Yeni Eğlenme ve Dinlenme Biçimleri” adlı sergisi dış çevre algısının muhtemel çöküşünü duyuruyor ve içsel algıda yeni bir aydınlanma döneminin başlangıcını müjdeliyor.

Sergide yer alan bazı eserlerin görüntülerine ve ayrıntılı bilgiye https://galerinon.com/tr/nazim-hikmet-richard-dikbas-2 adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
22
2011
0

Açık Hava

Anita Sezgener ile Uygar Asan’ın AÇIK HAVA şiir ve nod deneyimleri…
Malone’dan bu yana sıkı, çok sıkı…

Bkz: https://acikhavasiir.blogspot.com/

Açık Hava’da “Fiona Banner”

https://4.bp.blogspot.com/_pi0kq_DjWRk/TP8wsxJ7aXI/AAAAAAAAAMI/I1qrgo5hHAs/s1600/fiona_banner.jpg
Şub
21
2011
0

“Şizofrengi” Arşivi

90’ların en delişmen dergisi olan “Şizofrengi”nin tüm içeriği internete taşınmış…

Bkz: https://www.sizofrengidergisi.com/dergi/

Şub
21
2011
0

Sergi: “Bir Usta Bir Dünya; METİN AND”

Geleneksel Türk tiyatrosu, tasvir sanatları, illüzyon ve halkbilimi üzerine yaptığı benzersiz çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Metin And bu sergide; kitapları, dostlarının onun hakkında yazdıkları yazıları, özel eşya ve belgeleri, kendi albümünden fotoğrafları ve illüzyon aletleriyle yeniden gündeme geliyor. Metin And’ın renkli ve çok yönlü dünyasını gözler önüne seren Bir Usta Bir Dünya: Metin And“Daima Oyun, Her Daim Oyuncu” sergisi, 26 Ocak – 25 Şubat 2011 tarihleri arasında Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nde ziyaret edilebilecek.

Bkz: https://www.ykykultur.com.tr/sergi/?id=69

Hamiş: Metin And’ın tiyatro çalışmaları ve uğraşıları -özellikle de Bizans Tiyatrosu tipolojisi ve izleği- Ece Ayhan‘ın poetikasında önemli bir yere sahiptir. (Bkz: “Ortodoksluklar”)

Şub
20
2011
1

İnönü’de İnleyen Nağmeler; “BJK:2 – FB:4”

Beşiktaş  Jimnastik  Kulübü:  2
Fenerbahçe Spor Kulübü:  4

Fenerbahçeliler’den tüm Beşiktaşlılar’a geliyor:
“İnleyen Nağmeler”

*

Son not:  “KARA DERYALARDA BİR FENERSİN!”

*

Şub
20
2011
0

“İpin Ucu” Taslakları (Vüs’at O. Bener)

Vüs’at O. Bener’in “İpin Ucu” adlı sosyo-güldürü oyunu için -kendi el yazısı ile- üzerinde çalıştığı taslakların ilk birkaç sayfasına https://zaferyalcinpinar.com/vbeneripinucu.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. İşbu el yazısı taslaklar, “1000 Tane Yayınları” tarafından  Şubat 1989’da yayımlanan “İpin Ucu” adlı kitapta yer almaktadır.

Şub
20
2011
0

Burhan Uygur’un bir deseni…

Burhan Uygur’un bir deseni… (1989)

Not: Burhan Uygur’un tüm desenlerine “İnsanlık”
adını yakıştırmışımdır her zaman… (Zy)

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler:
Şub
20
2011
0

Zamanın Sularında (Turgay Gönenç)

Kasım-Salı 1985

Günümüz Türk şiiri içinde resim de yapan şairleri düşünüyorum. Sanırım yaptıkları en tutarlı ve resim olan Oktay Rifat. İstanbul’da lise öğrenciliğim sırasında hafta sonu Beyoğlu turlarında “Saray Kitabevi”nin vitrininde tabaklarını sevgiyle izlemiştim. O günlerde yaptıkları, “Perçemli Sokak” kitabının kapağına yaptığı resmin üslubundaydı. Oktay Rifat’ın çağdaş resmi çok yakından izlediği etkisini vurguluyordu bu çalışmalar. Pierre Solulages’e özel bir ilgi duyduğu izlenimini vermişti bana.
Son yıllardaki çalışmalarından (görebildiğimce) resminin epey geliştiğine, kendine özgü bir resim dili oluşturduğuna tanık oldum.

Ocak-Cuma 1986

Küçük odadaki tiyatro kitaplığımı düzeltiyordum bugün. Gerhart Hauptmann’ın “Fareler” ve Wolfgang Borchert’in “Kapıların Dışında” oyunlarına saatlerce takıldım. Yeniden okudum onları. Behçet Necatigil çevirileri. “Kapıların Dışında” da şunlar yazıyor:

“Bir uzatışımız var boynumuzu öfkelerin ardından”
Turgay Gönenç için ne kadar sevinerek…
B. Necatigil
4.10.1962

Şubat-Salı 1986

Anlaşmazlığın kökenlerine inemk, uygar iki insan gibi bir diyoloğa girmek istediğiniz an, karşınızdaki: “Edebiyatı bırak, felsefe yapma…” diyorsa, yapılacak hiçbir şey kalmamıştır. O anda, aranızdaki boşluğu görüp çekilmezseniz, o boşluğa düşecek siz olursunuz. Karşınızdaki bu iki tümceden birini ya da ikisini kullanmışsa ilkel bir tartışma dışında hiçbir isteği yoktur. Hiçliğin getirdiği kaba bir bencillik her an saldırganlığa dönüşmeye hazırdır. (…) Bunu başardığında ise, bir bakıma, hiçliğin eşdeğerli bir görünümü ile avunur, “O da benim gibi, ne fazlalığı var benden.” düşüncesiyle ilkel bir rahatlığa kavuşur. Sürekli birarada olma bağı içinde ise, bu tavır akıl almaz yıkıntılara, boşluklara neden olsa gerek.

Turgay Gönenç
“Zamanın Sularında”, Sanat Çevresi Yay, 1989

Şub
19
2011
0

Trajedi Koğuşu (Aziz Kemâl Hızıroğlu)

Aziz Kemâl Hızıroğlu’nun “Trajedi Koğuşu” adlı yeni şiir kitabı yayımlandı.

kalbim! tahammül teknem! dur biraz
burada zaman yok kuşlar yok varış yok
ne tutunabileceğim bir kıyı düşü
ne kendi kederini çitileyen deniz
kanamalı insanla beslenen adalar arası ada
ah kalbim! aklım yorgun

isteyecek neyin kaldı açık yaram
alnımda: beş kıtanın dinmeyen fırtınası
ayaklarımda: raylardan kömür toplayan yoksul
sırtımda: kirecin muhacir arabaları dörtnal
deri altımda: mavi çizgili kırık notalar
ah kalbim! şarkım yorgun
(…)

Aziz Kemâl Hızıroğlu

Şub
19
2011
0

Hiledarlar (Z. Yalçınpınar)

1.
güzele benzeyen bir sabah yalanı
hiledarların sanırımları ve belkileri
aynanın karşısında
yüze giydirilen belirsiz bir takvim
kapının çıkışında
tırnak aralarına saklanmış teklifleri
iş planı, kaynak kullanımı filan
eziktir ezerek eziklik gidermeleri
(…)

4.
onların lağımlarının dibi yoktur
sonu

Zafer Yalçınpınar
19 Şubat 2011

Şiirin tamamına https://zaferyalcinpinar.com/s89.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
18
2011
0

Kuzgun Acar’ın “Haşim İşcan” Heykeli

(…)Yıl 1975. Antalya Festivali sorumlusuyum. Festivalin sanat dallarının çoğunu içermesini istiyoruz. Sanatçı dostlar coşkulu bir destek veriyorlar. Heykel sanatçısı Kuzgun Acar en büyük destek verenlerin başında. Bu arada sanıyorum o yıllarda yurtdışından yeni gelmişti; Mehmet Aksoy da vardı. Belediye yönetimi belediye binasının önüne Vali Haşim İşcan’ın heykelinin yapılmasını istemişti. Kuzgun Acar valiyi yakından tanıyordu.  Bana söylediği şuydu: “Haşim İşcan fizik olarak güzel bir adam değildi ama, çok çalışkan bir insandı. Elinin başparmağı ile serçe parmağını birbirine sürterek çalışkanlığı simgelerdi. İzin verin ben Haşim İşcan’ın heykelini değil, elinin heykelini yapayım.”

Büyük tartışmalar sonunda Kuzgun Acar’ın dediği oldu ve Haşim İşcan’ın el heykeli belediye binasının önünde törenle açıldı.

(…) Ve 12 Eylül gerici darbesi geldi. (…)

Kuzgun Acar’ı eşi telefonda çığlık çığlığa bağırıyordu. “Güngör biliyor musun, Antalya belediye başkanı Kuzgun’un heykelini kaldırıyor. Bir yerlere atacakmış galiba…” diyordu. Hemen belediye başkanına gittim. Avukattı belediye başkanı ve çağdaş bir görünümü vardı. Ya da biz öyle değerlendirmiştik. Sanata karşı düşmanlığın hiçbir iktidara yarar sağlamadığını anlatmaya çalıştım. Başkan “Biz onu başka bir yere atmayacağız Konyaaltı parkına koyup denizden gelenlere el sallar gibi yapacağız” diyordu. Ve Haşim İşcan’ın heykeli hiç olmazsa bir parka yerleştirilmiş oldu.

Güngör Türkeli

Yazının tam metnine https://www.antalyabugun.com/?page=makale&MID=8890 adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Metin Kızılcalıoğlu’na paylaşımı için teşekkür ederiz.

Şub
17
2011
0

SONLUDUR SONLU OLAN (İlhan Berk)

Her şey uzaklığı kuşanır
Erişir öyle sessizliğe

Ölü bir sineği sürüyor üç karınca
Karıştım ben de tuttum bir ucundan

Sonludur sonlu olan

Yer değiştirmesine katıldım sonra
Daha adı konmamış bir denizin

Baktım bir kaplumbağa suya uzanamıyordu
Suyu biraz öne çektim

En sonra bir bulutun
Konuşmasını geçirdim deftere

Rüzgârın çıkması gibidir şiir

Dedim, girdim sonra derin sessizliğe

(…)

İlhan Berk
“Çiğnenmiş Gül”, YKY, 2011

İlhan Berk’in  son şiirlerini  içeren “Çiğnenmiş Gül” adlı şiir kitabını Gonca Özmen yayıma hazırlamış… Bkz: https://www.ykykultur.com.tr/kitap/?id=2374

Şub
17
2011
0

Yeni Albüm: “Kestim Öldün” (Erkin Gören)

Sıkı müzisyen ve ressam Erkin Gören’in bağımsız olarak yayımladığı “Kestim Öldün” adlı yeni albümünü https://erkingoren.bandcamp.com/album/kestim-ld-n adresinden dinleyebilir ya da  indirebilirsiniz.

Hamiş:  Erkin Gören’in kişisel web sitesine https://www.erkingoren.com adresinden ulaşılabiliyor.

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Şub
16
2011
0

“gaSte” yazılarından… (Aruoba)

Oruç Aruoba’nın gaSte’de  (S-es- Gazetesi’nde) yayımlanan yazılarından bazılarına https://zaferyalcinpinar.com/aruobagaste.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
15
2011
0

İkinci Yeni ve İmgelemin Özgürleşmesi (Z. Yalçınpınar)

Başlarken, “İkinci Yeni” şiirinin günümüzdeki işlerliğini ve imgesel akışkanlığını araştırdığımız bu ankete katılanlara müteşekkir olduğumu ifade etmek istiyorum. İkinci Yeni’nin imgeselliğinin uzam içerisindeki salınımı ile hem okuyucu, hem de yazar-şair nesilleri boyunca süren içselleştirilme veya dışlanma biçimleri benim için her zaman bir merak, ardından da araştırma gayreti olmuştur, olacaktır. Farklı kuşaklardan farklı katmanların İkinci Yeni’nin imgesel devinimine olan inancı, İkinci Yeni şairlerinin işaret ettiği “evren tasavvuru”na her geçen gün daha hızlı bir şekilde yakınsadığımızı doğrulamaktadır.

Türk şiirinde İkinci Yeni, imgelemin özgürleşmesine odaklanan tek şiir akımıdır. Dilin yapıtaşının sözcükler olmadığı “hakikati”, İkinci Yeni akımının şiirselliğiyle birlikte edebiyatımıza mıhlanmıştır. İmgelemin özgürleşmesi yönündeki bir tasavvur, sözcüklerin belirli bir ‘t’ anındaki sözlük anlamının ön-kabulüyle ya da sözlü kültürün “zihinsellik taşımayan” dolaşımına odaklanarak gerçekleşemeyecektir. İkinci Yeni şairlerinin (hepsinin) bu durumu fark ettiği aşikârdır. İkinci Yeni’ye göre dilin yapıtaşı “imge”dir.  İkinci Yeni şairleri, “anlam”ın ve duygu durumların dil içerisindeki özgürlüğünü imgesel bir mesele olarak ele almışlardır. Özgür imgelem dediğimiz şey, anlatı derlemlerini ancak ve ancak şiirsel uzamda oluşturur. Şiir dili, özgürlüğün belirleyicisi ve ateşleme mekanizmasıdır. İkinci Yeni şairleri şunu söyler gibidir: Özgür olmayan bir dille özgür olan bir imgelemi işaret edemezsiniz. “Anlam”ın İkinci Yeni şiirlerinde yer alan biçemi, denizin karanlığındaki bir çakarın yanıp sönen ışığına benzer.  Bu aksak yapısı sezgisel ve devasa bir özgürlük alanı (alan derinliği) içerisinde kendisini kurgulamasından, yoğurmasından kaynaklanmaktadır. İkinci Yeni’nin imgesel imkânları “şiirin her yerde olduğu, olabileceği” öncülü üzerine kuruludur. İkinci Yeni’nin poetikası, her taşın altına bakmaktadır. Aksak anlam, sezgisel alan derinliği ve imgenin özgürlüğünü gözetmek gibi nedenlerle İkinci Yeni şairleri, dizelerinin çoğunu şiirsel diyebileceğimiz -uçsuz bucaksız, sınırsız- “imgesel önermeler” dizgesi şeklinde anlamdan bağımsız, çağrışımlarla parçalı bir şekilde yazmışlardır. Temelde, “güvercin curnatası” da “anlaşılmayacak olan kanatsızlık” da “ağır olan ve uçamayan bay düzyazı” da “perçemli sokak” da “taş uçak” da bu önermelerin imgesel özgürlüğünü işaret eder. (Bu noktada şiir ve felsefe ilişkisi açısından, Wittgenstein’a ait şu iki söylem önem kazanıyor: 1-Gerçeğin yapısını dilin yapısı belirler. 2-Felsefe, şiir diliyle kurulmalıydı.)

Türk şiirinin Sanayi-i Lafziye’den kurtulup özgür imgelem yoluna yönelmesinde, İkinci Yeni’nin sezgisel alan derinliğinin, imgeyi dilin yapıtaşı olarak görmesinin ve “evren tasavvuru”nu biçimlendiren şiirsel önermelerin tek bir “kırılma noktası”nda birleşmesi, devasa bir önem taşımaktadır. Yazının başından bu yana ifade etmeye çalıştıklarımla koşutlayarak şunu söyleyebilirim:— Eğer biri çıkıp, Türk şiirinde, İkinci Yeni akımını ve imgeselliğini yok sayıyorsa, o kişinin imgeleminin özgür olmadığı ya da imgelemin özgürlüğüne karşı olduğu aşikârdır. Bu durum (biçim, söylem açısından değil de muhteva ve töz açısından bakıldığında) o kişinin, günümüzde, şiir yazamayacağını ve hatta yazılan “yeni” şiirleri de okuyamayacağını gösterir.

İkinci Yeni poetikasının günümüzdeki işlerliği, günümüz şairleriyle İkinci Yeni şairlerinin etkileşimi gibi karmaşık bir konuyu biraz olsun aydınlatabilmek için sorduğumuz sorulara, her kesimden ilginç cevaplar geldi. Gelen cevapları ve ankete katılanların konuya yaklaşım biçimlerini niteliksel olarak incelemeye, tüm söylemlerin özüne nüfuz etmeye, onları kavramaya çalıştım önce… Ancak özellikle de “poetika” söz konusu olduğunda -tüm gayretlerime rağmen- nitel ve nicel yaklaşımların çoğu geçersiz bir biçim alıyor. Bunun nedeni cevapların bulanık olması ya da soru tasarımlarının eğri/tutarsız olması değil. Bu analitik zorluğun kök nedeni; İkinci Yeni şairlerinin kullandığı imgesel imkânların ve anlatı yerlemlerini kurdukları sezgisel alan derinliğinin ancak (sadece) kendisine benzeyen bir sezgisellik ya da imgesellik aracılığıyla “dile getirilebilir” olmasıdır. Bu durum -İkinci Yeni’yi yok sayanları da kapsayacak kadar ilginç bir biçimde- İkinci Yeni’nin “yaşadığının”, “yaşayan dili etkilediğinin” ve “geleceğe uzandığının” en basit kanıtıdır. (Örneğin Ece Ayhan’ı ve Turgut Uyar’ı eleştirmeye ya da incelemeye çalışanların bir anda bu iki şairin imgesel diliyle konuşmaya, yazmaya başladığını, o dilin sezgisel alan derinliğinde kaybolduklarını görürüz çoğunlukla.) Zaten, modern şiirde de böylesi bir kısıt vardır: Bir müzisyenin bestesini -kolaylıkla olmasa da- eleştirel yazı dili aracılığıyla ele alabilirsiniz, bir ressamın tablosu, bir sinema filmi de yazı dili aracılığıyla düşünülebilir, eleştirilebilir ancak bir şiir akımı “yazı dilinin eleştirel retoriği”yle incelenemez. Hele hele “imgelemin özgürlüğü” yönünde biçimlenen devasa bir “evren tasavvuru” olarak İkinci Yeni’yi, “mantıksal düzyazı dilinin coşkusuz sınırları”nda incelemek ya da niceliksel bir “sayı/oran/sıklık” durağanlığında tartmak mümkün değildir. İkinci Yeni’yi “unsurlarına ayırmak” gibi bir endüstriyel yapısalcılığın da bugüne kadar bize tutarlı sonuçlar vermediği -yani tutmadığı- aşikârdır.

Sonuçta, İkinci Yeni şiirini “bir sokağın çıkmazlığı” düzleminde -böylesi bir aptallıkla- incelememek, aksine, İkinci Yeni’yi bir özgürlük düzleminin alan derinliği olarak görmek bana kıvanç veriyor. Her zaman şunu söylerim:— İkinci Yeni, işimize bakmak değildir; ‘göğe bakmak’tır. Bu yüzden anket cevaplarına ilişkin izlenimlerimi okuyucuya -kolaylıkla tüketeceği- ‘çıkarımlar’ olarak sunmamaya karar verdim. Çünkü anket sorularına verilen cevapların bütününü okuyan başka birisi farklı çıkarımlara ulaşabilir, farklı şeyler sezebilir. Tıpkı İkinci Yeni şiirinde, şairlerinde olduğu gibi… Üzerinde karar kıldığım ve anket sonuçlarıyla birlikte dile getirmek istediğim tek bir “görgü” var:—

“İkinci Yeni şiir akımı imgelemin özgürleşmesi yolunda geleceğe uzanmaktadır. İkinci Yeni’nin imlediği ‘evren tasavvuru’nu,  geleceği biçimlendirme gücüyle birlikte düşündüğünüzde, onun diğer her şeyden daha canlı olduğunu görürsünüz.”

Zafer Yalçınpınar (Zy)
13 Şubat 2011, Pazar Sabahı

Hamiş: İkinci Yeni Şiir Akımı 2011 Anketi’ne verilen yanıtlara https://zaferyalcinpinar.com/ikinciyeni2011.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
15
2011
0

Cehennemde Bir Mevsim / No:1

1979’da Oğuz Demiralp tarafından ilk sayısı yayımlanan “Cehennemde Bir Mevsim” adlı dergi şiirsel bütünlüğü ve yaklaşımı açısından o günlerde yayımlanmış en sıkı dergilerden biridir. C.B.M.’in ilk sayısında yer alan bazı metinleri ve derginin Ece Ayhan’lı kapak görüntüsünü daha önce Evvel Fanzin ilgileri kapsamında paylaşmıştım. Şimdi de derginin tüm içeriğini pdf biçeminde paylaşıyorum.  Ayrıca, Evvel Fanzin’in omuzdaşlarından Metin Kızılcalıoğlu’na işbu paylaşıma vesile olduğu için teşekkür ederim.  (Zy)

Cehennemde Bir Mevsim’in 1979’da yayımlanan ilk sayısına https://zaferyalcinpinar.com/cbm1.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
14
2011
0

Salâh Birsel üzerine; “İşi Halley’e Bırakmayalım.” (Zeynep Aruoba ile Oruç Aruoba)

Tan Dergisi’nin Kasım 1982’de yayımlanan 7. sayısı Salâh Birsel’in yapıtlarına ayrılmış… Zeynep Aruoba ile Oruç Aruoba’nın birlikte kaleme aldığı “İşi Halley’e Bırakmayalım” başlıklı yazıda Salâh Birsel’in denemeci, düşünür ve şair olarak örgülediği çalışmaları ele alınıyor. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/aruobabirsel.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Ayrıca, Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com